İçeriğe geç

O an, “Kimin umrunda” deyip ağladım

Bölücü terör örgütü dün akşam saatlerinde Diyarbakır’da bir katliama daha imza attı… Özel Harekât polislerini taşıyan zırhlı servis aracının geçişi sırasında yol kenarına park ettikleri bomba yüklü aracı uzaktan kumandayla patlatıp, 7 polisi şehit etti.

Bugün açıklandı, tam 300 kilo patlayıcı kullanılmış.

Saldırıyı da üstlendiler; “31 Mart günü özel harekat polislerinin içinde bulunduğu bir konvoya yönelik sabotaj eylemi gerçekleştirmiştir” dediler, utanmadan, arlanmadan.

Şehitlerin dördü Ankara’dandı. Geçici görevle Diyarbakır’daydılar.

Şehit Başpolis memuru Alper Taş 44 yaşındaydı, lise ve ortaokul öğrencisi iki kız çocuğunun babasıydı.

Şehit polis Mustafa Yiğitalp 46 yaşındaydı, biri 3, diğeri 18 yaşında iki oğlu vardı.

Şehit polis Necdet Alıcı 48 yaşındaydı. Geride tam 4 çocuk bıraktı.

Şehit polis Mehmet Fatih Ertuğrul 47 yaşındaydı, 1 çocuk babasıydı.

4 şehit, 9 yetim!..

Diyarbakır’da PKK’ya karşı omuz omuza mücadele etmişlerdi… Servis aracında omuz omuza şehit düştüler… Ve bugün Ankara Kocatepe Camii’nde omuz omuza son yolculuklarına uğurlandılar.

Şehit cenazelerinde vatandaşa uygulanan kısıtlamaları yazmaktan biz yorulduk, onlar “protokol”den yorulmadı…

PATRONLAR

Cenaze namazı için korumaların naaş  başında “patronları” için yer ayırmasından, “protokolün” illa en önde durmasından da vazgeçmediler…

Dile kolay tam 4 cenaze… Oğulları, babaları, kardeşleriyle en azından ailelerden 15-20 erkeğin cenaze namazında saf tutması gerekti… Sıkış tepiş durabildiler… Bir tek Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler iki şehit çocuğunun önde, babalarının naaşı başında durması için yerinden feragat etti.

Bu kadar şehidi uğurlamaya TBMM Başkanı, Milli Savunma ve Adalet Bakanları, CHP, MHP, BBP Genel Başkanları, komutanlar ve üst düzey bürokratlar geldi.

MİLLETVEKİLLERİ NEREDEYDİ

Milletvekili mi? Toplasanız 10’u bulmazdı. Oysa bugün Meclis çalışıyordu ve Kocatepe Camii’ne sadece 300 metre mesafedeydiler. Bu polisler, onlar rahat çalışsın diye şehit olmadı mı? Tamam milleti camiye sokmuyorlar, peki vekilleri neredeydi?

Şehitler için bir aileleri ağladı, bir de meslektaşları…

Şehit polislerden Necdet Alıcı’nın eşi Bedriye Alıcı’nın feryadını arş-ı alem duydu…

“Devlet nerede?” diye haykırdı önce… Sonra sordu; “Askerin sahibi kim?”… Kendisini teselli etmek, sakinleştirmek isteyen eşinin meslektaşlarına da, “Uyan polis!.. PKK kadar yok musunuz?”  diye çıkıştı…

Şehit polis Alper Zor’un eşi Fadime Zor’un mesajı da teröristlereydi; “Şerefsizler, ondan, onun ruhundan korkun” dedi. Yanındaki polis refakatçilerin, “dik durmasını” istemesi üzerine ise, “Ben özel harekatçı eşiyim, her zaman dik dururum” şeklinde tepki gösterdi.

Sıkı güvenlik tedbirleri altında dört şehit daha yolculadık… Öyle sıkı güvenlik ki, çelenkler bile arandı. Başbakanın, Aile Bakanının çelengi dahil…

Acaba “Türkiye’yi özgürleştiriyoruz… Çözüm süreci ” diye diye yol kontrol noktalarını kaldırmasalar, bugün Ankara’nın ortasında çelenkleri dahi aramak zorunda kalırlar mıydı?

ŞEHİTLERLE ARAMIZA BARİYER KOYUYORLAR

Son sözüm hepimize; O gencecik insanlar biz rahat yaşayalım, rahat rahat gezip, yemek yiyelim diye şehit olmuyorlar mı?

Tamam, milleti camiye sokmuyorlar, şehitle araya bariyerler, polisler koyuyorlar… Peki naaşlar camiden çıktıktan sonra yollara dökülüp, onlara son vazifemizi yerine getiremez miyiz?

Nerede? Naaşlar Mithatpaşa Caddesi’nden kabristana götürülürken, yoldan geçenlerin büyük bölümü sadece trafik kesildiği için durmak zorunda kaldı… Lokantalarda yemek yiyenler istiflerini bile bozmadı…

İşte o an, “Kimin umurunda” deyip, ağladım!..

Hayır, “Uyan polis” değil, uyan Türkiye!..

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized