İçeriğe geç

İran’ın Reza’sı Babek Zencani işte bu hapishanede kalıyor

17/25 Aralık operasyonunun kilit ismi Reza Zarrab’ın patronu veya ortağı olduğu iddia edilen ve “İran ekonomisini zarara uğratmaktan” tutuklanan işadamı Babek Zencani Tahran’da bu cezaevinde yatıyor.

Cezaevini görüntüleyen isim, 17/25 Aralık operasyonunun peşini bırakmayan CHP İstanbul eski Milletvekili Ali Özgündüz oldu. İran’a özel bir ziyaret yapan Özgündüz, Zencani’nin akıbetini soruşturdu. Zencani’nin işinin çok zor olduğunu ve mahkûm edilmesine kesin gözüyle bakıldığını belirten Özgündüz, “İran’da yargı bizden çok daha bağımsız. Yolsuzluklara müsamaha yok. Bizde bu işin üzerinin nasıl kapatıldığı aklıma geldikçe üzüldüm” dedi.

Hakkında 200 bin sayfalık iddianame hazırlanan ve yargılanmasına 3 Ekim’de başlanacağı belirtilen İranlı işadamı Babek Zencani Aralık 0213’ten beri tutuklu.

Geçen hafta 3 günlüğüne İran’a giden Özgündüz’ün ilk işi Babek Zencani’nin kaldığı cezaevini görmek oldu. Dışarıdan cezaevinin fotoğrafını çeken Özgündüz, Zencani davası ve nükleer anlaşmadan sonra İran’daki havayla ilgili izlenimlerini bizimle paylaştı. Özgündüz, İran’daki yolsuzluk davasıyla ilgili şunları anlattı:

“Eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın 1. Yardımcısı yani Başbakan’ı ve ekibinden bir çok kişi hakkında ‘yolsuzluk’ iddiasıyla davalar açılıp, Başbakan’ın 15 yıl hapis cezasına çarpıtıldığını duyunca 17/25 Aralık yolsuzluk olayı ve sonrasında bu işin üstünün AKP tarafından nasıl kapatıldığı aklıma gelince üzülüyorum. İran’da yargı bizden çok daha bağımsız. Yolsuzluklara müsahama yok. Bizde AKP’li Bakanları ‘mama ile beslediğini’ söyleyen Rıza Zarrab’ın patronu Babek Zencani Tahran’da tutuklu ve ‘İran ekonomisini zarara uğratmak’ gibi çok ciddi bir suçlamayla yargılanıyor. İranlı hukukçu arkadaşlara, ‘Babek’in durumu ne olur?’ diye sordum. Cevaben, ‘İşi çok zor, mahkûm olur dediler. Babek tutuklu yargılanıyorken, bizdekilerin dışarıda gezmesi zoruma gidiyor. Anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğundan ve yargının bağımsızlığından bahsediliyor, ama 17/25 Aralık gösterdi ki, bu kavramlar sadece teoride kalmış ve ‘güçlü’ye karşı ne yargı bağımsız, ne de hukuk işleyebiliyor!.”

İRAN’A ÜŞÜŞMÜŞLER

Özgündüz, nükleer anlaşma sonrasında İran’daki havaya ilişkin gözlemlerini de şöyle aktardı:

“İstanbul’dan uçağa bindiğimizde, İranlı yolcular kadar Türk ve yabancı uyruklu yolcular dikkatimizi çekti. Otele gittiğimizde de dikkatimizi ilk çeken müşteri profili oldu. Dünyanın dört bir yanından iş adamları, bilim adamları ve siyasetçiler, nükleer anlaşmanın mürekkebi kurumadan tabir-i caizse İran’a üşüşmüş. Alman Havayolları Lufthansa’nın pilot ve hosteslerinın otelden çıkışına tanık olduk. Hostesler gayet rahat, üniformaları içinde sadece başlarına yarım yamalak bir tülbent atmışlar o kadar. Lufthansa’nın Tahran’a uçuş başlatması, müzakerelerdeki +1’in önemini göstermekte ve bana göre ambargonun kalkmasıyla birlikte Almanya ekonomik açıdan işin kaymağını yiyecek gibi. Aslında İran’ın Batı dünyasında en yakın ilişki içinde olduğu ülke de geçmişten beri Almanya zaten.”

İranlıların yapılan anlaşmayı bir zafer saydığını ve gururlandığını, tüm baskılara ve sıkı ambargoya rağmen İran devleti ve milletinin direnerek, “nükleer teknoloji hakkını” dünyaya tescil ettirdiğine inandığını belirten Özgündüz, “Bu anlaşmayla birlikte dünyanın ikinci en büyük büyük doğal gaz ve üçüncü en büyük petrol üretip ihraç eden ülkesi olan İran’ın, bu milli servetinden elde edilen gelirin ‘normal’ yollardan ülkeye girerek, ekonomiye katılacağı bunun doğal sonucu olarak da ekonomik büyümenin kendilerine somut yansımalarının olacağı beklentisi, halkta bir mutluluk ve rahatlama havası yaratmış durumda. İran potansiyel olarak çok zengin bir ülke olmasına rağmen yıllarca süren ambargo nedeniyle ekonomik büyümesi potansiyeliyle uyumlu değil. Bu nedenle halk, 3-5 sene içinde İran’ın bölgenin en çok büyüyecek ve kalkınacak ülkesi olacağını düşünüyor” dedi.

TÜRKİYE GEÇ KALMASIN

Özgündüz, sokaktaki İranlının Türkiye’ye bakışını da şöyle özetledi:

“Tahran sokaklarında yabancılık çekmiyorsunuz. İki kişiden biri Türkçe (Azeri lehçesi) konuşuyor. İranlı dostlar Türk Milleti’ni seviyor, ancak İktidarın Suriye ve Irak politikası nedeniyle biraz kırgınlar. Sitem ediyorlar. Bölgede emperyalistlerin ‘mezhep çatışması’ çıkarmak ve ülkeleri, milletleri bölmek istediğini, kim ‘mezhepsel çatışmayı’ istiyor ve buna hizmet edecek politika geliştiriyorsa, onun emperyalizme hizmet ettiğini söylüyorlar. İranlılar, bir Müslüman ülke olarak nükleer teknoloji haklarının dünya tarafından tanınmasından Müslümanların memnun olması gerekirken, bazı Ortadoğu ülkelerinin (Suudi Arabistan/Katar) buna karşı İsrail’le yakınlaşmasının, iyi değerlendirilmesi gerektiğini de belirtiyorlar. Türkiye ile İran’ın bölgenin iki büyük medeniyeti ve devleti olduğunu, iki ülkenin birlikte ‘dostluk içinde, yarış halinde büyümeyi’ sağlayabileceğine, bu durumda Türkiye ve İran’a rağmen bölgede kimsenin plan yapamayacağına inanıyorlar. Nasıl ki, iki kardeş birbirine düşman olmadan, yarışarak, birbirini kıskanarak değil, gıpta ederek ve yardımlaşarak kardeşliklerini sürdürebiliyorlarsa, Türkiye ve İran İslâm Cumhuriyeti’nin de bu yöntemle büyüyüp kalkınacağını, iki ülkenin çınarının bu olduğunu düşünüyorlar. Ve son olarak, ‘Önümüzdeki günlerde erken davranıp, İran’a ilk giren ekonomi kazanacak. Türk kardeşlerimiz geç kalmasın’ diyorlar.”

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized