Erdoğan, Türkiye’yi Başkan Biden ve ABD Senatosu’na şikâyet eden Miçotakis’e, “Artık benim için Miçotakis diye birisi yok.” sözleriyle tepki gösterdi.
Önceki gün Yunanistan’ın en büyük destekçisi ve dostu olan İsrail’e giden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, Yunanistan’ın 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Barış Anlaşması çerçevesinde şartlı olarak kendisine verilen adaları 1960’tan beri silahlandırdığını, bundan vazgeçmedikleri takdirde “egemenlik tartışması başlar” uyarısında bulunduklarını belirtip, “Son derece ciddiyiz. Yunanistan buna uymazsa biz, bu işi daha ileri noktaya götüreceğiz.” dedi.
“Daha ileri nokta” neresiyse?.. Yunandan çok Yunanlı olan ABD, AB veya BM mi? Kaldı ki, Ankara’nın Ege adalarıyla ilgili “asılsız iddialarda” bulunduğunu öne süren Yunanistan çoktan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir mektup yolladı bile.
Her neyse biz dışarıdakileri bırakıp içimizdeki Yunanlılara bakalım.
Dün Hürriyet’ten Sedat Ergin bile Miçotakis’in Beyaz Saray ve Kongre’de nasıl ağırlandığını anlatırken, bizim 10 gün önce sıcağı sıcağına vurguladığımız şu ayrıntıya da yer verdi:
“Oval Ofis’teki görüşme dışında Beyaz Saray’da ayrıca Miçotakis için konuşmaların yapıldığı bir tören de düzenleniyor. Bu törende açılış konuşmasını ve duayı yapmak üzere kürsüye önce Bakırköy doğumlu bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Amerika Ortodoks Kiliseleri Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis davet ediliyor. Başpiskopos, ‘Demokrasinin, Yunanistan’ın dünyaya bir armağanı olduğu’ vurgusuyla biten konuşmasını Yunanca ‘Zito i Ameriki, Zito i Ellada’ (Yaşasın Amerika, Yaşasın Yunanistan) diye bitiriyor.”
“Yaşasın Amerika, Yaşasın Yunanistan” diyen Lambriniadis kim? Bir Türk kurumu olup Fatih Kaymakamlığı’na bağlı görev yapan Fener Rum Patrikhanesi tarafından ABD’ye atanmış, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve belki de Bartholomeos’tan sonra Patrikhane’nin başına gelecek isim.
Çok şükür, Lozan’ı delik deşik eden bu tablo, Başbakanlığa aday Meral Akşener’in partisinin de dikkatini çekti. İYİ Parti Milli Güvenlik Politikalar Başkanlığı’nın dün yaptığı açıklamada, Miçotakis’in ABD’deki ifadeleri eleştirildikten sonra Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Lambriniadis’in, “Ekümenik Patrikhaneye güçlü desteklerinden dolayı” Biden ve Miçotakis’e teşekkür etmesine değinilip şöyle denildi:
“İYİ Parti olarak, bu ziyarette ortaya çıkan görüntüler ile ileri sürülen görüşleri şiddetle kınıyoruz. Yunanistan’ın birçok adayı silahlandırmış olmasının, bazı ada/adacık/kayalıkları sahiplenmesinin ve Fener Rum Patrikhanesi ile ilgili açıklamalarının Lozan Anlaşmasına aykırı olduğunu tekrar hatırlatıyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu olan Lozan Anlaşmasında gedik açılmasını asla kabul etmiyoruz. İktidardan, söz konusu ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu ile ilgili olarak da gecikmeden gerekli işlemi yapmasını bekliyoruz.”
Pontus Özlemi Çekenler
ABD’deki tablonun benzeri ve devamı olan bir başka olaydan söz edelim.
Bilindiği gibi; Yunanistan’ın bir de “Pontus soykırım” hezeyanı var. Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 19 Mayıs gününü bu sözde soykırımı anma günü kabul ediyorlar.
Geçtiğimiz 19 Mayıs’ta da aynı hezeyanlarını sürdürdüler. Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle düzenlediği etkinliklerin birisinde, “Pontus geleneğini sürdürdüğü” belirtilen bir sanatçıya konser verdirilmesi tepki çekti.
Öyle ki, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli Salı günkü grup toplantısında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Maltepe mitingini eleştirirken, “Kılıçdaroğlu’nun Maltepe mitingi, HDP’nin, PKK’nın, FETÖ’nün, Pontus özlemi çeken çürümüşlerin mitingidir.” dedi.
Çiçekler “Pontus”tan
Bu hatırlatmalardan sonra içimizdeki “Pontus özlemi çekenlere” gelelim.
Fener Rum Patriği, bu hafta Yunanistan’da geniş bir tura çıktı. Türk tarihi açısından önemli Kavala, Drama gibi, Yunanistan’ın “Doğu Makedonya” dediği bölgeden başlayıp meşhur Aynaroz Manastırı’nda sona erecek yolculuğun ilk ayağında; 2 Mayıs’ta hayatını kaybeden Drama Metropoliti’nin mezarını ziyaret eden Bartholomeos, burada gözyaşları içinde şöyle konuştu:
“Gerçek bir dostunuz olarak şehit edilen Fener’den, sevdiğiniz Konstantinopolis’ten geldim. Pontus’un, Küçük Asya’nın, Kapadokya’nın, Trakya’nın, Doğu ve Batı’nın, Makedonya’nın, Epir’in, Ege’mizin sadece Ege’de olan adalarının kalbinin attığı Fener’den geldim… Paul, senin gibi insanlar cesur, dik, zorluklara boyun eğmeden, gücün ayartmalarından etkilenmeden yaşamayı ve ölmeyi biliyorlar. İdeallerin vardı ve onları gerçek ve sevgiyle böldün… Ve Konstantinopolis Ana Kilisesi sizin bu sarsılmaz yöneliminizi, sevginizi, cesaretinizi, tutumluluğunuzu, sorumluluklarını savunmanızı, eşsiz sadakatinizi unutmayacaktır…. Mezarınıza geldim… Sizin lütufkâr bağlılığınızı ve ruh dostluğunuzu onurlandırmak için anavatanınız Pontus’tan birkaç çiçek getirerek, doğruluk ve dürüstlük yolunu seçtiğiniz için size teşekkür etmeye geldim. Fener’i, Bizans’ı ve Pontus topraklarını severdin.”
Ardından “Pontus”a birlikte hac ziyaretinde bulunduklarını belirtip merhum Drama Metropolitine şu sözü verdi:
“Pontus her zaman kalbimde olacak; Ekümenik Sinodların bana miras bıraktığı gibi, ona çok iyi bakacağım. Ben ilgileneceğim ve ona göz kulak olacağım.”
“Türkiye Lozan’ı İhlâl Ediyor” Dedi
Bartholomeos’un Yunanistan’da başka açıklamaları ve görüşmeleri de oldu.
Örneğin verdiği bir röportajda, Ruhban Okulu meselesiyle ilgili şu iddialarda bulundu:
“Halki İlahiyat Okulu 51 yıldır kapalı ve Ekümenik Patrikhane, yarının görevlilerini karargâhında yetiştirme kabiliyetinden yoksun. Bu hükümetten defalarca okulu bizim için açmasını istedik. Yani Osmanlı İmparatorluğu döneminde açılan ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde kapatılan, Hristiyanlar için olan okulun yeniden açılmasını. Bu bir çelişkidir ve haksız bir gelişmedir. Ne yazık ki, Ankara’ya yakarışlarımız duyulmuyor. Türk Hükümetinin bir noktada bu meseleye farklı bir gözle bakacağını ve Halki’nin yeniden açılmasının prensipte Türkiye’nin kendi çıkarına olduğuna ikna olacağını umalım. Zira böyle bir eylem din hürriyetinin olduğunu; insan haklarına, din hürriyetine herhangi bir sınırlama getirilmediğini açıkça ispatlayacaktır. Burada diyorum ki, düzinelerce Müslüman okulu [varken] ve Hıristiyanlar için hiçbir ilahiyat okulu [olmayışı] olamaz. Çünkü Lozan Antlaşması, Türkiye’de yaşayan azınlıkların, masrafları kendilerine ait olmak üzere din eğitimi veren okullar açma hakkına sahip olduğunu söylüyor. Hiçbir zaman para istemedik; dolayısıyla Halki’nin kapatılması, Lozan Antlaşması’nın da ihlâlidir.”
Bilindiği gibi Bartholomeos, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesine karşı çıkmıştı. Aynı röportajda buna ilişkin olarak da, “Hislerimi asla saklamadım. Ayasofya hakkında konuştum ve yazdım.” dedi ve şunları ekledi:
“Orada Ayasofya’ya olan hislerim görülebilir. Ayasofya camiye dönüştürülürken, Rusya Kilisesi’nden ve Rusya Devleti’nden yine hoş mesajlar almadık; çünkü o zamanlar Kuzey tarafından ‘artık biletsiz girebiliriz’ deniyordu.”
ABD Büyükelçisinden Neler İstedi?
Bartholomeos, Selanik’te ise ABD’nin yeni Atina Büyükelçisi George J. Tsunis ve Selanik Başkonsolosu Elisabeth Lee tarafından ziyaret edildi.
Yeni ABD Büyükelçisinin “Amerika’nın sevilen ve başarılı Yunan toplumundan geldiğini” vurgulayan Bartholomeos önce şunları söyledi:
“Aynı cinsten olduğumuz için mutluyuz. Büyük Amerikan Konfederasyonu’nun Büyükelçisi olarak atanma haberi Atina’ya geldiğinde, Patrikhane’deki herkes memnun oldu. Elbette burada, Yunanistan’daki herkes de.”
Ardından, Büyükelçi’nin Yunanistan’daki görev süresi boyunca “Yunanistan ve Amerika arasındaki zaten çok iyi olan ilişkilerin iki ülkenin iyiliği, ama aynı zamanda Balkanlar’da, Ekümenik Patrikhane’nin merkezinin bulunduğu Doğu Akdeniz’de istikrar ve barış için daha da geliştirilmesini ve desteklenmesini” isteyip, “Çevremizde olup bitenlerin Ekümenik Patrikhane’nin yaşamı ve faaliyetleri üzerinde kesinlikle bir etkisi vardır. Bu nedenle Yunanistan ile Türkiye arasında ve daha geniş olarak bu alanda, dünyanın bu bölgesinde istikrar ve barış ile iyi ve yaratıcı işbirliği diliyoruz.” dedi.
Bir kez daha altını çizelim; Lozan’a göre, Fener Rum Patrikhanesi bir Türk kurumu ve ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis gibi, Bartholomeos da bir Türk vatandaşı.
Ama sözleri ve görüşmeleri ortada.
Keşke CHP’lilerin kimi büyükelçiliklerle temaslarını gündeme getiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu veya Finlandiya’nın NATO üyeliği konusundaki açıklamaları sebebiyle CHP’li Ünal Çeviköz’e, “İçimizdeki Finlandiyalı”, “Kimliğinde TC yazıp, İsveç-Finlandiya’nın avukatlığını yapanlar” suçlamasında bulunan iktidar medyası biraz da bu “İçimizdeki Yunanlılar ve Pontusçularla” ilgilense!..
Müyesser YILDIZ
27 Mayıs 2022