Devletimizin tapusu Lozan’a göre; ülkemizdeki azınlık Rum, Ermeni ve Musevi gayrımüslimlerden oluşuyor.
Ancak biliyoruz ki; hem ABD hem AB, Türkiye’de çok sayıda dilsel-dinsel azınlık bulunduğunu öne sürüyor. Örneğin, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2001’den beri yayımladığı Dini Özgürlükler Raporlarında, Türkiye’nin sadece üç grubu azınlık saymasından şikâyet edilip, “Kürtler, Aleviler, Lazlar, Çerkezler, Bahailer, Protestanlar, Yahova Şahitleri ve Süryanilerin” de azınlık sayılması isteniyor.
Yine biliyoruz ki, bu projenin tarihi Sevr’e kadar uzanıyor.
Erdoğan’ın Yeni “Alevi Açılımı“
Hatırlanacaktır; AKP’nin, “Ankara’nın şerrinden Brüksel ve Washington’un şefaatine” sığındığı dönemde, “AB reformları – demokratikleşme” adı altında, terör örgütüyle müzakere de dahil pek çok “açılım” yapıldı. Bunlardan biri de “Alevi açılımı” idi.
Ancak özellikle AKP-MHP ortaklığının ardından tüm “açılımlar” durdu, “yerli ve milli” olmaya karar verildi!..
Ta ki, geçen ayki Muharrem Orucu’na kadar. Erdoğan, Ankara’daki Hüseyin Gazi Vakfı Dergâhı’nda Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızla bir araya gelip iftara katıldı. Yine Ağustos ayındaki bir Kabine toplantısı ardından, “Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz canlarımızla önümüzdeki günlerde daha yakın, hasbi ve ortak değerlerimize odaklı çalışmalar yürüteceğiz.” dedi.
13 Ağustos’ta Nevşehir’de Hacı Bektaş Veli’yi Anma Programı’nda da; İçişleri ve Kültür Bakanlıklarının koordinasyonunda Aleviler için yürütülen çalışmaları anlatırken şu mesajları verdi:
“Anadolu’daki bin yıllık varlığımızı hâlâ hazmedemeyenlerin, her dönem olduğu gibi bugün de milletimiz arasında ayrılık tohumları ekerek, vatanımızı parçalama niyetleri elbette vardır. Bunun için mezhep ve meşrep farklılıklarını körüklemekten, köken ve ideolojik kamplaşma fitnelerine kadar her türlü gayreti gösteriyorlar. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi güçlendirme yönünde attığımız en küçük bir adıma bile tahammül edemeyenlerin aslında neyi amaçladıklarını, sufleyi nereden aldıklarını gayet iyi biliyoruz. Özellikle kimi Avrupa devletlerinin ülkemizdeki her kesim gibi Alevi-Bektaşi vatandaşlarımız üzerinde oynamaya çalıştıkları kirli oyunu sizlerin de gördüğüne ben inanıyorum. Alevi-Bektaşi toplumunu İslâm’dan kopartmaya çalışarak atılan ilk adımın devamı, insanlarımızı birbirine düşman etmek olacaktır. Nitekim bu yönde sergilenen oyunun, provokasyonun örneklerini her gün takip ediyoruz. İnşallah birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, müştereklerimize daha sıkı sahip çıkarak, bu sinsi ve alçak oyunu hep birlikte bozacağız.”
Bu sözlerde sadece Avrupa devletlerinden söz etse de, Erdoğan’ın “Alevi-Bektaşi vatandaşlarımız üzerinde oynanmaya çalışılan kirli oyunları” anladığı anlaşılıyor!..
Öyleyse Bu Ne?
Meselenin ABD boyutuna gelelim. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı Dini Özgürlükler Raporlarında da Alevi vatandaşlarımız başta olmak üzere pek çok gruptan “azınlık”mış gibi söz ediliyor ve Türkiye’ye ağır eleştiriler yöneltiliyor. Keza Lozan’a aykırı olarak Fener Rum Patrikhanesi için “Ekümenik” unvanı kullanılıyor ve Ruhban Okulu’nun açılması isteniyor.
Ankara da hemen her yıl Dışişleri Bakanlığı Sözcüleri kanalıyla bu raporlara; genellikle, “İkiyüzlü ve ibret verici… Yanlı ve objektiflikten uzak… Asılsız… Kaynağı belirsiz” ifadeleriyle tepki gösteriyor.
Şuraya geleceğiz; Biden döneminde ilk kez bir Müslüman, Reşad Hüseyin ABD Dini Özgürlükler Büyükelçisi olarak atandı. Yani 2022 başta olmak üzere bundan sonraki yılların raporlarını o hazırlayacak.
İşte bu isim Pazartesi ve Salı günleri Türkiye’deydi.
“Hükümet liderleri, sivil toplum ve çeşitli dini topluluklarla temas kurmak ve hükümetin vahşet ve soykırımdan kaçan Uygurlara verdiği destek için minnettarlıklarını ifade etmek üzere” geldiğini duyuran Reşad Hüseyin, evvela Saray’da Erdoğan’ın Sözcüsü İbrahim Kalın’la, “Türkiye’nin mültecilere desteği ve ülkedeki dini grupların korunması da dahil olmak üzere bir diziyi önemli konuyu” görüştü.
Aynı gün Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’la bir araya geldi. Onunla da, “Türkiye’deki din özgürlüğü”nün yanı sıra, “Uygur ve Myanmar’daki Rohingya Müslümanlarına yönelik soykırımlara karşı birlikte çalışmanın” ve “kadınlar ve kızlar da dahil olmak üzere dünyanın her yerindeki tüm inançlardan insanları korumanın” önemi üzerine “harika bir görüşme” yaptığını bildirdi.
Büyükelçi Hüseyin Ankara’da son olarak Alevi Bektaşi Federasyonu’nu ziyaret etti. Ardından İstanbul’a gidip, Rum Ortdokos, Ermeni ve Musevi azınlıkların temsilcileriyle görüştü.
İlginç olan; Alevi Bektaşi Federasyonu’nuziyareti ile Ermeni ve Musevi azınlık temsilcileriyle görüşmelerini aynı karede paylaşırken şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin dini grupları ve zengin çeşitliliği ülkeyi ve sosyal dokusunu güçlendiriyor. Bugün pek çok inanç topluluğundan bireylerin umutlarını ve endişelerini doğrudan duymak güzeldi.”
Reşad Hüseyin’in, Rum Ortodoksların lideriyle, yani Fener Rum Patriği Bartholomeos’la ilgili paylaşımına geçmeden önce şunları soralım:
– ABD’li Büyükelçi’nin, Alevi Bektaşi Federasyonu’nu ziyaret edip bu ziyareti Ermeni ve Musevi temsilcileriyle yan yana koyması, Alevi vatandaşlarımızı da “azınlık” saydıklarının ilânı değil midir?
– Görüştüğü İbrahim Kalın’ın ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın bu ziyaretten haberi var mıydı? Varsa bunun ne anlama geldiğini/geleceğini bilmiyorlar mıydı?
Bahçeli’ye Duyurulur: O da “Ekümenik” Dedi
ABD’li Büyükelçi, Fener Rum Patriği Bartholomeos’la buluşmasını ise ayrı olarak ve şöyle duyurdu:
“Ekümenik Patrik Bartholomeos’la görüşmek her zaman cesaret ve ilham verici. Özellikle Putin’in Ukrayna’daki acımasız savaşı karşısında barışı ilerletmeye bağlılığına ve her yerdeki dini gruplar arasında anlayışı desteklemesine saygı duyuyorum.”
Ne görüşmüşler ve görüşmeye kimler katılmış; bir de Ortodokslar ile Patrikhane’nin internet sitesine bakalım.
Büyükelçi, Bartholomeos’la “dünya genelinde Ana Kilise’yi [Patrikhane]”, “Yunan diasporasını” ve “Türkiye’de yaşayan Hıristiyanların durumunu” ilgilendiren konuları görüşmüş.
Ziyarete; Ortodoksların sitesine göre; ABD’nin “Konstantinopolis”, Patrikhane’nin sitesine göre de “City” (“Şehir”) Başkonsolosluk görevlileri eşlik etmiş!..
Hatırlayın; Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli, geçen ay Trabzon’da Patrik Bartholomeos’a “Ekümenik Patrik” yazılı forma hediye edilmesine çok sert tepki gösterdi. Ancak öte yandan bizzat Saray’ın, özellikle de İbrahim Kalın’ın “Ekümenikliğin” kullanılmasını “olgunlaştırdığı” ortaya çıktı.
Diyeceğimiz; tüm bu ziyaretlerden anlaşılan, Büyükelçi Reşad Hüseyin 2022 yılının Dini Özgürlükler Raporu’nu hazırlıyor.
Gelecek yıl yayımlanacak raporda, örneğin yine Alevi vatandaşlarımız “azınlık”mış gibi gösterilir, Patrik Bartholomeos için “Ekümenik” unvanı kullanılırsa kimse “Kaynağı belirsiz.” falan demesin; çünkü ABD’linin “kaynakları” ayan beyan ortada!..
Müyesser YILDIZ
15 Eylül 2022