Dün açıklanan YAŞ kararları bugün pek çok gazetenin birinci sayfasında şu başlıklarla verildi:
“Cezaevinden Oramiralliğe… Kumpastan Oramiralliğe… Casus Oramiral… İade-i İtibar… Hasdal’dan Generalliğe…”
Başlıklara konu edilen ön plandaki isim, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı iken İzmir Askeri Casusluk Davası’nda 1 hafta tutuklu kalan, tahliyesinden sonra Donanma Komutanlığı’na vekâlet eden ve YAŞ toplantılarına katılan, dava sürdüğü, yani beraat etmediği halde bu yıl Oramiral yapılan Veysel Kösele’ydi.
88’i tutuklu 357 sanıklı İzmir Askeri Casusluk, Fuhuş soruşturması kapsamında Eylül 2012’de sürpriz bir tutuklama yaşanmış, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele de Şirinyer Cezaevi’ne konmuştu.
Kösele, “Örgüt adına faaliyette bulunmak, bilgi ve belgeleri temin etmekle” suçlanıyordu.
Avukatları hemen Genelkurmay Başkanlığı’ndan sözkonusu belgelerin “gizlilik” derecesiyle ilgili yazı talep ederken, tutukluluğuna da itirazda bulundu. Aynı günlerde tutuklu 54 subay ve astsubay da tutukluluğa itiraz etti.
Ancak sadece Kösele’nin itirazı kabul edildi ve cezaevinde 1 hafta kaldıktan sonra tahliye oldu. İddianamede, Kösele hakkında 2-6 yıl hapis cezası istendi.
Kösele’nin tutuklanması TSK’da “şok” etkisi yaratmıştı. Çok sayıda komutan zaten Balyoz’dan içerdeydi, Kösele de tutuklu kaldığı takdirde Deniz Kuvvetleri, Donanma Komutanı bulamayacaktı.
Kösele’nin tahliyesinde, Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin “suç delili belgelerle” ilgili 1 hafta içinde gönderdiği yazının etkili olduğu konuşuldu o günlerde. Genelkurmay, “İki adet bilgi ve belgenin TCK 334/1 maddesi kapsamında olduğunu, bir adet bilgi ve belgenin açıklanmasının da yetkili makamların iznine tabi olmakla birlikte içeriğinde gizli belge bulunmadığını” bildirmişti. Mahkeme de, “Şüpheli yönünden delillerin toplandığı, delilleri karatma ihtimalinin kalmadığı ve kaçmayacağı kanaati oluştuğundan” tahliyesine karar verdi.
Aynı Genelkurmay Başkanlığı’nın, diğer tutuklu subay ve astsubayların “gizlilik” dereceli belgelerle ilgili sorularının cevabını 5-6 ay sonra gönderdiğini, mesela “Hopa Devlet Hastanesi’ne sevk kağıdına”, “gizli belgedir” dediğini hatırlatıp, devam edelim.
Gazeteci Can Ataklı, aylar sonra Kösele’nin tahliyesinin perde arkasını yazdı. Ataklı’nın iddialarına göre, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Murat Bilgel’in, “Benim hemen altımdaki komutan tutuklandı, bu durumda benim de istifa etmem gerek, bu görevi sürdürmem olanaksız” demesi üzerine, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel önce Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i arayıp, “Bu çok fazla oldu. Ayrıca tutuklanan komutan bize çok yakın bir isim, bunda bir hata olmalı” demiş, Ergin, Başbakan Erdoğan’ı adres göstermiş, Özel de Erdoğan’la görüşüp, durumu kendisine anlatmıştı.
Kösele’nin durumu 2014 YAŞ’ında da gündemdeydi. Geçen yıl, Balyoz ve Ergenekon’dan yargılanan 12 general ve amiral emekli edilirken, gerekçe olarak “mevzuattaki cezaevinde tutuklu kalma” kriterine riayet edildiği açıklandı. Haliyle Kösele’nin terfisi de aynı kritere takıldı. Terfi listesinde olan ve Koramiral yapılması beklenen Kösele’nin 5 gün tutuklu kaldığı için terfi ettirilmediği, 1 yıl içerisinde beraat ederse, 2015’te oramiralliğe yükseltileceği duyuruldu.
İzmir Askeri Casusluk kumpasında tutuklu kalmadı, ama dava sürüyor.
Buna rağmen Kösele ve iki sanık bu yıl terfi etti. Herkes alkışladı. İster gerçekten “iade-i itibar” için, ister “mecburiyetten” yapılmış olsun, ben de alkışlıyorum. Dava arkadaşları da, “İçlerinden birisinin oramiral yapılmasının davanın bittiğinin göstergesi olduğu” düşüncesiyle çok sevinçli.
Maksadım ve meramım, aynı davada yargılanan genç subay, astsubayların başına gelenleri hatırlatmak, unutturmamak.
Topçu Kurmay Albay İrfan Bulut ve İlhan Öztürk, Piyade Albay Bülent Akvardarlar, Piyade Yarbay Faik Kaynar, Kr. Plt. Binbaşı Cem Atilla Toprakkale, Dnz. Binbaşı Doğan Şahin, P. Yzb. Ziya Yaman, Öğ. Yzb. Andaç Keskin, Kr. Plt. Üstm. Emre Aslan, Kr. Pilot Üst. Samet Üyük, Tek. Üçvş. Kürşat Toksoy, Sağlık Tek. Üçvş. Davut Yıldız, Hv. Tek. Astb. Cemal Emre Gürsoy gibi tam 63 asker, daha dava bitmeden, davanın kumpas olduğu ortaya çıktığı halde bir kalemde TSK’dan atıldı.
Dahası var; Kumpas iddianamesinde mağdur/müşteki olarak adı geçen, çoğunluğu havacı onlarca subay, astsubay da kurumu içi soruşturmalarla tasfiye edildi.
Deniz Kuvvetleri ve Jandarma Komutanlığı, davada yargılanan kendi personeline sahip çıkarken, Kara Kuvvetleri Komutanlığı o iddianameyi esas alıp, davanın bitmesini beklemeden tasfiyeye gitti.
Atılanlar, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne yaptıkları başvurulardan da sonuç alamadı. Kumpas iddianamesine itibar eden AYİM, idarenin ihraç işlemini “uygun” buldu.
-Bir Amiral, Bir Astsubay-
İşte bu isimlerden biri; Davut Yıldız. Kösele ile aynı suçtan yargılanıyor, aynı hapis cezası isteniyor. Kösele’nin adı davanın “ana delili” sayılan Pandora isimli dijital veride yer alırken, Yıldız’ın “suç delili” evinde ele geçirilen bazı belgeler. Ki, duruşmada tanıklık yapan ev arkadaşı, o belgelerin kendisine ait olduğunu söyledi.
Davut Yıldız tutukluluğunun 18. ayında şöyle isyan etti:
“Ben, 2-6 yılla yargılanıyorum. 18 aydır tutukluyum. En üst seviyeden ceza verilse yatacağım miktar 16 ay iken neden hâlâ tutukluydum? Neden benimle aynı sevk maddesinden yargılanan Donanma Komutanı Veysel Kösele benden 4 ay sonra tutuklanmasına rağmen 1 hafta sonra tahliye edildi? Hâkim delilleri karartma ihtimali yazıyor. Bir emri ile bütün donanmanın belgelerini imha ettirebilecek biri delilleri karartamaz da ben Sağlık Astsubayı olarak mı delilleri karartabilirim?”
Yıldız, bu isyanından 10 gün sonra tahliye edildi, ancak özgürlüğünün dördüncü gününde, “disiplinsizlik” gerekçesiyle TSK’dan ihraç edildi.
Bir kez daha isyan etti, dönemin Genelkurmay Başkanı Özel ve Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a şunları sordu:
“Başbakan, ‘Emniyette, yargıda çete var. Orduya sızmaya çalışıyorlar’ demişti. Demek ki, bu çete orduya çoktan sızdı. Onlar mı ayırdı beni ordudan? Genelkurmay Başkanıma ve Kara Kuvvetleri Komutanımın vicdanlarına sesleniyorum; ‘Hizmete özel’ sevk kağıdına, ‘devletin güvenliğine ilişkin gizli belgedir’ diye rapor verip, beni cezaevine atan güç odakları kim? Disiplinsizlik nedeniyle üniformasını onurla taşıdığım TSK’dan hangi güç odakları ayırdı beni?”
Davut Yıldız, AYİM’e dava açtı. “Yürütmeyi durdurma” talebi reddedildi. Davası “yılan hikâyesi” gibi sürüyor.
Aynı maddeden yargılandığı Veysel Kösele’nin Oramiralliğe yükseltilmesi kararı karşısında ne hissettiğini merak ettim. Şu kadarını söyledi:
“Herkes seviniyor, ama ben sevinemiyorum. Kendimi gerçekten dışlanmış hissediyorum. O da yemin ederek bu orduda göreve başladı, ben de. Ama o vatan kurtarıcısı, ben hainim!..”
Acaba yeni TSK, sokağa attığı çocuklarının feryatlarını duyar, onlara da iade-i itibar yapar mı?
Müyesser YILDIZ
6 Ağustos 2015