Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, ilkokullarda Öğrenci Andı’nın okutulmasının yasaklanmasına onay vermesinin gerekçesi ortaya çıktı. “İdarenin takdir yetkisine” karışılamayacağı sonucuna varan Danıştay, ayrıca “Öğrenci Andı metninin kitaplarda yer aldığını, sadece derslerden önce topluca okutulması uygulamasından vazgeçildiğini”, yani gerçekte Öğrenci Andı’nın kaldırılmadığını savundu. Oy çokluğuyla alınan bu karara karşı çıkan 4 üye ise Öğrenci Andı’ndaki ifadelerin genç nesillerin yurttaşlık ve millet olabilme bilincini arttıran, ülkesine aidiyetini güçlendiren, milli birlik ve beraberliği aşılayan ifadeler içerdiğini hatırlatarak, “Uzun yıllardır uygulanan ve toplumumuz tarafından benimsenen Öğrenci Andı’nın kaldırılmasını gerektirecek, bu konuda yapılmış, eğitim biliminin gerekleri ile pedagojik formasyon ilkeleri bakımından değerlendirmeleri içeren herhangi bir araştırma, inceleme ve somut bir tespit dava dosyasına sunulmamıştır.” dedi.
Mart ayının ortasından itibaren siyasetin ana gündem maddelerinden birisi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun Öğrenci Andı’nın kaldırılması yönünde karar vermesi oldu. Sözkonusu karar aslında 4 Şubat’ta alınmış, ancak 15 Mart’ta duyulmuştu.
Kararı alan heyetle ilgili iddialar da ilginçti. Kurulu’nun aslında Ocak’ta toplandığı, Öğrenci Andı’nın yasaklanmasının oy çokluğuyla reddedildiği, bunun üzerine kararın tutanağa geçirilmediği, Kurul Başkanı’nın da, “Bu önemli bir karar. Daha geniş bir heyetle yeniden görüşelim” dediği, sonrasında heyette yapılan bazı değişikliklerle 4 Şubat’ta yeniden toplanıldığı ve bu defa 4 üyenin itirazına karşılık 11 üyenin oyuyla Andımız’ın yasaklanmasının onaylandığı öne sürüldü.
Bahçeli “Yanlıştan Dönün” Demişti
İşte bu kararın alınmasından tam 4 ay sonra Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun gerekçesi tamamlandı. 8 sayfası karşı oy yazısı olmak üzere toplam 21 sayfadan oluşan gerekçeli kararın detaylarını aktarmadan önce, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yasağa onayın duyulduğu 15 Mart’ta yaptığı açıklamayı hatırlatalım.
Bahçeli, Öğrenci Andı’nın anlam ve önemi ile bunun kaldırılmasına ilişkin dava sürecini anlattıktan sonra şunları vurguladı:
“Türkiye’nin çok hassas bir döneminde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun sorumsuzca, şuursuzca, haktan ve hukuktan mahrum bir şekilde, adeta yangına körükle gider gibi, 8. Daire’nin kararını bozduğu medyaya yansımıştır. Konunun bir başka tuhaf ve tartışmalı yönü ise, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından Şubat ayında bu kararın alındığı, ne var ki halen imzalanmadığı anlaşılmıştır. Türkiye’nin milli birlik ve diriliş ruhunun zirveye tırmandığı bugünlerde, medyaya sızdırılan, üstelik henüz imzalanmamış olan Öğrenci Andı aleyhine alınan karar milletimizde büyük bir huzursuzluğa ve kaygıya yol açmıştır. Yaklaşık iki yıldır bekletilen bu davanın, bir anda karara bağlanarak servis edilmesi maksatlıdır, marazidir, melun bir hevesin ve hedefin işaretidir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun Türk’üm demekten rahatsızlığı hüsran verici bir çarpıklıktır. Nitekim Danıştay skandal bir karara imza atmış, milli gerçeklerle çatışmıştır. Ülkemizi yeni bir karmaşanın içine çekmeye, anlaşmazlıkları körüklemeye, kutuplaşmayı tahrik etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun henüz açıklanmamış, fakat bir vasıtayla sızdırılmış kararına şiddetle karşıdır. Kaldı ki, Öğrenci Andımızın okullarda okutulmasına engel çıkarmak, hukuken set çekmek haysiyetli ve demokratik bir tavır olamayacaktır. HDP’li bölücülerin fezlekelerinin TBMM’ye gönderilip milli dayanışma şuurunun çelikleştiği bugünlerde Öğrenci Andı kararı pimi çekilmiş bir bombadır. Danıştay bu yanlıştan dönmeli, Türk Milleti’nin tarihi hasletleriyle, çiğnetilmeyecek emanetleriyle oynamaya teşebbüsten vazgeçmelidir.”
Ders Kitaplarında Varmış
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun gerekçeli kararına gelelim.
İlk dört sayfasında Danıştay 8. Daire’nin 24 Nisan 2018’de Öğrenci Andı’nın okutulması yönündeki kararı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın temyiz gerekçeleri özetlenip, Danıştay Tetkik Hakimi’nin, “temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği” yönündeki düşüncesine yer verildi.
Beşinci sayfadan itibaren ise “Türk Milleti adına” başlığıyla kararın anlatımına geçildi. Anayasa, Milli Eğitim Temel Kanunu, Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin ilgili hükümleri hatırlatıldıktan sonra şu ayrıntı vurgulandı:
“2012 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği’nin ders kitapları hazırlanması ile ilgili maddesinde, ilköğretimin 1, 2, 3’üncü sınıf kitaplarında yaprağın ön yüzünde Türk Bayrağı ile İstiklal Marşı’nın ilk iki kıtası, arka yüzünde Öğrenci Andı’nın bulunması… İlköğretimin 4, 5, 6, 7, ve 8’inci sınıfları ile ortaöğretim ve yaygın eğitim kitaplarında ikinci yaprağın ön yüzünde Türk Bayrağı ve İstiklal Marşı, yaprağın arka yüzünde Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi yazılır hükmünün bulunduğu…”
Ardından, Öğrenci Andı’nın tarihçesinin yanısıra, “Türk” tanımı ve milliyetçilik ilkesiyle birlikte “idarenin takdir yetkisinin” ne olduğu anlatılıp, 13’üncü sayfasının son iki paragrafında, kararın gerekçesi şu ifadelerle açıklandı:
“Bakılan uyuşmazlığın, Öğrenci Andı metninin içeriğinden veya Öğrenci Andı metninin kaldırılmasından kaynaklanmadığı, Öğrenci Andı’nın ilkokullarda her gün dersler başlamadan önce topluca okutulması uygulamasının kaldırılmasına yönelik olduğu, bu hususta da idarenin takdir yetkisinin bulunduğu ve bu konuda idarenin yargı kararıyla önündeki seçeneklerden birini tercih etmeye zorlanmasının yerindelik denetimi anlamına geleceği sonucuna varılması sebebiyle Daire kararında belirtilen bilimsel görüş yaklaşımı yerinde bulunmamıştır. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde; Türk Milli Eğitiminin amaç ve ilkelerinin öğrencilere kazandırılması sırasında kullanılacak eğitim ve öğretim yöntemleri ve materyalleri belirleme hususunda takdir yetkisine sahip olan davalı idarece, sözkonusu takdir yetkisinin 2005 yılından itibaren Dünyadaki genel eğilimlere uygun olarak benimsenen yeni eğitim ve öğretim yaklaşımı dikkate alınarak, eğitim ve öğretim materyali olarak kullanılmaya devam edilen Öğrenci Andı’nın yalnızca derslerden önce her gün topluca okutulması uygulamasının kaldırılması yönünde kullanmak suretiyle tesis edilen dava konusu düzenleyici işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda dava konusu düzenlemenin iptali yolundaki temyize konu Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir. Karar sonucu; davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, 8. Dairenin kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan daireye gönderilmesine kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.”
Yeni Eğitim Öğretim Anlayışı Ne?
Karar karşı çıkan 4 üyenin karşı oy gerekçelerini de özetleyelim.
Öğrenci Andı’nın kaldırılması için 2009’da açılan davanın 8. Daire tarafından 2011 yılında reddedildiği, keza Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun da buna ilişkin temyiz talebini 4 Kasım 2014’te reddettiği hatırlatıldıktan sonra şöyle denildi:
“2009 yılında Öğrenci Andı’nın kaldırılması istemiyle açılan dava, Milli Eğitim Bakanlığı’nın davalı olarak verdiği savunma ile dosyadaki diğer bilgi ve belgeler değerlendirilmek suretiyle reddedilmiş, aradan 3-4 yıl gibi bir süre geçtikten sonra davalı Milli Eğitim Bakanlığı’nca bu davaya verilen savunmada ise kaldırılması istenmiştir. Öğrenci Andı’ndaki ifadeler, genç nesillerin yurttaşlık ve millet olabilme bilincini arttıran, ülkesine aidiyetini güçlendiren, milli birlik ve beraberliği aşılayan, çalışkanlık doğruluk dürüstlük saygı ve sevgi gibi evrensel değerleri benimsetmeye yönelik, vatana ve millete bağlılığı ve sevgiyi artıran ifadeler içermektedir. Uzun yıllardır uygulanan ve toplumumuz tarafından benimsenen, genç nesillere olumlu yönde katkı sağlayan Öğrenci Andı’nın kaldırılmasını gerektirecek idarece bu konuda yapılmış, eğitim biliminin gerekleri ile pedagojik formasyon ilkeleri bakımından değerlendirmeleri içeren herhangi bir araştırma, inceleme ve somut bir tespit dava dosyasına sunulmamıştır. Kurul kararında bilimsel görüşe başvurulmayacağı belirtilse de, Milli Eğitim Bakanlığı, ‘Öğrenci Andı’nın ilkokullarda kaldırılmasının uzun süredir tartışılmakta olan bir konu olduğunu, andın pedagojik olarak bu yaş grubundaki öğrencilere uygun olmadığını’ savunmuştur. Bu durumun tespiti ancak bilimsel bir değerlendirmeyle mümkündür. Bu durumda, Öğrenci Andı’nın hukuksal gerekçeleri davalı idarece ortaya konulmaksızın kaldırılmasında, sebep ve amaç öğeleri yönünden hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Öte yandan ‘2005 yılında ortaya çıkan yeni eğitim ve öğretim yaklaşımının’ da hukuksal ve bilimsel bir temeli bulunmamaktadır.”
Bahçeli Neyi “Zırva” Bulmuştu?
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun gerekçesinde yer alan, “idarenin takdir yetkisinin bulunduğu ve bu konuda idarenin yargı kararıyla önündeki seçeneklerden birini tercih etmeye zorlanmasının yerindelik denetimi anlamına geleceği” şeklindeki tespitinden hareketle, MHP Lideri Bahçeli’nin bir başka açıklamasına daha dikkat çekelim.
Danıştay 8. Dairesi Öğrenci Andı’nın okutulması yönünde karar verdiğinde, AKP başta olmak üzere çeşitli çevreler, tepki gösterdi ve Daire’nin “hukuka uygunluk denetiminin sınırlarını aştığını” öne sürdü.
İşte bunun üzerine Bahçeli, 23 Ekim 2018’de şunları söyledi:
“Danıştay 8. Dairesi, çözülme sürecinin kötü bir hatırasını söküp, atmıştır. Takdir ve tasvip ediyoruz. Elbette doğru yapmıştır, elbette milli vicdana tercüman olmuştur. Çözülme sürecinin kamburlarından kurtuluşun parlak bir müjdesi ortaya çıkmıştır… Diyorlar ki, ‘Danıştay 8. Dairesi Anayasa ve yasalara aykırı karar vermiştir.’ Bu nasıl bir saptırmadır? Nasıl bir şuur kaybıdır? Hukukun keyfi yorum ve değerlendirmelerine alışmış olanlar, işlerine gelmediği zaman neden rahatsız ve huzursuz oluyorlar?… Bu hazımsızlığının maksadını nasıl yorumlayalım? Neymiş, Danıştay 8. Dairesi hukuka uygunluk denetiminin sınırlarını aşmış… Bunların hepsi zırvadır, uydurmadır, temelsizdir. Papaz kararına ses çıkaramayanlar, Andımızın okunacağını duyunca ayağa kalkmışlar, kanundan hukuktan bahsetmeye başlamışlardır… Andımız etnik bir ifade değil, milli kültür ve milli kimliğin inkâr edilemez duyuşu, duruşu ve dile gelişidir. Türküm demek ayıp mıdır? Doğruyum demek yanlış mıdır? Çalışkanım demek çarpıklık mıdır?”
Evet, Öğrenci Andı’nda son durum maalesef bu. Bakalım Danıştay’ın gerekçelerine kimler, nasıl tepki gösterecek!..
Müyesser YILDIZ
8 Haziran 2021
Odatv link: https://odatv4.com/andimiz-yasaklanmamis-08062112.html