İçeriğe geç

FBI’nın Bulduğu Belgede 28 Şubat’la İlgili Ne Vardı?

Gündemde 5.5 yıldır devam eden 28 Şubat davasında Savcı’nın, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı başta olmak üzere 60 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemesi var.

Sözkonusu iddianameyi hazırlayan, ancak geçen yıl “FETÖ”den tutuklanan ve ifadesinde bu soruşturmayla ilgili olarak dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le hangi görüşmeleri yaptığını itiraf eden eski Savcı Mustafa Bilgili de zaten sanıklar hakkında aynı cezayı istemişti.

Buyurun Bilgili’nin iddianamesinin sonucu;

“Yukarıda açık kimlikleri yazılı şüphelilerin Mahkemenizde yargılamalarının yapılarak eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK’nın 312/2. maddesi hükmü nazara alındığında daha lehe olan 765 sayılı TCK’nın 64. maddesi yollamasıyla 147, 31, 33, 40. maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırmaya ve adli emanette bulunan delillerin dosyada delil olarak saklanmalarına karar verilmesi kamu adına iddia ve talep olunur.”

Buyurun bu davaya yeni atanan ve 93 celsenin sadece 4’üne katılan Savcı Mehmet Hanifi Yıldırım’ın mütalaası;

“765 sayılı TCK’nun 64. maddesi aracılığıyla 147. Maddesinde düzenlenen suçu işledikleri anlaşıldığından, sanıkların eylemlerine uyan5237 sayılı TCK’nın 312/2. maddesi hükmü nazara alındığında daha lehe olan 765 sayılı TCK’nın 64. maddesi yollamasıyla 147, 31, 33, 40. maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırmalarına karar verilmesi.”

Mustafa Bilgili Kasım 2011’den beri yürüttüğü 28 Şubat soruşturmasının iddianamesini Nisan 2013’te tamamlamıştı.

O tarihten bugüne neler neler oldu, köprülerin altından ne sular aktı; Ancak dünkü mütalaa Bilgili’nin iddianamesinin 30 sayfalık özeti gibiydi.

Farkı; Bilgili’nin 103 sanığın (Bu süreçte 4 sanık hayatını kaybetti) tamamı hakkında aynı cezayı istemesi;

Bir de BÇG’nin Çevik Bir başkanlığındaki bir “cunta” tarafından kurulduğunu iddia etmesiydi.

Yeni Savcı, büyük bölümü yıllarca hapiste yatan 39 sanığın beraati yönünde görüş bildirirken, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın da BÇG’yi bildiğini savundu. Bir anlamda BÇG’nin yasadışı ve bir “cunta” değil, Genelkurmay Başkanlığı’nın bilgisi dahilinde, yasal bir yapılanma olduğunu söyledi.

-6 Yılda Neler Oldu?-

Soruşturmanın başladığı 2011 tarihinden bu yana neler yaşandığını özetlersek; MİT Müsteşarı tutuklanmak istendi… 17/25 Aralık süreci yaşandı… “FETÖ”nün devleti ele geçirmeye çalıştığı anlaşıldı… Ve 15 Temmuz oldu…

28 Şubat davası özelinde ise; İddianameyi hazırlayan savcı ile duruşma savcısı “FETÖ”cü çıktı… Mahkemenin bazı üyeleri “FETÖ”cülükten meslekten atıldı… 17/25 Aralık’tan sonra Mahkeme Başkanı ve Savcı iki kez değiştirildi… Soruşturmanın başlamasına yol açan “delilleri” getiren TSK’dan ihraç asker ile 28 Şubat hakkında suç duyurusunda bulunan avukatın “FETÖ”cü olduğu anlaşıldı… İddianame savcısına Genelkurmay’dan “belge” taşıyan Genelkurmay Adli Müşaviri darbecilikten tutuklandı… Bilirkişiler, “delillerin” büyük bölümünün “gerçek dışı” olduğunu tespit etti… Sadece Tansu Çiller ile iktidara yakın bazı isimler 28 Şubat için “darbeydi” derken, başta Mesut Yılmaz, Şevket Kazan ve Meral Akşener, onlarca tanık bunun bir darbe olmadığı yönünde ifade verdi…

İddianameyi hazırlayan Savcı Mustafa Bilgili ile ilk duruşma savcısı olan ve meslekten ihraç edilen Kemal Çetin hakkında bir not daha aktaralım:

Davanın 22 Ocak 2014’teki celsesinde savunma yapan sanıklardan emekli Albay Erkan Yaykır, iddianamedeki yanlışlıkları, kes-yapıştırları, çarpıtmaları delilleriyle ortaya koyduktan sonra Savcı Kemal Bilgili hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Celse sonunda halen bir başka mahkemede başkan olan dönemin mahkeme başkanı Tayyar Köksal, Yakır’ın savunmasının bir örneğinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilerek, suç duyurusunun incelenmesine karar verdi. Bunun üzerine duruşma savcısı Kemal Çetin söz istedi. Ancak Başkan Köksal, duruşmanın bittiğini, ara kararları açıkladığını hatırlatınca Çetin, “Böyle kararlar verirseniz, böyle çok suç duyuruları gelir. Burası şov alanına çevrilir. İddia makamını mağdur ettiğinizi düşünüyorum” diye tepki gösterdi. Başkan Köksal da, “Öyle düşünüyorsanız gereğini yapın” karşılığını verdi.

Bilgili ve Çetin’in bugünkü durumu malûm; Ancak görüldüğü gibi iddianameleri halen yürürlükte ve kelimesi kelimesine esas alınıyor.

-Bir Mahkemede Müebbet Bir Mahkemede Kumpas-

28 Şubat iddianamesinde yer alan bir çok delilin “gerçek dışı” olduğunun ortaya çıktığını belirtmiştik. Bunlardan biri; Balyoz darbe planı soruşturması kapsamında, Gölcük Donanma Komutanlığı’nda yapılan aramada elde edilen deliller…

Kumpas olduğu anlaşıldığı halde işte Savcı dünkü mütalaasında, bunları delil olarak gösterdi. Keza bilirkişilerin “Üzerinde oynanmış. Delil niteliği yok” dediği, “FETÖ”cü Tamer Tatar’ın teslim ettiği CD ve belgeleri… Ayrıca suç tarihi 28 Şubat-18 Haziran 1997 olarak belirlendiği halde 17 Temmuz 1997 tarihli bazı gazete haberlerini de…

Çok önemli bir başka konu;

Bilindiği gibi, dönemin FETÖ Emniyet imamı “Kozanlı Ömer” lakaplı Osman Hilmi Özdil 2007’de ABD’ye gittiğinde FBI tarafından sorgulandı. Özdil’in çantası ve üzerinden çıkan birtakım belgeler de Ankara’ya gönderildi, ancak bunlar “FETÖ” tarafından yok edildi.

Gün geldi devran döndü, bu dosya yeniden açıldı. Belgeleri yok ettiği öne sürülen aralarında Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in de bulunduğu 18 eski istihbaratçı hakkında iddianame hazırlandı. Bu arada FBI’dan 2007’deki o sorgunun bilgi ve belgeleri istendi. FBI da gönderdi.

Gelen bilgiye göre, Osman Hilmi Özdil’in üzerinden sonradan Ergenekon’da sanık olarak bazı kişilerin isimlerinin bulunduğu bir not çıkmıştı. “Saner Fruy – (Şener Eruygur), Ümit Sayın – (Habip Ümit Sayın), Mustafa Balbag – (Mustafa Balbay), Sevgi Ereral – (Sevgi Erenerol), Kemal Kednasig – (Kemal Kerinçsiz), Taner Ünal – (Taner Ünal), Emin Şirin – (Emin Şirin), Kemal Yavuz – (Kemal Yavuz)” şeklinde.

“FETÖ”nün emniyet imamının üzerinden çıkan not defterinde yer alan isimler bunlardan ibaret değildi. “H. Özkasnad, Kuridakai” gibi isimler de vardı.

Eski istihbaratçılarla ilgili hazırlanan iddianamede, bu notlar ve isimlerle ilgili şu değerlendirme yapıldı:

“FBI tarafından gönderilen ve 18 Nisan 2007 tarihinde Osman Hilmi Özdil’in üzerinden elde edilen belgelerdeki el yazısıyla yazıldığı belirtilen bir not kağıdında daha sonra kamuoyunda ‘Ergenekon Davaları’ olarak bilinen soruşturmalarda tutuklanan bazı isimlerle oldukça benzerlik gösteren, bir nevi basit bir kriptolama yöntemiyle kriptolanmış, mevcut haliyle yabancı bir ülke görevlisinin şüphelenirse internet üzerinden arama motorları üzerine yazdığında hiçbir sonuç bulamayacağı ancak ülke gündemine hakim her Türk vatandaşının kolayca anlayacağı şekilde isim listesi olduğu, 12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen el bombalarından yaklaşık 2 ay kadar önce bu isimlerin örgütün sözde emniyet ve sözde MİT imamlarının üzerinde çıkmış olmasının bu davaların kumpas olduğunu ortaya koyduğu, bu isimlerin daha dava başlamadan ve söz konusu şahıslar hakkında adli bir soruşturma olduğu kamuoyuna yansımadan önce biri ‘kimya öğretmeni’ diğeri de ‘sigorta acentesi sahibi’ 2 şahsın üzerinden isimlerinin çıkmış olması, açık kaynaklarda iddia edildiği şekilde şahısların örgüt tarafından Emniyet ve MİT’in başına sorumlu imam olarak atandıkları ve bütün ülke gündemini derinden sarsacak bir operasyondan önce örgüt lideri Fetullah Gülen’e bilgi vermek için ABD ülkesine gittikleri iddiasını doğruladığı anlaşılmıştır.”

Aynı iddianamede, 28 Şubat davasının da önceden planlanıp kurgulandığı vurgulanıp, “Not defterinde yer alan ‘H. Özkasnad’dan kastedilenin Erol Özkasnak, ‘Kuridakai’den kastedilenin ise İsmail Hakkı Karadayı” olduğu anlatıldı.

Bu iddianameye ne oldu derseniz; Kabul edildi ve halen Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “FETÖ çatı davası” ile birleştirildi.

Özetle 28 Şubat davasının hâli; 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “kumpas”, 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “müebbetlik” suç!..

Hangisi doğru?.. Hangisine inanalım?..

Müyesser YILDIZ

22 Aralık 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/abdde-yakalanan-fetocunun-uzerinden-28-subatla-ilgili-ne-cikti-2212171200.html

Kategori:Uncategorized