İçeriğe geç

SINAVDA DARBEDEN SORUMLU MUYUZ HOCAM!..

İçtiğimiz sudan, soluduğumuz havaya emperyalizmin kucağına oturtulmamızın temelini Kenan Evren’e attırdılar. Sıra, 30 yılda o temeller üzerine inşa edilen binanın çatısı kapattırmaya, tepesine de federasyon bayrağı çektirmeye geldi… Ama illa da “12 Eylül’den hesap sorulacağına ve Türkiye’nin demokratikleştirileceğine” inanmamızı istiyorlar.

Bu uğurda Kasımpaşalılığı ile ünlü Başbakanımız gözyaşı dökme fedakarlığında dahi bulunuyor… Herkes o gözyaşlarının analizini yapmakla meşgul edilirken de, şehit cenazeleri gelmeye, birileri ise Üsküdar’ı geçmeye devam ediyor!..

Uzun uzun anlatmaya hacet yok, kabus zaten en karanlık haliyle tepemize çökmüş vaziyette… Ama şu “12 Eylül edebiyatını” sonlandırmak için ayniyle vaki yaşanmış bir olayı aktarmamız farz oldu. Sizleri bir nebze de olsa gülümsetebilirsek, ne mutlu bize!..

Olay yeri, Batı’daki büyük illerimizden birinin Tıp Fakültesi. Olay tarihi, geçen yılın 12 Eylül’ü. 5. sınıf öğrencileri göz stajında. Başlarında profesörleri, vizit geziyorlar. Hoca, öğrencilerine, “Bugün ayın kaçı?” diye sorar. Bir öğrenci, “12 Eylül” cevabını verir. Hoca devam eder:

“12 Eylül’de ne olmuştu?..”

Uzun bir sessizlikten sonra arkalardan şu cılız ses duyulur; “Darbe…”. Hoca heyecanlanır, ondan darbenin nasıl ve neden olduğunu anlatmasını ister. Öğrenci süklüm, püklüm bir halde bilmediğini söyler. Hoca bu defa öfkelenir, “Nasıl bilmezsiniz?” diye kızar, ardından 12 Eylül 1980’i kabaca özetler. Bu ayaküstü bilgilendirme öğrencilerin şu sözüyle biter:

“Ama Hocam biz 1983 doğumluyuz!..”

Bu derin vizitin üzerinden 1 ay geçer. Sınavlar yaklaşmıştır. Aynı öğrenciler bu defa Doçent hocalarının başkanlığında vizite çıkar. Bir öğrenci meraklı bakışlarla ve gayet ciddi şekilde şunu sorar:

“Hocam darbe dersi de staja dahil mi? Sınavda darbeden sorumlu muyuz?..”

Kıssadan hisse iki soru:

Birincisi; Acaba 12 Eylül edebiyatı yapanlar, 1980’de 44 milyon 737 bin olan Türkiye nüfusunun, 2009 itibariyle 72 milyon 561 bin 312’ye ulaştığının, yani bu tıp öğrencileri gibi 12 Eylül’den sonra doğmuş ve dahi “muhteşem” eğitim politikalarımız sayesinde o darbeden habersiz milyonlar bulunduğunun farkında değiller mi? Acaba kime, neyin propagandasını yapıyorlar?

İkincisi; Yok Dersim olayları, yok 60 ihtilali, yok 80 darbesi… Daha ne kadar dünü tartıştırarak, millete bugününü ve yarınını kaybettirecekler?!..

DEVLETİN OLMADIĞI YERDE MÜDÜRE NE GEREK!..

Şimdi anlatacağımız olay ise ne yazık ki, derin derin, acı acı düşünmemizi gerektiriyor. Birkaç ay önce Doğu illerimizin birisinde yaşanır.

Arazideki çalışmalarla ilgili bir kamu kurumunun müdürü, personelini göreve gönderememektedir. Sebep malum; İster PKK’nın tehditleri, ister hükümranlığı deyin…

Bir gün müdürün canı burnuna gelir ve öfkeyle makamındaki telefonlarını koparıp, camdan fırlatır…

Sonra da “Devletin olmadığı yerde müdüre ne hacet!..” diyerek, tası tarağı toplar, Ankara’ya döner!..

Sözün özü; 12 Eylül’deki referandumda “Hayır”, Türkiye’yi uçuruma götüren bu otobandan son çıkıştır!..

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized