Erdoğan, önceki gün katıldığı bir televizyon programında Türk Hava Kurumu hakkında çeşitli açıklamalar yaptı.
Sırayla gidelim.
“Türk Hava Kurumu ile ilgili düşünceleriniz nedir? Orayı yeniden ayağa kaldırmak gibi bir planınız var mı?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Türk Hava Kurumu devletin bir kurumu değildir. Bunu vatandaşlarımız bilmiyor, vatandaşlarımız zannediyorlar ki, ‘Türk Hava Kurumu devletin bir kurumudur.’; hayır değil. Nasıl çeşitli vakıflar, dernekler vesaireler varsa Türk Hava Kurumu da bunlardan bir tanesi.”
El cevap:
Evet; THK, devletin bir kurumu değil. Ama THK’ye daha 1925 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile “kamu yararına çalışan dernek” statüsü verilmiştir.
Daha önemlisi; acaba devlet kurumu olmayan kaç derneğin ilk onursal üyesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür ve dahi her daim onursal Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı kabul edilmiştir? Nitekim, bildiğiniz gibi, THK’nın şu andaki onursal Genel Başkanı da Erdoğan’dır.
Bitmedi; acaba devlet kurumu olmamasına rağmen kaç dernekte, Meclis Başkanı’ndan Genelkurmay Başkanı’na, Kuvvet Komutanlarından Ankara Valisi’ne, bakanlıklardan Ankara’daki üniversitelerin temsilcilerine Devlet erkânı Büyük Genel Kurul delegesi sayılmıştır?
Erdoğan’ın bir diğer değerlendirmesi:
THK’nın elindeki uçaklara dair tartışmanın yeni bir tartışma olmadığını, birkaç yıl önce kendisinin de “kurumun elindeki uçakların yetersiz olduğunu, THK’nın mezarlığa döndüğünü ve mevcut yapısıyla bir yere varılmayacağını” söylediğini, orayı bir ziyaretinde bu durumu gördüğünü vurgulayıp şunları anlattı:
“Türk Hava Kurumu yetkilileri gerekli adımları atmadığı gibi, çalışır durumdaki uçakların da bakımını yaptırmayarak hepsini adeta çürümeye terk etmişler… Türk Hava Kurumu 1985’ten itibaren orman idaresine yangın söndürme hizmeti vermiş yani tedarikçi bir kurum olarak hizmet vermiş ve bunun için de karşılığında çok ciddi bedeller devletten, Tarım Orman Bakanlığı’ndan almış. Ama filosunu genişletme, mevcut uçaklarını modernize etme; böyle bir derdi olmamış.”
El cevap:
Birkaç yıl önce durumu görmüşler. Velev ki THK yetkililerinin “böyle bir derdi” olmadı; acaba devlet niye bu gidişatı dert etmedi?
Örneğin, pıtrak gibi çoğalan tarikat-cemaat, dernek ve vakıflarından esirgenmeyen maddi-manevi destek Cumhuriyet’in bu köklü kurumundan neden esirgendi?
THK’dan Portreler: MHP’li De Var Milli Görüşçü De
Erdoğan son olarak şöyle konuştu:
“Peki, o dönemde de kurumun arkasında kim vardı? CHP zihniyeti vardı ve böyle bir adım atmadılar. Şimdi çıkmış, ‘Türk Hava Kurumu’nu çalıştırmıyor.’ diyorlar. Türk Hava Kurumu’nu çalışamaz hâle getiren sizsiniz; uçakların bakımını yaptırmayan kurumun eski yöneticileridir. Kurumun finansal sıkıntısı sebebiyle bu bakım ve onarım ihtiyacı giderilemediği için uçaklar hâlihazırda bile uçuşa elverişli değil ve çok daha açık, net konuşuyorum, kurumun içine düştüğü durumu, kurumu bu hâle getirenlerin kara propagandaları ile hükümete yöneltme çabalarını doğrusu ben hayretle izliyorum. Dürüst olun, samimi olun. Geçmişine baktığımız zaman Türk Hava Kurumu’nun orada zaten CHP zihniyetini göreceksiniz.”
THK’nın en büyük gelir kaynağı olan kurban derilerinin buraya verilmemesi için kimlerin adeta savaş açtığını bir yana bırakıp buna da cevap verelim.
THK yönetiminin belirlenmesinde hemen her daim Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay etkili olmuştur. “Orada zaten CHP zihniyetini göreceksiniz.” sözünden kast edilen gerçekte TSK mıdır, bilmiyoruz; ama kurumun son 20 yılından bazı portreleri hatırlatalım.
2009-2014 yılları arasında THK Başkanı Osman Yıldırım’dı. Evet, hakkında yolsuzluk iddiaları vardı; ama onun döneminde yangın söndürme uçaklarının -sadece ülkemizde değil- dünya genelinde başarılı faaliyetleri de gerçekleşti.
Erdoğan’ın sözlerinden sonra Osman Yıldırım’a siyasi görüşünü sordum; “Hiçbir partim yok. Ne CHP’li ne AK Parti’liyim.” dedi.
Osman Yıldırım döneminden bir başka isim. 2011 yılında kurulan Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörlüğü’ne getirilen ve 2015 yılına kadar bu görevde kalan Prof. Dr. Ünsal Ban aldığı astronomik maaşla tanındı.
Prof. Ban üniversiteden ayrıldıktan sonra ne yaptı? 2015 yılında AKP’den Ankara milletvekili aday adayı oldu. 2019’da da Erdoğan dahil devletin zirvesinin katıldığı bir düğünle AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu ile evlendi.
Osman Yıldırım’dan sonra THK Başkanı olan Kürşat Atılgan’la devam edelim. Öncesinde MHP Adana Milletvekili idi.
Onun döneminde Türk Hava Kurumu Üniversitesi Dekanlığı ve Rektör Vekilliği’ne atanan Prof. Dr. Alim Işık da üç dönem MHP milletvekilliği yapmıştı. Erdoğan’a yönelik ifadelerinin yer aldığı bir video ortaya çıkınca, YÖK tarafından Rektör Vekilliği sonlandırılan Işık, 2019 seçimlerinde MHP’den Kütayha Belediye Başkanı seçildi.
THK’nın Atılgan’dan sonra ve kayyum yönetiminden önceki son başkanı Bertan Nogaylaroğlu’na gelelim. Balyoz kumpasında hapis yatan Nogaylaroğlu, “Milli Görüş’ten Silivri’ye Bir General” kitabını yazdı. Kitabın tanıtım bölümündeki şu satırlar, herhalde Nogaylaroğlu hakkında bir fikir verecektir:
“Kitap sadece Balyoz’u değil, Milli Görüşçü ve köyde ikamet eden bir ailenin Türkiye’nin gündeminden nasıl etkilendiğini olaylar, anekdotlar ve yorumlar yolu ile ortaya koymaktadır. Kemalizm ve Laiklik ve Askeriye konularında bilinen görüşlere haiz bir aileden bu hassasiyetlerin en yüksek olduğu kuruma giriş, oryantasyon sorunları, saklanmalarla birlikte Anayasal Devlet yapısını özümsemeler dahil çok çarpıcı olaylar, vakalar, anekdotlarla süslenmiş, günümüze uygun yorumlarla desteklenmiş.”
Katıldığı bir televizyon programında, “Cezaevindeyken Erdoğan için dua ettik.” dediği ve 28 Şubat sürecini eleştirdiği bilinen Nogaylaroğlu’nun THK Başkanlığı döneminde, özellikle mütevelli heyetine yapılan atamalarla Üniversitenin AKP’nin “arka bahçesi” haline getirildiği de öne sürülmüştü.
Ekim 2019’dan bu yana THK’da kayyum heyeti olarak görev yapan isimleri ise tanıyorsunuz.
Kayyum Heyeti Başkanı Cenap Aşçı, AKP iktidarı döneminde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na kadar yükseldi.
Kayyumlardan H. Abdullah Kaya, yine AKP iktidarı döneminde Devlet Malzeme Ofisi, Milli Emlak, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, son olarak Maliye Bakanlığı Müsteşarlığı yaptı. Ayrıca YÖK üyeliğine atandı. Diğer kayyum Adnan Zengin de İçişleri Bakanlığı’nda bürokratken THK yönetimine getirildi.
Yönetim tablosu bu iken, son 10 yılda girilen çıkmazın faturasını “CHP zihniyetine” kesmek neyin nesidir? Asıl dertleri, THK’yı yöneten zihniyetten çok THK’yı kuran “zihniyetle” olmasın?!
Müyesser YILDIZ
13 Ağustos 2021