İçeriğe geç

Başkanlık Olursa 15 Temmuz Çözülecek mi?

Her anlamda ülkenin ve devletin altını üstüne getiren 15 Temmuz’un siyasi ayağının ortaya çıkarılmadığını biliyoruz.

Ya askeri ayağı, yani “Yurtta Sulh Konseyi” denilen “FETÖ’cu cuntanın” yöneticileri?

Aralık ayı başında Milliyet Gazetesi 15 Temmuz’u soruşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tespitlerini yayınladı.

Buna göre, TSK üst yönetiminde görev alan en az 30 tuğgeneral ve albayın cunta içinde yer aldığı belirlenmişti. Belirlenen isimlerin en başında Tuğgeneral Mehmet Partigöç yer alırken, diğer üst düzey komutanlar da şöyle sıralanmıştı:

“Ömer Faruk Harmancık, Hamza Koçyiğit, İrfan Arabacı, Gökhan Şahin Sönmezateş, Faruk Bal, Salih Ulusoy, Sadık Kalyoncu.”

Milliyet’in bu haberinden birkaç gün sonra Milli Savunma Bakanlığı’nın TBMM Darbe Komisyonu’na gönderdiği “Darbe konseyinin karargah sorumluları” listesi ortaya çıktı.

Bakanlığın listesinde de, “Genelkurmay Başkanlığı karargâhı Tuğgeneral Mehmet Partigöç, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhı Tuğgeneral Erhan Caha, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhı Tuğamiral İrfan Arabacı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhı Hv. İst. Kur. Albay İlhan Karasu, Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhı Tuğgeneral Faruk Bal ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Karargâh sorumlusu olarak Yarbay Mustafa Şaban Gümüşiğne” isimleri vardı.

Geçen hafta ise İçişleri Bakanlığı’nın yine TBMM Darbe Komisyonu’na gönderdiği “darbenin beyin takımı” listesi açıklandı. Bu liste, MSB listesinin aynısıydı.

-Akın Öztürk veya Hamza Koçyiğit Nerede?-

15 Temmuz gecesi darbenin başına geçmesi için Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı “ikna” etmeye çalışan Mehmet Dişli’nin bu listelerde yer almamasına daha önce dikkat çekmiştik.

Yaklaşık 1.5 ay önce ek ifade veren Dişli’nin, “Ertesi gün saat 15.30’a kadar Çankaya Köşkü’ndeki kriz masasında görev yaptım. Buna başta Sayın Başbakanımız olmak üzere hepsi şahittir” şeklindeki iddiasının bugüne kadar yalanlanmadığını da vurgulayıp, devam edelim.

Darbenin ilk gününden beri “1 Numara”nın Akın Öztürk olduğu söylenmiyor mu? Peki listelerin hiçbirisinde bu isim neden yok?

Bir başka konu. Malum darbecilerin “görevlendirme listeleri” ortaya çıktı. Listelerde karşısı boş bırakılmış bazı isimler halen görevdeyken, bazılarının tutuklandığını gördük… Keza “göreve devam” denilenlerin yine bir kısmının tutuklandığını, bir kısmının tutuklanmadığını… Ya da kızağa çekilmiş gözükenlerden bazılarının darbeden sonra terfi ettirilip, aktif görevlere getirilirken, yine bazılarının tutuklandığını…

Mesela darbede EDOK Kurmay Başkanıyken bir hafta sonra İzmir’de tutuklanan Tümgeneral Hamza Koçyiğit. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tespitlerine göre, cuntanın içinde yer alan 30 isimden biri. Ama Ankara’daki darbe soruşturmasından değil, İzmir Casusluk soruşturması kapsamında tutuklandığı bildiriliyor. Dahası darbecilerin görevlendirme listesine göre, EDOK Kurmay Başkanlığı’ndan Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine çekilmesi planlanmış.

Özetle darbenin üzerinden 6.5 ay geçtiği halde vazgeçtik siyasi ayağı, “cuntanın” kimlerden oluştuğunu bile öğrenememiş durumdayız.

-Meclis Komisyonu Niye Çalışamadı?-

Tüm bunları ortaya çıkaracağı sanılan Meclis Komisyonu Hulusi Akar, Hakan Fidan, Zekai Aksakallı gibi en kilit isimleri dahi dinlemeden çalışmalarını tamamladı. Şimdi raporu yazılıyor.

Çıkacak raporda, “FETÖ yapılanmasının” taa Lozan’a kadar götürülmesine, 1980 darbesi ve 28 Şubat’ın ana sorumlu gösterilmesine hazır olun.

Nereden biliyoruz? Erdoğan ve komisyonun AKP’li üyelerinin açıklamaları ile yandaş medyanın haberlerinden.

Erdoğan daha komisyon kurulmadan, “Buradan bir şey çıkacağına pek inanmadığını” söylemedi mi?.. “T.C.’nin kuruluşundaki yanlışlar” ve “28 Şubat zihniyetinin FETÖ’nün önünü açtığını” anlatmadı mı?!.

Komisyona çağrılan isimlere AKP’lilerce daha çok “FETÖ ve 28 Şubat bağlantısı” sorulmadı mı?!.

Anadolu Ajansı geçtiğimiz günlerde yaptığı bir haberle, “FETÖ/PDY’nin polis teşkilatında 1970’li yıllardan itibaren örgütlenmeye başlayıp, 80’li yıllarda emniyet piramidinin tabandan tavana tüm basamaklarında güçlendiğini” duyurmadı mı?!.

Asıl önemlisi, komisyonun kilit isimleri dinlemesi ve bunun için görev süresinin uzatılması beklenirken Erdoğan daha 9 Aralık’ta “Artık Darbe Komisyonu yapacağı çalışmalarını yaptı. Şöyle süratle inşallah şu son adımlarını da atıp artık raporunu hazırlayıp göndermek suretiyle görevini tamamlarsa isabetli olur diye düşünüyorum” demedi mi?!.

-Cumhur/Başkan Sisteminde Meclis Bağımsız Olacak Ya-

Şuraya gelmek istiyoruz:

Cumhur/Başkan sistemi her derde deva olarak sunuluyor. Öyle ki, sanki şimdiye kadar “barbarmışız” gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Milletin medeniyet hedeflerine ulaşabilmesinin yolunun sonucun ‘evet’ çıkmasıyla açılacağını” müjdeliyor.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun, “Yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminin yasama ve yürütme erkleri arasına kesin bir ayrım koyacağını, getirilen değişiklikte Cumhurbaşkanlığının yürütmeyi, parlamentonun da yasamayı temsil edeceğini” söylüyor.

Başbakan Binali Yıldırım da Meclis’in güçlü ve bağımsız hale gelip, hızlı çalışacağını, denetleme görevini yerine getireceğini anlatıyor.

Biliyoruz ki, anayasa değişikliği kabul edilir edilmez Erdoğan aynı zamanda ve resmen AKP Genel Başkanı da olacak.

Daha “fiili” durumu legalleşmeden AKP, yani Meclis çoğunluğu üzerinde böylesine etkili/yetkili olan birisinin “çift şapkadan” sonra Meclis’e “bağımsızlık” vereceğine inanmamız isteniyor da;

15 Temmuz gerçekten çok önemli. Erdoğan’ın ifadesiyle “Allah’ın lütfu”, Başbakan Binali Yıldırım’ın ifadesiyle, “Başkanlığın kapısını açan” bu kalkışma “Yeni Türkiye”nin kuruluşunun miladı sayıldığına göre, en önce şunu sormak gibi bir hak ve görevimiz yok mu?

“15 Temmuz’un aydınlatılmamasının müsebbibi de mevcut sistem midir?.. Yeni sistem bu büyük ihanetin tüm yönleriyle aydınlatılmasını sağlayacak mıdır?..”

Müyesser YILDIZ

5 Şubat 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/yanit-bekleyen-15-temmuz-sorusu–0502171200.html

Kategori:Uncategorized