İçeriğe geç

“Kapatın” Dediği Okulları Böyle Savunmuştu!..

Gül’den Erdoğan’a, Davutoğlu’ndan Arınç’a tüm AKP yöneticileri, hatta bürokratlarının yurtdışı seyahatlerinde ilk ziyaret ettiği yerlerden biri “Türk okulları” dedikleri Cemaat okulları oldu. Buradaki öğrencilerin kırık Türkçeyle söylediği türkülerle çok hüzünlenip, ağladılar. Türkçe olimpiyatları için Türkiye’ye gelen öğrenciler için de her yıl en üstten, en alta çok devlet ziyaretleri düzenlendi.

Aynı isimler şimdi bu okulların kapatılması için seferber… Afrika’ya giden Erdoğan, “Devlet ve hükümet başkanlarına, buraların kapatılmasını, bunların verdiği hizmeti Milli Eğitim Bakanlığı’mız vasıtasıyla verebileceğimizi” söylediklerini açıkladı.

Oysa daha Nisan’da New York ziyaretinde dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu, büyükelçilik ve temsilciliklere, yurtdışındaki Türk okullarının kapatılması için girişimde bulunulması talimatı verildiğini belirtip, gerekçesini de şöyle anlattı:

“Amerika’da bulunan okulları da kastediyorum, bazı sivil toplum liderlerinin veya temsilcilerinin, yabancı temsilcilere kendi ülkesini şikâyet eden mektuplarını gördüğünüzde esas bunun sorgulanması gerektiğini düşünürüm.”

Davutoğlu’na, “Okullar mı mektuplar gönderdi?” diye soruldu; “Hayır, bu okullarla irtibatlı, sizin de çok iyi bildiğiniz bazı kuruluşlar ve temsilcileri göndermiş” cevabını verdi.

Cemaat okullarıyla ilgili şimdilerde dillendirilen gerekçe, “Casusluk, misyonerlik faaliyetlerinde kullanıldığı” iddiası.

-“Yabancı Ülkeler Kullanmasın Diye Sahiplendik”-

Hatırlanacağı gibi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” gerekçesiyle AKP hakkında 2008’de açtığı kapatma davasındaki suçlamalardan birisi, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün bu okullara sahip çıkılması için dış temsilciliklerimize gönderdiği genelgelerdi.

AKP, davaya karşı 30 Nisan 2008’de ön savunmasını, 16 Haziran 2008’de esas savunmasını verdi. Her ikisinde de Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası vardı.

Ön savunmada, “Tarafsız Cumhurbaşkanı siyasi parti davasına dâhil edilemez” başlığı altında, Gül’ün artık Cumhurbaşkanı olduğu, “vatana ihanet” dışında yargılanamayacağı hatırlatıldıktan sonra, dönemin Dışişleri Bakanı Gül imzalı genelge hakkında şöyle denildi:

“Kaldı ki, iddianamede Abdullah Gül’e atfedilen eylem ve beyanların laiklikle de hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Öncelikle iddianamede, ‘Fetullah Gülen isimli cemaat liderinin yurt dışında kurduğu okullar bir ticari şirket olarak değerlendirilip temas ve ilişki kurulmasının, Abdullah Gül’ün başında bulunduğu Dışişleri Bakanlığının bir genelgesi ile Büyükelçiliklerimizden istenildiği’ iddia edilmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, sözü edilen genelgelerle, adı geçen cemaat veya teşkilât ile temas ve ilişki kurulması yönünde bir talimat verilmemiştir. İddianamenin ekinde sunulan genelge fotokopilerinin incelenmesi hâlinde görüleceği gibi, bahsi geçen dernek, vakıf ve okulların faaliyetleri ve tutumlarına bağlı olarak ve yerel koşullar çerçevesinde temas ve işbirliğinde bulunma konusunun misyon şeflerimizin takdir yetkisi içinde bulunduğu hatırlatılmaktadır. Esasen, dış temsilciliklerimiz, bu konuda çok uzun süreli uygulamaları ile oluşmuş teamüllere uygun şekilde davranmaktadır… Bu genelgelerde bazı dernek, vakıf ve kuruluşların adlarının geçmesi, dış temsilciliklerimizin somut sorularla görüş istemesinden kaynaklanan hukukî zorunluluğun bir sonucudur.

Yurtdışında Türkiye aleyhtarı faaliyetlerin güçlendiği 1980’li yılların başından itibaren Ülkemizi hedef alan kampanyalara karşı Hükümetlerimizin talimatları üzerine Büyükelçiliklerimiz tarafından organize edilen miting, yürüyüş, imza ve mektup kampanyası gibi karşı etkinliklere yurtdışında yaşayan her eğilimdeki vatandaş dernek, vakıf ve kuruluşlarının davet edildiği ve onların da bu davetlere icabet ettiği Dışişleri Bakanlığı ve Büyükelçiliklerimizin arşiv ve dosyalarından kolaylıkla görülebilir. Gerçekten de, Ermeni iddiaları ve terörizm konusu başta olmak üzere millî menfaatlerimizle ilgili konularda Büyükelçilerimiz bu kuruluşlarla irtibat halinde etkinliklerde bulunmakta ve işbirliği yapmaktadır. Yurtdışındaki Türk vatandaşlarının hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek, sorunlarıyla ilgilenmek ve bu amaçlarla vatandaşlarla temas kurmak, Dışişleri Bakanlığının aslî görevleri arasındadır.

Sözü edilen genelge de bazı dış temsilciliklerimizin bu konuda düştüğü tereddütleri Dışişleri Bakanlığına ileterek, yapılacak uygulamalar konusunda talimat istemeleri üzerine hazırlanmış; ancak mezkûr genelgelerde, iddianamede ileri sürülenin aksine, dış temsilciliklerimize bu dernek, vakıf ve okullarla temas ve ilişki kurulması talimatı verilmemiş ve misyon şeflerince her bir kuruluş için ayrı ayrı değerlendirme yapılarak takdir yetkisinin kullanılması yönündeki teamül hatırlatılmıştır.

Ayrıca anılan genelgeler hazırlanırken, diğer hususlar yanında, ‘vatandaşlarımızın aşırılıklara yönelmeleri ve yabancı ülkeler tarafından kullanılmaları ihtimalinin önüne geçilmesi’ gibi millî menfaatlerimiz bakımından önem taşıyan bir amaç izlenmiş ve bu husus açıkça zikredilmiştir.”

-Askerler Bile Gidip, Takdirlerini Bildirdi-

Savunmanın devamında, sözkonusu genelgenin bazı gazetelerde yayınlanması ve birtakım yanlış yorumlara yol açması üzerine dış temsilciliklere 18 Haziran 2003’te bir genelge daha gönderildiğine dikkat çekilip, şunlar anlatıldı:

“Bu genelgede de yurtdışında kanunlara aykırı ve Devletimizin aleyhine faaliyet gösterenlerin bu temas ve işbirliği yaklaşımından faydalanamayacakları vurgulanmıştır… Kuşkusuz bu genelgede de daha önceki iki genelgede olduğu gibi, temel maksat, vatandaşlarımızın aşırılıklara yönelmeleri ve yabancı ülkeler tarafından kullanılmaları ihtimalinin önüne geçilmesidir.

Kaldı ki, söz konusu kuruluşlarla dış temsilciliklerimizin temas ve işbirliğine girmesinin bu genelgeler üzerine başladığı da ileri sürülemez. Örnek olarak ekte sunulan dokümanlardan da anlaşılacağı gibi, uzun yıllardır Cumhurbaşkanlarımız (Turgut Özal ve Süleyman Demirel), TBMM Başkanlarımız (Mustafa Kalemli ve Hüsamettin Cindoruk), Başbakanlarımız (Turgut Özal, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit), Dışişleri Bakanları dahil Bakanlarımız (Şerif Ercan, Ahat Andican, Cumhur Ersümer, Necdet Menzir, Refaiddin Şahin, İstemihan Talay, Enis Öksüz vd.), Yargıtay Başkanımız Müfit Utku, Milletvekillerimiz (Murat Sökmenoğlu, Hasan Korkmazcan, Hayri Kozakçıoğlu, Yıldırım Akbulut, Nevzat Ercan, Masum Türker, Haydar Yılmaz, Lütfullah Kayalar, Onur Öymen vd.) ile diğer devlet adamlarımız (Alpaslan Türkeş, Em. Tümgeneral Prof.Dr. Ömer Şarlak, eski Hv.K.K. Org. Halis Burhan vd.) yurt dışı gezilerinde Büyükelçilerimizin de refakati ile anılan okulları ziyaret etmiş, destekleyici icraatlarda bulunmuş, açıklamalar yapmış ve takdirlerini bildirmişlerdir.”

-Parti Kapatmanın Gerekçesi Olamaz-

Erdoğan imzalı esas savunmada da aynı konuda, “Dışişleri Bakanlığı genelgeleri laikliğe ve hukuka aykırı değildir” başlığı altında şunlar söylendi:

“Genelgeler, bakanların şahsî tasarrufları değil, idarenin düzenleyici işlemleridir. Genelgeler esasen idare içi geçerlilik taşıyan işlemlerdir. İdare, kanun hükümlerini yorumlamak ve açıklamak üzere genelge çıkarabileceği gibi kamu hizmetlerinin daha iyi yürütülmesi amacıyla da genelge çıkarabilir. Bu durumda, diğer düzenleyici işlemler gibi genelgeler hakkında da idarî yargı mercilerinde iptal davası açılabilir. İddianamede laik devlet ilkesine aykırı olduğu ileri sürülen mezkûr genelgelerin tam metinleri gazetelerde yayınlandığı ve çeşitli değerlendirmelere konu olduğu halde hukuka aykırılıkları ileri sürülmemiş ve haklarında bir iptal davası açılmamıştır.

Bazı dış temsilciliklerimizin uygulamaya ilişkin tereddütlerini Dışişleri Bakanlığına intikal ettirmesi üzerine idarenin normal işleyişi içinde Bakanlıktaki kamu görevlilerince hazırlanan ve herhangi bir hukuka aykırılık iddiasına da konu edilmeyen söz konusu genelgelerin, laik devlet ilkesine aykırı bir eylem olarak gösterilmesi ve partimizin kapatılmasına gerekçe yapılmaya çalışılması hukuken kabul edilemez.

Söz konusu genelgelerin çıkarılmasından önce de Dışişleri Bakanlığımızın ve dış temsilciliklerimizin uygulamalarının aynı yönde olduğu ve geçerli olan teamüllerin bu genelgelerle hatırlatıldığı hususu, ilk cevabımızın Anayasa Mahkemesine sunulmasından sonra kamuoyunda yapılan tartışmalarla doğrulanmıştır.

Örneğin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, iddianameye verdiğimiz cevapta, anılan okulları ziyaret eden ve takdirlerini bildiren milletvekilleri arasında adının geçmesi üzerine yaptığı açıklamada, bu okullara daha önce de gittiğini açıklamış ve ‘Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığım sırasında, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e Azerbaycan gezisinde eşlik ettiğim için yine Gülen okullarına gittim’ diyerek, anılan uygulamayı AK Parti Hükümeti döneminde çıkarılan genelgeye bağlama iddiasının asılsızlığını da ortaya koymuştur.”

2003’ten beri Cemaat okullarını, “aşırılıklara yönelmeleri ve yabancı ülkeler tarafından kullanılmaları ihtimalinin önüne geçilmesi” amacıyla koruyup-kolladılar, ama 12 yıl sonra buraların “fesat, casusluk yuvası” olduğunu anladılar!.. Ya bir de “koruyup, kollamasalardı”; Kimbilir daha neler olurdu!..

Dahası “hukuka aykırı değil” şeklinde canla başla savundukları Gül imzalı bu genelgeleri, Mayıs’ta Davutoğlu imzasıyla iptal ettiler.

Ne diyelim; Demek ki bu konuda da çok “saf”mışlar ve “aldatılmış”lar!..

Dönemin Cumhurbaşkanı Gül, okulların kapatılması tartışmalarının başladığı Mart ayında, “Yurtdışındaki okulları karıştırmamalı. Yurtdışında bazılarının açılışına gittim. Güzel faaliyetleri var, bu işe karıştırmamak lâzım. O ülkeler de mutlaka daha dikkatli bakacak bu okullara. Sonuçta o ülkelerin kanunlarına uymaları lâzım” demişti.

O günden beri derin bir suskunluk içinde olan Gül’ün, kendi imzalı genelgelerin iptali ve Erdoğan’ın başlattığı büyük “seferberlik”, ya da o okulların “fesat yuvası” haline gelmesindeki “sorumluluğuna” dair söyleyeceği hiçbir şey yok anlaşılan!..

Foça’ya kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

25 Ocak 2015

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/kapatin-dedikleri-cemaat-okullarini-boyle-savunmuslardi-2501151200.html

Kategori:Uncategorized