İçeriğe geç

Kategori: Uncategorized

Müyesser Yıldız’ın Esir Hukuku Dilekçesi

SİLİVRİ CEZAEVİ MÜDÜRLÜĞÜ ARACILIĞI İLE HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU BAŞKANLIĞI’NA ANKARA Kamuoyunda Oda Tv davası olarak bilinen davada 11 aydır tutukluyum. Kanunlarda yer almayan bir suçtan tutuklandım ve yargılanıyorum. İlâve olarak; Davanın tarafı olarak sunulan yürütme organına bağlı polis teşkilatınca yürütülen kovuşturma ve soruşturmada yetkiler baştan sona kötüye kullanılmıştır.…

“Kürdistan Parlamentosu”nu Tanımak

TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na Demokratik Toplum Kongresi eşbaşkanı sıfatıyla Ahmet Türk de davet edilmiş. Malûm, diğer başkanı Aysel Tuğluk. DTK denilen, PKK-KCK’nın “Kürdistan Parlamentosu” değil mi? Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun MHP’li üyesi Oktay Öztürk, Ahmet Türk’ün davet edilmesine karşı çıkmış, gerekçesini şöyle açıklıyor: “Ahmet Bey milletvekili. Bağımsız da olsa BDP’nin milletvekili…

“Ver Suriye – İran’ı, Al Yasayı.” Mı?

Malûm “inkâr yasası”nı Fransız Senatosu da kabul etti. Şimdi hep birlikte Fransız Anayasa Konseyi’nin ‘şefaatini’ bekliyoruz!.. Duruşmamıza 1 gün kala bile tutuklu gazetecilere “terörist-darbeci” demekten imtina etmeyen Başbakan Erdoğan’ın Fransa’ya karşı sabırlı ve soğukkanlı tavrı herkesi şaşırttı. Siz de emperyalizm ile Türkiye arasında büyük bir pazarlık yaşandığını hissediyor musunuz? “Ermeni…

“MÜYESSER=1 ‘NURİ ALÇO’ VİRÜS ÇETESİ=1”

Oda Tv davasının tutuklu sanığı gazeteci Müyesser Yıldız, 4 Ocak günü yapılan duruşmada, iddianameyi senaryoya benzetti. Yıldız, kendilerine yöneltilen suçlamaların ana dayanağı olan dijital belgelerin Nuri Alço benzeri bir virüs çetesi tarafından bilgisayarlara yüklendiğinin üç üniversite ile bir ABD Adli Bilişim kuruluşu tarafından rapora bağlandığını hatırlatarak bu çete hakkında suç…

Müyesser Yıldız’ın 27 Ocak Tarihli Duruşmadaki Konuşması

Usul ve esasa ilişkin hususlarda bazı kaygılarımı dile getirmeden önce, Sn. Başbakan’ın önceki gün tutuklu gazetecilere ilişkin açıklamaları karşısında neler hissettiğinizi sormama izin vermenizi istirham ediyorum. Bu açıklamaların yapıldığı mekânı geçip zamanlaması üzerinde durmak isterim. Bugünkü duruşmamızdan sadece bir gün önceye denk gelmesini nasıl değerlendirmeliyiz? Yargıya müdahale mi? Adil yargılamayı…

Bu Kafa Erdoğan’ı “Ergenekon-1” Yapar!..

Hrant Dink davası… “Tuz koktu” diyorlar. O eskidendi; “Yeni Türkiye”de burunlar koptu, “ar damarını aldırma” ameliyatları patladı!.. Çok şükür burnum yerinde; ama yine çok pis kokular alıyorum. O, “bir Ermeni” olduğu için değil, ölüsünden çok post çıkarmak için öldürtüldü. Bedenin ölüsünden 301’i, “Ermeni açılımını” çıkardılar. Şimdi, ruhunun ölüsünden çıkaracaklarının hesabındalar!..…

Suç Duyurusu Reddedilince Verilen Dilekçe

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na, 4 Ocak 2012 günü duruşmada “haksız, hukuksuz gayri vicdani ve gayri ahlâki bir süreç sonucunda 10 aylık tutukluğuma yol açan kamu görevlilerinin ortaya çıkarılıp, onlardan hesap sorulana kadar savunma yapmayacağımı” belirtip, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundum. Yüce heyetiniz de 5 Ocak 2012 tarihindeki duruşma…

“Savunma Yapmıyorum, Suçluyorum”

Müyesser Yıldız mahkemede ‘savunma’ yapmadı… İddianameyi reddetti… İnsanlara tuzak kuran devlet içindeki “virüs örgütü” hakkında suç duyurusunda bulundu… İşte o itiraznameden satır başları:Sorun yasalar veya zihniyette değil, “NİYET”tedir. Niyetiniz nedir?Devlete sızmış 3-5 virüs var. Nuri Alço’nun masum kızların gazozuna ilaç atması gibi insanların bilgisayarına virüs atıyorlar. Silivri’ye düşürdüler; ama çok…

Peygamber Ocağı Olmayan Ordu ‘İşeyen Asker’ Olur!..

Değerli dostum Yeniçağ Gazetesi Yazarı Yavuz Selim Demirağ’ın son kİtabı henüz elime geçmedi; ama ismini çok sevdim: Dijital Terör. Oda Tv davası duruşmasında ben de “devlette bir terör örgütünün yuvalanıp insanlara tuzak kurduğunu” söyledim. Bunun ortaya çıkarılması için suç duyurusunda bulunurken, bu işleri yapanlara verilecek sıfatı da “Keşan Müftüsü”ne havale…

Vahdettin ve Damat Ferit Orduyu Nasıl “Hizaya” Getirdi?

İşbaşına geldiklerinde önlerindeki en önemli sorun “ordu” idi. Mektepli, savaşta pişmiş, genç subayların elindeki orduya egemen olmaları çok zordu. Bunların tümünü veya çoğunu tasfiye etmeleri gerekiyordu. Tehlikeliydiler; çünkü kesin bir “ideoloji”ye sahiptiler. Bu “Türk milliyetçiliği” idi. Padişaha bağlı olsalar da tercih yapma durumunda kaldıklarında “milliyetçiliği” seçecekleri belliydi. Direnen komutanlara ne…