Bu yazı Müyesser Yıldız’ın avukatına verdiği savunma notlarından derlenmiştir:
__________________________________________________________________________________
Esas oğlan tam zamanında sahne aldı. Hasan Cemal’in ‘’ Cengo ‘’ dediği Cengiz Çandar’dan söz ediyorum. Özal’ın af planlarını paylaştığı Bekaa müdavimlerinden, ABD, AB’nin en sevdiği isim o…
Türkiye üzerine geçirilen ‘’ deli gömleği’’ içinde birbirini yumruklarken ve biz bu cambazlıkları seyrederken yine neler planlanıyor, neleri kaçırmamız sağlanıyor acaba…? Hatip Dicle vakasında herkes herkesi suçluyor.
Bir kişi hariç; Cumhurbaşkanı Gül …!
Yahu YSK, ‘’Bunlar milletvekili adayı olamaz ‘’ dediğinde son dakika devreye girip, Hüseyin Gülerce’nin ifadesiyle, ‘’tehlikeli bir tırmanışın önü kesen ‘’ Gül değil miydi ?
Evet, seçimlerden önce ‘’ tehlikeli bir tırmanışın önü kesilmiş ‘’ oldu.
Ya seçimden sonra…
İşte yaşayıp, görüyoruz…!
Gül, şimdi “krizin fırsata dönüştürülmesinden” söz ediyor.
Oyun büyük ve hiç de güzel şeyler olmuyor , olmayacak.
Derken…
Soros ve İshak Alaton destekli TESEV adına Cengo ,’’PKK ‘ya af planını ‘’ açıklayıverdi. Böylece sadede geldik.
Önce Cengo’nun yanındakiler dikkatimi çekti. BDP’yi temsilen Aysel Tuğluk , CHP‘yi temsilen Sezgin Tanrıkulu , AKP’yi temsilen Galip Ensarioğlu …
MHP , bu ‘’ büyük projeye’’ niye ortak olmamış, anlayamadım.
Başka neler dikkatimi çekti?
Rapor 100 sayfaymış. Cengo tamamen saha çalışması yapmış, 10 ay içinde ‘’ Kandil , Irak Kürdistan’ı , Bağdat, Brüksel , Washington, Almanya ‘da‘’ görüşmeler yapmış. Tabii Ankara ,Diyarbakır ve Hakkari’yi de ihmal etmemiş !..
Görüştüğü kişiler de ilginç; PKK’nın dağ ve ovadaki temsilcilerini geçiyorum ; Cumhurbaşkanı Gül, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile Başbakanlık Müşteşarı Efkan Ala’yla görüşmüş.Bir de Talabani ve Necirvan Barzani’yle!..
Ve raporun ismi ; “Dağdan İniş – PKK Nasıl Silah Bırakır? Kürt Sorununun Şiddetten Arındırılması” imiş!..
Ve zamanlaması; AKP’nin yüzde 50’lik zaferi, yeni Anayasa tartışmaları ve dahi “tutuklu milletvekilleri” krizinin akabinde!..
İçeriğine girmeyeceğim, zira dikkat çekmek istediğim başka bir husus var:
2007 seçimlerinde AKP yüzde 47 aldıktan 2 ay sonra ABD’li David L. Phillips Türkiye’ye gelir. Dışişleri Bakanlığımızın da yardım ve destekleriyle çeşitli görüşmeler yapar. Phillips’in görüşmesi Türkiye ile sınırlı kalmaz, o da “Irak Kürdistanı” ve Bağdat’a geçer. Talabani, Neçirvan Barzani vs. ile görüşür
Sonunda da 17 Ekim 2007 tarihinde hemen hemen Cengo’nun raporunun hacminde bir rapor çıkarır.
Adı şudur; “Kürdistan İşçi Partisi’nin Silahsızlandırılması ve Yeniden Entegre Edilmesi”.
Kimdir bu David?
ABD yönetiminde etkili görevlerde bulunmuş, “Kürt Sorunu’nu” yıllardır “saha”da takip eden, bunun için sırf Güneydoğu’ya 30 kere gelmiş biri…
Raporu hazırladığında Amerikan Ulusal Dış Politika Komitesi’ndeydi.Yani sözüm ona Cengo gibi “bağımsız”dı…Türk kamuoyu David’in adını asıl Atlantik Konsey adına hazırladığı o gizli toplantıdan sonra duydu.Hani şu “Kürt açılımından” kısa süre önce yapılan ve katılan Türklerin adının gizlendiği toplantı ve buradan çıkan rapordan sonra.
Ne tesadüf…
Polis Akademisi’nde startı verilen “Kürt Açılımı”nın başrol oyuncusu da Beşir Atalay kadar Cengo’ydu. David ve Cengo muhakkak ki tanışıyordur.
Hakkı teslim edeyim, Cengo ile David’in raporları şeklen birebir ama içerik pek de örtüşmüyor. Örtüşmüyor çünkü David’in, “Kürdistan’ın tanınması, Kerkük’ten vazgeçmemiz, Fırat-Dicle sularını paylaşmamız” gibi başka ilgi alanları da vardı. Ayrıca o günün şartlarında, (TSK ve kamuoyu direndiğinden) PKK’ya kafadan af yerine, kademeli af istiyor, hatta buna “af” değil, “topluma kazandırma” denilmesini istiyordu. Ayrıca Türkiye’ye “havuç” niyetine, Avrupa’daki PKK’lılara baskı yapılmasını, mali kaynaklarının kesilmesini öneriyordu. Gün, Öcalan’a “ev hapsi” falan istenecek gün de değildi. Ama David tüm umudunu “genç liderler” Gül ve Neçirvan Barzani’ye bağladığını gizlemiyordu.
Ekim 2007’den bugüne ne kadar “aşama” kat ettik ki, Cengo David’in o günün şartlarında isteyemediklerini, hatta ötesini rahatlıkla istiyor işte.
David çok yıpranmıştı zaten. Şimdi ona yeni bir rapor hazırlatmak olmazdı, herhalde.
Ve Cengo’yla birlikte, Erdoğan’ın “Hasan Abisi de” Kandil’deki sahnesine fırladı.
Ne tesadüf Kürt açılımından önce de Kandil’deki Karayılan’ın huzuruna çıkmıştı. Sonrasında Gül’den Beşir Atalay’a herkes “Hasan Abi’nin izlenimlerini dinleyeceklerini açıkladı. Ama gelen tepkiler üzerine “izlenim paylaşımı” olamadı. Veya biz öyle biliyoruz. Acaba şimdi de “Hasan Abi’yi” dinlemek için sıraya girecekler mi? Ne de olsa kapıda “açılımların” babası duruyor.
Şuna geleceğim; PKK ne zaman kudursa, bu kalemler başta olmak üzere malum cenah hep bir ağızdan, “PKK’nın Ergenekon’un kontrolünde olduğunu” haykırdı!
İktidara, savcı ve hakimlere göre bendeniz “Ergenekon” üyesi bir gazeteciyim. Ama bugüne kadar ne Karayılan’ın “huzuruna” çıktım, ne bölücü terör örgütünün planlarını pazarladım. Bu durumda Silivri’ye tıkılması gereken gazeteciler acaba hangimiz oluyoruz?
****
Yasemin Çongar yazar dururdu; ABD ne zaman “Kürt sorununu” çözmelerini istese, Gül ve Erdoğan’ın, “çözmek istiyoruz, ama TSK ve milliyetçiler engel oluyor” dediğini… Görüldüğü üzere Hasdal, Silivri ve kaset operasyonlarıyla o “engeller” büyük ölçüde aşıldı. Milletin “psikolojik bariyerleri” de bir bir yıkıldı. Onun için rahatlıkla “nerede kalmıştık” dercesine yola devam ediyorlar, bize de Silivri’de böyle kalem tüketmek düşüyor maalesef…
Silivri’den kucak dolusu sevgiler.
Müyesser Yıldız
27 Haziran 2011