İçeriğe geç

10 Yıllık Davada İlginç Diyaloglar…

Bizzat AKP’li Yalçın Akdoğan’ın ifadesiyle, “Milli Orduya kurulan bir kumpas” olan Balyoz’da sadece dönemin hakimleri, savcıları, polisleri ve TUBİTAK bilirkişileri değil, 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcısı Bülent Münger’e de görevi kötüye kullanmaktan” dava açıldı.

Münger’e dava açılmasının sebebi şuydu:

Bavulcu” gazeteci Mehmet Baransu’nun Taraf’ta yayımladığı sözde “Balyoz darbe planı” belgelerinin 1. Ordu’dan nasıl çalındığını soruşturmakla görevlendirilen Münger, Ankara’daki bir kurmay heyetin hazırladığı ve “Sözkonusu belgeler askeri yazıma uymuyor… 2003’te değil 2007’de hazırlandığına ilişkin emareler var” şeklindeki teknik rapor yerine 3. Kolordu Komutanlığı’nın görevlendirdiği, askeri harekat planları konusunda uzman olmayan Kara Pilot Binbaşı Ahmet Erdoğan’a, belgeler gerçekse” varsayımı üzerinden hazırlattığı raporu esas alıp Beşiktaş’taki savcılara bunu göndermiş, ardından Balyoz tutuklamaları başlamıştı. Ayrıca Mehmet Baransu, “Karargâh” adlı kitabında, ifade vermeye gittiğinde Münger’in sözkonusu gizli raporu kasadan çıkarıp kendisine gösterdiğini yazmıştı.

Bu gelişmeler üzerine Balyoz kumpası mağdurları Münger hakkında dava açmış, Münger de 2012 yılında TSK’dan emekli olmuştu. Askeri Yargıtay’da tam 4 yıl süren ve adeta yılan hikâyesine dönen davanın sonunda, Mahkeme heyeti yüzünü bir kez dahi görmedikleri Münger hakkında oybirliğiyle beraat kararı vermişti. Hem Balyoz mağdurlarının hem Savcı’nın temyize götürdüğü karar Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nca “usulden” bozulunca, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonraki bir duruşmaya katılan Münger, suç işlemediğini belirtip beraatini istemişti.

Ancak bu arada şunlar yaşanmıştı:

Münger hakkında beraat kararı veren heyetteki bazı isimler “FETÖ”den tutuklanmış, “varsayım” üzerine rapor hazırlayan bilirkişi Ahmet Erdoğan firar etmiş ve TSK’dan atılmıştı. Ayrıca Balyoz mağdurları israrla dönemin 3. Kolordu Komutanı Hulusi Akar ile Kurmay Başkanı Serdar Savaş gibi isimlerin tanık olarak dinlenmesini istemiş; özetle dava kelimenin tam anlamıyla kilitlenmişti.

Tam bu aşamada Anayasa Mahkemesi, bir başka davada “Emekli asker Askeri Yargıtay’da yargılanamaz” şeklinde bir karar vermiş, işte Münger’i yargılayan heyet de Aralık 2016’daki duruşmada bunu dayanak gösterip, “Dairenin görevsizliğiyle”, 1. sınıf hakim olan sanığın dosyasının Yargıtay Başkanlığı’na gönderilmesini kararlaştırmıştı.

5 Yıl Sonra İlk Duruşma

Peki Aralık 2016’dan bugüne kadar ne mi oldu? Hem çok şey hem de hiçbir şey. Bunları ayrıca yazacağız.

Şimdilik şu kadarını aktaralım; Yargıtay 5. Ceza Dairesi tam 5 yıl sonra, 12 Ocak’ta sanık Bülent Münger ile katılanlar ve vekillerine duruşma gün/saatini bildirir çağrı kağıdı çıkarılmasına ilişkin bir tensip zaptı düzenleyerek, ilk duruşma için 6 Nisan tarihine, yani bugüne gün verdi.

Bugünkü duruşmaya gelince; ne sanık Bülent Münger ne de avukatı davaya katıldı. Münger’in gönderdiği bir dilekçeyle zaman aşımından beraatına karar verilmesini” istediği görüldü.

Yaklaşık 250 Balyoz kumpası mağdurundan ise duruşmaya sadece şu isimler katıldı: Erdal Akyazan, Fatih Musa Çınar, Suat Aytın, Mustafa Çalış, Hanifi Yıldırım, Koray Özyurt, Seyfettin Alevcan, Cahit Serdar Gökgöz, Can Erenoğlu ve Yüksel Gürcan.

Duruşmanın başlangıcında gelen evrakları okuyan Mahkeme Başkanı, katılanlardan Özden Örnek, Soner Polat, Nihat Altunbulak ve Mustafa Kelleci’nin öldüğü bilgisinin ulaştığını; Halil İbrahim Fırtına, Mehmet Örgen, Şükrü Sarıışık ve Fikret Güneş adına sehven tebligat çıkmadığının görüldüğünü belirtip Savcı’dan mütalaasını sordu. Savcı, “Gelen belgelere diyeceğim yoktur.” karşılığını verdi.

Ardından Başkan, katılanlara, “Bir diyeceğiniz var mı?” sorusunu yöneltti. Söz alan isimlerden Akyazan, “Sanık derhal beraatini talep etmiş. Eğer dava zaman aşımına girmişse ancak düşme kararı verilebilir, beraat değil. Bu nedenle sanığın talebinin hukuki temeli bulunmamaktadır.” dedi.

Merak Etmeyin İmzaladım

Katılanlardan Koray Özyurt ile Mahkeme Başkanı arasında ise şu diyaloglar yaşandı:

Özyurt: Şimdi size elimdeki bu dilekçeyi imzasız versem, kabul eder misiniz?

Başkan: Hayır.

Özyurt: Ancak bizim yargılandığımız Balyoz davasında tüm deliller dijital ve imzasız olduğu halde sanık bunları doğru kabul edip bilirkişi raporu düzenledi. O da hakimdi, siz de hakimsiniz. Ama bakın, siz imzasız dilekçeyi kabul etmiyorsunuz.

Başkan: Tabii.

Özyurt: Ben yine de dilekçeyi vereyim. Merak etmeyin, imzaladım. Burada o imzasız, dijital delilleri kabul eden şahsa sorulması gereken sorular var. Bunlara doğru cevap verirse görevini nasıl kötüye kullandığı ortaya çıkacak. Dava belki zaman aşımından düşecek, ama sanık burada değil. Biz onun görevi kötüye kullanması ve hataları yüzünden 4-5 yıl cezaevinde kaldık. Bir hukukçu faraziye üzerinden karar verir mi? Önce belgelerin doğru olup olmadığına bakması gerekmez mi? O faraziye fikrini kimin verdiğini söylerse, asıl suçluyu bulmuş olacağız.

Özyurt’un ardından beyanda bulunan Suat Aytın, “Biz Bülent Münger’i hiç görmedik.” diyerek dava sürecini özetledi; Münger’in hazırlattığı bilirkişi raporundan sonra başlatılan tutuklamalarla Türk Ordusu’nun büyük sıkıntıya düşürüldüğünü ve TSK’nın gücünde büyük zafiyet yaratıldığını vurguladı.

Diğer katılanlar da özetle şunları söyledi:

Hanifi Yıldırım: Bülent Münger o raporu yanlı ve kasıtlı olarak ehliyeti olmayan Ahmet Erdoğan’a yazdırdı. Albay rütbesindeki birisinin bunu bilmemesi mümkün değildir. 1. Ordu’da yüzlerce kurmay subay var; ama oradan değil, 1. Ordu bağlısı, NATO’ya tahsisli 3. Kolordu’dan bir kişiyi nereden buldu? Bunun açıkça bir ihanet, görevi kötüye kullanma olduğu ortadadır.

Mustafa Çalış: Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere çeşitli platformlarda Türk Ordusu’na kumpas kurulduğu dile getirildi. Bu kumpasın birkaç ayağı var. Sadece Münger üzerinden askeri ayağını konuşuyoruz. Beşiktaş ayağı var. Münger-Baransu ilişkisi nedir? Baransu, kendisine tanımadığı bir şahıs tarafından verilen ses kayıtlarını suç olacağı için imha ettiklerini, belgeleri çoğaltıp CD oluşturduklarını itiraf ettiği halde Münger onun hakkında niye işlem yapmadı? Evet, Taraf yazarları gizli bilgi/belge temin ve işfaasından ceza aldı; ama bu iki davanın birleştirilmesi talebimiz kabul edilmedi. Münger, Baransu ve Ahmet Erdoğan ilişkisi mutlaka araştırılmalı. Askeri yargıdaki süreç çok uzadı; dava hâlâ sürüyor, sanık ortada yok. Biz yaşadığımız mağduriyetlerle bugünlere geldik. Dilerim sanık cezalandırılır.

Beşiktaş’taki Sırtlanların Önüne Gönderildik

Can Erenoğlu: Sanık; görevlendirdiği, şu anda firarda olan ve TSK’dan ihraç edilmiş Ahmet Erdoğan tarafından hazırlanan sözde bilirkişi raporunu, soruşturmanın gizliliğini ihlal ederek Mehmet Baransu’ya sızdırarak, haksız ve hukuksuz şekilde kamuoyunda suçlu olduğumuz algısının yaratılmasında etkili bir rol oynamıştır. Amaç bizi aşağılamaktı. Beşiktaş’taki sırtlanların önüne gönderildik. O zaman tüm Ege ve Akdeniz’den sorumlu komutandım. Üç cezaevini tattırdılar. O çadır mahkemelerinde yargıladılar. Sonuçta telafisi mümkün olmayan zararlara uğradık. Devletin çok gizli belgelerini, istihbarat raporlarını, harekat planlarını sızdırdılar. Bunları niye koydular? Diğer sahte belgeler de gerçek kabul edilsin diye. Zaman aşımından beraat kararı vermemenizi diliyorum.

Seyfettin Alevcan: Bülent Münger denen şahıs, diğer raporu saklayıp sözde bilirkişi raporunu savcılara ileterek 15 Temmuz’un yapı taşını hazırlamıştır. Bu, bırakın görevi kötüye kullanmayı, vatana ihanettir.

Yargıtay’da Bir İlk Daha

Katılanların ve avukatlarının beyanlarının ardından Mahkeme Başkanı, Savcı’nın mütalaasını almadan ara kararı yazdırmaya başladı.

Başkan, “öldüğü anlaşılan katılanların mirasçılarının ve sehven tebligat gönderilmeyen katılanların davadan haberdar edilmesi” kararlarını yazdırdıktan sonra Savcı’ya dönerek, “Esas hakkında mütalaa için dosyayı size gönderelim mi?” sorusunu yöneltti.

Bunun üzerine Savcı, “O zaman biz de mütalaamızı yazdıralım.” diyerek Katipten “Gereği düşünüldü” bölümünün öncesine gelmesini isteyip şu mütalaayı ekletti:

Dosyadan haberdar edilmeyen katılanlarla ilgili usulü eksikliklerin olduğu anlaşılmaktadır. Bu usulü eksikliklerin giderilmesi ve olduğu takdirde tevsii tahkikat taleplerimizi, olmadığı takdirde esas hakkındaki mütalaamızı hazırlamak ve bildirmek üzere dosyanın tarafımıza tevdi ile bu konuda süre verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.”

Savcı’nın mütalaasından sonra kararı yazdırmaya devam eden Başkan, “Oy birliğiyle 1 ve 2 nolu ara kararlar ikmal olunduğunda, varsa kovuşturmanın genişletilmesi taleplerini, olmadığı takdirde esas hakkındaki yazılı mütalaasını bildirmek üzere dosyanın ve eklerinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine” kararıyla, duruşmanın 22 Haziran’a bırakıldığını açıkladı.

Müyesser YILDIZ
6 Nisan 2022

Kategori:Uncategorized