Bugün Kocatepe Camii’nde bir şehit cenazesi daha uğurladık. Dün Şırnak’ta izinden dönen askerlerin yol güvenliğini sağlarken, teröristlerin katlettiği 19 yaşındaki Piyade Onbaşı Hamza Yıldırım’ı…
Törene yetişmek için yazımı bırakıp, evden çıkmadan hemen önce gördüm Genelkurmay’ımızın yaptığı çarpıcı açıklamayı!.. Ülkemizde son günlerde yaşanan terör olayları nedeniyle, çok sayıda vatandaşımızın Genelkurmay’a başvurarak, askere alınmayı ve terörle mücadelede görev yapmayı talep ettiği duyuruluyor, “Asil Milletimizin kahraman ve duyarlı evlâtlarının talepleri, TSK mensupları tarafından takdirle karşılanmış, duygulandırmış ve motivasyonlarını artırmıştır” deniliyordu.
Sevindim!.. Kocatepe’ye doğru yol alırken sandım ki, tüm Ankara akın akın şehidimizi uğurlamaya gidiyor. Yoo, herkes işinde, kafede, lokantadaydı… Parkta dondurmasını yiyordu…
“Camii dolmuştur, millet şehidini uğurlamaya mutlaka gelmiştir” diye düşündüm… Demir bariyerlerin üçlendiğini gördüm. Millet geldiyse de geçemezdi zaten… İlk kez gazetecilere bile cenaze namazının kılınacağı bölüme geçiş yasağı konmuşken!..
Sadece lacili beyler ve üniformalılar ile aile yakınları naaşın arkasına geçebildi. A’dan Z’ye Ankara’nın tüm lacivert takımlıları ve dört yıldızlıları gelmişti, sağolsunlar. Ama o bariyerler, protestoları, “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganlarını, “Vur emri verilsin… PKK’lılar Meclis’te…” haykırışlarını engellemeye yetmedi.
Tüm devlet ricalinin çelenkleri tam kadro hazırdı. O kadar kıymetlilerdi ki, askeri törenle taşındılar!..
Ve ne acı bir kareydi; Uzun namlulu silahların gölgesinde cenaze namazı kılınması!..
OĞLUMU ÇEKİP GETİREMEDİM
“Yeni Türkiye”nin sloganı, “Analar ağlamasın yeter ki!..” olmuşken, ne çok kadın, ana, genç kız vardı ağlayan!..
Şehidin yakını yaşlı bir kadın Kocatepe’nin merdivenlerini tırmanırken, “Allahım belalarını ver. Senden başka gidecek kapımız kalmadı ya Resulallah!..” diyor, bir diğeri erkek akrabalarını, “PKK’ya karşı dik durun” diye uyarıyordu.
Ancak 40’lı yaşlarda olan şehit anasına yaklaştım; “Kuzum beni bırakıp gitti” diye ağlıyordu.
Yakınındaki genç bir kadın onu teselli etmeye çalışırken, yeğeninin Kızıltepe’de olduğunu, 2 gündür ulaşamadığını anlattı.
Şehit anası diklendi, aynen şunu söyledi:
“Ben oğlumu gidip, çekip getiremedim. Sen git, yeğenini çek, kurtar!..”
AÇILIMCILAR ORADAYDI
Yok, kastım iktidar mensupları değil, diğer açılımcılar.
“Çözüm süreci”ne tam destek veren, bölgeye gidip, Kürtçe vaaz, mevlütle terörün bitirileceğini sanan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez mesela. Şehidimizin cenaze namazını o kıldırdı.
“Şehitler şahitlerimizdir. Onlar şahit olsun ki, birlikten, beraberlikten, adaletten asla taviz vermeyeceğiz” dedi.
Çok doğru bir şey söyledi; “Bugün bizim şehitlerden helallik isteyeceğimiz gündür” buyurdu. Sonra üç kez, “helâl etsinler” diye seslendi.
Helâl etmişler midir acep?!.
Cenaze namazı kılındı, helâllik alınıp, verildi. Sıra Hamza’yı uğurlamaya geldi.
Yakınları naaşın ardı sıra bayıldı…
Naaş top arabasına götürülürken, protokol için çekilen kırmızı kordonun hemen önünde kim duruyordu, biliyor musunuz? “Çözüm sürecini” millete anlatmak üzere kurulan Akiller Heyetinden TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklığolu ile TESK Başkanı Bendevi Palandöken.
Keşke tüm akiller gelse, gelebilse; Hamza’dan helâllik isteyip, anasının gözyaşını dindirebilseydi!..
Naaşın ardı sıra yürürken teyzesi, “Hamza, biz seni geri gelesin diye askere gönderdiydik… Vatanı savunmak sana mı kaldıydı?..”;
Bir genç kız, “Kurşunlardan kaçamadın mı Hamza?” diye soruyor, ağlıyordu!..
Şehidi uğurlayıp, törenden ayrılırken siyah gözlüklü birisini daha gördüm, telefonla konuşuyordu. Yıllardır PKK’ya yardım-yataklık eden, Suruç katliamını kınarken Şanlurfa için “Kürdistan’ın kuzeyi” diyen Barzani’ye TSK operasyonları hakkında bilgi vermek üzere iki gün önce Erbil’e giden, Barzani’den, “IŞİD’le savaşa evet… PKK’yla savaşa hayır, diyalog ve barış ilekelerine geri dönün” cevabı alan Dışişleri Müsteşarımız Feridun Sinirlioğlu’ydu!..
Güle güle Hamza oğlum!.. Mekânın cennet olsun…
Müyesser Yıldız
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html