İçeriğe geç

Ergenekon ve Balyoz’da “Dokunulmazlık” Kararı!..

“Büyük abi” Erhan Tuncel’in Hrant Dink cinayetinde Emniyet Müdürleri Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Sabri Uzun’u işaret ettiği bu günlerde Ankara Cumhuriyet Savcılığı, Ergenekon-Balyoz davalarında da “Suç uydurma, sahte delil üretme, iftira ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”la suçlanan Akyürek’le ilgili önemli bir karar aldı. Savcılık, Akyürek’in yanısıra Balyoz bavulcusu Mehmet Baransu, AKP Diyarbakır eski Milletvekili M. İhsan Arslan ve İskender Pala hakkında “kovuşturma yapılmasına yer yok” dedi.

Kararı ilginç kılan; Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın konuyla ilgili incelemesinin tam 11 ay sürmesi ve Yargıtay’ın Balyoz kararını onaması sonrasına denk gelmesi.

Kararın dayanağı da çok önemli. Savcılık, “Yargıtay delillerin kanuna aykırı olarak elde edildiğini belirtmedi” gerekçesiyle sözkonusu kişiler hakkındaki suç duyurularını reddetti.

-Dava Konusu: Orhan Aykut’un İddiaları-

Davanın konusu neydi, ne zaman başladı önce onu anlatalım.

Tekirdağ Cezaevi’nde bir başka suçtan tutuklu Orhan Aykut isimli bir kişi Ergenekon ve Balyoz davalarındaki sözde belgelerin nasıl ve kimler tarafından hazırlandığına ilişkin bazı iddialarda bulundu, Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadede de bu iddialarını tekrarladı. Aykut, özetle şunları söyledi:

“Ergenekon soruşturması kapsamında gömülü olarak ele geçirilen silah ve mühimmatları gömenleri biliyorum. Ankara’da Tavacı Rüstem olarak bilinen şahsa ait iş yerinin karşısında bulunan 22 katlı bina İhsan Arslan’a ait. Bu binanın 3. Katında çeşitli sahte belgeler hazırlanıyor. Soruşturmaya başlandıktan bir süre sonra bu belgeleri Cezayir’e naklettirdi. Eski Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya belge hazırlanmasında İhsan Arslan’a yardımcı oldu, hatta kimi soruşturmaların iddianame taslaklarını 5. Katta bizzat hazırladı. Zir Vadisinde ele geçirilen silahları, bulundukları yere Ankara İstihbaratında görevli polisler gömdü. 2007 yılında Balyoz soruşturmasında delil olarak kullanılan belgeleri, ağzı kapatılmış bir çuval içinde (geçmişte TSK’dan uzaklaştırılmış) olan uzun saçlı bir binbaşı ve Amerikalı senatör getirerek, İstanbul 4. Levent’teki bir otelde ben de oradayken İhsan Arslan’a teslim ettiler. İçinde Balyoz soruşturmasına dayanak oluşturan belgelerin bulunduğu çuvalı bizzat ben İhsan Arslan’a ait otomobile taşıdım, oradan Ankara’da İhsan Arslan’a ait ofise götürdük, bu belgelere 22 katlı binanın 5. Katında ilaveler yapıldı. Bu belgelerdeki 66 kişinin ismini Abdullah Öcalan verdi. Tuncay Güney’in beyanları da bu binada CD’ye kaydedildi.”

Aykut ifadesinde, tüm bildiklerini İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde anlatmak istediğini, delililerini orada sunacağını da belirtti. Ancak Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı, “Bu iddiaların önceki soruşturmalara tezat oluşturduğu, ayrıca kendi yetki ve görevi dışında kaldığı” gerekçesiyle yetkisizlik kararı verdi.

-108 Kişiden Suç Duyurusu-

Orhan Aykut’un bu iddialarının basına yansıması üzerine 108 Balyoz tutuklusu veya yakını, 28 Ocak 2013 ve öncesi itibarıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na “Şüpheliler İhsan Arslan, Ramazan Akyürek, Mehmet Baransu ve İskender Pala hakkında suç uydurma, sahte delil üretme, iftira ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

Bu suç duyurularını 12 gün önce 22 Kasım 2013’te karara bağlayan Ankara Cumhuriyet Savcılığı, “kovuşturma yapılmasına yer yok” dedi.

-Sabıkalı İfadesine İtibar Edilir mi Hiç?-

Ergenekon davasında hangi tecavüzcü ve teröristlerin ifadelerine itibar edildiğini, iddialarının yalan olduğunun ispatlanmasına rağmen sanıklara ne cezalar yağdırıldığını biliyorsunuz.

Şimdi Orhan Aykut’un iddialarına ilişkin suç duyurusu üzerine Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın nasıl bir inceleme yaptığına bakalım.

İhbarı yapan Orhan Aykut’un tutuklu bulunduğu soruşturma ve kovuşturma dosyasının onaylı sureti getirilip incelendi ve şu sonuca varıldı:

“Sanık Orhan Aykut hakkında suç işlemek için örgüt kurmak suçunun onandığı ve halen cezaevinde bulunduğu tespit edilmiştir. İhbarda bulunan Orhan Aykut hakkında sürdürülen mahkeme dosyasında suç işlediği iddia edilen bir kısım müşteki mağdurlarla ilgili soyut iddialarda bulunduğu, bu iddialarla ilgili somut deliller göstermediği anlaşıldığından ihbara konu olay hakkında kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak deliller elde edilememesi sebebiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.”

-Zamanlama ve Asıl Dayanak-

Kararda dikkat çekici başka hususlar da var.

Birincisi altındaki imza; 28 Şubat kovuşturma ve soruşturmasını da yapan Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili’nin imzasını taşıyor.

İkincisi kararın tarihi; Bu karar tam 11 ay süren inceleme sonucunda çıktı. Yani Yargıtay’ın Balyoz davasını onamasından 1.5 ay sonra.

Üçüncüsü de karara dayanak yapılan şu gerekçe; “Kamuoyunda Balyoz davası olarak bilinen İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesinin kararında delillerin kanuna aykırı olarak elde edildiğinin belirtilmediği ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller bulunmadığı bilirtildiğinden…”

Olmayan hukuka, “Karar verilmiştir, ölmek var dönmek yok” gibi yeni bir “içtihad” daha ekleniyor adeta!..

Bu kararın, “Acaba iktidar savaşları bu davalara da yansır ve lağım patlar mı” beklentilerini kısa vadede boşa çıkaracak önemli bir ipucu olduğunu da kaydedelim.

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

5 Aralık 2013

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/savcilik-baransu-ve-akyurek-hakkinda-ilk-kararini-verdi–0512131200.html

Kategori:Uncategorized