Çoluk çocuk, yaşlı genç tam 46 cenazemiz var… Acı dayanılır gibi değil… Reyhanlı ayakta…İktidarın önceliği ise yine “muhalif sesleri susturma”…
İstanbul’daki “AnalarAğlamasın” programını tümden iptal etmiyor, sadece Ebru Gündeş’in konserinden vaz geçiyorlar. O da şimdilik. “İnşallah en kısa zamanda İstanbul’da en büyük stadda bir toplantı yapacaklarmış. Yine Ebru Gündeş hanımefendiyle dolu dolu vereceklermiş”!..
Orada konuşmuş Başbakan;
Her daim “öfke sanatını” kullanan Usta, “Büyük devlet hadiseler karşısında soğukkanlılıkla, aklı selimle hareket edebilen devlettir” demiş.
Daha dün, “Esad sen bittin… Uçuşa yasak bölgeye evet” diyen başkasıymışçasına, “Bugüne kadar hep serinkanlı olduk” demiş.
Muhalefetin, milletin tüm çağrılarına, uyarılarına kulak kapatan Usta, “Suriye’deki mesele AK Parti’nin, Recep Tayyip Erdoğan’ınmeselesi değildir. Türkiye’nin meselesidir” demiş.
Her fırsatta içerde suçlu arayıp, önüne geleni suçlarken, “Bugün içeride suçlu arama günü değildir. Bu meseleden siyasi rant elde etmeye çalışmak en hafif tabiriyle ahlaksızlıktır” demiş.
Suriye’de Esad muhaliflerini örgütleyen, onlara karargâh veren, belki silahlandıran, PKK’lıları Suriye’ye gönderen başkasıymış gibi, “Türkiye, Suriye’deki insanlık dışı olaylara en başından beri sessiz kalsaydı da bu tahrikler yapılacaktı. Çünkü bu saldırılar Suriye politikamıza yönelik değil, büyüyen ve güçlenen Türkiye’ye yöneliktir” demiş.
Ama illa da şu sözleri yok mu?
“Yakın zamanda Suriye’nin Banyas şehrinde insanın ruhunu sarsan manzaralara şahit olduk. Eşimle birlikte gazetelerdeki o fotoğrafları gördük. O şehit edilmiş yavruların annelerinin kucağındaki haline bakarak ağlıyorduk… O elim manzarayı tarif etmek mümkün değil. Bir ördeğin katran içindeki çırpınarak ölümüne dünya feryat ederken bu yavruların katledilişine nasıl sessiz kalır diye feryat ediyorum.Yan yana iki bebek bir yaşında bile değiller. Bir tanesinin ayakları dizden parçalanmış öylece yatıyorlar. O bebeklerin görüntüsü ömrümün geri kalanında gözümün önünden gitmeyecek. Eğer ben o bebekleri görmeyeceksem, o bebekler için feryat etmeyeceksem, olmaz olsun böyle siyaset. O bebeklerin ölümüne susmaktansa ben Başbakan kimliğimi şu kürsüye bırakır giderim… Yarın mahşer gününde Rabbim bize soracak, ‘o bebekleri gördün de ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ne yaptın?’ diye. Ne diyeceğim? ‘Siyaset yaptım mı’ diyeceğim. Hz. Muhammed ‘bir elime ayı, diğer elime güneşi verseniz de vazgeçmem’ derken, ben dengeler adına susmaya mı tercih edeceğim…”
Reyhanlı’da can veren, kimbilir kolu bacağı parçalanan bebelerimiz de var. Ama biz onları göremiyoruz, doya doya ağlayamıyoruz. Çünkü kendileri yayın yasağı koydu!..
Banyas için de yayın yasağı konsa Usta, o fotoğrafları nasıl görüp ağlayacak, Rab’be hesap verme derdine düşüp, kendisini Hz. Muhammed’le kıyaslayabilecekti acaba?!.
Ya Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, “Tecavüzden kaçan bir kadını düşünün. Mütecaviz arkasından gelirken, siz ona kapınızı kapatabilir misiniz?” diye sorması?
Binlerce Iraklı kadına tecavüz edip, öldüren, binlercesini intihara sürükleyen Conilerin evlerine sağ salim dönmesi için “dua eden kimdi?” diye sormayacak mı Rabbim?!.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
12 Mayıs 2013