İçeriğe geç

“Çözüm” Çatlağı!..

Kendi tabirleriyle “çözüm masanının” devrilmesinden sonra Erdoğan ve iktidar mensuplarının, PKK’nın kendilerini aldattığı, “süreci” istismar ettiğine dair sözlerini bu sabah derlemiştim.

Son 1 yılda kimin ne dediğini hatırlatacaktım, çünkü bunun bir sebebi vardı.

Sebebe birazdan geleceğim, önce söylenenleri özetleyeyim.

Erdoğan çeşitli konuşmalarında şu ifadeleri kullandı:

– Ne yazık ki, çözüm sürecini istismar edenler çıktı. Artık mızrak çuvala sığmıyor…

– Çözüm Süreci içinde valilerimize bazı bizim tavsiyelerimiz olmuştu, yani ‘sakın böyle bazı ufak tefek konularda sıkıştırmayın, üzerlerine gitmeyin’ vs. diye. Güvenlik güçlerimizi de valilerimiz doğrusu o noktada biraz baskıyı aldılar diyebilirim. Niye? Yani devletin bu noktada ciddi bir baskısı yok, dolayısıyla bu bölgede de özellikle benim Kürt vatandaşlarım ‘Bize işte devletin baskısı var, şunu var’ demesin diye elinden o kozu alalım istediler. Bu bir iyi niyetti fakat bu iyi niyet ne yazık ki, ciddi manada istismar edildi ve o süreç içinde ülkemize ciddi manada bir silah girişi oldu.

– Artık ortada bir gerçek var. Milli birliğimize ve kardeşliğimize kast edenlerle, çözüm sürecini devam ettirmek mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, teröristlerden de onları destekleyen sözde siyasetçi, sözde aydın, sözde sivil toplum kuruluşu temsilcisi herkesten de şehitlerimizin kanlarının hesabını sorma gücüne sahiptir. Burada herhangi bir geri adım atma söz konusu olmayacaktır.

Başbakan Davutoğlu’na gelince; İşte geçmişteki bazı açıklamaları:

– Çözüm sürecini istismar edenlere tavrımızı ortaya koyacağız…

– Çözüm sürecini istismar edenlere söylüyorum, bizim irademiz sabitti, hâlâ sabit. Çözüm süreci istismar edilerek polisimiz şehit edilecekse, Doğu Anadolu’daki ve Güneydoğu Anadolu’daki kardeşlerimiz haraç baskısı altında olacaklarsa biz böyle bir çatışmasızlığı kabul etmiyoruz…

Geçmişte “açılım”dan sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da nasıl “istismar” edildiklerini şöyle dillendirdi:

“HDP heyeti Öcalan adına sürekli yalan söyledi… HDP postacılık yapan bir yapı, etkisiz eleman… Selahattin Demirtaş’ın dağa çıkmayacağının garantisi var mı 6 ay sonra?.. Burada PKK nasıl sürece ihanet ettiyse, nasıl demokratik çözüme isyan edip silahla bir yere varmak için hareket ettiyse HDP de makas değiştirdi ve sürece ihanet etti…”

Dönemin bir diğer Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise şu itiraflarda bulundu:

– PKK çözüm sürecini yeniden güçlenmek, silahlanmak, serhildan için fırsat kollamak, devrimci halk ayaklanması için uygun ortamı bulmak amacıyla sinsi bir biçimde kullandı…

– Bizi aldatmış kabul edebilirler, biz kendimiz aldanmadık. Her şeyden haberimiz vardı. Ama 78 milyon insanın hatırına, Türkiye’nin hatırına bir gün bu iş çözülecek diye ümitle bekledik…

– Halk da eleştirmiş olabilir, ‘Bunlar silahlarıyla her gün köylerde, ama siz bunlara bir şey yapmıyorsunuz’. Üzerinde silah olan PKK’lı teröristler karakolun önünden geçiyorlar, onlara el sallıyorlardı. Asker de onlara hiçbir şey yapmıyordu. Durum biraz böyleydi. Ama bunun bir tek sebebi vardı, tekrar terörün hortlamaması, siyasi görüşmelerin, müzakerelerin sonuca ulaşması. Meğer onlar alay ediyorlarmış. Artık böyle değil. 5 kuruşa simit devri geçti. Böyle olmayacak. Olmaması da lâzım…

-Davutoğlu’nun Diyarbakır Açılımı-

Tüm bunlardan çıkan sonuç, “PKK-HDP bizi aldattı. Artık onlara güvenmiyoruz, onlarla çözüm falan yok”tu.

Lâkin hafta sonu Diyarbakır’a giden Başbakan Ahmet Davutoğlu beraberindeki gazetecilere özetle şunları söyledi:

– Çözüm Süreci’ni biz bitirmedik. Çözüm Süreci’ni barikat kuranlar, çukur kazanlar, bomba ve mayın döşeyenler bitirdi. Dikkat ederseniz onlar şehirleri bu şekilde silahlandırma ya da kamu düzenini neredeyse tümüyle yok etme yönünde çabalara girmemiş olsalardı, daha da spesifik olarak Ceylanpınar’da iki polisimizi gece yarısı evinde şehit etmemiş olsalardı, Adıyaman’da bir askerimizi şehit etmemiş olsalardı hükümet tarafından Çözüm Süreci bitmezdi. Ya da operasyon başlatma gibi bir derdimiz yoktu.

– Halkın Çözüm Süreci’nden beklediği silahların tümüyle terk edilmesi. Böyle bir şey olursa zaten 2013 Mayıs’ına dönülürse, o zamanki gibi PKK tüm silahlı unsurları Türkiye dışına çıkarıp tek bir silahlı unsur kalmazsa her şey konuşulabilir Türkiye’de.

Geçmişteki o açıklamaları ve Davutoğlu’nun son Diyarbakır açılımını alt alta koyup, şunları soracaktım:

– Bölücü teröristler katliamlara girişmese, şehirleri silahlarla doldurmasına sessiz kalacak ve de “operasyon yapma gibi bir derdiniz” olmayacaktı, öyle mi?

– Bir anlamda teröristlerin “öz savunma gücüne” dönüşmesini mi bekleyecektiniz?

– PKK, Ortadoğu’nun bu şartlarında “silahları terk etmesinin” mümkün olmadığını defalarca açıkladı. İstedikleri yapıldığı takdirde sadece Türkiye’ye karşı silah kullanmamak vazgeçebileceklerini duyurdu. Bu gerçeklere rağmen, “PKK tüm silahlı unsurları Türkiye dışına çıkarıp, tek bir silahlı unsur kalmazsa her şey konuşulabilir” demek, teröristbaşı, PKK ve HDP ile yeniden masaya oturulabileceği, ülkenin birlik ve bütünlüğünün pazarlık konusu yapılabileceği mesajı değil midir?

– Dahası, “PKK tüm silahlı unsurları Türkiye dışına çıkartırsa” sözü, bunca şehidin kanı üzerine bir bardak soğuk su içilmesi anlamına gelmiyor mu?

– Sizi geçmişte “istismar eden, aldatanlara” yeniden nasıl güveneceksiniz? Bir kez daha “aldatılmayacağınızın” garantisi nedir?

-Erdoğan’ın Sözlerinin Muhatabı Kim?-

Başbakan Davutoğlu hafta sonu o açıklamayı yaptı.

Ben bu soruları sizlerle paylaşamadan bugün Erdoğan, Davutoğlu’nun da katıldığı Kızılay Genel Kurulu’nda çıkıp, şunları söyledi:

– Biz çözüm süreci dedik onlar aldattılar. Onların hiçbir sözüne güvenilmez artık bitti… Terör örgütü ve onun güdümündeki yapıların sözünün en küçük bir karşılığı itibarı kalmamıştır.

– Terörle mücadele son terörist imha edilene, son tehdit ortadan kalkana kadar sürecek…

– Zaman zaman müzakere lafları ediyorlar. Ortada müzakere edilecek görüşülecek bir konu da yoktur. Bunun böyle bilinmesi lâzım…

– Teröristlerin önünde iki yol vardır, ya teslim olacak ya da kıstırıldıkları deliklerde birer birer etkisiz hale getirilecekler…

– Türkiye’nin önünde artık üçüncü bir yol kalmamıştır. Çünkü daha önce bu yollar denedik…

– Terörle mücadeleye, ülkemize ve milletimize yöneltilmiş son silahlar susturuluncaya, son terörist imha edilene, son tehdit ortadan kaldırılana kadar devam edeceğiz…

Erdoğan konuşmasında, “Terör örgütü yöneticileri ve onların güdümünde hareket edenler, zaman zaman müzakere, görüşme, çözüm gibi laflar ediyorlar. Ortada müzakere edilecek de görüşülecek de bir konu yoktur, bunun böyle bilinmesi lâzım” diyerek, PKK ve HDP’yi hedef aldığı izlenimini verse de gerçekte bu sözlerin asıl muhatabı daha üç gün önce “çözüm sürecine” dönülmesinden söz eden Başbakan Davutoğlu değil midir?

Müyesser YILDIZ

4 Nisan 2016

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/erdogan-ve-davutoglu-arasinda-cozum-catlagi-0404161200.html

Kategori:Uncategorized