İçeriğe geç

Genelkurmay Said-i Nursi’ye Üniformalı Ziyaret Hakkında Ne Düşünüyor?

İki gün önce, “30 yılda nereden nereye?” denilecek bir ziyarete tanık olduk.

Evvela 30 yıl öncesine gidelim.

“FETÖ’nün TSK yapılanması” miladının 1986 olduğu söylenir.

Evet, o vakitler TSK’sı, MİT’iyle devlet, askeri liselerdeki faaliyetleri tespit eder. İşte bundan sonradır ki, “FETÖ” hücre yapılanmasına geçer.

O yıl tespit edilen faaliyetler üzerine dava açılır. İzmir DGM’de görülen davada, “abilere” ceza verilir.

1988’de sonuçlanan dava dosyasına bakıldığında genel tablo şudur:

“Abiler” daha o zamandan kod adı kullanmaktadır…

Ortaokulların son sınıfında okuyan başarılı ve fakir öğrencilere el atılmıştır…

“Nurculuk Cemiyetine mensup kişiler” tarafından bu öğrencilere dershane haline getirilmiş apartman dairesi ve benzeri yerlerde ücretsiz olarak fen liseleri ile askeri liselere giriş sınavlarına hazırlama kursları verilmektedir…

Askeri öğrenciler bu dershanelere sivil kıyafetle götürülmekte, okul süresince ve yaz tatillerinde de takip edilip, kamplarda eğitilmektedir…

Dershanelerde, kurslar dışında Said-i Nursi risaleleri ve Fetullah Gülen kasetleri dinlettirilmekte, ayrıca iyi olmayan bu düzeni değiştirip, yerine şeriat düzeni getirileceği, “Şimdiki subayların dinsiz olduğu, yüksek rütbelilerin ne namaz kıldığı ne din işleriyle uğraştığı” anlatılmakta ve “Siz başa geçtiğinizde böyle olmayacak” denilmektedir…

Kurslar sonucu askeri lise sınavlarını kazanan öğrencilere, öncesinde özel sağlık muayenesi yaptırılmakta, sakatlığı çıkan öğrencinin fotoğrafı değiştirilerek, başka öğrenciler muayeneye sokulmakta ve sahte sağlam raporu almaları sağlanmaktadır…

Hasılı; Artık ezbere bildiğimiz “yol ve yöntemler”… 30 yıl önce böylesine somut bir şekilde tespit edildiği halde gereği yapılmadığı, önlemi alınmadığı için kanlı 15 Temmuz’u yaşadık!..

-Mahkeme Kararındaki Said-i Nursi-

Sözkonusu davada, üzerinde durmak istediğimiz asıl konu ise mahkemenin gerekçeli kararında yer alan Said-i Nursi değerlendirmesi. Özetle şunlar anlatıldı:

“Nurculuk akımının yaratıcısı olan Said-i Nursi (Kürdi) adlı şahsın yazığı ve Nurculuğun ilke ve prensiplerini açıkladığı Nur risaleleleri, mühnasıran İslâm dinininin tefsir ve izahından ibaret değildir. Türk milliyetçiliği reddedilmekte, hatta zararlı ve tehlikeli olduğu, Türkiye’nin de dahil olacağı tamamen şeriat hükümlerine ve İslami esaslara göre düzenlenmiş ve merkezi Mekke olmak üzere bir İslâm devleti kurulması ve bu devlette Arapların hakim bir unsur haline getirilmesi lüzumu önerilmekte, yine T.C.’nin tamamen şeriat esaslarına ve İslâmi siyasi prensiplere göre teşekkül etmesi gerektiği, hilafet ve saltanatın geri getirilmesi lâzım geldiği, devrim kanunlarının geçici olduğu, Kur’an dışında bir Anayasaya ihtiyaç bulunmadığı, İslâmlığın düsturlarına uymayan devrimlerin meşru olmadığı belirtilmektedir. Ayrıca Said-i Nursi laik bir cumhuriyet rejimi kurduğu için Atatürk’e düşman kesilerek, onu Ebusüfyan ve Deccal’e benzetmiş, ona ‘Tek gözlü Deccal, ya iman et, yahut bütün dünyanın maskarası olacaksın’ diye ağır tecavüzlerde bulunmuştur. Yine risalelerde, çok kadınla evlenmenin propagandası yapılmakta, boşanma ve miras meselelerinin tamamen şeriat hükümlerine tabi olması istenmekte, faizin yasak olduğu, bankaların kapatılmasının gerektiği belirtilmekte, bugünkü modern mahkemelerin kaldırılarak yerlerine şer’i mahkemeler açılması teklif edilmekte, Parlamento üyeleri Kur’an hükümlerine göre hareket etmeye davet edilmektedir.”

Kararda, Said-i Nursi’nin “Kürtçülük” faaliyetlerine de değinilip, “Uyan ey Selahattin’i Eyyübi’nin torunları Kürtler” sözleriyle, “Tahrik ve teşviklerde bulunup, memleketin bütünlüğünü bozmaya matuf amaç ve gaye sarfettiği” vurgulandı.

Ayrıca Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin daha 1978 tarihinde aldığı bir kararda, “Said-i Nursi Atatürk İnkılaplarını ve Cumhuriyet ilkelerini benimsememiş, Türk Milleti’nin şeriat hükümlerine göre idare edilmesi ve hilafetin geri getirilmesi gerektiğine inanmış bir kişidir” denildiği hatırlatıldı.

-30 Yıl Sonra Üniformalı Ziyaret-

Peki oralardan nereye gelindi? İşte iki gün önce tanık olduğumuz ziyarete!..

Bugün siyasilerin, Said-i Nursi’ye bakışları malûm… Doğduğu köye gidiliyor, adına etkinlikler düzenleniyor vs.

Lâkin ilk kez askerlerin resmi üniformalarıyla buraya gidip, “sohbetlere” katıldığını gördük. Haliyle, “FETÖ’nün sohbetleri” hatırlandı.

Bunun peşinden, operasyondaki askerleri etrafına toplayıp, Menzil cemaatinin ilahisini okuyan bir askerin görüntüsü ortaya çıktı.

Ardından Erdoğan’ı Kocaeli Valililiği’ni ziyaretinde karşılayan kortejin içinde, Osmanlı komutanı olarak sarıklı bir figürün yer aldığı görüldü.

Yaşanan bunca acı tecrübe, ödenen ağır bedellere rağmen; Dün “gizli” iken, bugün böylesine alenileşme, hatta teşvik dışında değişen ne var?

Herşey ne kadar olağanlaştıysa, birkaç yazar dışında “üniformalı ziyarete” değinen olmadı. O yazarlardan birisi de Yeniçağ’dan Arslan Bulut’tu. Arslan’ın, Said-i Nursi ve Gülen’in “Yol haritası ve misyonunu” özetlediği yazısının başlığı, “Şimdi de Saidi Nursi devleti mi kuruluyor?” idi.

30 yıl önceki mahkeme kararında anlatılanlar, gidişat ve “Yeni Türkiye”nin manzarası ortada!..

O görüntüler görmezden gelinirken, bir şey daha oldu; İktidara muhalif görüşleriyle bilinen emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu’na askeri tesislere giriş yasağı konduğu ortaya çıktı.

Görüşlerinden dolayı Pamukoğlu’na “yaptırım” uygulayan Genelkurmay’ın, “üniformalı ziyaret” karşısındaki sessizliği nasıl yorumlanmalı? Yıllarca mücadele ettikten sonra Said-i Nursi’ye “iade-i itibar” mı?

İyi de yarın öbürgün oraya, hatta iktidar katında kabul gören başka “Şeyhlere” akın akın üniformalı ziyareti başlarsa ne olacak?

Sahi, TSK nereye?

Müyesser YILDIZ

20 Ocak 2018

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/genelkurmay-said-i-nursiye-uniformali-ziyaret-hakkinda-ne-dusunuyor-2001181200.html

Kategori:Uncategorized