Mayıs başında heyetimiz Libya’ya sürpriz bir çıkarma yaptı.
Heyette, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanısıra Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, MİT Başkanı Hakan Fidan ve AKP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala vardı.
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Başbakan Abdulhamid Dibeybe ve Dışişleri Bakanı Necla Manguş’la görüşüldü.
İktidarı destekleyen Yeni Şafak Gazetesi’nin internet sitesinde, bu sürpriz ziyaret için ilk anda “Ankara’dan Trablus’a çıkarma… Yabancı güçlerin çekilmesi konuşulacak… THY seferlere yeniden başlıyor” başlığını kullandı. Ancak sözkonusu başlık kısa sürede ortadan kayboldu!..
Çavuşoğlu ile ortak basın toplantısında Manguş, kameralar önünde, 23 Ekim’de BM Milletler ateşkes anlaşmasının sürdürülebilmesi için Türk askerlerinin de çekilmesi çağrısı yaptı. Manguş, “Türkiye’yi, egemenliğimizi korumamız için ülkedeki tüm yabancı güçler ve paralı askerlerin varlığına son vermek için bizimle işbirliği yapmaya çağırıyoruz.” dedi.
Çavuşoğlu ise şu karşılığı verdi:
“Güvenlik ve askeri işbirliği mutabakat muhtırası kapsamında Libya’ya sağladığımız destek iç savaş, kardeş kavgası ve insanlık dramını önledi… Mutabakat Zaptı çerçevesinde eğitim ve danışmanlık desteği veren meşru mevcudiyetimizle, bu ülkedeki para karşılığı savaşan grupları eş tutmaya çalışanlar var. Biz Ankara’daki Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı’nda bu mutabakat zaptlarına anlaşmalara sağlık kaldığımızı teyit ettik.”
Libya Dışişleri Bakanı Manguş’un o açıklamaları ya medyamızda yer bulmadı ya da Manguş’un “şahsi görüşleri” olarak yorumlandı.
O ziyarette Bakan Çavuşoğlu, BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis ile de görüştü. Bu görüşmeyi Twitter hesabından duyuran Çavuşoğlu, “Kubis ile Libya’daki son gelişmeleri ele aldıklarını ve siyasi sürece güçlü desteği vurguladıklarını” belirtti.
BM Temsilcisi Ne İstedi?
3 Mayıs’ta gerçekleşen Çavuşoğlu-Kubis görüşmesine dikkat çekmemizin sebebi, Kubis’in bundan önceki temasları.
26 Nisan’da Libya Dışişleri Bakanı Necla Manguş başta olmak üzere çok sayıda Libyalı üst düzey yetkiliyle bir araya geldi. Gündemdeki birinci konu; “BM Güvenlik Konseyi tarafından talep edildiği üzere ülkedeki tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin gecikmeden geri çekilmesi” idi.
29 Nisan’da Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile görüştü. Konu aynıydı.
1 Mayıs’ta görüştüğü isim ise “Libya Arap Silahlı Kuvvetler Komutanı” dediği darbeci Hafter’di. Yine, “ülkedeki tüm yabancı askerlerin ve paralı askerlerin derhal çekilmesi” konuşuldu.
Kubis’in Çavuşoğlu ile görüşmesine gelelim. BM’den yapılan açıklamada, “görüşmede, özellikle yabancı güçlerin ve paralı askerlerin geri çekilmesine odaklanıldığı” bildirildi.
Merkel De Devrede
Kubis’in sonraki temaslarına geçmeden önce 5 Mayıs’ta yapılan bir başka görüşmeyi aktaralım.
5 Mayıs’ta Erdoğan-Merkel, video konferans yöntemiyle görüştü. Ele alınan konularından birisi de Libya’ydı. Cumhurbaşkanlığı açıklamasında Erdoğan’ın, “Libya’nın istikrarı için Milli Birlik Hükümeti’ni desteklemeye devam edeceklerini, bu kapsamda Almanya’yla işbirliği yapmaya hazır olduklarını” söylediği belirtildi.
Almanya tarafından yapılan açıklama mı? Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, “Merkel’in, Libya’dan yabancı askerlerin ve paralı askerlerin çekilmesine kısa süre içinde başlanmasının önemli bir işaret olacağının altını çizdiğini” kaydetti.
BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis’in diğer ziyaretlerine gelirsek;
12 Mayıs’ta İtalya’ya gitti. Üst düzey İtalyan yetkililerle sadece “yabancı askerler ile paralı askerlerin çekilmesini” değil, Libya konusunda BM-AB işbirliği ve koordinasyonunu konuştu. Ayrıca AB’nin, Libya’ya yönelik silah ambargosunun denetlenmesi için başlattığı –geçtiğimiz Kasım ayında Türk bandıralı yük gemisini basan– İrini Operasyonu’nun komuta merkezini (EUNAVFOR) ziyaret edip, brifing aldı. Kubis, “daha istikrarlı bir Libya ve güney Akdeniz yaratmada, İrini Operasyonu’nun önemini” vurguladı.
Kubis son ziyaretini ise üç gün önce İngiltere’ye yaptı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bakanı başta olmak üzere çok sayıda üst düzey isimle görüştü. Gündemin baş konusu yine yabancı güçlerin çekilmesiydi.
ABD: Erbil’den Libya’ya
Yetkililerimiz ve medyamızın görmezden geldiği bir başka trafiğe dikkat çekelim.
İki gün önce ABD’nin Yakın Doğu’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Joey Hood başkanlığında bir heyet Libya’ya gidip, Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Başbakan Dibeybe, Dışişleri Bakanı Manguş ve Ulusal Yüksek Seçim Kurulu Başkanı İmad es-Saih ile görüştü.
Hood neler mi söyledi? Ülkesinin Libya işlerine herhangi bir silahlı veya dış müdahaleyi reddettiğini, silahlı grupların varlığını ve yabancı müdahaleyi kınadığını belirtip, “Yerli ve yabancı tüm tarafları ateşkesi tam olarak uygulamaya çağırıyoruz. Buna tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin çekilmesi de dahil.” dedi.
ABD heyetinin Libya çıkarmasının, dikkatlerden kaçan önemi ve özelliği şu:
Hood başkanlığındaki bir heyet Libya’dan iki gün önce, 16 Mayıs’ta Erbil’deydi. Barzanilerle, “Suriye’deki durum ve Kürt taraflar arasındaki diyalog” ele alındı. ABD’nin, terör ve radikalizmle mücadelede, bölgedeki “müttefiklerine destek vermeye devam edeceği” bildirildi.
Aynı heyet bir gün sonra 17 Mayıs’ta neredeydi? Rojava’da, Suriye’deki teröristbaşı sözde general Mazlum Kobani’nin yanında!..
Teröristbaşı Kobani; “ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Joey Hood ve Beyaz Saray’ın Suriye ve Irak Ulusal Güvenlik Konseyi Direktörü Zahra Bell’in başkanlık ettiği üst düzey heyetle yapıcı bir toplantı gerçekleştirdiklerini”, “Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin IŞİD’e karşı mücadelede tam zafer elde etmek, istikrarı desteklemek ve özerk yönetimi güçlendirmek için bölgede kalacağının vurgulandığını” açıkladı.
“Dost ve müttefik” ABD’nin Erbil’den Libya’ya ne işler çevirdiğini görüyorsunuz, değil mi?
Ankara Umursamıyor Mu?
Türkiye Libya’da, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzaladığı ve Kasım 2019’da BM’nin meşru kabul ettiği Güvenlik ve Savunma İşbirliği Anlaşması kapsamında bu ülkede bulunuyor.
Bilindiği gibi, Türkiye’ye çok yakın olan o zamanki Başbakan Fayiz es-Serrac’ın görevden ayrılacağını en son Ankara duydu. Artık Libya’da bambaşka isimler yönetimde.
Bir de 23 Ekim’de BM öncülüğünde ateşkes anlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın “Anlaşma Koşulları” (Terms of Agreement) başlıklı ikinci bölümünün ikinci maddesinde, tüm askeri güçler ve silahlı grupların ülkeden ayrılması, ayrıca eğitimle ilgili askeri anlaşmaların askıya alınıp eğitim birliklerinin de gitmesi öngörüldü.
Ankara bu anlaşmaya karşı; “Meşru hükümetle imzalanan anlaşma kapsamında asker gönderildiğini” vurgulayıp, “Ateşkes anlaşmasında belirtilen yabancı güçler bizi kapsamıyor” savunmasını yaptı.
Son duruma bakalım. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Türkiye, Libya’dan asker çekecek mi?” sorusuna şu karşılığı verdi:
“2019 yılında Libya yönetimiyle yaptığımız anlaşma çerçevesinde bulunuyoruz. Bizim askerimizin orada bulunmasının temel sebebi de askeri eğitim hizmeti vermektir. Temaslarımız devam edecek. Şu ana kadar bazı çevrelerin Libyalı yöneticiler üzerinde Türk askerinin çekilmesi yönünde baskı yaptığını biliyoruz. Ama Libyalılar net bir duruş sergilediler. Anlaşma çerçevesinde bizim oradaki çalışmalarımızın devam edeceğini kendileri de ifade ettiler. Biz yaptığımız anlaşmalara bağlıyız, Libyalılar da bağlılar. Libya’ya askeri, siyasi, ekonomik alanlarda destek vermeye devam edeceğiz.”
Medyada ise Libya’dan asker çekme işi, Dışişleri Bakanı Necla Manguş’un gayretleri, hatta hatta Birleşik Arap Emirlikleri’nin “yeni operasyonu” olarak sunuluyor.
İyi de “Net duruş sergilediler.” denilen Libyalı yetkililerin, gerek BM Özel Temsilcisi Kubis’le gerekse ABD’lilerle yaptıkları görüşmeler ortada!.. Dahası; Merkel, bizzat Erdoğan’a, “yabancı askerlerin çekilmesi önemli bir işaret olacak” mesajı verdiğine göre, acaba bu büyük kuşatma nasıl yarılacak?!
Merkel’in ricası üzerine Oruç Reis’i Antalya Limanı’na çekmiştik… İnşallah aynısı olmaz!..
Müyesser YILDIZ
20 Mayıs 2021
Odatv link: https://odatv4.com/merkel-devrede-20052156.html