İçeriğe geç

Mahkeme Kararı Önce Adalet Bakanlığı’na mı Gönderildi?

Bağımsız yargıya müdahale iddia ve söylentileri, ülkemizin adeta değişmez/değiştirilemez sorunu haline geldi. İşte şimdi de 31 Mart seçimleri nedeniyle, “YSK’ya baskı var mı, yok mu”yu tartışıyoruz.

Konuyla ilgili çarpıcı bir örneği paylaşalım.

Malûm, kapsamlı “FETÖ” davalarının ilki Ankara’da görülen “FETÖ Çatı Davası” oldu.

İddianamesi 15 Temmuz’dan 1 ay önce hazırlanan ve darbe teşebbüsünden bir gün önce açılan 75 sanıklı davada, sadece 7 tutuklu vardı. Diğerleri firar etmişti.

Tutuklu sanıklar, AKP eski milletvekili İlhan İşbilen, Zaman Gazetesi’nin eski imtiyaz sahibi Alaeddin Kaya, eski Samanyolu yayın grubu başkanı Hidayet Karaca, Fetullah Gülen’in akrabası Kazım Avcı, Av. Abdülkadir Aksoy, Av. Ali Çelik ve Dilaver Azim’di.

Bu sanıklardan AKP eski milletvekili İlhan İşbilen’in durumunu özetlersek;

17/25 Aralık operasyonlarından sonra AKP ile yollarını ayıran İşbilen, 10 Aralık 2015’te “Terör örgütüne üye olma” iddiasıyla gözaltına alındı. 14 Aralık’ta da, “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütü kurup, yönetmek” suçlamasıyla tutuklandı.

İşbilen ve diğer sanıkların yargılanmasına, 22 Kasım 2016’da Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı.

8 Haziran 2018’de sonuçlanan davada, İlhan İşbilen, Alaeddin Kaya, Hidayet Karaca ve Kazım Avcı “Anayasayı ihlale teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, Abdülkadir Aksoy, Ali Çelik ile Dilaver Azim’e silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan 10 yıl 6’şar ay hapis cezası verildi.

İşbilen başta olmak üzere sanıkların bir bölümü hakkında, “Siyasi ve askeri casusluk, resmi belgede sahtecilik, kamu kurumuna karşı dolandırıcılık, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, ele geçirme” suçlarından açılmış olan dava ise ayrıldı. Bu dava da halen Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ Çatı Davasıyla” ilgili 1308 sayfalık gerekçeli kararını 7 ay sonra 15 Ocak 2019’da tamamladı. Hemen ertesi gün de bu karar Anadolu Ajansı aracılığıyla kamuoyuyla paylaşıldı.

İşbilen, gözaltı, tutuklama ve yargılama süreçlerinde “Gerekçesiz tutuklandığı, kişi hürriyetinin engellendiği, adil yargılama hakkının ihlal edildiği” gibi iddialarla, hem üst mahkemelere hem de Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Anayasa Mahkemesi, İşbilen’in 4 başvurusunu birleştirdi ve geçtiğimiz aylarda Adalet Bakanlığı’ndan görüş istedi.

-Tarihlere Dikkat-

Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı da İşbilen’in iddialarına karşı görüşünü bildirdi.

Bakan adına Başkanın imzasıyla gönderilen görüşte; Tüm sürecin yasalara uygun yürütüldüğü savunulurken, Ergenekon kumpasında tutuklanan Mustafa Balbay’ın başvurusu üzerine AİHM’in verdiği karar da örnek gösterilip, “Başvurucunun şikayetlerinin incelenmesinde, yukarıda belirtilen hususlar ışığında başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir” denildi.

Dikkat çekmek istediğimiz konu, Adalet Bakanlığı’nın 20 sayfalık görüşündeki bir madde.

Sözkonusu madde, “Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında başvurucu ile ilgili olarak şu tespitlere yer vermiştir” ifadesiyle başlıyor ve devamında gerekçeli kararın İlhan İşbilen ile ilgili bölümü kelimesi kelimesine aktarılıyor.

Buradaki ayrıntı mı?

Mahkemenin gerekçeli kararının 15 Ocak 2019’da tamamlandığını vurgulamıştık. Hatta e-imzada sorun çıktığı için bir üyenin, kararı ertesi sabah imzaladığını kaydedelim.

Peki Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı’nın, AYM’ye görüşünü gönderdiği tarih ne; 7 Ocak 2019.

Bu da demektir ki, Adalet Bakanlığı 1308 sayfalık gerekçeli kararı veya en azından İlhan İşbilen’le ilgili bölümü 8-9 gün öncesinden bir şekilde biliyor ya da görüyor ve o görüşü hazırlıyor.

-Başkan: Biz Bir Şey Göndermedik-

Adalet Bakanlığı bu durumu nasıl açıklar bilmiyoruz, ama konuyla ilgili sıcak bir gelişme oldu.

İşbilen ve bazı sanıklar hakkında, “Siyasi ve askeri casusluk, resmi belgede sahtecilik, kamu kurumuna karşı dolandırıcılık, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, ele geçirme” suçlarından açılmış olan davanın ayrıldığını belirtmiştik ya.

İşte bugün Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde o davanın duruşması vardı. İşbilen’in Avukatı Uğur Poyraz, Adalet Bakanlığı’nın yazısının tarihine dikkat çekip, buna ilişkin şüphe ve itirazlarını dillendirdikten sonra redd-i hakim talebinde bulundu.

Başkan Selfet Giray, kendilerinin hiçbir yere hiçbir şey göndermediklerini söylerken, Poyraz’ın redd-i hakim talebi kabul edilmedi ve duruşma 19 Kasım’a ertelendi.

Gönderildi veya gönderilmedi, her halükarda “Adalet Bakanlığı, tamamlanmamış bir gerekçeli karardan önceden nasıl haberdar olabilir?” sorusu orta yerde duruyor!..

Müyesser YILDIZ

16 Nisan 2019

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/verilmemis-karardan-bakanlik-nasil-haberdar-oldu-16041914.html

Kategori:Uncategorized