İçeriğe geç

Dindarlar-Kindarlar ve Bir Mahalle Baskısı!..

Bu hafta içinde Ankara’da 28 Şubat davası vardı. Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, Adalet Bakanı Şevket Kazan, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan ile Hasan Celal Güzel dinlendi. Yargılanan askerlerin kendilerine baskı yapıp yapmadığı, MGK kararını zorla imzalayıp imzalamadıkları ve şikâyetçi olup olmadıkları soruldu.

Meral Akşener, “Türk Milleti mağdur oldu. Kendimi mağdur saymaktan hicap duyarım. Bir rövanş isteğim asla sözkonusu değil. Herkesin bu süreçten ders çıkarmasında fayda var. Şikâyetçi değilim” dedi. Turhan Tayan şikâyetçi olmadı. Hasan Celal Güzel, “28 Şubat’ın bal gibi darbe olduğunu, yıllardır bugünü beklediğini” belirterek şikâyetçi olduğunu söyledi.

Asıl Şevket Kazan’ı anlatmak istiyorum. 28 Şubat soruşturması başladığında dilekçe verip, şikâyetçi olmuştu. Dönemin Başbakanı merhum Erbakan’ın en yakınındaki isimdi, anlatacakları önemliydi.

82 yaşındaki bu ismin heyetin huzuruna çıkışı, duruşu, nezaketi, Mahkeme Başkanının “Oturarak konuşabilirsiniz” ısrarlarına karşın, “Mahkemeye saygım gereği ayakta durmalıyım” deyişi, şeker hastası olduğu için ağzı kuruduğunda su içmek için izin istemesi… Devlet adamı duruşuna ne kadar hasret kalmışız meğer!..

40 dakika kadar konuştu, süreci özetledi. Erbakan’ın adını her andığında sesi hasretle titredi. Arkası dönük olduğu için göremedik; ama gözlerinin de dolduğu anlaşılıyordu. Böyle bir ortamda bulunmaktan duyduğu rahatsızlık ve mahcubiyeti, “üzüntü duyuyorum” sözleriyle ifade etti. Sürecin sorumlusu olarak askerlerden ziyade “rantiyeci medya” ve sermayeyi gösterdi.

Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar sordu; “O dönemde size doğrudan bir tehdit var mıydı, şikâyetçi misiniz?” diye.

Kazan, “Hayır, doğrudan bir tehdit gelmedi. Hayatımın en zor kararı bu dosyada şikâyetçi olmak. Adalet Bakanlığı’nda adaleti gerçekleştirdim. Hiçbir zaman varlık peşinde koşmadım. Nasıl İstanbul’dan gelip burada karımın evinde oturuyorsam şu anda yine onun evinde oturuyorum. Para pul derdim olmadı. Benim tek iftiharım şudur; evimden çıkar camiye giderim. Camiye giderken arkamdan konuşurlar, ‘bu adam doğru adam’ derler. Bu bana yeter. Ben şikâyetçi değilim.” karşılığını verdi.

Bu cevap, başta kendi avukatı olmak üzere diğer mağdur/müşteki avukatlarını da en az sanıklar kadar şaşırttı.

Avukatı İsmail Aydos, Kazan’ın mahkemeye sunduğu dilekçede şikâyetçi olduğunu vurgulayarak, “Duygusal bir ortam var. Biraz da yoruldu. Bu nedenle bu hususun tekrar sorulmasını talep ediyorum.” dedi.

Başkan Şıngar yapılan beyandan rücu edilemeyeceğini anlatmaya çalışırken araya giren Kazan, avukatına şu karşılığı verdi:

“Evet, Savcılık’ta şikâyetçi olduğumu ifade etmiştim. Ama gelinen noktada her insanda vicdan var. Bende de var, onun için şikâyetçi değilim. Keşke olmasaydı, buradaki arkadaşlar içinde değerli arkadaşlarım var.”

Ben de şaşkındım. Duruşma bitiminde gittiğim Meclis’te eski RP’li, şimdinin AKP’li bazı isimlerine Kazan’ın duruşunu ve kararını anlattım. “O böyle bir devlet adamıdır.” cevabını beklerken öfkelerine, sadece Kazan’ı değil, merhum Erbakan’ı da “korkaklıkla” suçlamalarına tanık oldum. Daha da şaşırdım.

Şevket Kazan’ın aynı günün akşamı, “şikâyetçi değilim” kararından vazgeçip mahkemeye gönderdiği bir dilekçeyle, “sanıklardan şikâyetçiyim” dediği haberi geldi. Avukatı İsmail Aydos da şu açıklamayı yaptı:

“Eve gidip biraz düşündükten sonra şikâyetçi olmaya karar verdi. Şevket Bey 82 yaşında ve hafızasında sıkıntı oluşuyor bazen. Buna bağlamak lâzım.”

“Mahallede” kıyamet koptuğu belliydi. Bu gelgitlerden sonra Mahkeme, Kazan’ın davaya katılma talebini reddetti haliyle… Ama yazık ettiler Şevket Kazan’a… Yazık ettiler hür fikre ve vicdana… Ömrünün son demlerindeki Kazan’ı “vicdanıyla”, “mahallesi” arasına sıkıştırdılar…

Sadece Şevket Kazan değil, Meral Akşener de “mahallenin” gazabına uğradı. Sosyal medyada yoğun tepki gördü. Merve Kavakçı o tepkileri ete-kemiğe büründürüp, “28 Şubat cuntasından şikâyetçi olmayan Akşener, vatandaşlık görevini yapmadı” dedi.

Kazan’ın mahkemedeki tavrı, yıllardır merak edilen bir sorunun cevabı gibiydi aslında. Herkes 28 Şubat soruşturmasının neden Erbakan’ın vefatından sonra başlatıldığını merak ediyordu.

Anlaşıldı ki, yaşasa ve bu davada tanıklık yapsa Erbakan da şikâyetçi olmayacakmış. Dönemin Başbakan’ı şikâyetçi olmadıktan sonra da yıllarca kimler, nasıl “28 Şubat’ta bize darbe yaptılar” diye bağırabilecekti ki?

Çıkardığım bu sonucu Erbakan’ı yakından tanıyanlara sordum; “Evet. İntikâm alma gibi bir geleneği yoktu. Haksızlık ve yanlışlığın kabul edilmesini ister, helalleşmeyi tercih ederdi.” dediler.

Dindarlık, kindarlık bir yana; mahalle baskısına küçük bir örnek işte!..

Foça ve Paşakapısı’na kucak dolusu sevgiler…

Müyesser YILDIZ
20 Şubat 2015

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/28-subat-davasi-neden-erbakan-oldukten-sonra-acildi-2002151200.html

Odatv yeni link: https://www.odatv4.com/makale/28-subat-davasi-neden-erbakan-oldukten-sonra-acildi-2002151200

Kategori:Uncategorized