MHP Lideri Devlet Bahçeli, geçen yılki istifa teşebbüsünde olduğu gibi, Sedat Peker’in iddialarından sonra istifası istenen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bir kez daha sahip çıktı.
Bahçeli, önceki günkü MHP Meclis Grup Toplantısı’nda Soylu için, “İkazen diyorum ki, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek, buna da hiçbir alçağın gücü ve nefesi yetmeyecektir. Yine hiç kimse, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin onurlu komuta heyetine çamur atamayacaktır. Terörle mücadelede destan yazan bir hükümetin, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını özellikle ve önemle ifade ediyorum… Herkes yerini yurdunu bilmek zorundadır. Herkes ağzından çıkanlara dikkat etmekle mükelleftir.” dedi.
Bahçeli, Sedat Peker’in hedef aldığı bir diğer isim olan AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’la ilgili olarak da şunları söyledi:
“TBMM Başkanlığı görevini üstlenmiş, ilaveten Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı unvanını taşıyan Sayın Binali Yıldırım’ı evladıyla birlikte töhmet altında bırakmak, uyuşturucu ticaretiyle ilişkilendirmek tek kelimeyle müfteriliktir.”
Sonu Ali Paşa Gibi Olacak
Bahçeli’nin, “Herkes ağzından çıkanlara dikkat etmekle mükelleftir.” uyarısının altını çizerek MHP’nin, AKP’ye en sert muhalefeti yaptığı dönemde Soylu ve Yıldırım hakkında hangi suçlamalarda bulunduğunu hatırlatalım.
Yıl “açılım-saçılım” faaliyetlerinin tam gaz sürdüğü 2013.
Halen MHP Genel Sekreteri olan İsmet Büyükataman, sürece karşı çıkan Bahçeli’ye eleştiren Soylu’ya şu sözlerle tepki gösterdi:
“Anlaşılan Süleyman Soylu siyaseten geleceğini düşünmekte, bir koltuk hevesiyle daha önce de sarf ettiği gibi, şuursuzca sözler sarf etmektedir. Başbakan’a, Yüce Yaradan’ın sıfatları olan ‘ezeli ve ebedi’ sıfatlarını utanmadan yakıştıran Soylu’ya tavsiyemiz, vatan elden gittikten sonra alacağı koltuğun bir anlamının kalmayacağını bilmesidir. Süleyman Soylu, Tanzimat Fermanı’nın müsebbiplerinden olan Ali Paşa’nın cenaze törenine iyi bakmalıdır. Çünkü onun sonu da Ali Paşa gibi olacak, cenazesinde bu milletten helallik alamayacaktır.”
Peker’den Beter Suçlamalar
Tarih 2 Ağustos 2014. Halen Genel Başkan Yardımcısı olan Semih Yalçın, “AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun saldırılarına cevaben” ibaresiyle şu açıklamayı yaptı:
“10 Ağustos seçimlerinde hezimete uğrayacağını anlayan aday Tayyip Erdoğan, halkın sandığa gitmesine kısa bir süre kala en hareketli ve çığırtkan silahlarını meydanlara salmaya başlamıştır. Bunlardan biri de AKP’nin siyasi dönme ve devşirmelerinden Süleyman Soylu’dur. Yeni efendisi Tayyip Erdoğan’ı koruyup kollama, yakınına kimseleri yaklaştırmama görevini ifa etmek üzere ortalığa bırakılan Soylu, kim hedef gösterildiyse ona saldırmaktadır. Başka kapılarda aç kaldığı için cılız kalmış olan Süleyman Soylu, AKP genel merkezinde doyurulmuş ve önüne fazlasıyla dünya nimeti konularak semirtilmiştir. Ancak, Süleyman Efendi’den ‘Dem bu demdir.’ denilerek, kendisinden bugüne kadarki nimetlerin karşılığını vermesi ve bütün hünerini göstermesi istenmiştir. Süleyman da ‘Hak’ yerine, sahibinin hakkını teslim etmek için bütün hünerini göstermiştir. Öylesine göstermiştir ki, dil uzatmadık siyasetçi, salyasını akıtmadık rakip bırakmamıştır. Ama en çok da partimizi hedef almış; haram kemirmekten leş gibi kokan nefesi ve siyaset çöplüğüne dönmüş diliyle MHP’nin saygın Liderine ve Divan üyelerine saldırmıştır. Süleyman; sınırsız dünya nimetine kavuşma ihtirasının insanı nasıl ilkesizleştirip eklemsizleştirdiğine; para, mevki ve şöhret hırsının nasıl tanınmaz hâle getirdiğine en çarpıcı örneklerden biridir. Onun politik portresi; aynı zamanda Türkiye’de siyasi çıkar, uzak emelli olma hastalığı ve tamahın insanı insanlıktan çıkardığının da resmidir.”
Yalçın açıklamasının devamında, Soylu’nun “geçmişini” hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Bu Süleyman Efendi var ya, daha DYP’nin saflarında iken gelecek ve ikbal hırsıyla yanıp tutuştuğunu belli etmiştir. Aldığı eğitim işletmecilik ve yaptığı iş de borsa simsarlığı olan Süleyman, daha sonra DP’nin başında siyasi faaliyet göstermiş ancak burada AKP’nin hatalarını sayıp dökerek, metelik kazanamayacağını anlamıştır. İyi koku alan burnu sayesinde para ve hesapsız menfaatin AKP çevrelerinde devridaim ettiğini görmüş, aniden iktidar saflarına katılmıştır… Süleyman için hürriyet, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi kavram ve değerlerin hiçbir önemi yoktur. Onun için en büyük değer, sahip olduğu dünyevi çıkarların korunması ve sürdürülmesidir. O yüzden geçmişini inkâr edercesine borsa simsarlığından, AKP’nin siyaset simsarlığına geçiş yapmıştır. Osmanlı tarihi, devleti geriletip yıkıma götüren dönme ve devşirmelerin ihanet hikâyeleriyle doludur. Süleyman Efendi gibiler de AKP’nin yıkımını hazırlayacak genleri iktidar partisinin 12 yılda köhneyen gövdesine taşımıştır. Süleyman gibiler aynı zamanda, Türkçede isimden sıfat yapan ‘-lı, -li, -lu, -lü’ ekiyle türetilmiş ‘faziletli, ahlâklı, ilkeli, soylu’ gibi kavramları, yine dilimizde aynı işlevi gören ‘-siz, -sız, -suz, -süz’ ekleriyle başka manalara dönüştüren kimselerdir. Milletimiz, Süleyman’ın mevcut soyadındaki dönüşümün de nüfus kayıtlarına ne zaman düşeceğini merak etmektedir… Şimdi soruyoruz: Süleyman’ı, bu kadar eleştirinin ardından Tayyip Erdoğan’ı yere göğe sığdıramayan biri hâline getiren dünya menfaatleri nelerdir? Süleyman Soylu kaç paraya satın alınmıştır?”
Soylu’nun, MHP’yi bu denli kızdıran sözleri neydi?
“MHP’yi bu Devlet Bahçeli’nin getirdiği hali görüyor musunuz? Koskoca CHP’ye metres yaptı MHP’yi. MHP’li kardeşlerimiz Bahçeli’yi affetmeyecek.” demişti.
İşte bunlara Yalçın’dan daha sert ifadelerle karşılık veren bir başka isim daha oldu. O zaman da şimdi de MHP’nin gazetesinde yazan, ayrıca halen partide görevli o gazetecinin Soylu için yaptığı bazı benzetmeler, “hicap” duyulacak nitelikteydi.
Bu yüzden onları es geçip, şu ifadelerini aktarmakla yetinelim:
“Demokrat Parti Genel Başkanı iken cılız ve zayıf bir tipti, şimdi AKP’de Genel Başkan Yardımcısı olunca aldığı kilolar göze batıyor. Süleyman iyi yiyiyor, AKP’de bu Süleyman’a iyi bakıyor. Süleyman da bunun hakkını vermek için canla-başla çalışıyor. Öyle bir çalışıyor ki, yakında ‘AKP yeni bir siyasi palyaço yarattı’ derlerse, kimse de şaşkınlık yaratmayacaktır.”
Dönüşümün Sebebi Terörle Mücadele İse
Böylesi ağır suçlamalardan sonra MHP’nin Süleyman Soylu’yu bu denli destekleyip sahiplenmesi, özellikle açılım sürecinden vazgeçilip terörle mücadele edilmesine bağlanıyor.
İyi de, “açılım” sürecini başlatan da terörle mücadele edilmesine karar veren de Erdoğan’dı. Bakanların, Erdoğan’ın belirlediği politikalara karşı çıkma imkan ve ihtimali var mıydı? Örneğin, yarın yeni bir “açılım” süreci başlatsa, Soylu veya bir başka bakan, “Hayır, ben bunu kabul etmiyorum.” mu diyecek?
Nitekim Erdoğan da dünkü AKP Meclis Grup Toplantısı’ndaki şu sözleriyle, tam anlamıyla bu gerçeği vurgulamış olmadı mı?
“Çözüm süreci diye hafızalara kazınan yöntemle, terör örgütünü suhuletle sınırlarımızdan çıkarmanın yollarını aradık. PKK terör örgütünün bu hasbi ve harbi yaklaşımımızı kendi hain emelleri için kullanmaya çalıştığını görünce de teröristlerin başını ezmekte tereddüt etmedik.”
“Havuzcuların Garantörü” Diyen Kimdi?
Bahçeli’nin, Sedat Peker’in oğlu üzerinden hedef aldığı Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakan’ı Binali Yıldırım’a sahip çıkarken, iddiaları “müfterilik” olarak nitelendirdiğini belirtmiştik.
Ne yazık ki, MHP’nin arşivinde Binali Yıldırım da var. Üstelik bizzat Bahçeli’nin ağzından suçlamalarla.
Tarih 2014’ün son 2015’in ilk günleri… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu’na başkanlık edip edemeyeceği tartışmaları yaşanmaktadır. O vakitler Erdoğan’ın Başdanışmanı olan Binali Yıldırım, Erdoğan’ın 5 Ocak’ta Bakanlar Kurulu’nu toplayacağını duyurdu.
İşte bunun üzerine Bahçeli, 6 Ocak 2015’teki Meclis Grup Toplantısı’nda kelimesi kelimesine şunları söyledi:
“Erdoğan, 19 Ocak tarihini açıklamadan evvel, kendisine yakın ve havuzcuların garantörü olan eski bir bakan devreye girerek, 5 Ocak’ta Bakanlar Kurulu’nun Cumhurbaşkanı tarafından toplanacağını belirtmiştir… Elbette Erdoğan’ın gayri meşru para trafiğini yönettiği farklı delillerle ortada olan bu eski bakanın, kendiliğinden yorum yapması makul ve mantıklı olamayacaktır.”
Ez cümle; tamam, Sedat Peker gibi bir ismin iddialarına itibar etmeyelim de, siyasetin hangi sözüne inanalım?!
Müyesser YILDIZ
27 Mayıs 2021
Odatv link: https://odatv4.com/mhpnin-soylu-sicili-27052120.html