İçeriğe geç

“Sümeyye’ye Suikast”ın Arkasındaki Ekip ve Erdoğan’ın Sansürlenen Sözü!..

Bizzat Erdoğan’ın duyurduğu, kızı Sümeyye Erdoğan’a düzenleneceği iddia edilen suikastin perde arkasındaki çarpıcı bilgileri 3 gün önce yazdık. Yeni bir “kumpas” rezaleti ve Erdoğan’ın bir kez daha “aldatılması” söz konusuydu.

İstihbarat birimlerinden çarpıcı bilgiler aktaran Avukat Fidel Okan, konuyla ilgili olarak bir kez daha konuştu ve şunları söyledi:

“Şimdi ben iddia ediyorum bu olay çok açık bir kumpastır. Bu kumpası kuranlar ya bu örgütün üyesidir ya da makam ve koltuk uğruna devleti yanıltmaktan bile çekinmeyecek kadar basiretsiz kişilerdir… Bu olayın sorumlusu olarak kimse MİT ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığına yönelmesin… İddia ediyorum, her iki kurumunun da bu olayda hiçbir dahili yoktur…. O yüzden soruyorum? Acaba Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı bu DM yazışmaları ile ilgili nasıl bir çalışma yaptı? Daireye dışardan bazı sivil şahıslar getirildi mi? Bu çalışma Hükümetten ve bu konuda bilgilendirilmesi gereken diğer kurumlardan gizlendi mi? Çalışma tamamlandığında Savcılığa neden intikal ettirilmedi? Bu soruların cevabı ortaya çıktığında mesele çözülecektir. Bu mesele çözüldüğünde de bazı koltuklar da gidecektir. Kimsenin bir şüphesi olmasın…”

Okan, “kumpasın” adresi olarak Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’na gösterdiğine göre, burasını mercek altına alalım.

Dairenin başındaki isim Hacı Yusuf Karababa kimdir?

Özel Güvenlik Denetimi Başkanıyken, 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından KOM Daire Başkanlığına getirildi.

Karababa, 26’ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tahliye talebini reddeden, Gazeteci Ahmet Şık’ın basılmamış kitabının toplatılmasına karar veren, Ergenekon ve Balyoz davalarındaki tutuklamaları ile tanınan ve en çok yasadışı telefon dinleme kararı verdiği öne sürülen dönemin Özel Yetkili Hâkimi Mehmet Karababa’nın ağabeyiydi.

Nitekim Erdoğan’ın sesi Sabah Gazetesi 27 Mart 2014’te, “Ulaştığı istihbarat raporuna” dayanarak, “Üst düzey polis şeflerinin 69’unun paralel yapıdan” olduğunu yazdı. Bu isimler arasında Yusuf Karababa da vardı ve hakkında şu bilgiler veriliyordu:

“Hacı Yusuf Karababa: Mustafa Gülcü, Faruk Ünsal, Hanefi Avcı, Emin Arslan ve Orhan Özdemir’e operasyon yapıldığı dönemde KOM Daire Başkanlığı Organize Şube Müdürü iken sonra pasifize edilen Ahmet Taşdemir’i tekrar Organize Şube Müdürü yapmıştır. Başbakan ve bakanları sinsice takip ettirmektedir.”

Kendi gazetesi “Başbakan ve bakanları sinsice takip ettirmektedir” diye yazdığına göre, bu ismin görevden alınması beklenir, değil mi?

Hayır, 5 ay daha bu görevde kalan Karababa, üstelik 22 Temmuz’da başlayan ve Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Yurt Atayün ve Ömer Köse başta olmak üzere 31 polisin tutuklanması operasyonunu yürüttü. Ağabeyinin yaptığı bu operasyonu ilk tepki gösteren de şimdi Küçükçekmece Hâkimi olan kardeşi Mehmet Karababa oldu.

Böylesi “başarılı” bir operasyona imza atan Karababa yaklaşık 15 gün sonra KOM Daire Başkanlığı’ndan alınıp, Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanı yapıldı. Yerine de geçmişte Cemaatin ve Karababa ekibinin “kumpas” kurduğu iddia edilen eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir getirildi.

Bu karmakarışık ilişkiler, iddialar ve atama trafiğini bırakıp, “Sümeyye Erdoğan’a suikast” planlarıyla, Emniyet Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı arasındaki ilişkiye geçelim.

Suudi Arabistan yolunda Erdoğan’a bu konu bir kez daha soruldu. Daha önce olduğu gibi “gümbür gümbür” değil, daha düşük tonda konuştuğu anlaşılan Erdoğan, “Emniyette dinlemeler ve CHP ile ilgili iddialar” konusunda, Sümeyye Erdoğan’ın koruma polislerinin değiştirilmesini anlatmayı tercih edip, şöyle cevapı verdi:

“Güvenlik teşkilatlarımız kendi üzerine düşeni yapıyor. Biz onlara müdahale etmek durumunda değiliz, nasıl kararlar verirlerse onlara uymak durumundayız. Bazı durumlarda üzülmüyor değiliz. Bazılarıyla senelerdir bir arada olduğumuz için böyle bir zanla da olsa burada hakikaten ailem için de üzücü şeyler ortaya çıktı. Hatta kendileri, ‘Baba değiştirmeyelim, aramızda bir hukuk var, onlar da rahatsız olduklarını anlatıyorlar’ dediler. Ben de kızlarımın insani noktadaki hassasiyetleri nedeniyle hak veriyorum. Onlar diyorlar ki, bunun kesin tespitini yapamadığımıza göre, tamamını değişmesi gerekiyor. Fakat bu bir sürgüne gönderme gibi cezalandırma değil. Farklı yerlerde görevlendirme şeklinde halletmiş bulunuyoruz.”

Erdoğan, “Suikast iddiaları ne olacak?” şeklindeki bir soru üzerine de “Savcılık medyada çıkan haberleri görmemezlikten edemez, bir anlamda suç duyurusu niteliğindedir. Adımların biz de takipçisiyiz, onlar da takipçisi” demekle yetindi.

Erdoğan’la birlikte Suudi Arabistan’a giden bütün gazetecilerin kelimesi kelimesine aktardığı kısım bu.

Ancak haberi manşetten veren Akşam Gazetesi’nin haberin içinde olmayıp, sadece alt başlıkta kullanılan Erdoğan’a atfen şöyle bir ifade var:

“Siber suçlarla mücadele birimi çalışmayı yürütüyor. Sözkonusu yazışma ve dinlemeler onlarda…”

Hayırdır inşallah!..

– Erdoğan’ın bu önemli cümlesini gazetelerin tamamı adeta anlaşmış gibi neden kullanmadı?

– Bir Cumhurbaşkanı, birimine kadar bir detayı nereden biliyor?

– Erdoğan “aldatıldığını” anlamaya mı başladı?

– Fidel Okan’ın iddiaları doğrulanmış olmuyor mu?

– Emniyet Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nda bir operasyon yapılacak mı, yoksa “Sümeyye suikasti” unutturulana kadar beklenecek mi?

Foça ve Paşakapısı’na kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

2 Mart 2015

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/iste-o-yalanin-arkasindaki-emniyet-muduru-0203151200.html

Kategori:Uncategorized