İktidardan önce “Hıristiyan Birliği”, iktidardan sonra “Stratejik hedefimiz” denilen Avrupa Birliği’nin meclisi AP’nin aldığı, “Afrin’den askerinizi çekin” kararına, tepki üstüne tepki geldi.
Erdoğan, “Ey Avrupa Parlamentosu, siz bu millete ne zamandan beri akıl vermeye başladınız? O aklı kendinize saklayın. 3.5 milyon Suriyeliye 7 yıldır bakan biziz. Kapıları açıp gönderseydik, kaçacak delik arayacaktınız, delik. Şu anda da istediğiniz kararı alın, bir kulaktan girer öbür kulaktan çıkar. Sizin aldığınız kararların kıymeti harbiyesi yok” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, kararı “çıkıntılık yapma” olarak niteleyip, şunları söyledi:
“Kusura bakmasınlar, onlar sıcacık koltuklarında otururken Türkiye hem kendi ülkesinde hem de Avrupa’ya terörün yayılmasının önüne geçiyor. Bir anlamda Türkiye, Avrupa’yı terörden koruyor. Bu kararları almadan önce dönüp dolaşıp, yatıp kalkıp Türkiye’ye dua etmeleri lazım. İşte efendim ‘Kürt kuvvetler’… Ne zamandan beri PKK’lılar, PYD’liler, YPG’liler, eli kanlı örgütler ‘Kürt kuvveti’ oldu. Bunlar tamamen vizyonsuz, cahilce, bölgenin sorunlarından bihaber insanların verdiği kararlar. AP’nin bu anlamda sicili bozuk. Aldığı kararların bir yaptırımı da yok zaten.”
Başbakan Yardımcıları Bekir Bozdağ ile Fikri Işık da kararın “yok hükmünde” olduğunu açıkladı.
-AP’nin Çıkıntılıkları-
Evet, Başbakan Yıldırım’ın da belirttiği gibi, AP’nin bu konularda “sicili bozuk” ve pek çok “çıkıntılık” yaptı. İşte bazı örnekler:
13 Aralık 1995’te; “Türk Hükümetine, PKK’ya ve diğer Kürt örgütlerine Kürt konusunda şiddete dayanmayan ve siyasi bir çözüm bulmaları için ellerinden gelen tüm çabayı göstemeleri için” çağrıda bulundu.
18 Ocak 1996’da, “AP, PKK Başkanı tarafından tek taraflı olarak ateşkes ilân edilmesini memnuniyetle karşılar. Türkiye’deki tüm ilgililere, bu fırsattan yararlanarak Güneydoğu bölgesindeki sorunlara şiddete dayanmayan ve siyasal bir çözüm bulma amacıyla ulusal düzeyde bir diyaloğu başlatmanın yol ve araçlarını düşünmeleri için çağrıda bulunur” dedi.
15 Şubat 1996’da şu kararları aldı:
– Avrupa Parlamentosu, Doğu Ege’de Kardak Adası ile ilgili olarak Türkiye’nin provokatif askeri operasyonlarından kaygı duymaktadır. Kardak adası, 1923 yılındaki Lozan Antlaşması, 1932 yılında İtalya ve Türkiye arasındaki protokol ve 1947 Paris Antlaşmasına göre, Oniki Adalar grubuna dahildir.
– Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin AB’nin bir üye devleti olan Yunanistan’ın egemenlik haklarını tehlikeli bir biçimde ihlal etmesinden ve Ege’deki askeri gerginliğin artmasından ciddi biçimde kaygı duymaktadır. AP, Yunanistan’ın sınırlarının, aynı zamanda AB’nin dış sınırlarının parçası olduğunu vurgular.
20 Haziran 1996’da, “TSK’nın Türkiye’nin doğusunda son zamanlarda gerçekleştirdiği askeri operasyonlardan ve PKK tarafından 15 Aralık 1995’te ateşkes ilan edilmiş olmasına rağmen barışçıl bir çözüm sağlama çabalarını reddetmesinden büyük kaygı duyduğunu” bildirmekle kalmadı, “Operasyonların durdurulması ve tüm Kürt örgütlerle görüşmelere başlanması” çağrısı yaptı. Ayrıca af ilân edip, “Bayan Leyla Zana ile diğer DEP üyelerinin derhal serbest bırakılmasını” istedi.
19 Eylül 1996’da TSK’nın Irak’ın kuzeyinde düzenlediği operasyonlara, “Türkiye’nin Kuzey Irak’ta bir güvenlik bölgesi yaratma niyetini mümkün olan en sert terimlerle reddeder, bu girişimi ciddi bir uluslararası hukuk ihlali olarak değerlendirir ve Türkiye’yi bu plandan vazgeçmeye ikna etmesi için AB Konseyi’ne çağrıda bulunur” kararıyla tepki gösterdi. Aynı kararda, “Kıbrıs’taki işgâlci askeri güçlerini geri çekilmesi” talebi de yer aldı.
17 Eylül 1998’de; “Kuzey Irak’ın işgâlini lanetleyip, PKK’yla baş etme ihtiyacının uluslararası sınırların ihlâl edilmesini haklı kılmadığını” bildirdi.
22 Temmuz 1999’da, “Bay Öcalan’a verilen cezayı lanetledi”.
10 Şubat 2000’de; “Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının yüzde 37’sini yasadışı bir biçimde işgâl ettiğini” öne sürdü.
15 Kasım 2000’de; “Ermeni soykırım” iftirasını kabul etmemizi buyurdu!..
Liste uzun.
Görüldüğü üzere AP’de milim değişiklik yok… Ama Türkiye’de çok değişilik olduğunu, “AB üyeliği yolunda Türkiye’nin prangası” olarak nitelendirilerek, o haksız hukuksuz taleplerin zaman içinde yerine getirildiğini biliyoruz.
– Yok Hükmünde mi? Bağlayıcılığı Yok mu?-
Elbette ki, AP’nin son Afrin kararını aklen, vicdanen, ahlâken kabul etmek mümkün değil.
Lâkin yöneticilerimizin söylediği gibi, “Yok hükmünde ve bağlayıcılığı yok” mu?
Evet 2004’e kadar AP’nin kararları “Yok hükmünde” idi ve “bağlayıcılığı yok”tu.
Aralık 2004’te Erdoğan ve Gül’ün katıldığı AB Zirvesi’nde, Türkiye’nin üye yapılmayıp, AB’ye demirleneceğini adeta bağıran karar alındı. Bir yığın taviz karşılığında da 1 yıl sonrası için müzakereye başlama tarihi lutfedildi.
Müzakerelere başlama tarihi 3 Ekim 2005’ti. Törenlerle başladı, sonrası malûm. Fransa ve Rum kesiminin birçok başlığı veto etmesi sonucu kesildi.
İşte o vakit bir “Müzakere Çerçeve Belgesi” imzalandı. Bu belgenin “Müzakerelerin Esasını” düzenleyen 10’uncu maddesinde de “AB müktesebatının” neler olduğu sıralandı. Sözkonusu maddenin üç ve dördüncü bölümlerinde bakın ne yazıyor:
– Birlik çerçevesinde kabul edilen hukuken bağlayıcı olan veya olmayan diğer işlemler (örneğin, kurumlararası anlaşmalar, ilke kararları, bildirimler, tavsiyeler, kılavuzlar)…
– Ortak dış ve güvenlik politikası çerçevesinde kabul edilen ortak eylemler, ortak tutumlar, deklarasyonlar, sonuç bildirgeleri ve diğer işlemler…
-AP’ye “Eyyy” de Boşa Çıkmıyor mu?-
Her gün ABD’nin terör örgütlerinin yanında olduğunu anlatıyor, ama görüşmeye devam ediyoruz…
Sadece 1 hafta önce, “Ey NATO neredesin? Hadi bakalım Suriye’ye gel, niye gelmiyorsun?” dedik. Dün akşam Erdoğan’ın, doğum gününü kutlamak için NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’i aradığını, bu arada Zeytin Dalı Operasyonu hakkında bilgi verip, “Türkiye’nin NATO değerlerine ve müttefiklik ruhuna bağlı kalmaya devam ettiğini” bildirdiğini öğrendik…
Şimdi AB ile durumumuza gelelim. İlişkileri rayına oturtup, müzakereleri yeniden başlatmaya çalışıyoruz. Nitekim çok uzun bir aradan sonra , Erdoğan 26 Mart’ta Bulgaristan’ın Varna kentinde yapılacak olan AB Liderler Zirvesi’ne katılacak.
Bir yanda AP’nin o ahlâksız, ama “Müzakere Çerçeve Belgesi”ne göre, “Müktesebat”tan sayılan kararı… Öte yanda müzakerelerin yeniden başlaması çabaları ve AB Zirvesine katılım…
“Ey AP, aldığınız kararların kıymeti harbiyesi yok” çıkışı bugünden boşa düşmüş olmuyor mu?
Müyesser YILDIZ
17 Mart 2018
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/hem-eyyy-ap-diyoruz-hem-de-avrupayla-arayi-duzeltmeye-calisiyoruz-17031828.html