Günlerdir Anıtkabir ziyareti sırasında üniformalı bir subayın Bülent Ersoy’a şemsiye tutması, hemen ardından da Milli Savunma Bakanlığı’nın jet hızıyla faturayı kestiği Anıtkabir Komutanı’nı Ankara’dan Hakkari Yüksekova’ya göndermesi tartışılıyor.
MSB’nin kamuoyunun tepkilerine gösterdiği “hassasiyeti” destekleyenler de var, eleştirenler de.
Subaylık Misyonunu Öğrendi Mi?
Şemsiyeyi tutan Üsteğmenin, askeri açıdan “subaylık misyonuna” aykırı bulunan bu “centilmenliğinin” sebebi, 15 Temmuz’dan sonra TSK’nın eğitim sisteminde gerçekleştirilen “reformlar” mıdır, kısa sürede “Ben yaptım, oldu” mantığıyla subay mezun edilmesi midir; bunu konunun uzmanlarına bırakıp, faturanın 30 yıllık bir subay olan Anıtkabir Komutanı’na kesilmesini ele alalım.
Öncelikle; öğrendiğimiz kadarıyla Komutanın bu ziyaretten, Bülent Ersoy Anıtkabir’e geldikten sonra haberi olmuş. Yani öyle özel karşılama veya uğurlama gibi bir talimat sözkonusu değil.
Askeri sistemi bilenlere göre de; o Üsteğmenin hareketinin karşılığı, Komutanın, “Personelini biraz daha eğit.” diye uyarılması, en fazlası ise yine Üsteğmenin Anıtkabir görevinden alınması olmalıydı.
O Kadar Çok Örnek Var Ki!..
Bir şemsiyenin Komutan’ın başını yemesi üzerine hemen herkesin aklına, “cübbeli, sarıklı amiral” olayı geldi.
Makam arabasıyla gittiği tarikat evindeki görüntüleri ortaya çıkınca, hakkında disiplin soruşturması başlatıldı ve “paşa paşa” emekli oldu. Peki, personelinin bu hâli yüzünden Deniz Kuvvetleri Komutanı’na fatura çıkarıldı mı?
Bir başka örnek; daha önce kovuşturma geçirdiği ve hakkındaki bilgiler Devletin tüm yetkililerine ulaştırıldığı halde, 2020 yaşında Tuğgeneral rütbesine terfi ettirilip Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na atanan Serdar Atasoy önce emekli oldu. Sonra hakkında kovuşturma yapılıp tutuklandı ve hapis cezasına çarptırıldı. Ancak bu ismi terfi listesine alan ve böylesi önemli bir göreve atayanın peşine düşülüp hesabı soruldu mu?
Libya’daki Komutana Bir Şey Oldu Mu?
Çok sıcak bir olay daha.
Geçtiğimiz günlerde Libya’da görev yapan 56 uzman çavuş, kendilerine mobbing uyguladığını iddia ettikleri üstlerini CİMER’e şikayet edince ne oldu?
Hepsi apar topar Türkiye’ye gönderildi ve “askeri hiyerarşiyi aşarak usulsüz başvuru” yaptıkları için sözleşmeleri sonlandırıldı.
Peki amirlerine ne gibi bir işlem yapıldı? İddialara göre, sadece tabur komutanı Yarbay görevden alınıp Trakya’da bir ile tayin edildi; ama, örneğin, Libya’daki 1 numaralı komutana herhangi bir fatura kesilmedi.
Anıtkabir’de Bunlar Da Yaşandı
Doğrudan Anıtkabir’le ilgili olaylara geçelim.
15 Temmuz’dan sonra rütbeliler dahil tüm askerlerin, Anıtkabir’e tek tek aranarak alınması vahim ötesi değil miydi?
Ya geçtiğimiz Mayıs’ta Misak-ı Milli Kulesi’nin alt tarafındaki bölüme yiyecek ve kahve satışı yapılan otomatik büfelerin konulması?.. Bu da halkın tepkisini çekti, sözkonusu büfeler ancak Mimar Odası Ankara Şubesi’nin Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvurması sonucu Temmuz’da kaldırıldı. Peki bu ucubeliğin faturası kimseye kesildi mi?
Bir de mozole yakınına, plastik oyuncaklardan oluşan çocuk parkı yapılması olayı var. Tepkiler üzerine kaldırıldı ve duyulmadı, ama işte bunda ilk kez dönemin Anıtkabir Komutanı görevden alındı.
Başka?
Milli günlerde Erdoğan, Anıtkabir’e gittiğinde “Recep Tayyip Erdoğan” sloganları atılması ve bu sloganları atanların listeyle içeri alınan kişiler olduğunun öne sürülmesi…
Veya gerek geçtiğimiz 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinde muhalif gazetecilerin törenleri izlemesine izin verilmemesi…
Bunlara ilişkin herhangi bir inceleme yapılıp sorumlular cezalandırıldı mı?
Şuraya geleceğiz:
Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli 11 gün önceki Meclis Grubu toplantısında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde “teröristlerin çalıştırıldığı” iddialarıyla ilgili olarak Başkan Ekrem İmamoğlu’nu suçlarken, “Kamu görevi icra eden herkes yeri ve zamanı geldiğinde yaptıklarından veya yapamadıklarından dolayı hesap vermekle yükümlüdür. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde suç işlenmişse, teröristler bir diyet programı kapsamında işe alınmışsa, bunun birinci derecede sorumlusu temsili olarak şube müdürü Ahmet, daire başkanı Mehmet değil; bal gibi, buz gibi Belediye Başkanı olan zattır.” dedi.
Bilindiği gibi, Bahçeli’nin o ifadesi TSK’da, “Astlarının yaptığı veya yapmadığı her şeyden komutan sorumludur” şeklinde formüle edilmiştir.
Anlaşılan o ki, Anıtkabir Komutanı’na da bu formül uygulandı.
Daha önce vurgulamıştık, bir kez daha hatırlatalım.
15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra askeri öğrenci, kursiyer teğmen, hatta er; binlerce alt rütbeli ve Genelkurmay Karargâhı’nın neredeyse tamamı tutuklandı, yargılandı, hapis cezasına çarptırıldı. Ancak onlardan sorumlu çok sayıda komutan görevine devam etti, hatta terfi aldı.
Şimdi soralım:
“Komutan sorumluluğu”, kişiye göre değişen bir kural mıdır?!
Müyesser YILDIZ
15 Ocak 2022