Sadece 10 ay önce 17 Şubat akşamı Ankara’yı sarsan saldırıyı, Meclis’e 5 dakika mesafede, Genelkurmay’ın dibindeki Merasim Sokak katliamını hatırlıyor musunuz? Mesai çıkışında askerlerin servis otobüsüne düzenlenen bombalı araç saldırısında asker-sivil 29 kişi hayatını kaybetmiş, 61 kişi de yaralanmıştı.
Bölücü terör örgütü pervasızca Genelkurmay’ın kalpgâhını hedef almıştı.
Günlerce konuşuldu… Aylarca Merasim Sokağa gidilip, karanfiller bırakıldı…
Neredeyse 1 yıl olmak üzere, o sokak hâlâ araç trafiğine kapalı, yayalar da kimlik kontrolüyle geçebiliyor, biliyor musunuz?
Bu saldırının üzerinden 1 ay geçmeden Ankara’nın ortasında Kızılay Güvenpark saldırısı yaşandı. Sınavdan çıkmış onlarca gencimizi kaybettik.
Sonra başka saldırılar… Ve 15 Temmuz darbesi…
Acı gerçek; 15 Temmuz şehit ve gazileri, onları da Güneydoğu’da terörle mücadelede şehit düşenleri de unutturdu. Ancak İstanbul Beşiktaş, Kayseri ve son olarak El-Bab’daki saldırılardan sonra yeniden hatırlanır, konuşulur oldular.
15 Temmuz şehit ve gazileri ile diğer şehit ve gaziler arasında maddi-manevi anlamda yapılan ayırıma ilişkin alttan alta büyüyen rahatsızlığı, Genelkurmay Başkanlığı’na kadar ulaşan tepkileri anlatmayacağım.
Merasim Sokak saldırısında hayatını kaybedenlerdenden birisi de 31 yaşındaki Ayşegül Pürnek’ti. Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni bitirdikten sonra Ankara’ya gelmişti. 5 yıldır Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda sivil memur olarak çalışıyor, annesine de o bakıyordu.
Annesi ve abisi Kayseri’deydi.
Ayşegül Kayseri’nin ilk kadın şehidiydi.
Ankara’da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki masasına çiçekler ve resmi, koltuğuna Bayrak kondu. Odasının halen de bu halde olduğu söyleniyor.
Kayseri’deki evine bayraklar asıldı.
Ayşegül gözyaşları arasında toprağa verildi.
Dönemin Garnizon Komutanı Tümgeneral İsmail Yalçın evine giderek, şehadet belgesini teslim etti.
Dönemin Valisi Orhan Düzgün aileye ev verileceğini söyledi.
4 ay sonra şehit aileleri için düzenlenen iftarda Garnizon Komutanı Yalçın da Ayşegül’ün ailesine ev sözünü tekrarladı.
Sonra?
Aileye bir miktar tazminat ödendi.
Lâkin bugüne kadar ses-seda çıkmadı.
Acılı anne hakkını aramak ve sormak üzere yakın zamanda Valiliğin kapısını çaldı.
Ama Valiyle görüşemedi, görüştürülmedi. Görevliler, “Derdinizi bize anlatın, iletiriz” dedi.
Durumunu anlattı… Haklarını sordu… Verilen sözleri hatırlattı…
“O Vali ve Garnizon Komutanı FETÖ’den tutuklandı” cevabı verildi.
Anneye “güle güle” derken, telefon numarasını aldılar yine de.
Valilik merdivenlerinden gururu kırılmış bir şekilde inerken gözyaşları yanaklarından süzülüyordu… Derdi, ev değildi… Böylesine rencide edilmesi zoruna gitmişti…
2 dakika sonra Vali’nin makamından çıkıp, arabasına binip gittiğini, kendisine 2 dakika ayrılmadığını görünce iyice üzüldü.
Tam o esnada telefonu çaldı. Valilik’ten aradığını söyleyen birisi, “Size tazminat verilmedi mi?” diye sordu.
Verilmişti, verilmesine de…
“Tazminat almışsın, daha ne evi?” dercesine yapılan bu muamele karşısında tamamen yıkıldı.
Söylenecek, sorulacak çok şey var da uzatmayacağım.
Ayşegül’ün ve diğer şehitlerimizin ailelerinin hali nicedir, haberdar mıyız?
Müyesser YILDIZ
27 Aralık 2016
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/sehit-aysegulden-geriye-ne-kaldi-2712161200.html