İçeriğe geç

Erdoğan NATO Genel Sekreterinin Ne Dediğini Duymadı mı?

Madrid Zirvesi’nde Türkiye, İsveç ve Finlandiya Dışişleri Bakanları, Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı, İsveç Başbakanı ile NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in huzurunda bir protokol imzaladı.

Önceki gün de Brüksel’de NATO Karargâhı’nda bir tören vardı. İsveç ve Finlandiya Dışişleri Bakanları, NATO’ya Katılım Protokollerini imzaladı. Yine NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in huzurunda gerçekleşen bu törende protokolleri sadece İsveç ve Finlandiya Dışişleri Bakanları değil, NATO’nun mevcut 30 üyesinin büyükelçisi de imzaladı. Böylece iki ülke davetli statüsünü kazandı. Bundan sonra NATO’nun resmi ve gayrı resmi tüm toplantılarına katılabilecekler. Sözkonusu protokoller NATO ülkelerinin parlementolarında onaylandıktan sonra üyelik süreci tamamlanacak.

Altını çizelim; Madrid’deki protokolde sadece üç ülkenin Dışişleri Bakanının, Brüksel’deki protokollerde ise Türkiye dahil 30 NATO Büyükelçisinin imzası var. Bir anlamda, daha Meclis’e gelmeden, Devlet adına İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine onay verilmiş oldu.

Ankara’nın anlatımına göre Madrid Protokolü ile İsveç ve Finlandiya, Türkiye’nin PKK-YPG-PYD-FETÖ terör örgütleriyle ilgili taleplerini kabul etti, biz de bu iki ülkenin NATO üyeliğinin kapısını araladık. Ayrıca, bu protokolle, sözkonusu terör örgütlerinin NATO belgelerine girmesi de sağlandı!.

NATO Belgesi mi Değil mi?

Gerçek bu mu? Bir daha bakalım.

Bizzat Erdoğan, Madrid Zirvesi’nden sonra basın mensuplarıyla yaptığı söyleşide şunları söyledi:

Onlar hiçbir zaman kalkıp da ‘Evet, bunlar terör örgütüdür’ derler mi? Demeyecekler.Bunların gerçek manada PYD/YPG, DEAŞ, DHKP-C’ye karşı herhangi bir mücadele vermesi veya onlarla savaşması söz konusu olabilir mi?

“Televizyonlarda bir tanesi Dışişleri Bakanlarının imza attığı muhtırayla ilgili, Genel Sekreterin de imza attığından bahsediyor. Genel Sekreterin imzası yok. Önce bu işi bir öğren. Burada sadece Türkiye, İsveç ve Finlandiya Dışişleri Bakanlarının imzaları var.”

Peki aynı Erdoğan dün AKP’li eski belediye başkanlarıyla buluşmasında neler anlattı? Şunları:

NATO’nun kayıtlarına PKK girmiştir, YPG girmiştir, PYD girmiştir, ama hepsinden öte FETÖ bir terör örgütü olarak girmiştir. Bugüne kadar sadece Avrupa Birliği kayıtlarında olan PKK artık sadece Avrupa Birliği kayıtlarında değil. Şimdi onunla birlikte PYD/YPG ve FETÖ bunlar da NATO’nun kayıtlarına girmek suretiyle gerçek anlamda terör örgütleri kimlermiş, bunlar şimdi NATO’nun resmi kayıtlarında yerini almıştır.”

“Türkiye’de ileri geri, şöyle böyle konuşmanın hiçbir anlamı yok. Kimseyi aldatamazsınız. Artık NATO’nun hemen kayıtlarını açarsınız ve o kayıtlarda bunları çok açık, net görürsünüz. Gizli bir şey artık kalmadı. Her şey ortada. NATO Zirvesi’nde üç dakikada, ekranda Türkiye’deki teröristlerin İsveç, Finlandiya, Hollanda, Almanya, İtalya, yani dünyanın değişik ülkelerinde bunların nasıl cirit attığını bütün liderlere gösterdik.”

Erdoğan’ın, “NATO kayıtlarına girdi”den kastı, teröristlerle ilgili o 3 dakikalık gösterim ise bilemeyiz; ama bunun bağlayıcılığı nedir? Daha önce, başta ABD Başkanları, kimlere ne sunumlar yapılmadı ki?!

Yok Erdoğan’ın kastı bu gösterim değil de İsveç ve Finlandiya ile imzalanan protokol ise;

Birincisi; daha geçen hafta, bunun altında NATO Genel Sekreteri’nin imzasının olmadığını vurgulayan kendisi değil miydi?

İkincisi; varsayalım ki, TBMM bu iki ülkenin NATO üyeliğine onay vermedi. O vakit, bu protokolün NATO’yu da bağladığı iddiası boşa düşmeyecek mi?

Üçüncüsü; NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in önceki gün Brüksel’de düzenlenen katılım anlaşması töreninde bir soru üzerine resmen, “Bu anlaşma, memorandum Finlandiya, İsveç ve Türkiye arasında yapıldı. Bu bir NATO belgesi değil. dediğini duymadı mı?

Erdoğan’ın Danışmanı Bile İnandı

NATO Genel Sekreteri’nin, İsveç ve Finlandiya Dışişleri Bakanlarıyla düzenlediği basın toplantısından devam edelim. Önceki akşam Türkiye’de şöyle bir garip tablo yaşandı:

Anadolu Ajansı kaynaklı birçok haberde; Stoltenberg’in, Rus saldırganlığı ve elbette FETÖ terörüyle mücadele NATO gündeminin en üst sıralarında bulunuyor. dediği duyuruldu.

Oysa Stoltenberg’in söylediği; “FETÖ terörü” değil, “threat of terrorism (terör tehdidi)” idi.

Kısa bir süre sonra Anadolu Ajansı bu haberin linkini kaldırırken, çoğu da “FETÖ” ifadesini çıkardı. Ancak düzeltmeyenler de oldu.

Öyle ki; Erdoğan’ın danışmanlarından, eski AKP Milletvekili Yasin Aktay, ertesi gün Yeni Şafak’taki köşesinde şunları yazdı:

NATO içinde İsveç ve Finlandiya’ya koyduğumuz rezervin hiçbir etkisinin olmadığını, verilen tavizlerin göstermelik olduğunu ve buna uyulmayacağını, hatta FETÖ’nün mutabakat metninde açıkça terör örgütü sayılmadığını iddia edenlere taptaze bir haber: NATO Genel Sekretere Jehns Stoltenberg, İsveç Dışişleri Bakanı Anne Linde ve Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto ile iki ülkenin İttifak’a katılım protokollerinin imzalanması töreninin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında açıkça ‘Rus saldırganlığı ve elbette FETÖ terörüyle mücadele NATO gündeminin en üst sıralarında bulunuyor’ dedi. Dışişleri bakanları da mutabakat metnine sonuna kadar uyacaklarını ilan ederek ‘Türkiye’nin bütün endişelerini ciddiye alıyoruz’ dediler. Daha ne desinler, daha ne olsun?

Değil “FETÖ” “Gülenci” Bile Diyemedi

Basın toplantısında Stoltenberg’in o ifadesini, Deutsche Welle muhabiri Teri Schultz da yanlış anlamış olmalı ki, şöyle bir soru yöneltti:

Sayın Genel Sekreter; tabii ki, Gülenci terör ile mücadelenin NATO’nun da gündeminde, tüm ülkelerin gündeminde olduğunu söylediniz. Türk Hükümeti’nin şu anda bu suçlamalarla hedef aldığı ülkeler onlar olduğuna göre, bu tür terörizmin şu anda Finlandiya’da ve İsveç’te var olduğuna inanıyor musunuz?

Stoltenberg’in cevabı mı? Şunları anlattı:

Teröre karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz. Ayrıca tabii ki, Türkiye terör saldırılarından en fazla zarar gören NATO müttefikidir; ama diğer müttefikler de terör saldırılarından zarar gördü, ama Türkiye diğerlerinden çok daha fazla. Ve sonuç olarak Türkiye’nin bazı meşru güvenlik kaygıları vardı. Onları gündeme getirdiler, birlikte ele aldık. Zirvede, Stratejik Konsept’te, terörizme ve Güney’den gelen tehditlere dair özel oturumda ve ardından Finlandiya, İsveç ve Türkiye arasındaki bu ortak mutabakatta ele alındı. Dolayısıyla bunlar, terörizme karşı mücadeleyi arttırmak ortak hedefine ulaşma için önemli kararlar. Ancak elbette, her müttefikin veya davetli olan Finlandiya’nın ve İsveç’in yapacakları, kendi mevzuatlarına ve kendi ülkelerindeki hukukun üstünlüğüne/kaidesine göre olacaktır. Demokrasiler ve NATO müttefikleri böyle çalışır. Hukukun üstünlüğüne ve ayrıca muhtırada açıkça atıfta bulunulan Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesine dayanarak.”

Yine Türkiye’nin terörizmle mücadele şartına ilişkin bir başka soru üzerine; IŞİD’den, Moritanya’dan ve Tunus’tan söz etti de; değil YPG-PYD’nin, PKK’nın adını anmadı… Ve yine değil FETÖ, Gülenci bile demedi…

Erdoğan’ın çok sevdiği ifadeyle, durumumuz şu:

Kulakları vardır duymazlar… Gözleri vardır görmezler… Dilleri vardır gerçekleri söyleyemezler…

Müyesser YILDIZ
7 Haziran 2022

Kategori:Uncategorized