Erdoğan’ın, “Şehitler tepesi boş değildir, boş kalmayacaktır” sözlerine karşılık CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Bütün milletime söz veriyorum. Millet ittifakının iktidarında şehitler tepesi boş kalacak. Hiçbir askerimizin tırnağına zarar gelsin istemiyorum” demesi tartışılıyor.
İktidar ve medyası, Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini “Teröre ve emperyalizme teslim olmak” diye yorumladı.
En sert tepki de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan geldi. Altun, şu açıklamayı yaptı:
“Şehitler tepesi boş kalmayacaktır demek, şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış bu vatanı asla ve asla düşman taarruzuna karşı savunmasız bırakmayacağız, gerekirse öleceğiz demektir. ‘Bizim iktidarımızda şehitler tepesi boş kalacaktır’ demek, açık bir itiraftır, milletimiz elbette bunun hesabını soracaktır.”
Haydi, önce “Milli birlik ve kardeşlik”, sonra “Çözüm süreci” denilen açılım-saçılım günlerine gidelim.
Erdoğan, “Bugün milli birlik ve demokratik açılım adımlarını attıysak, hedefimiz bu ülkede terör sorunu olmasın, bayrağa sarılı şehit tabutları gelmesin, annelerin gözyaşları dinsin, derdimiz bu. Kimse bu iyi niyetle attığımız adımları bölünme olarak göstermesin, ayrımcılık olarak göstermesin. Bu ülkede bu sıkıntılar yeni mi yaşanmaya başladı? 30 yıldır bunu yaşıyoruz. 30 yıldır bu ülkeyi yönetenler ne yaptılar? Üzüntülerimiz devam etmedi mi? Annelerimizin gözyaşları devam etmedi mi? Ne yaptılar, sadece laf ettiler. Biz cesaretle gidiyoruz, bir olacağız, diri olacağız, beraber olacağız” dedi.
Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, şöyle övündü:
“Dört aydan beri şehit verilmiyor. Dört aydan beri ocaklarda acı olmuyor, analar ağlamıyor. Çözüm süreci çok iyi gidiyor ve çok şükür hiçbir problem yok.”
“Yeter ki, analar ağlamasın” sloganıyla;
– Teröristlerin Habur’dan girişine izin verildi, çadır mahkemeleri kuruldu…
– Diyarbakır meydanında teröristbaşının mektupları okutuldu…
– Güvenlik güçlerinin eli kolu bağlandı, Valilere, “Üzerlerine gitmeyin” tavsiyeleri yapıldı, teröristler de dalga geçercesine karakolların önünden yürüdü gitti…
– Yine Diyarbakır meydanında “Megri megri” türküleri söylendi…
– Açılıma karşı çıkan vatandaşları razı etmek için “Âkil adamlardan” ikna timleri kuruldu…
– HDP milletvekillerinin İmralı-Kandil-Ankara arasında mekik dokuması sağlandı…
– İmralı’daki teröristbaşının isteğiyle Meclis’te “PKK’yla müzakere yasası” çıkarıldı…
– Devlet Oslo’da PKK’lılarla, İmralı’da teröristbaşıyla masaya otururken, AKP ve HDP heyetleri de Dolmabahçe’de mutabakat imzaladı…
Peki tüm bunların anlamı, “Şehitler tepesi boş kalsın” değil miydi?
“Acaba o açılım-saçılımlar olmasa, bugün böylesine beka derdine düşer miydik?” diye de sorup, devam edelim.
-Başkanlık Sisteminin Vaadi Neydi?-
Bölücü terör örgütü PKK tarafından “Kandırıldıklarını” anladıktan sonra, “Müzakere”den “Mücadeleye” geçtiler.
Ya sonraki sözler?
Örneğin 1 Kasım 2015 tarihinde yapılan erken genel seçimden sonra AKP’li bir il başkanı, “Bugün büyük bir zafer yaşadık, hepinize helal olsun. Artık karanlık tabloya son. Yarın sabah yepyeni bir Türkiye’ye uyanıyoruz. Artık ülkemize şehit gelmeyecek. O şehitlerimizden Allah razı olsun. O şehitlerimiz bize büyük bir emanet bıraktı” demedi mi?
Başkanlık referandumu öncesinde Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, şunları söylemedi mi?
“Allah’ın izniyle referandumda büyük oranda ‘evet’ çıktıktan sonra da bu terör örgütleri, hiçbir şekilde sesi soluğu çıkmayacak noktaya gelirler.”
Türkiye’nin son Başbakanı Binali Yıldırım, referandum için “Evet” kampanyasını başlatırken, “Yeni sistem, terörün sonunu getirecek, terörü yok edecek” sözü vermedi mi? Ve referandum mitinglerinde şunları anlatmadı mı:
“Allah’ın izniyle sandıktan ‘evet’ çıkacak FETÖ de, PKK da, DEAŞ da bitecek… Terörün can evinden vurduğu annelerimizin acısının dinmesini istiyoruz. Tünelin ucunda ışık göründü… 16 Nisan’dan sonra size söz veriyorum, bu örgüt bitecek.”
Tüm bunlar da “Artık şehit cenazeleri gelmeyecek” yani “Şehitler tepesi boş kalacak” anlamına gelmiyor muydu ki, şimdi Kılıçdaroğlu’na böyle tepki gösteriliyor?
Kılıçdaroğlu’na tepki gösterirken, aslında Başkanlık sisteminin çok önemli bir vaadine de karşı çıktıklarının farkında bile değiller!..
-Erdoğan da Söyledi-
Bir şeyin daha farkında değiller.
Evet Erdoğan, İdlib’den şehit haberleri geldikten 2 gün sonra Dolmabahçe’de AKP milletvekilleriyle yaptığı toplantıda bir kez daha, “Ülkemize, devletimize, vatanımıza sıkı sıkıya sahip çıkacak, bunların bekası için nerede, hangi mücadeleyi vermemiz gerekiyorsa verecek, hangi bedeli ödememiz gerekiyorsa ödeyeceğiz. Bu mücadelede şehit düşen her evladımızın acısı yüreğimizi dağlıyor. Bin yıldır bu topraklarımızı vatanımız kılmak için yürüttüğümüz mücadeleyi, verdiğimiz sayısız şehitler kervanına bunu da ilave etmemiz gerekiyor. Ve şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak” dedi, ama konuşmasının ilerleyen bölümünde şunu da söyledi:
“Amacımız, ülkeyi şehitler vermediğimiz huzurlu, güvenli, müreffeh bir geleceğe taşımaktır. Bugün canımız dahil her şeyimizi ortaya koyacağız ki, yarın bu hedefimize ulaşabilelim.”
Erdoğan’ın amacı da, “Şehitler vermemek”, yani “Şehitler tepesinin boş kalmasını” sağlamak olduğuna göre, Kılıçdaroğlu’na kızanlar ne yapmak istiyor, anlayan var mı?
Müyesser YILDIZ
2 Mart 2020
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/yeter-ki-analar-aglamasin-ne-demekti-02032001.html