Teröristlerin Türkiye’yi “güvenli” bir şekilde terk etmesinin formülleri aranıyor.
Başbakan Erdoğan Eylül 2006’da Balıkesir’de vatandaşların, “Şehit cenazesi görmek istemiyoruz” tepkisine, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir canım kardeşim” diye cevap vermişti. Bugün Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, şunları söylüyor:
“Tek şehit gelmemesi için destek istiyoruz. Sorarım size, 3 bin terörist öldürmeyi mi tercih edersiniz, bunun karşılığında bir şehit vermeyi mi tercih edersiniz? ‘Benim ailemden bir şehit vermek istiyorum, 3 bin terörist ölsün’ diyen kimse var mı? Hiç kimse olmaz. Çünkü bir insan, bir alem. Bir masumu öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Bizim kardeşlik projemizin esası tek bir tane daha şehit vermemektir. Onun için biz doğru yoldayız, yaptığımıza imanımız gibi inanıyoruz ki doğru yoldayız…”
Biz yanlış anlamışız; Maksat teröristlerin kurtuluşu değil, “askerliği yan gelip, yatma yeri yapmak”mış!.. Şimdi aranan da galiba askere, “yan gel, yat”ın nasıl söyleneceği…
Akil, makil değilim, ama İki önerim var:
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın meşhur parolası, “Ayşe tatile çıksın”dı. Bugünün parolası, “Ayşe tatilden dönsün” olamaz mı?
Veya askeri birliklerin bulunduğu yerler, “yüksek güvenlikli bölgeler” ilân edilip, ikinci bir emre kadar kışlalardan çıkmaları yasaklanamaz mı?!.
-Özel: Hukuk Devletinde Suç Cezasız Kalamaz-
Bu “açılım”da gelinen son nokta, Başbakan Erdoğan’ın valilere, valilerin de birliklere talimat vermesi. Kendisine bağlı, “benim Genelkurmay Başkanım” dediği TSK’ya doğrudan talimat vermemesi tuhaf. Acaba TSK, “böyle bir talimat veremezsiniz, verseniz de dinleyemeyiz” mi dedi?
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in 2011’de yaptığı açıklamalarda bazı ipuçları var.
“TSK’nın vazifesi, yetkili makamların talep ve direktifleri doğrultusunda teröristle mücadele etmektir” demişti.
Bugün yetkili makamlar bir anlamda, “teröristle mücadele edilmemesi doğrultusunda talep ve direktif” vermeye hazırlandığına göre, sorun olmamalı. Ancak Özel devamında şunları da söylemişti:
“TSK’nın teröristle mücadelede uyguladığı konsept alan hâkimiyeti/kontrolü konseptidir. Bu konseptin esası, yurtiçinde bölücü terör örgütü mensuplarını arayıp bulmak ve etkisiz hale getirmek, sınır ötesinde Irak kuzeyinde yerleşmiş olan örgüt mensuplarına sınır ötesi kara ve hava harekâtı yaparak, etkisiz kılmak ve sınır güvenliğini sağlamaktır.”
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü sağlamak için, yüzlerce yıllık devlet geleneği ve ortak akıl neyi gerektiriyorsa, onun yapılması gerektiği düşüncesindeyiz. Atılacak her adımda, toplumsal hassasiyet ve değerlerimizin gözetilmesi; şehit ve gazilerimizin anılarına saygı duyulması ve teröristle mücadele eden güvenlik güçlerimizin moral değerlerine dikkat edilmesi yaşamsal önem taşımaktadır.”
“Hukuku, gerçek ve evrensel anlamıyla içselleştirmiş bir hukuk devletinde suçun cezasız kalması, hele hele cezanın çeşitli saiklerle hafifletilmesi veya değiştirilmesi söz konusu olmamalıdır. Aksi durum, vatandaşlarımızın adalet duygusunu rencide eder ve devlete olan güveni zedeler.”
-İsyan Çıkar!..-
Hukuk devletini falan geçtik… Teröristlere bir çeşit “af” anlamındaki bu adımı atmaya hazırlananlara sadece şunu soralım:
Gözlerinin içine baka baka, elini kolunu sallayarak geçip gitmesi sağlanacaklardan birisinin, kendi evladının katili olduğunu bilse acaba ne hissederdi?
Başbakan Erdoğan 2010’da diyordu ki;
“Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak değil, bir vatandaş olarak bir yakımın şehit olması durumunda, kendim adına birinin bunu affetmesine müsaade etmem. Onu, tarih boyunca affetmem, yaşadığım sürece affetmem. Bu şehitlerin yakınları var. Bu insanlar dururken, siz onların katili olarak bildiklerimizi affedebilir misiniz?.. ‘Nasıl olsa, yapanın yanına kâr kalıyor’ der. Vuran gider, vuran gider. Bu olmaz. Bir bedeli ödemesi gerekir. Eğer siz milli vicdanı rahatlatmazsanız, bu arkasından isyanı getirir…”
Gel de “isyan” etme!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
15 Nisan 2013