İçeriğe geç

Adalet Bakanlığı Kendi Savcısına İnanmıyor mu?

Ülkemizde güzel haberlere o kadar hasret kaldık ki, doğal bir hakkın teslimine bile sevinir olduk.

Dün o haberlerden birisini duyduk. Teğmenken Ergenekon kumpasında 16 ay hapis yatan, bu dava yüzünden önce üniforması, ardından cübbesi elinden alınan Cihan Arık, nihayet avukatlık ruhsatına kavuşmuştu.

Ancak hala bir “Kılçık” olduğunu, “Ergenekon davası sürdüğü” gerekçesiyle Adalet Bakanlığı’nın, Arık’ın ruhsatının iptali için açtığı davayı hâlâ geri çekmediğini de öğrendik.

Arık’la ilgili haberlerde benzer durumdaki bir başka avukattan daha söz ediliyordu. Bu isim Levent Mazılıgüney’di ve şöyle deniliyordu:

“Cihan Arık’ın ruhsatıyla ilgili dava açan ve üst mahkeme kararına rağmen geri adım atmayan Adalet Bakanlığı’nın, FETÖ iddiasıyla soruşturulan Levent Mazılıgüney ilgili yaklaşımı ise daha farklı oldu. Bakanlık; KHK ile TSK’den ihraç edilen, sonra hakkında takipsizlik kararı verilen Levent Mazılıgüney’in ruhsat başvurusunu ‘KHK ile ihraç’ sebebiyle uygun bulmamıştı. Fakat Arık’ta olduğu gibi Mazılıgüney için TBB ruhsat verilmesi konusunda ısrarcı oldu. Arık için geri adım atmayan Adalet Bakanlığı, Mazılıgüney’in ruhsat başvurusunu onayladı.”

-Cübbesini Giydiği Gün-

Hemen belirtelim, böyle olmadı. Av. Mazılıgüney’in Ankara Barosu’nda düzenlenen törenle cübbesini giydiği Çarşamba gününün hemen ertesinde Adalet Bakanlığı “Kişiye özel” açıklama yaparak, yürütmeyi durdurma ve ruhsat verilmesi kararının iptali için dava açıldığını bildirdi.

En başa dönüp, Av. Levent Mazılıgüney kimdir, onun başına neler geldi, anlatalım.

İki kardeşi subay, o da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda Mühendis Binbaşıydı. Ayrıca hukukçu ve iktisatçıydı. Kardeşlerinden birisi “Bylock kullandığı” iddiasıyla açığa alınınca (Dikkat buyurun, ihraç veya tutuklama yok), Mazılıgüney, Nisan 2017’de KHK ile TSK’dan ihraç edildi ve hakkında soruşturma başlatıldı. Sonra mı? Ağabey Mazılıgüney TSK’dan ihraç edildiği gerekçesiyle, hakkında hiçbir iddia olmayan en küçük kardeş de TSK’dan atıldı.

Ama Türkiye onun ismini, bu aile boyu yaşadıklarından dolayı değil, kardeşinin başına gelenden sonra bir ekiple birlikte Bylock üzerinde çalışıp, Mor Beyin kumpasını ortaya çıkarmasıyla duydu. İktidar medyası tarafından kahraman ilân edildi, röportajlar yapıldı. Aynı şekilde ankesör soruşturmalarında, “FETÖ”nün ekmeğine yağ sürebilecek hukuki ve teknik yanlışlara dikkat çekmesiyle gündeme geldi. Ancak bu defa iktidar medyasının hedefi oldu.

Mazılıgüney’in avukatlık ruhsatı alma, ardından Adalet Bakanlığı’nın itirazı üzerine bunun iptali, Ankara Barosu ve Türkiye Barolar Birliği’nin direnmesi sonucu yeniden ruhsatına kavuşma süreci, Cihan Arık’la neredeyse aynı olduğu için bu kısmı geçelim.

-Referansları Kim?-

TSK’dan ihraç edilip, avukatlık stajına başladığında, Mazılıgüney’e Serdar Öztürk ve Mustafa Güler referans oldu.

Kimdir Serdar Öztürk? Ergenekon kumpasında Levent Göktaş’ın avukatıyken, tutuklanıp 5 yıl hapis yatan emekli Gazi Üsteğmen…

Ya Mustafa Güler? Emekli asker ve Balyoz kumpasına karşı Avukat Şule Nazlıoğlu Erol öncülüğünde Anayasa Mahkemesi önünde başlatılan “Adalet Nöbeti”nin önde gelen isimlerinden…

Mazılıgüney’in Çarşamba günü avukatlık ruhsatını alıp, cübbesini giydiğini belirttik.

Ankara Barosu’ndaki törende, 45 avukata ruhsat verildi. Baro Başkanı Erinç Sağkan sadece onun için şu takdimi yaptı:

“Çok uzun zamandır avukat olabilmek için türlü türlü haksızlık ve hukuksuzlukla mücadele eden, son yıllarda bunların en ağırını yaşayan, ama bu mücadeleden en sonunda alnı açık, başı dik olarak ayrılan Sayın Levent Mazılıgüney…”

“Cübbesini kim giydirdi?” derseniz; Ergenekon kumpası mağduru Av. Serdar Öztürk!..

-Savcılık Kararında Ne Yazıyor?-

Evet, ruhsatını alıp, cübbesini giydi, ama 1 gün sonra Adalet Bakanlığı, Mazılıgüney’in ruhsatının iptali için dava açılacağını açıkladı. Acaba neden ve bu avukatın suçu ne?

Öncelikle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18 Ocak 2018 tarihli kararına bakalım. Kararda şunlar yazıyor:

“Şüpheli hakkında kardeşinin telefonunda Bylock tespiti edilmesi nedeniyle Milli Savunma Bakanlığı’ndaki Hava Mühendis Binbaşı görevinden ihraç edilmesi nedeniyle FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan evrak düzenlenmiş ise de yapılan soruşturma sonucunda; 2 Ocak 2018 tarihli Bylock sorgusunda, şüphelinin Bylock kullanıcısı olmadığı tespit edilmiştir. Siber Suçlar raporunda yapılan incelemede, FETÖ-PDY terör örgütüne ait bir bulguya rastlanmadığı tespit edilmiştir. Şüphelinin FETÖ/PDY örgütü mensubu olduğuna ilişkin başlangıçtaki iltisak tespiti haricinde soyut iddiadan başka delil ve şüphe bulunmadığı, suç ve suç unsuruna rastlanmadığı; Açıklanan nedenlerle şüphelinin üzerine atılı suçların yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı anlaşıldığından, şüpheli hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.”

Gel de, “Adalet Bakanlığı, kendi savcısının verdiği bu karara güvenmiyor, inanmıyor mu?” diye sorma!..

Peki Mazılıgüney’e referans olup, cübbesini giydiren Av. Serdar Öztürk, ne söylüyor? Şunları:

“Bylock’taki kumpası o ortaya çıkardı. Israrla mücadele ediyor. Galiba bu hoşlarına gitmiyor. Adalet Bakanlığı’nın yatıp kalkıp, dua etmesi gerekirken, bunu yapıyor. Gerekçe, KHK ile ihraç edilmesi. Bu tarafta da Savcılığın, kovuşturmaya yer yok kararı var. Ben Devletin bu kararına güvenip, ona sahip çıktım. Örgüt üyesi olmayan bir insanı KHK ile atıp, sonra bunu esas alırsan, suç işlersin. Demek ki, Adalet Bakanlığı kendi savcılarına güvenmiyor.”

“FETÖ” kumpası mağduru ile “FETÖ”den TSK’dan atılmış iki isim yan yana… At izinin it izine ne denli karıştırıldığının en somut tablosu adeta!..

Ve bir kez daha anlıyoruz ki; Bir yakını “FETÖ’cü, darbeci” çıksa bile Bakan, Büyükelçi, SPK Başkanı, milletvekili olunabiliyor, ama avukatlık zinhar yasak!..

Müyesser YILDIZ

5 Ekim 2019

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/devlet-kendi-savcisina-inanmiyor-mu-05101952.html

Kategori:Uncategorized