İçeriğe geç

İhanet Zamanı!..

Bu defa İstanbul’dan patlama haberi geldi. Polis karakoluna muhtemelen canlı bomba saldırısı; 1 polis şehit, 8 yaralı var. Daha ne kadar: “Başımız sağolsun, geçmiş olsun.” diyeceğiz maalesef bilemiyorum.

Bugün 11 Eylül. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın geçen hafta kendi vatandaşlarına yaptığı, “12 Eylül üzeri Türkiye’de büyük karışıklıklar yaşanabilir” uyarısını hatırlıyor musunuz?

Lamı cimi yok; ülke içerden ve dışardan gerçekten büyük bir ihanetle karşı karşıya. Ama biz başka “ihanet”leri konuşuyoruz.

Mesela Başbakan Erdoğan son günlerde “ihanet” sözcüğünü çok sık kullanır oldu.

Bebelerini okula göndermek istemeyen ana-babaları “çocuklarına ihanet etmekle” suçladı. Bir ana-baba çocuğuna bilerek, isteyerek ihanet etmez; etse de zararını en önce kendileri görür. Ya milyonlarca çocuğu devletin malı görüp meçhule sürüklemek, “kindar”lık uğruna belki de bir nesli doğmadan boğmak?!..

Afyonkarahisar faciasıyla ilgili konuşan emekli askerleri de “geldikleri ocağa ihanet etmekle” suçladı. Hadi kabullendik, görev başındaki askerler konuşmasın. İyi de emekliler niye konuşmayacak? Biz bu kadar askerin turşusunu mu kuracağız?

Zihniyet eni konu netleşti: AKP iktidarı aleyhindeki her söz ve tavır “ihanet”!..

Madem dersimiz “ihanet”, buyurun konuşalım.

Sadece mesleki anlamda değil, insanı anlamda da büyüğüm Gazeteci Ünal İnanç’ın yıllardır adeta dava bellediği bir mesele var. Her fırsatta ve zeminde “Vatana İhanet Kanunu”nun neden kaldırıldığını soruyor: “İddia ediyorum, dünyada vatana ihanetin suç sayılmadığı tek ülke Türkiye.” diyor.

Ünal İnanç bu kanunla ilgili araştırma ve çalışmalarını çok keyifle, ama acı çekerek okuyacağınız Lazımlık isimli kitabında anlatıyor. Ben de özetleyerek aktarayım.

Cumhuriyetin ilk kanunlarından olan Vatana İhanet Kanunu Özal zamanında, Terörle Mücadele Kanunu’na konulan geçici bir madde ile kaldırılır. Bu tamamen kaldırma değildir; “yenisi çıkana kadar”, geçici süreliğinedir. Lâkin o günden bugüne yenisi bir türlü çıkmaz. Ünal İnanç’a kulak verelim yeniden:

“Kanunsuz suç ve ceza olmayacağına göre, 1991’den bugüne kadar geçen süre içinde vatana ihanetin suç olmadığı da anlaşılacaktır. 10 binlerce kanunumuz var. Şu anda vatana ihanet sadece Anayasa’mızda, Cumhurbaşkanı’nın sorumluluklarını belirleyen maddelerde geçmektedir.”

Evet, Anayasa’da Cumhurbaşkanı ile ilgili geçiyor; ama kanunu yok işte!..

Ünal İnanç: “Acaba bu yasa kaldırılmasaydı bugün ülkemizde var olan bazı sıkıntılar olur muydu?” sorusunu da soruyor. Neden mi? O kanunun ilk 3 maddesinin bazı bölümlerini okuyun, anlarsınız.

Madde 1 – …Ülkeyi yerli yabancı devlet güçlerinden kurtarmak ve saldırıları önlemek amacına yönelik olarak kurulan Büyük Millet Meclisi’ne karşı, düşünce veya uygulamalarıyla veya yazdıkları yazılarla muhalefet ve bozgunculuk edenler vatan haini olarak addedilir.

Dini ve dini mukaddesatı siyasi gayelere esas almak veya alet etmek amacıyla cemiyetler kurmak ve bu cemiyetlere girmek, dini kullanarak devletin şeklini değiştirmek ve bozmak, fesat ve nifak sokmak, gerek tek tek ve gerek toplu olarak sözlü veya yazılı veya fiili bir şekilde nutuk söylemek veyahut yayın suretiyle hakarette bulunmak vatan hainliği sayılır.

Madde 2 – Bilfiil vatan hainliği yapanlar asılarak idam edilir.

Madde 3 – Konuşmalarıyla halkı alenen vatan hainliği suçunu işlemeye tahrik ve teşvik edenler veya bu teşvik ve tahriki yazılarıyla ve çok değişik araçlarla yayanlar geçici kürek cezasına çarptırılırlar. Yapılan bu tahrik ve teşvik sonucunda bozgunculuk olayları çıkarsa, teşvik ve tahrik edenler idam olunurlar.

Anayasa’da var; ama kanunu yok. Sizce Türkiye’nin yeni bir Vatana İhanet Kanunu’na ihtiyacı var mı? Millet, devlet çıkarlarını gözeten, Anayasa’ya uygun bir kanun çıkartılır mı? Yoksa yeni, sivil anayasa bahanesiyle mevcut Anayasa’daki o tek kelime de ortadan kaldırılır ve Anayasa’nın, yıllardır bir türlü çıkartılmayan o kanuna uygun hale getirilmesi mi sağlanır?

Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…

Müyesser YILDIZ

11 Eylül 2012

Kategori:Uncategorized