Afrika ve Ortadoğu ülkelerini parçalamanın adı olan BOP Irak, Afrika ülkeleri ve Suriye’de başarıyla uygulandı. Hedefte İran ve Türkiye de vardı.
BOP Kraliçesi, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın adamları Türkiye’nin 2007 seçimlerinden sonra şu değerlendirmeleri yapmıştı:
– Seçim sonuçları belirleyici. Türkiye şimdi içeride yenilenme ve büyüme dönemine giriyor. Dış politikada daha büyük sorumluluklar üstleneceği bir dönem başlıyor.
– Irak, İran ve Suriye’ye komşu olan Türkiye’nin 2008 yılında ABD ile bağlantısı çok daha önemli hale gelecek. Türkiye bizim Geniş Orta Doğu’daki çıkarlarımız için kritik önemde. Türk yetkililerinin, düynanın bu bölgesindeki stratejik zorluklara cevap verilmesinde katılımcı olmasına ihtiyacımız var.
– İran ve Türkiye arasında imzalanan gaz anlaşmasından rahatsızlık duyuyoruz. İran ile her zaman olduğu gibi iş yapmanın zamanı değil.
– İran konusunda Türkiye ile stratejik ittifakımızın sağlam olduğunu düşünüyoruz.
ABD’nin İran’la nükleer pazarlığa oturmasına bakmayın; öncelikli görevini İsrail’in güvenliğini sağlamak olarak belirlediği için, İran her daim hedefinde.
IŞİD’den sonra İran Irak’ta, Suriye’de ve Yemen’de…
IŞİD, Suriye “Kürdistanı”nı kurma, PKK-PYD’yi legalleştirme dışında İran’ı da bölgeye çekmenin yemi miydi?
Geçenlerde CIA eski Başkanı Petraeus, Irak’taki asıl tehditin IŞİD değil Şii milisler olduğunu açıklayıp, ekledi:
“Bölgede ABD’nin açık yüreklilikle yaptığı tekliflere, İran’ın verdiği karşılıklar hiç de iç açıcı değil. İran bizim için Orta Doğu’daki en büyük sorun olmaya devam ediyor.”
Hafta başında da Neçirvan Barzani, “Musul, Şii milisler ve İran’ın artan gücü karşısında Türkiye’den beklentilerine” dair şunları söyledi:
“Türkiye Musul operasyonuna mutlaka dâhil olmalıdır. Muharip güçler şart değil. Ancak böyle bir ihtiyaç doğarsa, Irak hükümetiyle koordineli olarak Türkiye muharip kara güçleriyle Musul’u özgürleştirme operasyonunda tereddüt etmeden yer almalıdır. Başbakanınıza spesifik olarak kara gücü yollaması gerektiğini söylemedim, ama Türkiye’nin bu operasyonda yer alması gerektiğini söyledim. Musul, Sünni güçler ve Irak ordusunun birlikte yer aldığı bir operasyonla özgürleştirilmelidir. Bizler tek başımıza girsek Kürt- Arap savaşına döner. Şii milisler girerlerse, Sünni- Şii çatışmasına döner. Durum çok hassas.”
1 ay kadar önce Erdoğan Suudi Arabistan’a gitti. Eş zamanlı Mısır Devlet Başkanı Sisi oradaydı.
Dışişleri Bakanlığı dün Yemen’deki vatandaşlarımızı buradan ayrılmaları, zorunlu olmadıkça da Yemen’e gitmemeleri konusunda uyardı.
Ve bugün Suudi Arabistan öncülüğünde 10 ülke Yemen’e operasyon düzenledi. Operasyona destek veren ülkeler şunlar:
“Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Bahreyn, Ürdün, Sudan, Kuveyt, Mısır, Fas.”
Türkiye’nin konumu mu? Erdoğan; “lojistik destek verilebileceğini” belirterek, Suudi Arabistan öncülüğündeki askeri operasyona destek çıktı ve “İran ve terörist gruplar Yemen’den çekilmeli” dedi. Erdoğan’ın şu önemli sözlerini de Neçirvan Barzani’nin açıklamalarıyla birlikte değerlendirin:
“İran, Irak’taki etkisini artırmak istiyor. İran, Musul’da IŞİD’in yerini almamalı… Daha önce de söylediğim gibi koalisyonun hava saldırıları etkisiz. IŞİD’i yenmek için karadan müdahale gerekli.”
Son durum; Arap Dışişleri Bakanları, ortak bir Arap ordusu kurulması konusunda prensipte anlaştı. Böylece uzun zamandır altyapısı hazırlanan Arap Ordusu’nun hayata geçirilmesi için düğmeye basıldı.
NATO içinde “Haçlı ordusu” yapılamayan TSK, “Arap görünümlü Haçlı ordusu”na katılır mı, katılmaz mı bilinmez, ama emperyalizmin “Şii hilâline karşı Sünni dolunayı” planı tıkır tıkır işliyor. Maalesef tıkırtılar da hemen kapımızın önünde!..
Müyesser YILDIZ
26 Mart 2015
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/yemende-hangi-plan-devreye-konuldu-2703151200.html
Odatv yeni link: https://www.odatv4.com/yazarlar/muyesser-yildiz/muyesser-yildiz-yemende-hangi-plan-devreye-konuldu-73446