Türk milliyetçiliğinin temsilcisi, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünün teminatıydı. Ama 1 Kasım’da öyle bir şamar yedi ki, şimdi herkes, “Ne olacak bu MHP’nin hali?” diye konuşuyor.
Çözüm mü? 249 delegenin imzası alınacak, olağanüstü kurultay toplanacak, “Bahçeli gidecek, dertler bitecek” sanılıyor.
MHP ve Bahçeli’nin halet-i ruhiyesiyle ilgili havayı aktarmadan önce, olağanüstü kurultay toplama girişimiyle ilgili önemli bir teknik datayı hatırlatalım.
-Önce Tüzük Kurultayı Gerekiyor-
Birkaç göstermelik adayın çıktığı, ama salona bile gelmediği, buna rağmen, “Partimize sızmaya çalışanlar, küresel senaryolarla MHP’nin önünü kesmeye çalışanlar var” rüzgârının estirildiği 8 Kasım 2009 Kurultayı’nda partinin tüzüğünde iki önemli değişiklik yapıldı. Birinci değişiklik, genel başkanın görev süresini 5 yıl olarak düzenleyen maddeyle ilgiliydi. Bu değiştirildi ve Bahçeli 6. kez Genel Başkan seçildi.
O günlerde üzerinde hiç durulmayan, hatta gündeme bile gelmeyen ikinci değişiklik ise 63’üncü maddede yapılan düzenlemeydi. “Büyük Kongre toplantıları ve gündem” başlıklı 63’üncü maddeye , “Olağanüstü toplantılarda seçim yapılamaz” hükmü eklendi.
Yani bugün partiyi Bahçeli’den kurtarmak isteyen muhalifler 249 delegenin imzasını toplayıp, olağanüstü kurultayı toplamayı başarsa bile Genel Başkan ve yönetimi değiştiremeyecek.
İşte muhalifler bu engeli farketti ve Genel Başkan adayı üzerinde mutabakat sağlanmasından önce, “Tüzük Kurultayı” üzerinde çalışmaya başladı.
Özetle genel başkanlığa ismi geçenler ve destekçilerinin önünde, MHP’de Tüzük Kurultayını toplayıp, 63’üncü maddeyi değiştirmesi, daha sonra seçimli kurultaya gitmeleri gibi bir mecburiyet var. Bu da neresinden bakarsanız bakın, 5-6 aylık bir süreç gerektiriyor.
Bu bölümü Bahçeli’nin o kurultaydaki şu sözleriyle kapatalım:
“Toplantıdan çıkan sonuç, milli şahlanış ve tarihi dönüm noktası olacaktır… MHP’siz Türkiye heveslerini boşa çıkarttınız. Buradan yükselen milli heyecan dalga dalga Türkiye’ye yayılacak ve MHP’yi mutlaka tek başına iktidara taşıyacaktır…”
-Ak Saçlının Gördüğü-
6 yıl sonra gelinen nokta; Bırakın tek başına iktidarı, “MHP’siz Türkiye” var. MHP kelimenin tam anlamıyla kaynıyor, her yerde, onlarca büroda toplantılar yapılıyor, çıkış yolu aranıyor.
Partinin “ak saçlılarından” Devlet eski Bakanı Sadi Somuncuoğlu tabloyu iki cümlede özetledi:
“Bu defa dip dalgası çok kuvvetli. Eğer tek aday etrafında toparlanma sağlanamazsa, son fırsat da heba olur.”
-Adaylar Şartların Olgunlaşmasını Bekliyor-
MHP’de genel başkanlık için şimdilik üç isim; Meral Akşener, Sinan Oğan ve Süleyman Sazak ön plana çıkıyor. Akşener’in toplumun genelinde, Oğan’ın genç, Sazak’ın ise eski ülkücülerde karşılığı olduğu söyleniyor.
Bahçeli’nin özellikle Akşener ve Oğan için, “Gördünüz mü, onları partiden uzaklaştırmakta ne kadar haklıymışım, bunlar truva atıymış” diyeceği kesin olduğundan, adayların ağzını bıçak açmıyor. Hiçbiri ilk konuşan, ilk bayrak açan olmak ve seçim başarısızlığının “fırsatçısı” konumuna düşmek istemiyor.
Herkes “şartların olgunlaşmasını” bekliyor. Ama ülke gündeminin önümüzdeki günlerde bölücü terör, Suriye’deki gidişat ve AKP’nin başkanlık sistemi planlarıyla boğulacağı dikkate alındığında, zamanın muhaliflerin mi, yoksa Bahçeli’nin aleyhine mi çalışacağı da sorgulanıyor. Bahçeli’nin, “Ülke bölünüp, rejim değiştirilirken parti içi kavganın sırası mı?” diyerek, muhalifleri bir kez daha “hain” ilân etmesi ihtimali büyük.
Muhalifler bu defa gözlerini karartmış durumda, ne olursa olsun MHP’yi “kurtarmaya” kararlı gibiler. Öncelikle genel başkanlık için ismi geçenlerin kesin kararını vermesi bekleniyor. “Varız” dedikleri takdirde, aralarından bir isim üzerinde mutabakat sağlanmaya çalışılacak, ak saçlılar da bu yönde çağrıda bulunacak. Olmazsa ülkücü camiada tanınan bir akademisyenin etrafında birleşme formülü gündeme getirilecek.
-MHP’de Amma Çok Yusufelili Var-
“Kaset” kumpasına kurban giden bir MHP’linin, “Bu yenilgi, 2002’deki yenilgiden daha ağır geldi” şeklindeki tespitini aktardıktan sonra partideki sorunlar ve sorular yumağından devam edelim:
Önce Bahçeli’yle ilgili yorumlar:
“Topluma hep bilge adam diye sunuldu. ‘Bilge adamın’ basit yaklaşımları, çözümleri bardağı taşırdı. MHP’liler AKP iktidarında o kadar ezildi ki, oralı bile olmadı. Devlet Bey, ‘Ben gidersem, parti ve ülke sahipsiz kalır’ düşüncesinde. Bir de neredeyse ömrünün tamamı partide geçmiş biri, giderse hayatının biteceğini sanıyor” deniliyor. MHP’nin kimler tarafından, nasıl yönetildiğine dair parti içinde fısıltıyla konuşulan bir olayı da paylaşmadan geçmeyelim.
İddia o ki, 12 Eylül döneminde hapis yatan ve “Yusufiyelilir” diye bilinen bazı isimlere partide oda tahsis edildi. Yusufiyelilerin kim olduğundan bile habersiz ve bunların Artvin’in Yusufeli İlçesi’nden olduğunu zanneden Bahçeli’ye çok yakın bir isim şaşkınlığını, “Yusufeli’nde amma çok MHP’li varmış” sözleriyle ifade edince, haliyle herkes şok geçirdi.
“İşte MHP’nin hâli” deniyor. -İsim İsim Sorular-
MHP’deki sorunlar bugünün meselesi değil, daha 1999’da iktidar ortağı olduğundan beri gelen koca bir yığınak var. Rahşan Ecevit’in “hakaretlerine” rağmen DSP’yle hükümet kurulması… Partinin yetkili kurullarında oy birliğiyle alınan karara rağmen teröristbaşının idam dosyasının Başbakanlıkta bekletilmesinin kabulü… Cumhurbaşkanlığına aday olan Sadi Somuncuoğlu’na Meclis’in ortasında saldırılması… Herkesten habersiz 2002’de erken seçim kararı alınıp, AKP iktidarının önünün açılması… Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinin sağlanması… Geçen yılki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Gül’ün empozesi ile Erdoğan’ın karşısına Ekmeleddin İhsanoğlu’nun çıkarılması gibi…
Ama Türkiye’de seçmenlerin son haftalarda, hatta son günde olanlara göre karar verdiği dikkate alındığında, Bahçeli’nin 7 Haziran seçimlerinden sonraki tavrı kadar, partideki tasfiyelerin de 1 Kasım hezimetinde büyük rol oynadığı vurgulanıyor ve isim isim şu sorular soruluyor:
Engin Alan : Fiilen sadece 6 ay milletvekilliği yapabildi. Bahçeli’ye rakip olma ihtimali bulunmadığı halde neden partiye küstürüldü ve aday olmaması sağlandı? İktidar bile “kumpası” itiraf etmişken, “Balyoz davasında birşeyler var” diyerek, Engin Alan’ın bardağının taşmasını sağlayanların hedefi neydi?
Sinan Oğan : Türk dünyasındaki faaliyetlerinden, Musul konsolosluğumuzun basılması olayının üzerine gitmesinden kimler, neden rahatsız oldu? 1 oyun bile önemli olduğu bir dönemde, hele de Iğdır gibi stratejik bir ilde göz göre göre MHP’nin oylarının yarı yarıya düşmesi kime yaradı? Oğan’ın ve Iğdır’ın gözden çıkarılması, sırf “Bahçeli’ye rakip olur” korkusuyla açıklanabilir mi? Hem bizzat Ahmet Davutoğlu, hem Kemal Kılıçdaroğlu’ndan gelen adaylık teklifini reddettiği halde Oğan’a nasıl “hain” muamelesi yapılabildi?
Yusuf Halaçoğlu – Özcan Yeniçeri : Başarılı bir şekilde yürüttüğü Grup Başkanvekilliği’nden sorgusuz sualsiz uzaklaştırılmasının sebebi neydi? Yeniçeri’nin suçu, Meclis’te tek kişilik ordu gibi çalışması mıydı?
Meral Akşener : Suçunu Bahçeli itiraf etti; İsminin her daim gündeme gelmesi… Bir de kaset iftirası üzerine özellikle Cemaat tv’sine çıkmasına tepki gösterdiler. İyi de seçim döneminde tüm MHP’liler Cemaat televizyonuna çıkmadı mı, dahası İpek-Koca medyasına operasyon yapıldığında oraya koşmadı mı?
MHP’liler işte bunun gibi pek çok soruyu soruyor ve “Partinin büyümesi değil, küçülmesi için çalışıldı” sonucuna varıyor.
-9. Haçlı Seferi Var, MHP Nerede?-
MHP’nin dramı, hepimizi ilgilendiriliyor. Zira ve şöyle ki; Yıllardır inceden inceye müthiş bir siyaset mühendisliği yapıldı.
AKP Sünni Müslümanların, CHP Alevilerin, MHP Türk milliyetçilerinin, HDP Kürt milliyetçilerinin partisi gibi gösterilmek istendi. Son dönemde Vatan Partisi’ne de adeta “Kemalistlerin” partisi misyonu biçildi.
Türk milliyetçiliğini silmeyi, “ayaklar altına almayı” kafasına koyan ve “Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar önemli” diyenler için “Türk milliyetçiliğinin” kalesi iddiasındaki MHP’nin, HDP’nin bile altında kalması, baraja takılma noktasına gelmesi büyük bir başarı. Ya, sadece MHP’liler değil, MHP’li olmadığı halde kendisini Türk Milliyetçisi sayan milyonlarca insan için bu tablo bir anlam ifade etmiyor mu?
Devam eden mühendisliğin bir başka boyutu; Başkanlık sistemiyle birlikte Türkiye’nin iki partili sisteme sürükleneceği ortada. Bir AKP, bir de herhalde HDP’yle ittifaklaştırılmış CHP bırakılacak gibi…
Bahçeli’nin parti tüzüğünü değiştirdiği 2009 Kurultay konuşmasından bir bölüm:
“Bugün yaşadıklarımızın kökü geçmişte, derinlerdedir. Bu tam bir hesaplaşmadır. Bu Bizanslı Diyojen’nin, Selçuklu Sultanı Alparslan’la 938 yıllık hesabıdır. Konstantin’in, Sultan Fatih’le 556 yıllık hesabıdır. Ermeni çetelerinin, Nene Hatun’dan 132 yıllık hesabıdır. Kraliyet donanmasının, Çanakkale şehitleriyle 94 yıllık hesabıdır bu. Yedi düvelin, Mustafa Kemal’le 87 yıllık hesabıdır bu. Beşparmak’ta aklı, Gabar’da, Şırnak’ta, Hakkari’de gözü kalmışların Mehmetçikle hesabıdır bu. Sevr’in Lozan’la hesaplaşmasıdır. Bunun adı ve tanımı 9. haçlı seferidir.”
Türkiye ve Türk Milleti artık “9. Haçlı Seferi”nin tam göbeğinde olduğuna göre, soralım:
MHP nerede? Veya nerede olmayı planlıyor?
Müyesser YILDIZ6 Kasım 2015
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/kurultay-toplansa-da-bahceli-gitmeyecek-cunku…-0611151200.html