Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşurken, Türkiye ile Suriye demokrasilerini karşılaştırdı.
“İleri demokrasiye” geçildiğini iddia edenlerin böyle bir karşılaştırma yapması bile hangi ligde olduğumuzun başlıbaşına itirafıdır aslında.
Erdoğan’ın “demokrasi” ölçülerine bakalım; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na hitaben şunları söyledi:
“Ey Kılıçdaroğlu sen bu ülkenin Başbakan’ına istediğin gibi hakaret, küfür ediyorsun. Sıkıysa birisi gitsin Beşar’a orada hakareti yapabilsin. Nerede belli olmayan bir hücreye gönderilir. Hatay’lı bir ailenin çocukları, Suriye’nin cezaevlerinde kaldı. En son Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla bırakıldılar. Kılıçdaroğlu bu mu demokrasi be? Türkiye böyle bir şey yaşadı mı?”
Çok yeni bir olay; İktidarın en büyük destekçilerinden Önder Aytaç hakkında, Başbakan Erdoğan’a küfrettiği için dava açılıp, Polis Akademisi’ndeki görevine son verilmedi mi? Aytaç’ın en yakın arkadaşı Emrullah Uslu, “PKK’nın hedefinde olduğu halde korumaları çekildi. Öldürülmesinden korkuyorum” iddiasında bulunmadı mı?
Biraz geriye gidersek;
Silivri’deki MHP Milletvekili Engin Alan’ın, Çanakkale törenlerinde ayağa kalkmadığı için “hak ettiğini bulduğunu” söyleyen,
Silivri’deki Gazeteci-Yazar, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın, bir köşe yazısında AKP hakkında kapatma davası açılmasını, “Yargı da milli iradedir” demesini ağır bir dille eleştiren,
Gazeteci-Yazar Tuncay Özkan’ın mal varlığını, Ergun Poyraz’ın soy-soplarını diline doladığını sık sık hatırlatan,
Balyoz davası karar aşamasındayken, “Balyoz CD’lerini dinliyorum, şok oluyorum… Acaba Cumhuriyet yürüyüşleri niye yapıldı? Buralardan çıkan karanlık tablolar var. Ama şu anda söyleyebileceklerim var, söyleyemeyeceklerim var. Her şeyi, her zaman, her yerde söyleyemeyiz. Ama Allah izin verirse biz bunları ileride kaleme alacağız” diyen,
Silivri’de tutuklu milletvekillerinin Meclis’e gelmesine şiddetle karşı çıkan,
Özetle bir anlamda bu davaların fiilen “savcı ve hakimliğini” yapan kimdi?
Ya Balbay ve Özkan’ın “Ankara’nın emriyle” 1 yılı aşkın süreyle tecritte tutulması?
“Tesadüf, yanlış algılama” diyerek, hepsini geçelim; Başbakan Erdoğan bugün o konuşmasının devamında kendisinin 4 ay hapis yatmasına atıfta bulunarak, şunları söyledi:
“Sen belki denemedin ama şiir okuduğundan dolayı gitti yattı içeride. Kim vardı bu zihniyetin arkasında CHP zihniyeti vardı. Bakın Arap atasözü ne diyordu, ‘Men dakka dukka’. Dak edene duk edilir. Şimdi bu oluyor…”
Konumuz demokrasi, yargı ve hapis yatmak… Erdoğan belli ki, hapis yatmasından “CHP zihniyetini” sorumlu tutuyor. Buraya kadar tamam, ama “Dak edene duk edilir. Şimdi bu oluyor”un anlamı nedir? Silivri’nin Arapça açıklaması mı?
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
17 Ekim 2012