Özellikle 15 Temmuz’dan sonra ağır eleştiri, hatta hakaretlere maruz kalan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar dolambaçlı yoldan kendisini savunmaya kalktığı için iki gündür kıyamet kopuyor.
İktidar yandaşları hem Hürriyet’in sahibi Aydın Doğan ve haberi yapan Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ı, hem de “Karargâh” adına bu açıklamaları yapanı hedefe oturtuyor.
“Cambaza bak cambaza” misali tuhaf bu kör dövüşünü yorumlamadan önce “Karargâh”ın “7 eleştiriye” verdiği “7 yanıtın” ne kadar samimi ve gerçekçi olduğuna bakalım.
1- TSK’da Başörtüsü Kararı : Bu kararla ilgili olarak Karargâh’ın görüşü alınmamış, yapılan düzenlemede Genelkurmay Başkanlığı’nın dahli olmamış. Normal mi değil mi, o ayrı konu, ama “görüş alınmadığı” doğru mu, doğru. Peki bu doğrunun söylenmesinden kim, niye rahatsız oluyor? 15 Temmuz’dan sonra TSK’yla ilgili onlarca karar alınırken, hangisinde Genelkurmay’a soruldu ki? Dahası askeri okulların kapatılmasına dair ilk kararnameden sonra Hulusi Akar’la görüşen CHP Milletvekili Dursun Çiçek, bizzat Akar’ın kendisine, “Bu konuda görüşümüz alınmadı” dediğini açıklamadı mı? O gün Akar’a hiçbir tepki göstermeyenlerin, bugün öfkelenmesinin sebebi ne?
2- Akit’e Başsağlığı Telefonu Açılması : Üzerinden tam 13 ay geçmiş. O günlerde konu tartışılmış, geçmiş gitmiş. Memlekette bu kadar dert, haksızlık varken, Genelkurmay’ın üzüldüğü şeye bakın!..
3- Cumhubaşkanı İle Yapılan Ziyaretler : O ziyaretlerden kim rahatsız olabilir ki?.. Meselenin, “devletin çıkarları için yapılan resmi temaslar” değil, daha geçen yıl, “Genelkurmay Başkanımız Riyad’dan hiç ayrılmamış, Umre yapmamıştır” deme ihtiyacı duyarken, bu yıl verilen görüntüler olduğunu anlamamışa benziyorlar.
4- ABD’li Generalin Ayağına Gitme : İncirlik’in önce Irak, sonra Suriye, 15 Temmuz’un ardından da Türkiye’yi bölme üssü haline geldiği ayan beyan ortadayken, görüşmelerin burada yapılması sorgulanmasın mı? Ki, ABD’nin PYD’yi alenen silahlandırdığı, üstelik bunları twitter hesabından paylaşmaya başladığı bir dönemde artık nerede görüştüklerinin de önemi kalmamış, niye hâlâ görüştüklerinin cevabının verilmesi zamanı gelmiş ve geçmektedir.
5- Çuvalcı Komutanın Madalya Takması : Karargâh, “Aynı madalya başka komutanlar tarafından da alındı” demiş. El hak doğru; Kenan Evren, Nurettin Ersin, İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ ve Hulusi Akar ABD madalyalı Genelkurmay Başkanlarımız. Bir de takılmayanlar var; Necdet Üruğ, Necip Torumtay, Doğan Güreş, Işık Koşaner ve Necdet Özel gibi. Buradaki birinci mesele şu; Acaba o isimlerden hangisine daha Kara Kuvvetleri Komutanıyken madalya verildi?.. İkinci ve daha önemlisi; Hangisinin madalyasını, Türk askerinin başına çuval geçiren biri taktı?
6- Kardak’a Gezi Kararlılık Mesajı : Karargâh Kardak’a gidilmesinin iç siyaset malzemesi yapılmasından, böylece de Yunanistan’ın ekmeğine yağ sürülmesinden rahatsız olmuş. Belli ki, Karargâh bu rahatsızlığın sebebini de tam anlayamamış. Milleti rahatsız eden, Yunanlı generaller adalarımızda cirit atarken, bizimkilerin uzaktan el sallaması, devamını getirmemesi, adalarımızın işgâli karşısında tek laf edememesidir.
7- Darbeci Dişli ile Ortak Villa İddiası : CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın gündeme getirdiği bu iddiayı Genelkurmay zaten kesin bir dille yalanlamıştı. Hâl bu iken, “7 dert” arasında bu konu sayılacağı yerde; 15 Temmuz’la ilgili olarak neden TBMM Komisyonu’na gidilmediği, millete bilgi verilmediği, Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın o gece Akar’a niye ulaşamadığı eleştirileri cevaplandırılsa daha iyi ve uygun olmaz mıydı?
Son olarak; “Neden bazı kesimlerin hedefinde sürekli Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanı var?” sorusuna Karargâh kaynakları şu yanıtı vermiş:
“Derinden üzülüyoruz. TSK’yı, siyaset içine çekmeye çalışıyorlar. Tek bir ordumuz var. Zor bir dönemde gerçek olmayan söylem ve iddialarla bu güzide kurumumuzun yıpratılması kimseye fayda getirmez.”
Hulusi Bey’i üzmeyelim de; Biz bu söylemi 15 Temmuz’dan önce TSK’daki “FETÖ’cüleri” yazdığımızda da duymamış mıydık?
-Buradan 27 Nisan E-Muhtırası Çıkmaz da-
İktidar medyası ve Hürriyet arasındaki kavgaya gelirsek;
Biliyoruz ki;
Hulusi Akar Erdoğan’dan, Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Ertuğrul Gazi Özkürkçü de Akar’dan habersiz adım atamaz.
Hande Fırat bu soruların cevabını Akar veya Özkürkçü’nün başına silah dayayarak mı almış?
Genelkurmay’dan, “Başörtüsü yasağını kaldıran düzenlemeden sonra görüş almak istendiğinde, ‘Bu konuda yetki Milli Savunma Bakanlığı’nda’ yönünde mesaj gönderildi. Hürriyet’in, Genelkurmay Başkanı ve TSK’yı hedef alan bir dizi iddiayı daha hatırlatması üzerine, genel çerçevede 7 eleştiriye, 7 yanıt verildi” şeklinde açıklama yapıldığına,
Hürriyet de, “Gazetemizin Ankara Temsilcisi Hande Fırat, habercilik amacıyla Orgeneral Akar’a yönelik söz konusu eleştiri ve suçlamaları Genelkurmay Başkanlığı İletişim Dairesi’ne sormuş, aldığı yanıtları da yine gazetecilik ölçüleri içinde haberleştirmiştir” dediğinde göre, hayır!..
Erdoğan’ın gazetesi Sabah’ın “Ulaştığı Genelkurmay kaynakları”, Hürriyet’in manşetinden duyulan rahatsızlığı belirtip, şunu söylemiş:
“Başörtüsü konusu, Hürriyet editoryal ekibi tarafından ‘Karargâh rahatsız’ başlığıyla ve kamuoyu algısını manipüle edecek şekilde yansıtıldı…”
Allah Allah biz mi yanlış gördük, okuduk. Zira haberin türban kısmında böyle bir ifade yok. Açıklamalarının arkasında bile duramayan, birkaç tepki üzerine, “Valla çarpıtmışlar” çırpınışına düşen bir “Karargâh”a ne denir ki?!.
Ve sahi bu kıyametin anlamı ne?
Birileri “durumdan vazife çıkarıp”, bu haberden yeni bir “27 Nisan e-muhtırası” destanı yazmanın mı peşinde? İyi ama Genelkurmay’ı “üzen” konuların da bunlara verilen cevapların da “ağırlığı” ortada. İkincisi; 27 Nisan için, “Bir muhtıra olarak kabul etmiyorum. Bunu o zamanki Genelkurmay’ın bir yaklaşımı olarak değerlendiriyorum” diyen Erdoğan, şimdi de çıkıp, açıklamanın bilgisi dahilinde yapıldığını söylerse, ne olacak?
Yoksa 28 Şubat arefesinde, yıllardır Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nda bekleyen “FETÖ”cü savcıların hazırladığı “28 Şubat’ın ekonomik ayağa” ile ilgili dosyanın açılacağı ve “Aydın Doğan’dan hesap sorulacağı” mesajı mı veriliyor?
Veya “Dere geçildi, atları değiştirme zamanı mı” ?!.
Ya da; TSK’nın iç güvenlik ve siyasete karışamadığını biliyoruz. Lâkin Suriye’de Rakka operasyonu, Barzani’nin bağımsızlık hazırlıkları, Kıbrıs gibi çok hayati ve acil dış güvenlik meselelerimiz var. Tabii mümkünatı yok da olur ya, peşinen Genelkurmay’ın asıl bu kritik konularda sesini çıkarmaması için mi abanıyorlar?
Netice-i kelâm; “Ordunuzu küçültün” diyen Almanya ordusunu büyütürken, “askeri vesayeti kaldırın” diyen ABD devlet yönetiminde askerlerin ağırlığını arttırırken, bırakın ülke meleselelerine dair görüşlerini, şahsına yönelik eleştirileri bile cevaplandırmasına izin verilmeyen bir Genelkurmay Başkanı’nın kime, ne hayrı olabilir ki?!.
Müyesser YILDIZ
26 Şubat 2017
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/aydin-dogana-28-subat-dosyasi-mi-acilacak–2602171200.html