Spor camiasını da spor-siyaset ilişkisini de pek bilmem. Ama “FETÖ’nün futbol yapılanmasına” ilişkin davalardan veya Fenerbahçe’ye yönelik şike kumpası gibi konulardan az buçuk haberim var.
Bunu belirttikten sonra hemen konuya gireyim.
9 Temmuz’da Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu, federasyon bünyesinde görev yapan kurulların başkan ve üyelerini belirledi. Nedir bu kurullar?
“Tahkim Kurulu… Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu… Amatör Futbol Disiplin Kurulu… Uyuşmazlık Çözüm Kurulu… Etik Kurulu… Kulüp Lisans Kurulu… Temsilciler Kurulu… Engelliler Koordinasyon Kurulu.”
TFF Yönetim Kurulu kimlerden oluşuyor, bu seçimler nasıl yapılıyor, seçilme şartları ve kurulların görevleri ne; açıkçası bunlar hakkında da hiçbir fikrim yok.
Örneğin görev süresi 4 yıl olan Tahkim Kurulu’nun oluşumuna ve işleyişine, bu yazıyı yazmadan önce baktım. TFF Tahkim Kurulu Talimatı’ndan anladığım, bir tür futbolun Yargıtay’ı.
Çünkü, “Federasyon ile kulüpler, hakemler, futbolcular, teknik direktörler, antrenörler, oyuncu temsilcileri, masörler ile diğer görevliler arasında çıkan ihtilaflar hakkında Yönetim Kurulu tarafından verilecek kararlara” ayrıca, “Amatör ve profesyonel futbol disiplin kurulları kararlarına” karşı başvurular buraya yapılıyormuş.
Yani iş yükü oldukça fazla bir kurul.
Peki, bir Başkan ile 6 asıl ve 6 yedek üyeden oluşan bu kurula seçilme şartları nedir? Bazıları şunlar:
“En az 10 yıllık mesleki tecrübeye sahip hukukçu olmak… Toplamda 8 yıl ve üzeri TFF Hukuk Kurullarında görev yapmamış olmak… En az bir üyenin hakim veya savcılık mesleki tecrübesi bulunması… Avukat olmaları halinde bağlı bulundukları barolardan disiplin cezası almamış olmak… TFF’ye bağlı herhangi bir üye veya kulüp için çalışmaması.”
Şunlar da atama yapılırken tercih sebebi olan kriterler:
“Hukuk alanında veya Spor Hukuku alanında yüksek lisans mezunu olması… Üyelerden en az birinin Ceza Hukuku alanında tecrübe sahibi olması… Üyelerden en az birinin kadın olması.”
Talimnameye göre; Tahkim Kurulu’nun çalışma esasları ise şöyle:
“Tahkim Kurulu üyeleri, görevlerini, tam bir tarafsızlık ve bağımsızlık içinde, TFF Statüsü ve talimatta belirtilen kurallara uygun şekilde yerine getirmekle yükümlüdür. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, Tahkim Kurulunun görevine ilişkin emir ve talimat veremez, tavsiye veya telkinde bulunamaz. Üyeler, istifa etmedikçe veya çekilmiş sayılmadıkça, yerlerine yeni üye seçilemez.”
Şu da Başkan ve üyelerin yemin metni:
“Tahkim Kurulu Başkanlığı / Üyeliği görevimi bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk ve hakka saygı duygusu içinde; her türlü etki ve kaygıdan uzak olarak temel hak ve hürriyetleri göz önünde bulundurarak; hukukun temel ilkelerine uygun şekilde; kanun önünde eşitlik ilkesine ve dürüstlük kuralına bağlı kalarak, sadece vicdanımın emrine uyarak yerine getireceğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım tüm inanç ve değerlerim üzerine and içerim.”
Bu teknik bilgilere dair son bir not: Kurul üyelerine, katıldıkları toplantılar için, Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nun her sezon başında belirlediği huzur hakkı veriliyor.
Siyasi Tahkimat Gibi
Sadede gelirsek; Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nun sözkonusu kurullara seçtiği üyeler arasında çok sayıda siyasi, daha doğrusu AKP’ye yakın veya AKP’li avukat dikkati çekiyor.
Örneğin, Tahkim Kurulu yedek üyesi Fatih Erdöl, AKP’den milletvekili aday adayı olmuş biri. Ayrıca Erdoğan’ın doktorluğunu yapan, şimdi de GATA’nın yerine kurulan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü olan eski AKP Milletvekili Cevdet Erdöl’ün oğlu. Fatih Erdöl, geçmişte de TFF’de görev almış.
Yine AKP’li eski TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un oğlu Şamil Yakut, Amatör Futbol Disiplin Kurulu asil üyeliğine seçilmiş.
Tahkim Kurulu asil üyelerinden Alaaddin Varol da AKP Çankaya İlçe Başkanlığı yapmış, 15 Temmuz darbe davalarına Başbakanlık Avukatı olarak katılmış ve AKP’ye yakınlığıyla bilinen Hukukçular Birliği Vakfı’nın Başkanlığını yürüten bir isim.
Bunlar benim ilk anda gözüme çarpanlar. Mutlaka başkaları da vardır; ama konumuz o başkan veya üyelerin AKP’ye yakınlığı değil, özellikle 4 ismin durumu.
Tahkim Kurulu’na Sürpriz Başkan
İlki Tahkim Kurulu Başkanlığına seçilen İsmail Rüştü Cirit. Aslında yakından tanıyorsunuz, ama sırasıyla hatırlatalım:
2000 yılında dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından Fetullah Gülen hakkında açılan “terör örgütü üyeliği” davası 2008’de Yargıtay’da beraatla sonuçlandığında, Gülen lehine oy kullanan isimlerden birisiydi.
2015-2020 yılları arasında iki dönem Yargıtay Başkanlığı yaptı.
15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra görülen davalarda Cirit’in, 2010-2015 yılları arasında, “FETÖ”nün finans ayağı olan Bank Asya’nın sahibi ve “siyaseti yönlendiren isim” denilen işadamı Ali Çelik’le tam 93, “FETÖ’nün yargı imamı” olduğu belirtilen Osman Karakuş’la da 63 HTS kaydının bulunduğu ortaya çıktı.
Hemen burada Osman Karakuş’la ilgili bilgileri ekleyelim:
“FETÖ’nün Emniyet yapılanmasının kurucu mimarlarından biri” olarak biliniyor. Uzun yıllar görev yaptığı Emniyet Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşavirliği ve POL-SAN (Polis Bakım ve Yardım Sandığı) Başkanlığı döneminde, “üst yargı imamlığına” getirildiği öne sürüldü.
Peki Emniyet’ten emekli olduktan sonra ne yaptı, biliyor musunuz?
Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu üyeliğine seçildi. Böylece de futboldaki “FETÖ” yapılanmasını sağladığı kaydedildi. 17/25 Aralık operasyonlarından sonra Savcılar, “FETÖ’nün tepe yönetimi” hakkında soruşturma yürütürken, iktidar medyası 2 Şubat 2014’ten itibaren “imamları” çarşaf çarşaf yayınlamaya başladı. Deşifre edilen isimler arasında Osman Karakuş da vardı ve “Yargıda en etkili ikinci isim” olduğu yazıldı. Ancak bu iddialardan 1 yıl sonra Karakuş’un TFF ile ilişkisi kesildi. Hakkındaki yakalama kararı ise 1.5 yıl sonra, Ekim 2015’te çıkarıldı; ama Karakuş sadece 1 hafta önce, 22 Eylül 2015’te yurtdışına firar etmişti.
Toparlarsak; İsmail Rüştü Cirit’in TFF Tahkim Kurulu Başkanlığı’na seçilmesinde hukuki bir sorun veya engel yok; ama ne ilginç tesadüf, değil mi?
Yargıyı Bile Şaşırtan Seçimler
Tahkim Kurulu üyesi olan ikinci isim daha da sürpriz. Bu isim de, halen Yargıtay Birinci Başkanvekilliği ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Eyüp Yeşil.
2011 yılında Yargıtay üyeliğine seçilen, 2014’te Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı olan Yeşil, önce Ergenekon kumpas davasının bozulmasında ve MİT TIR’ları davasında, 15 Temmuz’dan sonra da darbe ve örgüt davalarının temyizinde verdiği kararlarla tanındı.
2020’de İsmail Rüştü Cirit’in yaş haddinden emekli olmasından ve yerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca’nın seçilmesinden sonra Cumhuriyet Başsavcılığına aday olan ancak kazanamayan Yeşil, Ocak 2021’de Yargıtay Birinci Başkanvekili ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanı oldu.
İşte Eyüp Yeşil’in TFF Tahkim Kurulu üyeliği, yargı camiasında bile şaşkınlıkla karşılandı. Çünkü, bu göreve seçilmesinde hukuki bir engel olmasa bile, Yargıtay’daki iş yükü böylesine ağırken Tahkim Kurulu gibi bir başka ağır işi nasıl sürdüreceği merak ediliyor.
Yargıtay’dan futbolun yargıtayına giden tek isim Yeşil değil. Çok sayıda akademik çalışması olan, dersler veren ve İsmail Rüştü Cirit’in başkanlığı döneminde Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yapan Yargıtay üyesi Mustafa Artuç da Tahkim Kurulu asil üyesi seçildi.
Yargıdan futbol camiasına katılan son isim ise Ankara Cumhuriyet Savcısı Alper Türközmen oldu. Türközmen de Amatör Futbol Disiplin Kurulu Başkanlığına getirildi.
Daha önce örneği görülmediği halde, halen görevde olan isimlerin seçilmesinde hukuki engel bulunmadığının söylendiğini aktardık.
Ancak Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda şöyle bir hüküm var:
“Hâkim ve savcılar, bilimsel araştırma ve yayınlarda bulunabilirler. Davet edildikleri veya yetkili makamlarınca görevlendirildikleri, ulusal ve uluslararası kurul, kongre, konferans ve benzeri bilimsel toplantılarla meslekleri ile ilgili diğer toplantılara, görevlerini aksatmamak koşulu ile katılabilirler. Mesai gün ve saatlerinde bu tür toplantılara katılmak izne tâbidir. Bu konuda Devlet memurları hakkındaki hükümler uygulanır. Hakim ve savcılar, Adalet Bakanının izin vermesi koşuluyla adalet yüksekokulları ile hizmet öncesi, hizmet içi ve bir üst göreve hazırlama kurslarında meslek ile ilgili konularda ders ve konferans verebilirler. Hakim ve savcılar, kanunlarda belirlenenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev alamazlar, kazanç getirici faaliyetlerde bulunamazlar. Eşlerinin, reşit olmayan veya kısıtlanmış çocuklarının kazanç getiren sürekli faaliyetlerini Adalet Bakanlığına onbeş gün içinde bildirmekle yükümlüdürler.”
Öyleyse TFF Kurul Başkan veya üyeliği, hakimlik ve savcılık görevleri dışında “başka, resmi ve özel bir görev” değil midir? Ayrıca yukarıda da belirttik; “Kurul üyelerine, katıldıkları toplantılar için, Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nun her sezon başında belirleyeceği huzur hakkı verildiğine” göre, bu kazanç getirici bir faaliyet sayılmaz mı?
Ez cümle; bana göre, görevdeki hakim ve savcıların TFF’da görev alması, hukuki olsa bile etik değildir. Siyasilerden sonra yargı mensuplarına da “çifter koltuk” tahsisine başlanmasıdır.
Ne diyelim; adaletin hali ortada, inşallah futbola adaleti getirirler!..
Müyesser Yıldız
21 Temmuz 2022