Balyoz sanıkları tarafından, yaptığı soruşturmada görevini kötüye kullanmak ve hazırlattığı bilirkişi raporunu “Bavulcu” Mehmet Baransu’yla paylaşarak, soruşturmanın gizliliğini ihlâl etmekle suçlanan 1. Ordu Komutanlığı eski Askeri Savcısı Bülent Münger’le ilgili davanın 10. Duruşması Askeri Yargıtay 4. Dairesi’nde bugün yapıldı. Sadece davacı komutanların değil, duruşma Savcısının da soruşturmanın kapsamının genişletilmesi ve Münger’in duruşmaya getirtilerek, çapraz sorguya alınması dahil tüm taleplerini reddeden heyete duruşma bitiminde emekli Koramiral Abdullah Erenoğlu çarpıcı bir sitemde bulundu. Balyoz davasında 3 yıl hapis yatan Erenoğlu, “İstanbul 10. Ağır Ceza Mhakemesini aratmadınız” dedi. Askeri Yargıtay’ın “paralel yapının” kontrolünde olduğunun iddia edildiği bu günlerde yapılan bu eleştiri karşısında, heyet gülümsemekle yetindi.
Balyoz kumpasında önemli bir kilometre taşı olan Münger davasının bugünkü duruşması ilginç bir erteleme ile başladı. Saat 10’da yapılması gereken duruşma, üyelerden birisinin çocuğunun rahatsızlığı gerekçesiyle öğleden sonra 2’ye ertelendi. Ancak Balyoz sanığı davacılar bu ertelemeden Mahkemeye geldiklerinde haberdar oldular. Duruşmaya neden yedek bir üyenin katılmadığı yönündeki sorulara ise, “Bu dosyayı yedek üyelerin görmemesi gerekiyor” şeklinde cevap verildiği öğrenildi.
-Münger: İddianameyi Sehven Kabul Ettiniz-
Daha önceki duruşmalarda davacıların iddialarına gönderdiği dilekçelerle cevap veren sanık Bülent Münger bu duruşmaya da sadece davacılar değil, Mahkeme Savcısının son duruşmadaki taleplerine cevap niteliğinde 10 sayfalık bir dilekçe gönderdi. Davanın dayanaksız ve delilsiz bir şekilde açıldığını iddia eden Münger, hakkındaki ilk soruşturma işlemini gerçekleştiren Askeri Adalet Müfettişi Kemal Oygur’u suçladı. Oygur’ın soruşturma izni vermesi için Milli Savunma Bakanının yanılttığını öne süren Münger, “Bunları yaparken mesleki bir beklenti içinde olup olmadığının” sorulmasını istedi. Hakkındaki iddianameyi hazırlayan Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı’nı lehindeki hususları dikkate almamakla ve tamamen Baransu’nun Karargâh isimli kitabına dayandırmakla suçlayan Münger, “Mahkemenin de bu iddianameyi sehven kabul ettiği düşüncesinde olduğunu, iddianamenin iade edilmesi gerektiğini” bildirdi.
Mağdurların müşteki olmasını gerektirecek bir konu olmadığını öne süren Münger’in kendisini savunurken, dayandığı bilirkişi raporu da dikkat çekiciydi. Normalde Beşiktaş Savcılarına, kendisinin hazırlttığı tartışmalı Ahmet Erdoğan raporunu gönderen Münger, dava tümüyle bu rapor üzerinden yürütülüp, hüküm verildiği halde, Silivri duruşmalarında hiç dikkate alınmayan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nca Mehmet Daysal başkanlığında oluşturulan bilirkişi heyetince hazırlanan ve “Bu bir darbe planı değildir” şeklinde görüş verilen rapora işaret etti. Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama kararında bu raporun esas alındığını hatırlatan Münger, “Herhangi bir kişi ya da kurumun güdümünde olmadan, son derece tarafsız, adilane, hukuk devleti ilkelerine uygun bir şekilde yürüttüğümüz soruşturmada bunun aksini iddia edenlere en güzel cevabı T.C. Anayasa Mahkemesi vermiş, kararımız bir nev’i tescillenmiştir” dedi.
Münger’in bu dilekçeli savunmaları duruşma Savcısı Hakim Albay Veli Çalışkan’ı da rahatsız etti. Talep aşamasında, “Sanık her duruşmadan sonra dilekçe göndermektedir. Bu durum, çapraz sorgu yapılmasına ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır. Sanık, suçsuzluğunu beyan etmekte olup, bunu burada tarafların huzurunda da tekrarlaması, özellikle katılanların soru sorma hakkını kullanmalarına imkân tanınmasını sağlamış olacaktır” yorumunu yapan Savcı Çalışkan, Münger’in mahkemeye getirilmesini, ayrıca sanığın eyleminin soruşturmanın gizliliğini ihlâl suçunu oluşturabileceği ihtimaline karşılık ek savunmasının alınmasını istedi.
Ancak ara kararda Mahkeme heyeti, Münger’in getirtilmesini yine reddederken, Savcı da ek savunma talebinden “daha önce alındığını farkettiğini” belirterek, kendiliğinden vazgeçti.
-Münger’le Niye Muhatap Edilmiyoruz?-
Münger’in dilekçesinin okunmasının ardından söz alan davacı Balyoz sanığı subaylar şunları söyledi:
Ali Deniz Kutluk : Sanığın, defalarca kendi mağduriyetini açıklamak, sürekli savunma dilekçeleri vermek suretiyle adaletin ve maddi gerçeğin yanlış yönlendirilmesine yol açan bir çaba içinde olduğu görülmektedir. İkinci defa savunma göndermesi, iddianameyi ve heyeti suçlamasından Münger’in bu konuda söyleyecekleri olduğu anlaşılıyor. Sanığın bu beyanları mahkeme huzurundaki sorgusunda kullanmaması şüphe celp ediyor. Biz gündeme getirdikçe cevap veriyor. Demek ki, gizlediği birşeyler var. Sanık Münger, Mehmet Baransu’ya bahsettiği faraziye altındaki bilirkişi raporunun neden faraziyeye dayandığını, bu raporun aynı gün kamuoyuna nasıl ulaştırıldığını, adli savcılığa bu raporu göndermek için hazırladığı tutanakta faraziyeden neden bahsetmediğini ve yine Ahmet Erdoğan raporunu yok kılacak J. Yzb. Hakan Erdoğan raporunun neden arka plana çekildiğini açıklayamamaktadır.
Mustafa Çalış : Mehmet Baransu’nun sorumluluk doğuracağı için çok gizli belgeleri imha ettik, tarama yaptık, hangi bilgisayarlarda yazıldığı belliydi, yayınladık, çoğalttık dediği sabittir. Bülent Münger, 1. Ordu’dan çalınan belgeler üzerinden soruşturmayı derinleştirip, çalanların kim ya da kimler olduğunu bulmak yerine, üstelik de Baransu’nun beyanı olduğu halde kovuşturmaya yer yok kararı verdi. Suç bilerek, isteyerek işlenmiştir.
Erdal Akyazan : Sanık, bilirkişi raporunu Mehmet Baransu’ya göstererek, suç işlemiştir. Bu rapor Cumhuriyet Savcısı tarafından da basına sızdırılmıştır. Sanık tarafından Baransu’ya verildiği sabittir. Ama Münger muğlaklık yaratıp, bunun içerisindeki soru işaretlerinden yararlanıp şüphe oluşturuyor. Şüpheden sanık yararlanır ilkesinden faydalanıp, beraat etmek istiyor. İddianamenin iadesini talep etmesi de çaresizliğini gösteriyor.
Bülent Tunçay : 1. Ordu’da çalıştım, işleyişi bilirim. Basında çıkan haberlerin özetleri mutlaka Kurmay Başkanı tarafından 1. Ordu Komutanına arz edilir. Münger, raporu Baransu’ya göstermiş, birkaç gün içinde de gazetelerde yayınlanmış. Bu mutlaka Komutana sunulmuştur, o da Münger’le görüşmüştür. Ya ikaz etmiş, ya ne olduğunu öğrenmiştir. Bu nedenle daha önce reddetmiş olsanız da dönemin 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız ve Kurmay Başkanı Muharrem Yavaş’ın dinlenmesini veya 1. Ordu’ya yazı yazılıp, o dönemde bu haberlerle ilgili nasıl bir işlem yapıldığının sorulmasını istiyorum.
Abdullah Can Erenoğlu : Sanığın beyanları tümüyle gerçek dışıdır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 24 Şubat 2010’da 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’ndan bilirkişi raporunu istemiş, o günlerde çok yoğun olduğunu söyleyen Münger de aynı gün göndermiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bilirkişi raporu hazırlatıldığını nereden bilmektedir? Bu durum aralarında anlaşma olduğunu ve işbirliği yapıldığını ortaya koymaktadır.
Ahmet Feyyaz Öğütçü : Sanık dilekçe gönderiyor. Böyle bir usül var mı? Sanıkla hiçbirimiz muhatap edilmedik. Önceki kararlarınızdan rücu edilerek, sanığın çapraz sorgu için getirtilmesini talep ediyorum.
Duruşma sonunda hem Savcı, hem davacıların tüm taleplerini reddeden Mahkeme heyeti, esas hakkında mütalaa verilmesi kararı aldı. Bunun için de duruşma 9 Ocak 2015’e ertelendi.
Mamak, Şirinyer, Eskişehir, Malatya, Antalya ve Foça’ya kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
5 Aralık 2014