İçeriğe geç

Deniz Kuvvetleri’nde “Cuma” Düzenlemesi!..

Mayıs’tan beri Yunanistan’la ciddi gerilim yaşıyoruz.

Atina’nın dün itibarıyla son icraatı; tüm donanmasını Ege’de konuşlandırmak oldu.

Üç gün önce Preveze Deniz Zaferi’nin 484’üncü yıldönümü ve Deniz Kuvvetleri günümüzdü.

Erdoğan bu münasebetle yaptığı açıklamada; “Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasının, Haçlı donanmasını darmadağın ettiğini”, “Türk denizcilik tarihinin en önemli dönüm noktalarından” olan bu zaferle “Akdeniz’in bir Türk gölü haline geldiğini” vurguladıktan sonra Akdeniz’de bugün yaşanan gerilimlere değinip Yunanistan’ı ve arkasındaki güçleri eleştirdi.

Savunma Bakanı Hulusi Akar da gerek yayınladığı mesajda gerekse Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu ve beraberindeki bahriyelileri kabulünde şu mesajları verdi:

Deniz Kuvvetlerimiz; köklü tarihi, nitelikli personeli, modern teknolojisi ve üstün başarılarıyla dünyanın önde gelen deniz kuvvetleri arasındaki saygın ve seçkin yerini her geçen gün pekiştirmekte, TSK’nin gücüne güç katmaktadır. Deniz Kuvvetlerimiz; Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta ve Karadeniz’de hak ve menfaatlerimizi korumakta, ulusal ve uluslararası deniz tatbikatlarını başarıyla icra etmekte, dünyanın çeşitli denizlerinde üstlendiği uluslararası görevlerle şanlı bayrağımızı şerefle dalgalandırmakta, bölge ve dünya barışına önemli katkılarda bulunarak asil milletimizin gururu olmaktadır.”

Aynı gün Gölcük Donanma’daki Tersane Komutanlığı’nda yaşanan “iş kazası”nda Sözleşmeli Er Enis Bıyık’ın şehit olduğunu, bir askerimizin de yaralandığını; bu kazaya ilişkin iddia ve yorumları ayrıca yazacağımızı belirtip yakın dönemde, yani AKP iktidarında Deniz Kuvvetleri’mizin başına neler geldiğini özetleyelim.

Balyoz Niye Deniz Kuvvetlerine Vuruldu?

Balyoz kumpasında en ağır darbe Deniz Kuvvetleri’mize vuruldu. Çünkü emperyalistler, Barbaros Hayrettin Paşa’nın torunlarının Ege ve Akdeniz’deki faaliyetlerinden rahatsızdı. Bu rahatsızlığı gizleme gereği bile duymayıp AB raporlarına yazdılar.

Balyoz kumpasındaki ana iddiayı da unutmayalım; güya TSK, Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) üzerinden Yunanistan ile gerginliği tırmandıracak, kısmi seferberlik için ortam oluşturarak AKP iktidarına karşı darbeye zemin hazırlayacaktı. Oysa “EGAYDAAK” tanımı TSK literatürüne; “darbe planı” olarak sunulan 2002’de 1. Ordu’da yapılan plan seminerinden çok sonra girmişti.

Neticede şunlar oldu; bu kumpaslar vesilesiyle savaş planlarımız AKP-Cemaat medyasında çarşaf çarşaf yayımlandı… Ege ve Akdeniz’deki hak ve çıkarlarımızı savunmak isteyenler, darbeci, “Ergenekoncu” yaftasıyla tasfiye edildi… Bu arada Yunanistan da Ege’de dilediği gibi at koşturup ada, adacık ve kayalıklara yerleşti.

Sonrası malûm; iktidar, “Aldatıldık.” diyerek işin içinden çıktı.

Kumpaslara tepki için Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’ndan istifa eden emekli Koramiral Atilla Kezek’in ifadesiyle “Devletin bir yamyam gibi, canlı canlı kendi evlâtlarını yemesinin” ardından -Deniz Kuvvetleri Komutanlığı da dahil- TSK’ya yerleşenlerin gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişiminin verdiği zararları ayrıca anlatmayıp bir başka olayın altını çizelim.

Cübbeli Amiral

Deniz Kuvvetleri’ni geçen yıl da iki olay sarstı. Montrö Antlaşması’nın değiştirilmesi tartışmalarıyla eşzamanlı olarak Amiral Mehmet Sarı’nın resmi aracıyla bir tarikat evine gittiği, üniformasının üstüne cüppe ve sarık giydiği ortaya çıktı.

Bu iki olay üzerine aralarında üç eski Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın da bulunduğu 104 emekli amiral bir açıklama yaparak hem Montrö’ye sahip çıktı hem TSK’da yeni tarikat yapılanmalarına izin verilmemesini istedi.

Sonuç?

Açıklamada ismi olan 10 emekli amiral hemen gözaltına alındı… TSK tesislerine girişleri yasaklandı… Rütbelerinin sökülmesi konuşuldu… Üç eski Kuvvet Komutanı’nın korunma kararı kaldırıldı, lojmandan çıkarıldılar… Ardından hepsi hakkında, “Anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaştıkları” iddiasıyla 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı… Davaya Cumhurbaşkanlığı da müdahil oldu.

Cübbeli ve sarıklı amiral ise sadece emekli edildi.

YAŞ Tasfiyeleri

Öte yandan, 15 Temmuz’un ardından TSK’da oluşturulan yeni yapılanmadan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı da nasibini aldı.

YAŞ kararlarıyla her yıl önemli sayıda isim emekliye sevk edilirken, yerlerine dikkat çekici atamalar yapıldı veya önemli birimler boş bırakıldı.

Tek bir örnek verelim: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarihinde ilk kez Kurmay Başkanı’ndan kıdemsiz bir isim Donanma Komutanı yapıldı.

Ve Cuma Teamülü

Deniz Kuvvetleri’yle ilgili son olaya gelelim.

Çok uzun yıllardır Kuvvet Karargâhı’nda teamül haline gelmiş bir uygulama vardı. Cuma öğlen yemekli bir toplantı düzenleniyordu. Ankara’da görevli tüm amirallerin katıldığı bu yemekte, o hafta değerlendirilip sonrasına ilişkin gelecek planlaması yapılıyordu.

İddialara göre; geçtiğimiz Ağustos’ta Kuvvet Komutanlığı’na atanan Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun ilk icraatı, Cuma yemeklerini Pazartesi gününe almak olmuş.

Sebebi mi? “Milli Savunma Bakanlığı istedi.” diyen de var, “Bazı amirallerin talebi.” diyen de.

Güya Cuma namazının aksamaması için bu değişiklik yapılmış.

Doğruysa; Yunanistan tüm donanmasını Ege’ye yığarken biz nelerle uğraşıyoruz, bakar mısınız?!

Müyesser YILDIZ
30 Eylül 2022

Kategori:Uncategorized