İçeriğe geç

“Sümeyye Suikastı”nın Perde Arkası!..

Erdoğan, Cemaat tarafından “aldatıldığını” defalarca itiraf etti. Cemaatle mücadele devlet politikası haline getirildi, ama galiba kendisi “aldanmaya ve aldatılmaya” devam ediyor.

Konumuz, Sümeyya Erdoğan’a “suikast” dosyası.

İlk 6 Şubat’ta Bursa’da açıkladı; “Paralel çetenin kendisini ve ailesini tehdit ettiğini”.

10 Şubat’ta Latin Amerika gezisindeyken konuyu biraz daha açıp, şunları söyledi:

“Bursa’daki konuşmamda da belirttiğim gibi, bu konuda bize gelen bilgiler bu yönde. Şahsımla ilgili, ailemle ilgili tehditler var. Şahsımla alâkâlı olarak öldürmek ve benzeri türden hakeza, ailemle alâkâlı olarak da bazı tehditler söz konusu. Siz tabii korumalarınızı falan güvendiğiniz insanlar olarak görüyorsunuz, ama bakıyorsunuz onların içinden de çıkıyorlar. Bir tanesi ya da iki tanesi öyle olabiliyor. Böcek olayında olduğu gibi.”

O açıklamasında, “Şimdi birçok yerden öyle enteresan bilgiler gelmeye başladı ki…” gibi bir cümle de kullandı.

Sonrasını biliyorsunuz; 20 Şubat’ta üç gazetede birden Akşam, Star ve Güneş’te “Sümeyye Erdoğan’a suikast planları” yayınlandı. İddiaya göre, Emre Uslu ve CHP’li Umut Oran twitterdan “suikast” yazışmaları yapmışlardı.

Manşetler üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı hemen soruşturma başlattı. Bu amaçla MİT ve Emniyet’ten bilgi istendi.

Erdoğan da 21 Şubat’ta Malatya’da şu konuşmayı yaptı ve daha önce “kimliği tespit edildi” denilen Fuat Avni’ye şöyle bir çağırıda bulundu:

“Dün gazetelerde görmüşsünüzdür, tehditler alıyoruz diye. Ailece tehditler aldığımızı söylemiştim. Ben, ailem, hepsi. Şimdi şeyler dökülmeye başladı. Kızımla ilgili, şahsımla ilgili tehditler ortaya çıktı… Sende yürek varsa, sende delikanlılık varsa kod adıyla falan ortaya çıkma, gerçek adınla ortaya çık. Sen terör örgütünün mensubusun, kod adı kullanıyorsun. Nereden konuşacaksan oradan konuş. Varsa elinde bir şey göster. İftira kampanyaları ile bunları yaptılar şimdi de tehditler. CHP’nin başkanı ile yetkilileri ile özel görüşmeler ve adeta onlara bilgi veriyorlar.”

Manşetler ve Erdoğan’ın iddiaları CHP’yi karıştırdı. MİT’in, partiye operasyon düzenlediği belirtilirken, Umut Oran adı geçen gazeteler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Dün itibarıyla MİT ve Polisin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sadece gazete kupürlerinden oluşan bir bilgi notu gönderdiği ortaya çıktı.

Buradan anlaşılan o ki, “suikast” iddia veya planlarının kaynağı, MİT ya da Emniyet Genel Müdürlüğü değilmiş.

Erdoğan, “Şimdi birçok yerden öyle enteresan bilgiler gelmeye başladı ki…” dememiş miydi?!.

Acaba o “birçok yer” neresiydi?

AKP, Ankara ve devlette bu konuda günlerdir yaşanan gizli “krizi” ilk dillendiren, Cemaatle mücadelede önemli “istihbari” bilgileri paylaşan Avukat Fidel Okan oldu. O yazışmaların yalan olduğunu belirten Okan, “Bu düzmece haberin nereden çıktığı, kimlerin bu işte parmağı olduğu ve hangi istihbaratçıların başrol oynayıp, kimleri nasıl kandırdığı da ortaya çıkacak” dedi.

Şimdi Ankara’yı karıştıran bilgilere geçelim;

Öncelikle AKP’liler dahi ilk günden itibaren, “Sümeyye’ye suikast planlarına” inanmadı. Birçok ismin yaptığı yorum şu oldu:

“Bu iddiaları gündeme getiren veya getirtenler Tayyip Bey’e faydadan çok zarar verdi, kızı üzerinden karizması çizildi. Bunu yapanlar dost mudur, düşman mıdır anlayamadık.”

-Devlet “Rezaleti” Temizleme Peşinde-

Yine AKP kulislerinde, bu iddiaların kaynağıyla ilgili bir tespit ve iki ihtimalden söz ediliyor.

Tespit şu: Bu senaryoyu hazırlayan “Cemaatçi” olduğu konuşulan bir polis şefi. Ki, Fidel Okan’ın, “Hangi istihbaratçıların başrol oynadığı, kimleri nasıl kandırdığı ortaya çıkacak” sözü de bu kişinin bilindiğini gösteriyor.

İhtimallere gelince;

Birincisi, “Senaryoyu bizzat Cemaat hazırladı. Uyuyan hücreleriyle Erdoğan’a, onu inandıracak kadar yaklaştılar. Amaçları, hem güç gösterisi yapmak, hem de Erdoğan’ı bu düzmece yazışmalarla zor durumda bırakmaktı. Bıraktılar da” deniyor.

İkincisi, “Cemaatçi olduğu bilinen ve konuşulan bir istihbaratçının, böyle olmadığını ispatlamak için bu senaryoyu hazırladığı ve çeşitli kanallardan Erdoğan’a ulaşıp, onu ikna ettiği” anlatılıyor.

Doğruysa, her halûkarda Erdoğan’ın bir kez daha “aldandığı ve aldatıldığı” açık, seçik ortada.

Devletin hâline gelince;

Savcı önüne konan yazışmalara ilk andan itibaren inanmamış, “Fuat Avni’yi biliyorum, bunlar onun işi değil” şeklinde tepki gösterip, “ciddi” belge ve deliller getirilmesini istemiş.

İktidar ve istihbarat kurumları da daha fazla dallanıp, budaklanmadan konuyu kapatıp, unutturma kararı almış.

Lâkin ok yaydan çıkmışa benziyor.

Erdoğan, iki gün önce TÜRGEV’de Cemaat-CHP-MHP ilişkisine dair şunları söyledi:

“Biri diğerine montajlı, dublajlı kasetler veriyor, öteki ona biatını bildiriyor. Bu nasıl hastalıklı, çarpık bir ilişkidir?”

Şimdi CHP de şöyle demez mi?

“Biri diğerine düzmece yazışmalar veriyor. Yandaş gazeteler de biat gereği, sorgusuz-sualsiz yayınlıyor. Bu nasıl hastalıklı, çarpık bir ilişki, nasıl bir devlet yönetimidir?”

Foça ve Paşakapısı’na kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

27 Şubat 2015

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/sumeyye-erdogana-suikast-rezaletinin-perde-arkasi–2702151200.html

Kategori:Uncategorized