Ailecek can-ciğerlerdi. Bir sabah kalktık ki, Erdoğan “düşman” olmuş. Hem ne düşmanlık; “Ya o, ya ben” noktasında. Esad’ın gitmesi için savaşı dahi göze almış durumda.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Adana’da düzenlediği Barış mitinginde, Başbakan Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Esad’a “kardeşim” dediği konuşmasını banttan dinlettikten sonra, “Ne oldu da kardeş Esad düşman Esad oldu?” diye sordu.
Başbakan Erdoğan da bugün Malatya’da sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine yaptığı konuşmada, önce “Haçlılarla bir olup, Suriye’ye saldırmak istediği” yolundaki eleştirilere ilişkin yine şunları anlattı:
“Çanakkale’de bize saldıranlar, Haçlı zihniyeti değil miydi? Bizim yanımızda kimler yer aldı? Suriye’deki, Afganistan’daki kardeşlerimiz bizim yanımızda yer aldı. Balkanlar geldi bizim yanımızda yer aldı. O Haçlı zihniyeti bize saldırdığında, ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ mu dedik. Bu sözün sahibi olan Gazi Mustafa Kemal ne dedi? ‘Size ben ölmeyi emrediyorum’ dedi. Biz Malatyalı Battal Gazi’nin torunlarıyız. CHP Genel Başkanı bizim de, bu aziz milletin de kim olduğunu öğrenmek istiyorsa, Şam’ın, Kahire’nin sokaklarında bizi sorsun, kim olduğumuzu öğrenir.”
Hemen ardından Kılıçdaroğlu’nun, “Ne oldu da kardeş Esad düşman Esad oldu?” sorusuna şu karşılığı verdi:
“CHP’nin Genel Başkanı çıkmış diyor ki, biliyorsunuz helikopter düşürüldü, ‘Başbakan gaz alıyor’ diyor. Bu ifade kullanılır mı? Sen bizim sınırlarımızı kalkacaksın 2 km. geçeceksin ve sınırlarımızı 2 km. geçtiğin halde uyarılar alacaksın, bu uyarılara rağmen bu ihlâli devam ettireceksin eee? Türkiye’nin fantomları da orada turist gibi seni takip edecek. Sen o şansı kaybettin. Niye kaybettin? Çünkü biz sınırlarda mayınları temizlemenin hazırlıkları içinde olduğumuz bir zamanda aramızdaki bütün o barışı, kardeşliği her şeyi yok ettin…”
“Mayınları temizleme hazırlığında aramızdaki bütün o kardeşliği yok ettin” derken, kastettiği Kılıçdaroğlu mudur, Esad mı?
Kılıçdaroğlu ise, sınırdaki mayınları temizleme işini “bozan” o değildi ki… CHP’nin başında Baykal vardı. Hem kamuoyunda ve Meclis’te sert muhalefet yürüten hem de kanunu Anayasa Mahkemesi’ne götürüp iptal ettiren Baykal’dı.
“Erdoğan’ın kastettiği Esad ise” sorusunun cevabını vermeden önce, unutan veya bilmeyenler için bu mayın temizleme meselesini özetleyeyim:
AKP iktidarı bir gün Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesine karar verdi. Bu işin de temizlenecek verimli tarım arazilerinin 44 yıllığına kiralanması karşılığında bir İsrail firmasına ihale edileceği öne sürüldü. Bu iddialar önce yalanlandı, ardından Başbakan Erdoğan Mayıs 2009’da şunları söyledi:
“Dikkat edin bunu sürekli yapıyorlar… Mesela son zamanlarda Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi olayını yaşadık. 6 madde için iki hafta dört günümüzü aldılar… Suriye tarafı temizleme işini yaptı. Biz de bunu yapalım istedik ve bunu yapmak suretiyle o bölgede yaklaşık 210 bin dönümlük organik tarım yapabileceğimiz alan kazanalım. Hemen yakıştırma başladı, ‘Siz burayı İsrail’e peşkeş çekeceksiniz’. Hep aynı şeyler… Bu ülkenin vatan toprakları üzerinde yatırım yapan küresel sermaye, şu dinden, bu dinden geldi diye ’Eyvah Türkiye elden gidiyor’ demek bu kadar kolay mı?.. Türkiye Cumhuriyeti bu kadar cüce bir ülke değildir… Paranın dini, milleti, ırkı olmaz… Para civa gibidir… ‘Yahudi sermayesidir, olmaz.’… Yahu işsizlik diyorsun; işte buyur, bak adam yatırım yapacak… Yatırım yapınca burada kim çalışacak? Burada İzak çalışmayacak Hasan çalışacak, Ahmet, Mehmet çalışacak. İşte buyur bak işsizliği aşıyoruz, istemez misin?”
AKP, mayın kanununu Meclis’ten geçirse de 25 Haziran 2009’da Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü. Evet, dava dilekçesinin altında dönemin CHP Grup Başkanvekili olarak Kılıçdaroğlu’nun imzası vardı; ama sadece CHP’liler değil, MHP dahil tüm muhalefet partileri ve bağımsız milletvekilleri de imzaladı.
Sonuçta, Anayasa Mahkemesi kanunun karşı çıkılan kritik maddelerini iptal etti.
Esad Mayınları Temizletti mi? Kime Temizletti?
Erdoğan’ın, “Bizim sınırlarımızı 2 km geçeceksin ve geçtiğin halde uyarılar alacaksın, ihlâli devam ettireceksin… Sen o şansı kaybettin. Çünkü biz mayınları temizleme hazırlığında olduğumuz zamanda aramızdaki bütün o barışı, kardeşliği her şeyi yok ettin…” sözlerine bakınca Esad’ı kastettiği açık.
Ne oldu? Yoksa Esad mayın temizlemeye karşı çıktı da o yüzden mi “kardeşlik” bozuldu?
Hayır. Yukarıda aktardığım konuşmasında da görüleceği gibi, daha Mayıs 2009’da, “Suriye tarafı temizleme işini yaptı” diyen kendisi.
15 Ağustos 2010’da Gaziantep’teki Anayasa referandum mitinginde, “Suriye ile Türkiye arasındaki mayınları temizlemek için adımlarımızı attık” diyen de.
6 Şubat 2011’de dönemin Suriye Başbakanı Naci Itri ile Asi Nehri üzerinde yapılacak olan Dostluk Barajı’nın temelini atarken şöyle konuşan da:
“Her zaman ‘ev alma komşu al’ diyoruz. (Burada sözün Arapçasını da söyledi) İşte bugün atalarımızın bu sözlerinin, medeniyetimizin bu mirasının gereğini yerine getiriyoruz. Esad kardeşimle, Naci Itri kardeşimle Türkiye ile Suriye arasındaki bütün yapay meseleleri tek tek ele aldık, çözüm yoluna koyduk. Mayınlı arazileri temizlemeye başladık, karşılıklı tren seferleri başlattık…”
Hemen bir parantez açayım; Başbakan Erdoğan o görkemli temel atma töreninde “Haçlı seferlerinden” de söz etti. Ama bugünkü tarifinden epey farklıydı. Üstelik mayınlı araziler işine bağlayarak bakın ne söylüyordu:
“Hatay’dan İstanbul’a, aynı şekilde Kudüs’e kadar bir hat üzerinde ve Suriye, Lübnan, Filistin topraklarında kale kalıntıları var. Bu kaleler yaklaşık bin yıl önce bu toprakları düşmanlardan, Haçlı Seferleri’nden korumak için inşa edildi. İşte bizler, bu bölgenin tüm halkları, bin yıl önce bu kalelerde omuz omuza çarpıştık. Bu kalelerin savunmasını, bu toprakların savunmasını hep birlikte yaptık. Türkler, Araplar, bölgedeki tüm etnik unsurlar; hep birlikte aynı cephede savaştık, aynı cephede şehit, gazi olduk. Sadece Haçlı Seferleri’nde değil, ondan sonraki bin yıl boyunca, bu topraklarda hep birlikte olduk, birbirimize kardeş olduk. İşte biz dedik ki, kardeşler arasında sorun olmaz, varsa ortadan kaldırılır, kardeşler arasında mayınlı arazi olmaz.”
O temel atma töreninden sonra Erdoğan Halep’e geçiyor, Esad’la buluşup kucaklaşıyor, birlikte Halep Kalesi eteklerinde akşam yemeği yiyor ve “Dostluk Barajı’nın gövdesini seneye aynı gün bitirelim. Bir yıl sonra da elektrik ve sulamayı bitirelim” diyordu.
Bunlar ortadayken, bugün “kardeşliğin bozulmasını” mayın işine bağlamak neyin nesidir?
İnsanın aklına şu geliyor; Türkiye’deki mayın ihalesi için bir firmaya söz verildi. Milletin ve muhalefetin direnciyle engellenince, “Esad kardeşten” Suriye’nin mayın temizleme işini o firmaya vermesi istendi, o da reddetti.
Mümkün mü?.. Olabilir mi?..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
21 Eylül 2013
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/erdogan-esad-kardesligini-mayin-isi-mi-bozdu-2209131200.html
Odatv yeni link: https://www.odatv4.com/yazarlar/muyesser-yildiz/erdogan-esad-kardesligini-mayin-isi-mi-bozdu-2209131200-44620