İçeriğe geç

Yiğit Muhtaç Olmuş Barzani’ye…

Ankara Suriye’de BM’nin tanıdığı Esad yönetimini tanımazken, ABD-Rusya destekli terör örgütü PKK/YPG hızla “devlet”leşiyor… BM’nin tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti muhatap alınıyor, ama son haftalarda ilişkilerde ciddi sarsıntılar baş gösterdi… Bu arada Haziran’dan beri Irak merkezi yönetimiyle de gerginlik yaşanıyor.

Irak’la aramız niye bozuldu; özetleyelim.

Bilindiği gibi, Irak’ın kuzeyindeki PKK’lı teröristlere yönelik olarak Pençe-Kartal, ardından Pençe-Kaplan operasyonları başlatıldı.

Haziran’daki operasyonlar sebebiyle Bağdat Büyükelçimiz Fatih Yıldız “Irak’ın egemenliği ihlal edildiği” gerekçesiyle iki kez Irak Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı.

11 Ağustos’ta Erbil’deki Sidekan bölgesine silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile düzenlenen operasyonda, PKK’lı teröristlerle birarada olan Irak ordusuna mensup iki üst düzey komutanın da öldüğü ortaya çıktı.

İşte bu olay üzerine Büyükelçimiz Fatih Yıldız bir kez daha Dışişleri Bakanlığı’na çağrılıp Türkiye’ye nota verildi. Notada, “Türk hükümetinin saldırılara son vermesi gerektiği”belirtildi. Irak Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, SİHA operasyonu “egemenliği ve uluslararası hukuku ihlal eden, düşmanca tutum”olarak nitelendirilip şöyle denildi:

“Bu tür eylemlerin tekrarı ve Irak topraklarına giren Türk kuvvetlerinin çekilmesine yönelik yapılan taleplere yanıt verilmemesi, iki ülke arasında çeşitli seviyelerdeki işbirliğinin gözden geçirilmesini gerektirmektedir. Irak, kendi topraklarının bir komşu ülkeye zarar verecek eylemler için kullanılmaması gerektiğini ve aynı zamanda dış güçlerin çatışmalarında kullandıkları bir alan olmayı reddettiğini vurgular.”

Olayı Irak Cumhurbaşkanlığı da kınadı. Bağdat yönetimi, ayrıca Türkiye’nin Irak’taki güçlerini çekmesi konusunda ikna için Arap müttefiklerinden destek istedi. Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Kuveytli mevkidaşlarıyla görüşüp Arap Birliği ile temasa geçti.

Batılı ülkelerden Türkiye’ye tepki gösteren ilk ülke yine Fransa oldu. Gelişmelerden kaygı duyduğunu bildiren Fransa, “Irak’ın egemenliğine saygı gösterilmesini” istedi.

Dışişleri Bakanlığı’mız tepkilere şu karşılığı verdi:

“Ülkesinde bulunan PKK unsurlarına karşı gerekli önlemleri almak öncelikle Irak’ın sorumluluğundadır. Bu hususta ülkemiz Irak ile işbirliğine hazırdır. Ancak Irak’taki PKK varlığına göz yumulmaya devam edilmesi halinde ülkemiz sınırlarının güvenliği için nerede olursa olsun gerekli göreceği tedbirleri şimdiye kadar olduğu gibi almakta kararlıdır.”

Akar “Barzanistan”a Gidecekti

Sözkonusu gelişmeler vesilesiyle öğrendik ki, meğer Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar önce Bağdat’a, ardından “Barzanistan”ın başkenti Erbil’e gidecekmiş. Irak yönetimi, protesto etmek için bu ziyareti iptal ettiğini duyurunca, Akar’ın Erbil programı da hayata geçirilemedi.

Sadece siyasi bir kimlik değil, aynı zamanda fiilen Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanları görevlerini de üstlenmiş olan Akar’ın; halen onlarca ilimizi haritasında gösterip, ülkemizin bu bölgesine “Kuzey Kürdistan” diyen Erbil yönetimini ziyareti, özellikle “Büyük Kürdistan” projesinin sahipleri için herhalde çok anlam ifade ederdi!.. Neyse ki gerçekleşmedi!..

Trump: “Erdoğan’la Konuşacağız”

Irak yönetimine dönelim. Başbakan Mustafa el Kazımi, Ağustos’un ikinci yarısında Washington’a gitti, Trump’la görüştü.

Görüşme konularından birisi de Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarıydı. Kazımi, “Türkiye’den gelen saldırılar kabul edilemez. Öte yandan Irak anayasası, ülkemizin, herhangi bir komşumuza yönelik saldırılar için kullanılmasına izin vermiyor. Türkiye ile durumları iyileştirmek için diyaloğa giriyoruz ve bu sorunları çözmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.”açıklamasını yaptı.

Trump şu karşılığı verdi:

“ABD’nin, özellikle de benim Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çok iyi ilişkilerimiz var. Erdoğan ile konuşacağız. Türkiye ve Erdoğan ile ilişkilerimiz çok çok iyi.”

Bir gazetecinin, “Irak’ta Kürtlerin rolünü nasıl görüyorsunuz? Erbil ve Bağdat arasındaki ilişkiler için önemleri nedir?”şeklindeki sorusu üzerine ise Trump, PKK/YPG’yi kastederek, “Kürtler bizim DEAŞ’ı yenmemize yardım etti. Onlar ile çok iyi ilişkilerimiz var, onlara çok iyi davrandık.”dedi. Suriye’den büyük oranda çıktıklarını, sadece petrolü korumak için bir miktar asker bıraktıklarını da anlatan Trump, “Kürtler ile petrol üzerine bir çeşit anlaşma geliştireceklerini”vurguladı.

“Barzanistan”ın Sesi

Suriye’deki tüm “Kürt grupların” PYD/YPG altında birleşip, Barzani yönetimiyle işbirliği yapması için çalışan ülkelerin birincisi ABD, ikincisi ise Fransa ve bilindiği gibi, Haziran’da bu konuda anlaşma sağladılar. Fransa’nın, “Barzanistan”ın kurulmasında da “ebelik” yaptığını hatırlatıp, Macron’un Irak ziyaretine geçelim.

Macron, 2 Eylül’de Lübnan’dan Bağdat’a gitti. Operasyonlar nedeniyle Türkiye’yi kınamış olan “Kürt kökenli” Cumhurbaşkanı Berham Salih’le görüştü. Salih, “Irak’ın ötekilerin çatışma sahasına dönüşmemesini, Irak’ın güvenlik ve istikrarına saygı duyulmasını beklediklerini”belirtip, “Irak’ın içişlerine yönelik meydana gelen çok sayıdaki dış müdahale olduğunu”kaydetti.

Macron, Başbakan Mustafa el Kazımi’nin yanısıra kendisiyle görüşmek için Bağdat’a gelen Neçirvan Barzani ile de biraraya geldi.

Görüşmenin ardından Barzani, Fransa’nın “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne devam eden desteğinden duyduğu memnuniyeti”aktarıp, “Fransa ile ilişkilerimizin daha da geliştirilmesini arzuluyoruz.”dedi.

Ankara’ya Niye Geldi?

Tesadüf, iki gün sonra Barzani sürpriz bir biçimde Ankara’ya geldi. Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştü.

Erdoğan-Barzani görüşmesinde, Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı yürütülen operasyonların, ayrıca Koronavirüs salgınıyla ortak mücadele ve ekonomik ilişkilerin ele alındığı duyuruldu. Çavuşoğlu da Twitter hesabından, “PKK ile ortak mücadele başta olmak üzere ilişkilerimizi ele aldık.”dedi. Barzani’lerin medyası Rudaw ise, “Erbil-Ankara arasında yeni bir dönem; 12 milyar doları bulan ticaret hacminin geliştirilmesi, enerji işbirliği ve PKK’ya karşı ortak mücadele hedef”bilgisini verdi.

“PKK’ya karşı mücadele” mi?.. Kandil yıllardır orada. Parmaklarını kıpırdattılar mı? Adeta değişmez slogan olan “yeni dönem”in ardından hep bir “açılım”ın yaşandığını da unutmayalım.

Ancak Barzani’nin bu ziyaretiyle eşzamanlı şunu yaptılar: partileri KDP’nin basın bölümü, bir açıklamayla PKK’ya tepki gösterdi.

Buna çok sevinen medyamız, açıklamadaki şu ifadenin ne anlama geldiğini sorgulamadı:

“Kürt partilerinin çoğu tehlikelerin farkında; kendilerine, halklarına ve vatanlarına bir zarar gelmemesi için bir çözüm ve destek yolu oluşturma çabası içinde.”

– Kürdistan’ın her parçasında yeni bir ufuk açılırken…

– Özgürleştirilmiş bir bölgede silahlarınızla neden ve kime karşı savaşıyorsunuz?..

– Neden Türkiye, kuzey ve güney topraklarına bir karış girmedi diye sormanız lazım…

“Kavganın” sebebinin, Suriye’nin kuzeyinin “paylaşım savaşı” olduğu ve de Barzani’nin buradaki “devletleşme” konusunda Türkiye’yi “ikna” görevini üstlendiği besbelli değil mi?

3 yıl sonra; Irak Başbakanı’nın, Türkiye’yi Trump’a şikayeti ve Macron’la görüşmenin hemen ardından gerçekleşen ziyaret için “sürpriz” dedik.

Meğer “sürpriz” değilmiş. Bunu da iktidarı destekleyen Yeni Şafak gazetesinin yazarı Mehmet Acet’ten öğrendik. Ankara’dan Macron’a Barzani Golü başlıklı yazısında Acet, önce Barzani’nin gelişinin “Macron’un, Kuzey Iraklı Kürtleri kendi nüfuz alanına çekme girişimine anında cevap verme niyetiyle yapılan bir hamle” olduğunu belirtti. Ardından “Barzani’nin neden soluğu Ankara’da aldığına” ilişkin Ankara’daki kaynaklarının şu değerlendirmelerini aktardı:

“Macron’un Türkiye açıklamalarının kendisini bağlamadığını göstermiş oluyor. Bağdat’taki görüşmeden hemen sonra buraya gelmesi, Barzani’nin Fransa’nın politikalarına destek vermediği şeklinde yorumlanabilir. Tabii bu durumun şöyle bir anlamı da var: Önceden Batı’nın verdiği desteği Türkiye aleyhine kullanan bir denge vardı. Şimdi Batı’nın verdiği desteği pek umursamayıp Türkiye’nin verdiği desteği önceleyen bir bölge ülkesi var. Birleşik Arap Emirlikleri de bundan korkuyor zaten bu yüzden Türkiye’yi her yerde hedef alıyor.”

Ankara, gelişmeleri böyle okuyorsa ve Barzani’lerin, “Büyük Kürdistan” görünümlü “Büyük İsrail” projesinin “ana-babalarını” değil de Türkiye’yi tercih ettiği zannıyla seviniyorsa, diyecek tek şey var;

“Yiğit muhtaç olmuş Barzani’ye; bilmem ağlasam mı, ağlamasam mı?!..”

Sincan’dan açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…

Müyesser Yıldız

Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

G4 Blok

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-nasil-barzaniye-muhtac-oldu-11092054.html

Kategori:Uncategorized