İçeriğe geç

Rahip Brunson’u Kurtaran ABD’li Senatör Yine Ne İşler Çeviriyor?!

48 gün önceydi; Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz inşallah başlayacaktır.” sözleriyle, Suriye’deki terör örgütlerine yönelik yeni bir operasyonunun sinyalini verdi.

Yine aynı günlerde; “Her zaman söylediğim gibi; bir gece ansızın onların da tepelerine ineriz, inmeye de mecburuz.” derken, terör örgütlerine yardım-yataklık eden ülkelere şu çağrıda bulundu:

“Bu konularla ilgili her şeyden önce herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi lâzım. Amerika’nın da üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım. Amerika eğer üzerine düşen görevi terörle mücadelede yerine getirmiyorsa biz ne yapacağız? Başımızın çaresine bakacağız. Bir yerlerden izin alarak terörle mücadele yapılmaz.”

Erdoğan’ın ardından Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, “Sınırlarımızı korumak için kimseden izin alacak değiliz.” açıklamasını yaptı.

Medya Operasyonun Tarihini Bile Verdi

Yetkililer böyle kesin konuşunca medya durur mu? TSK’dan önce harekete geçti.

Operasyonun ayrıntıları ve hedefleri paylaşıldı… Sadece TSK değil, Suriye Milli Ordusu’nun hazırlıklarının tamamlandığı, terör tünellerinin haritasının bile TSK’nın elinde olduğu bildirildi… Süleyman Şah Türbesi’nin yerine döneceği müjdelendi

Ve dahi Abdülkadir Selvi, operasyonun tarihini şöyle verdi:

“Kurban Bayramı’na dikkat etmek gerekiyor. Kurban Bayramı’ndan sonra operasyon için artık günler değil, saatler sayılı diyebiliriz.”

Hemen şunu kaydedelim; bunları iktidar medyası değil de diğerleri yazsa, siyasi ve askeri casusluk suçlamasıyla kendisini hapiste bulurdu!..

ABD Neler Yaptı?

Ankara’da bu hava hakimken, Erdoğan’ın çağrıda bulunduğu ABD cephesinde neler oldu?

O günlerde Pentagon Sözcüsü, şimdi ise Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü olan John Kirby, “Çok endişeliyiz. Bu operasyonun birçok konuda olumsuz etkisi olacaktır.” dedi ve PKK/YPG’nin kılıf ismi olan Suriye Demokratik Güçleri’ni kastederek Suriye’deki partnerimiz SDG ile günlük temas halindeyiz.” açıklamasını yaptı.

Türkiye’yi 2019’da ABD ile varılan ateşkes mutabakatına uymaya çağıran Dışişleri Bakanı Anthony Blinken de şunları söyledi:

Suriye’nin kuzeyinde gerilimin artırılmasına karşıyız. Mevcut hatların korunmasından yanayız. Endişemiz, yeni herhangi bir askeri operasyonun bölgedeki istikrarı zayıflatması, kötü niyetli aktörlere istikrarsızlıktan yararlanma fırsatı yaratmasıdır. Suriye içinde IŞİD’e karşı savaşı partnerler yoluyla etkili bir şekilde sürdürüyoruz ve IŞİD’i içine tıktığımız kutuda tutmak için gösterilen çabaları tehlikeye atacak hiçbir şey görmek istemiyoruz.”

ABD’nin tepkisi bu sözlerle sınırlı kalmadı; Kobani’de 3 yıl önce boşalttığı üsleri yeniden kullanmaya başladı… Bölgeye yine TIR’lar dolusu zırhlı araç ve mühimmat gönderdi… ABD askerleri, teröristlerle yeniden devriyeye çıktı

F-16 Havucu

Olası Suriye operasyonuna ara verip Türkiye ile ABD arasındaki bir başka konuya geçelim.

Erdoğan Madrid Zirvesi için yola çıkmadan önce bir kez daha müttefiklerimizden, terörizmin tüm tür ve tezahürleriyle mücadalede ayrım yapmamaları beklentisini dillendirirken, ABD Başkanı Biden ile yapacağı görüşmenin en önemli gündeminin F-16 meselesi olduğunu vurgulayıp, F-16 meselesi şu anda hâlâ masada, ortada yine bir oyalama taktiği gidiyor.” dedi.

Erdoğan-Biden görüşmesinden sonra konuyla ilgili şu açıklamalar yapıldı:

ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İlişkilerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Doug Jones, Biden, bu satışı destekliyor. Ancak Biden, bu konuda Kongre’nin onayı gerektiğini de açıkça söyledi. İki lider bu konuda konuştu, bizim yönetimimizin duruşu zirveden sonra da değişmedi. Bu satışı destekliyoruz ve Biden bu konuda Kongre ile çalışmaya istekli olduğunu söyledi.” bilgisini verdi.

Savunma Bakan Yardımcısı Celeste Wallander, ABD Savunma Bakanlığı, Türkiye’nin F-16 filosu için modernizasyon planlarını kesinlikle destekliyor. Bu planlar bir süreç aşamasında ve bizim sözleşme süreçlerimizde üzerinde çalışılması gerekiyor. Ancak ABD, Türkiye’nin F-16 filosunun modernizasyonunu destekliyor, çünkü bu NATO güvenliğine ve dolayısıyla ABD güvenliğine de katkıdır.” diye konuştu.

Nihayetinde Başkan Biden da, “F-16 konusunun Kongre’den geçmesi için gayret göstereceğini kaydetti.

ABD cenahında bir değişiklik var mı? Yok. Geçen Ekim’de G20 Zirvesi’nde yaptıkları görüşmeden sonra Biden’ın, “Çok kısa zamanda netice alamayabiliriz. Biliyorsunuz iki farklı bölümden, Temsilciler Meclisi ve Senato’dan geçiyor. Malum, durum 50-50 ama ben elimden geleni yapacağım.” dediğini bizzat Erdoğan söylememiş miydi?

Peki, Türkiye’nin ağzına çalınan bu bir parmak bal gerçekte ne? Biden, Kongre’den, Türkiye’ye F-16’ların değil, bunlarda kullanılacak malzemelerin satışına onay vermesini istiyor. Bu gerçekleşirse F-16 satışına bakılacak.

Erdoğan’ın “Dürüst Değil” Dediği Senatör Kalın’la Ne Görüştü?

Şimdi gerek Suriye operasyonu gerekse F-16 konusunda devrede olan bir ismin faaliyetlerine bakalım.

Madrid Zirvesi’nden sonra ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham İstanbul’a gelip Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile görüştü. Cumhurbaşkanlığı, görüşmede “ikili siyasi ve ekonomik ilişkiler, terörle mücadele, savunma sanayii alanındaki iş birliği konuları, Ukrayna-Rusya Savaşı, Karadeniz tahıl sevkiyatı, Suriye, Ege-Akdeniz ve diğer bölgesel konular ile Madrid Zirvesi’nde kabul edilen NATO’nun yeni Stratejik Konsepti’nin” ele alındığını; ayrıca, “F-16 konusunda ilerleme sağlanmasının iki ülkenin çıkarlarına hizmet edeceğinin” belirtildiğini, “Türkiye’nin ulusal güvenliğini, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini tehdit eden PKK/YPG ve DEAŞ dahil tüm terör örgütlerine karşı ayrım yapmaksızın kararlılıkla mücadele edilmesi gerektiğinin kaydedildiğini” duyurdu.

Senatör Graham da, “Biden Yönetimi’nin F-16’ları Türk Hava Kuvvetleri’ne satma kararını desteklemek için elimden gelen her şeyi yapacağım. NATO müttefiklerimizin elindeki bu savaş uçakları, bir istikrar duygusu yaratacak ve Türk ordusuna, kesinlikle Amerika’nın ulusal güvenlik çıkarlarına olan yetenek kazandıracak.” dedi.

Ana başlıklarıyla bu Senatör’ün kim olduğunu hatırlatalım.

– Rahip Brunson’un “kurtarılmasında” başroldeydi. Brunson’u cezaevinde ziyaret etti, Erdoğan’la görüştü.

– MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Cemal Kaşıkçı cinayeti hakkında Kongre üyelerine sunum yapmasını sağladı.

– Başkan Trump’ın, “Türkiye Kürtleri vurursa ekonomisini mahvederim.” tehdidini savurmasının ardından Ankara’ya gelip sadece Erdoğan’la değil, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Akar ve MİT Başkanı ile görüştü.

– 10 Ekim 2019’da başlayan Barış Pınarı Harekâtı üzerine aralarında Halkbank ve Erdoğan ile ailesinin malvarlığının araştırılmasının da bulunduğu Türkiye’ye yönelik ağır bir yaptırım tasarısı hazırlayıp, “Umarım uzanan bu eli kabul ederler. Ateşkes oluncaya ve bu katliam durana kadar yaptırımlar devam etmeli ve zamanla artmalı.” açıklamasını yaptı.

– ABD Başkan Yardımcısı Pence ve Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Ankara’ya gelmesiyle Barış Pınarı Harekâtı’nın durdurulmasının ardından, “Suriye’den çıkmaması halinde gelip Türkiye’yi derinden yaralamaya hazırız. Erdoğan’a güvenmiyorum. (Yaptırımlar üzerinde) çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.

– Yine harekâtın durdurulmasından sonra telefonla görüştüğü Suriye’deki teröristbaşı Mazlum Kobani’nin, “Trump yönetiminin şiddeti durdurma çabalarını takdir ettiğini” duyurdu.

Erdoğan’ın bu Senatör ile ilgili görüşlerini de aktaralım. Şunları söyledi:

“Bu beyefendi dürüst bir insan değil. Çünkü BM Genel Kurulunda randevu istedi; verdim, görüştük. Bu görüşmelerde de edindiğim izlenim vardı. Hatta daha önce Türkiye’ye geldiğinde de Külliye’de kendisiyle görüştüm. Kendisine ekranda PYD/YPG’ye karşı verdiğimiz mücadelenin ne olduğunu, bu mücadelede Afrin olayının nasıl geliştiğini anlattım. Bunların birçok şeyden de haberi yok. Teröristlerin tünellerinden falan haberleri yok. Döndükten sonra bunların bir terör örgütü olduğunu, bunların Kürtlerle alakası olmadığına dair mesajları, söylediği sözler vardı. Şimdi ise garip garip açıklamalar yaptı. Yaptığı açıklama Sayın Trump’ı zora sokacak bir açıklama. Ben şunu açıklamak zorundayım. Ne biliyorsam dobra dobra söylüyorum. Yanımda tutuyor Sayın Trump’ı arıyor. Trump o esnada uçakta. Seçim kampanyası kapsamında Houston’a gidiyordu. Biz tabi uçakta Sayın Trump ile konuştuk. ‘Bugün döneceğim yarın da görüşeceğiz’ dedi. Daha sonra, Sayın Trump’la görüşmelerimizi yapıyoruz. Trump açıklamaları yaptıktan sonra Lindsey bu açıklamaları yapıyor. Yenilir yutulur değil. Siyaset, dürüstlük üzerine yapılırsa prim kaydeder, yapılmazsa sen de edindiğin arkadaşlarını kaybedersin.”

Ankara’dan Nereye Gitti?

Toparlarsak; işte İstanbul’da İbrahim Kalın’la görüşmesinin ardından bu beyefendi önce Erbil’e gidip Neçirvan Barzani’yle bir araya geldi. Görüşmede, genel olarak Suriye’deki durum ile Rojava’nın ele alındığı, bölge barışının korunması için tüm tarafların çalışması gerektiği konusunda mutabık kalındığı bildirildi.

Graham’ın Erbil’den sonraki durağı ise Suriye oldu; Haseke kırsalındaki askeri üstte Mazlum Kobani başta olmak üzere PKK/YPG’lilerle buluştu. Bu görüşmede de; ABD heyetinin, “Türkiye’yi büyük bir operasyondan vazgeçirmek için Münbiç’ten çekilin” teklifinde bulunduğu, ancak terör örgütünün bunu kabul etmediği öne sürüldü.

Ez cümle; bu kilit Senatör, olası Suriye operasyonu konusunda arabuluculuk mu yapıyor, yine Ankara’yı mı kandırıyor bilinmez; ama, görüldüğü üzere, yine bir şeyler döndüğü kesin!..

Müyesser YILDIZ
9 Temmuz 2022

Kategori:Uncategorized