İçeriğe geç

Şehit Cenazelerini Yeni Bir Ayrışma Vesilesi Yapmak İsteyenlere Yazıklar Olsun!..

Ülkeyi yönetenler, İmralı-Kandil-HDP ile yürüttükleri “Çözüm sürecini” bitirdikten sonra CHP ile HDP-PKK’yı yanyana gösterme kampanyası başlattı.

Önce Başkanlık referandumu, ardından 24 Haziran ve 31 Mart seçimleri sürecinde iyice yoğunlaştırılan bu kampanya, gittiği yerlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik protestolara dönüştü… Şehit cenazelerinde CHP çelenkleri parçalandı… Nihayetinde de iş bugünkü vahim olaya, Kılıçdaroğlu’na fiili saldırıya vardı!..

Şehit cenazelerinde iktidara yönelik protestolar yaşandığında muhalefeti suçlayan dönemin Başbakanı Erdoğan, şu çağrıyı yaptığında sene 2007’ydi:

“Bir damla şehit kanını, 550 milletvekiline değişmeyiz. Şehadet gibi ulvi bir mertebeyi, bu ülkede yeni bir ayrışma vesilesi kılmak isteyenlere, ‘yazık’ demekten başka bir söz bulamıyorum. Şehit cenazelerinin kendi siyasi sembollerini sergileyeceği, birer kampanya haline getirmek isteyenler bilerek ya da bilmeyerek bu ülkeye, bu vatana, bu bayrağa kötülük planının parçası haline geliyorlar. Cami avlularını siyaset ve slogan haline getirmek, şehit cenazelerini siyasi istismar malzemesi haline getirmek milli ve manevi değerlerimize tek kelimeyle kötülük yapmaktır.”

2009’da o zamanki adıyla “Demokratik Açılım”ı başlattığında da Meclis kürsüsünden şöyle konuştu:

“25 yıl boyunca güvenlik sorunu ele aldığımız bu sorunda dağlar bombalandı mı, bombalandı. Sınırötesi operasyon yapıldı mı, yapıldı. Terör sıfırlandı mı? Hayır, devam ediyor. ‘Bu Meclis, Şırnak’taki asker oğlunu bekleyen Ayşe Hanım’a da yıllardır haber alamadığı dağlarda oğlunu yitiren Fatma Hanım’a da bugün bir şeyler söylemek zorundadır. ‘Analar tabii ki ağlayacak’ diyenler, sizin hiç oğlunuz yavrunuz öldü mü? Bu açılımın sonunda rant kapıları kapanacak. Şiddet üzerinden, şehit cenazeleri üzerinden siyaset yaptığını zannedenler var. Bunlar tabii ki bu sürece karşı çıkıyorlar. Hatta ‘şehitler gelsin de biraz daha fazla bağıralım’ diye bekleyenler var. Türkiye için hayati bir süreç başlatıyoruz.”

-Şehitlere Saygısızlık Yapanlar Önce Beni Karşılarında Bulur-

O “Hayati sürecin” ilk meyvesi Habur rezaleti oldu. Tepkiler üzerine şunları söyledi:

“Tarihimizde hiçbir zaman teröristlerle bölücülerle asilerle pazarlık yapmadık, bundan sonra da asla yapmayız. Bu ülkenin hiçbir şerefli hükümeti, hukuk önünde mahkum olmuş suçlularla masaya oturmamıştır, bundan sonra da oturmaz, oturamaz. Bu ülkenin sınırları, bu ülkenin demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti, bu ülkenin İstiklal Marşı, bu ülkenin bayrağı, bu ülkenin devleti, hiç kimse tarafından tartışma konusu yapılamaz. Bu ülkenin aziz şehitlerine hiç kimse saygısızlık yapamaz. Bunu yapanlar önce karşılarında beni ve partimi bulurlar.”

Ama “Çözüm süreci” hız kesmeden devam etti.

Ülkenin neyi var, neyi yok tartışmaya açıldı…

Oslo, İmralı, Kandil yol yapıldı…

Teröristbaşının isteği üzerine TBMM’de “PKK’yla müzakere yasası” dahi çıkarıldı…

Uzatmayalım; Netice?

Önceki gün Çukurca’da askerlerimizi şehit eden PKK, Irak’ın kuzeyine tamamen yerleşmekle kalmadı, İmralı’yla görüşmeleri yürüten Kamu Güvenliği Müsteşarının, “Siz buradan örgütü yönetiyorsunuz. Buna müsaade ediyoruz” dediği üzre, teröristbaşının gönderdiği talimatlarla PYD/YPG olarak Suriye’nin kuzeyinde de örgütlendi.

Bugün CHP’yi hedef gösteren isimlerin başında gelen birisinin, o “Çözüm sürecini”, Medine Sözleşmesi ve Veda Hutbesi’ne benzettiğini,

Bir diğerinin, “Sayın Öcalan demek suç olmaktan çıktı. PKK’nın kendine ait bayrağını elinde taşımak, Öcalan’ın posterini taşımak suç olmaktan çıktı. Hatta, ‘Türkiye’nin sistemi böyle olmalıdır. Şunlar şunlar, eyaletler, demokratik özerklikler falan, bunların hiçbirisi artık suç değil” diye övündüğünü,

Başka bazılarının, “Öcalan’ın mesajları bizim de düşüncemizdir… Öcalan, olayları okuma kabiliyetine iyi sahiptir. Tecrübesinden biz yararlanıyoruz… Dünyanın geleceğini Abdullah Öcalan çok iyi okuyor, biz de onu takip ediyoruz” şeklinde açıklamalar yaptığını kaydedip, AKP’lilerin, HDP’nin süreçteki konumuna ilişkin şu değerlendirmelerini hatırlatalım:

– HDP zor durumda iken onları biz güçlendirdik…

– HDP bu çözüm süreci sayesinde büyüdü. Büyümesinde bir mahsur yok. Niye? İş siyasetle çözülsün. Silahla bir yere varılmaz. Ülke hep kaybediyor. Onun için HDP bizim muhatabımızdı…

– Şimdi bize diyorlar ki; “Siz PKK’yla masaya oturdunuz”. Biz HDP’yle konuştuk. Eğer HDP eşittir PKK’ysa, 6 milyon insan onlara oy verdi, onlar da mı PKK’yla masaya oturdu? Böyle düşünmek sakat bir mantıktır. Yanlıştır…

-Bahçeli’den Erdoğan’a Cevap-

Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da Erdoğan, şehit cenazeleri konusunda MHP’yi hedef gösterip, “Şehit cenazelerini istismar ettiğini ve kendisini terörün varlığına endekslediğini” öne sürdü.

Bu eleştirilere Bahçeli’nin cevabı şu oldu:

“MHP’nin şehit cenazelerini istismar ettiğini ve terörün varlığına kendisini endekslediğini iddia etmesi, milli ve ilkeli muhalefet tarzımızı aşağılamaya kalkışması, müfteriliğinin tezahürüdür. MHP’yi terörden geçinen, şehit cenazelerinden medet uman çarpık bir anlayışta göstermek, kuyruklu yalan olmasının ötesinde, ahlâksızlıktır. PKK’yla kimin pazarlık yaptığı, İmralı canisine kimin teslim olduğu, Mehmetçiklerimizi, polislerimizi arka arkaya şehit eden kanlı elleri kimin tuttuğu esasen ortadadır. Erdoğan’ın PKK’yı diriltme ve ayağa kaldırma süreci Türk Milleti’ni yasa ve acıya boğmaktadır. Şu sıralar her gün gelen şehit haberleri Erdoğan’ın teröristleri cesaretlendirmesinin ve umut aşılamasının eseridir. Recep Tayyip Erdoğan’ın sözde çözüm ve barış süreci Türkiye’nin kanlı ve ağrılı bölünmesi için kurulmuş ve iktidarı rehin almış alçak bir tuzaktır. Bu itibarla kandan geçinenler, terörden rant devşirenler, ölümden, kayıptan, kopmadan, parçalanmadan, bölünmeden gelecek umanlar bellidir ve bu da Erdoğan’la birlikte AKP’dir.”

Demek ki, tüm bunlar yanlışmış!..

Demek ki, “PKK’yı cesaretlendiren”, “HDP’yi büyüten” Kılıçdaroğlu imiş ki, hesap ona soruluyor, sorduruluyor!..

-Şehit Senden Dua Bekler-

Çubuk’taki vahim olayın ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Değerli arkadaşlarım, şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz, tepkilerinizi gösterdiniz” dedikten, Ankara Valiliği, “Müessif protesto eylemi” nitelemesi yaptıktan sonra umut kalmamış olsa da ülkeyi yönetenlerin derhal bir kez daha şunları söylemesi gerekmiyor mu?

– Şehit cenazelerini siyasi istismar malzemesi haline getirmek, milli ve manevi değerlerimize tek kelimeyle kötülük yapmaktır…

– Bu ülkenin aziz şehitlerine hiç kimse saygısızlık yapamaz. Bunu yapanlar önce karşılarında beni ve partimi bulurlar…

– Bir cenaze asla siyasi istismar aracı olamaz. Eğer cenazeye geliyorsan, gel orada duanı yap. Çünkü oradaki şehit senden dua bekler, slogan beklemez. O slogana, o şehidin ihtiyacı yok…

Müyesser YILDIZ

21 Nisan 2019

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/sehit-cenazelerini-yeni-bir-ayrisma-vesilesi-yapmak-isteyenlere-yaziklar-olsun–22041931.html

Kategori:Uncategorized