AKP Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta’nın, “İnsan hakları ihlali deyince, somut iki tane olay bile gündeme getiremiyorlar… Türkiye’de insan hakları ihlali olduğunu söylemek, artık abesle iştigâldir” şeklindeki açıklaması üzerine üç gün önce bir yakını yüzünden KHK ile kamudan ihraç edilmiş olanların avukatlık yapmasına dahi nasıl izin verilmediğini “somut” örneklerle anlattık.
Binlerle ifade edilen bu durumdaki kişilerle ilgili olarak Meclis’teki 90 hukukçu milletvekilinden ses çıkmadı, ancak Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu, telefonla arayarak, hem neler yaşandığını, hem de çözüm için neler yaptıklarını anlattı.
-İlk İhraçlar Sağlıksız ve Dedikoduyla Yapıldı-
Söze, KHK ile kamudan ihraç edilenlerin kamuda istihdam edilmeyeceği kararının alındığını hatırlatarak başlayan Feyzioğlu, şöyle devam etti:
“Doğal olarak biz de, ‘Avukatlık yapmak için müracaat edenleri istihdam etmiyoruz, levhaya yazıyoruz’ dedik. Somut ayırım şudur; Levhaya yazdığımız, KHK ile ihraç edilmiş olanları müşavir vs. olarak alamayız, ama serbest çalışabilir. Kamuda istihdam etmediğimiz için de yapılan işlemler hukuka uygundu. Ancak Adalet Bakanlığı bunu kabul etmedi. Herkese dava açıldı. Mahkemeler de 15 gün ila 1 ayda sadece kanuna değil, KHK’ya da aykırı olarak yürütmeyi durdurma kararları verdi. İstinafa gittik, ama burada da kaybettik. Danıştay’a gittik, ‘Ben bakmam’ dedi ve maalesef kararlar kesinleşti. Bize göre, bu durumda olanları levhaya yazmamızda sakınca yoksa da yanlış olduğunu düşündüğümüz yargı kararları geldikçe, mecburen uyguladık ve levhaya yazamaz hale geldik. Verilen kararların Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırılığı açık olduğu için bu durumdaki insanlara haklarını orada aramalarını öneriyoruz.”
Özellikle ilk dönemdeki KHK ihraçlarının sağlıksız ve dedikoduyla yapıldığını bildiklerini, FETÖ’nün ByLock’ta Morbeyin tuzağı kurduğunun ortaya çıktığını, ayrıca hiç bilinmeyen ihbarcıların ihbarlarıyla işlem yapıldığını da vurgulayan Feyzioğlu, şu uyarıda bulundu:
“Tüm bunların üstüne yapılan bu hukuki yanlışlıkların, FETÖ’yle mücadelede çok sayıda insana, ‘Biz mağduruz’ deme fırsatı verdiğini düşünüyoruz. Böylece örgüt, bir yandan militan devşirirken, öte yandan mesleği hukuksuz bir biçimde elinden alınan insanlar, aileleriyle birlikte devlete düşmanlaştırılıyor. Bu ise sadece ve sadece FETÖ’nün işine yarıyor”
-Kararname Mahkeme Kararının Üstünde mi?-
Sorunun sadece KHK ile ihraçlar yüzünden kişilerin Barodaki kaydının iptal edilmesi veya kaydının yapılmamasından ibaret olmadığını, bambaşka bir sürecin daha yaşandığını belirten Prof. Metin Feyzioğlu, şunları söyledi:
“Beraat kararları gelmeye başladı. O kadar net ki, hiçbir delil yok ki, beraat kararı verilmiş. Biz bu defa, ‘Her ne kadar KHK ile ihraçlarda kesin yargı kararı var, alamıyorsak da bir ceza mahkemesinin beraat kararı, devletin üstünkörü veya şeffaf olmayan KHK ile ihraçlarından üstündür. Suçsuzluk karinesini güçlendirmiştir’ diyerek, beraat edenleri levhaya yazmaya başladık. Beraat edenler içinde Morbeyin mağdurları da vardı. Bir başka sıkıntı; Kişi hakkında soruşturma yapılmış, ama dava açılmamış. Bunun anlamı, ‘Hakkında delil bile yok’ demektir. Ancak Adalet Bakanlığı, hem beraat etmiş, hem de hakkında dava açılmaya gerek duyulmamış olanların da ruhsatlarının iptali için dava açıyor. Gerekçe ise yine KHK’nın varlığı.”
-Zırıl Zırıl FETÖ’cü Ama-
Prof. Feyzioğlu, süreçteki çarpıklıkla ilgili şu çok çarpıcı örneği de verdi:
“Bir de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile kurtulanlar var. Bunlar, iddia olunan suçu avukatlık mesleğinden önce işlediği için ihraç edilmemiş, 8 seneyle yargılanmaya başlamış, itirafçı olmuş, 2 yılın altında ceza almış ve hükmün açıklanması geri bırakılmış. Karar böyle olduğu için müracaat ettiğinde, ‘Baroya almıyoruz’ deme gerekçemiz yok. Çünkü Anayasa Mahkemesi, avukatlığa kabulde engel haller arasında sayılan Avukatlık Kanununun, ‘Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak’ şeklindeki düzenlemeyi 2013’te iptal etti. Dosyayı görüyoruz, zırıl zırıl FETÖ’cü ama, devlet memuru değil, KHK ile ihraç edilmemiş, sözkonusu suçu avukatlıktan önce işlediği ve itirafçı olduğu için ceza almamış. Yapacağımız bir şey yok, başvurusunu kabul ediyoruz.”
-Adalet Bakanıyla Görüştük-
Tüm bu sorunları Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e anlattıklarını belirten Prof. Feyzioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu gidişatın, AİHM’de yüzde yüz mahkumiyete yol açacağını ve takır takır mahkumiyet geleceğini söyledik. Sayın Bakan, incelenmesi talimatını verdi. Sıkıntıları bürokratlarla görüşüyor ve en azından ilk etapta beraat edenlerden başlanarak, mağduriyetlerin giderilmeye başlanmasını istiyoruz. OHAL sonrası bir normalleşmeye ihtiyaç var. ‘Kamuda istihdam edilsinler’ demiyoruz, o ayrı bir konu. Ancak hâlâ OHAL KHK’sı ihraçlarıyla bir serbest mesleğe intisabı engellemeye devam etmek, FETÖ’ye malzeme sağlamak olan mağdurların sayısını arttırmaktan başka bir şey değildir. Gerçek FETÖ’cüler bu çığlıklarla aklanıyor. Biz üstümüze düşeni yaptık. Kanuni hiçbir engel yok, yargısal yanlışlık, yoruma dayalı bir uygulama var. Adalet Bakanlığı dava açmaktan vazgeçerse, mesele hallolur.”
Müyesser YILDIZ
18 Ocak 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/beraat-eden-avukatlik-yapamiyor-ama-ziril-ziril-fetocu-yapabiliyor-18011943.html