Teğmen Duabey Onur Öztürkmen, sadece 1 yıl önce Kara Harp Okulu’ndan mezun olmuştu.
Cuma günü Irak’ın kuzeyinde devam eden Pençe-Kilit Hârekat bölgesinde, PKK’lı teröristlerin gerçekleştirdiği taciz ateşi sonucu şehit düştü.
Milli Mücadele’de yaşlısı genci, kadını çocuğu, hatta memedeki bebesiyle Fransız işgâlcilere karşı adeta bir başına savaşarak Gazi’lik unvanını anasının ak sütü gibi helâl eden, ama şimdilerde bambaşka bir işgâlle karşı karşıya bırakılan Antep’tendi.
Epeydir kanıksadık şehitleri…
Ama Teğmen Duabey’in şehadeti, o kanıksamışların bile yüreğini titretti…
Çünkü göğsünü gere gere, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açmış olduğu yolda ilke ve devrimleri doğrultusunda devletimizi muasır medeniyetler seviyesine çıkartmak için subay olduk” diyordu…
Taburunun adı Anafartalar’dı…
Vasiyeti, “Tüm kıyafetlerimi yoksul insanlara verin. Fakirlik nedir bilirim. Anneme sonradan söyleyin. Bu haberi kaldıramaz. Yaşayamadığım bir gençliğim var benim. Doğru düzgün gidemediğim.” olmuştu…
Ve bir taziye evinde görülmeyecek tarihi bir an yaşanmıştı. Bu an; baba emekli Uzman Çavuş Dede Öztürkmen’in, “O okurken ondan Harbiye Marşı’nı dinlerdik. Mezun olduğunda da Harbiye Marşı’nı dinlerdik. Sanki oğlum aramızdaymış gibi sizden son kez Harbiye Marşı’nı dinlemek istiyorum.” demesi üzerine devrelerinin hep birlikte Harbiye Marşı’nı okumasıydı…
Evet, tüm bunlar yürekleri titretti; ama Teğmen Duebey, şehadetinin altıncı gününde çoğu kimse için geçti, gitti… Tüm şehitlerimiz gibi onun da acısı sadece anasının, babasının, kardeşlerinin yüreğine ilelebet kalacak bir taş gibi oturdu.
Deniz Harp Okulu’nun Kuruluş Yıldönümündeki Misafir
Nereye geleceğim?
Teğmen Duabey’in şehadetinden üç gün sonra Cumhuriyet’ten Barış Terkoğlu, yazısında eski bir deniz yüzbaşı, şimdilerde de Akit yazarı olan Vehbi Kara’dan söz etti.
Terkoğlu’nun Kara’yı kaleme almasının sebebi, AKP’nin yeni Meclis Grup Başkanvekili Özlem Zengin hakkında kullandığı ifadelerdi. Özetle, “AK Parti’de adam kalmadı mı da bu karı seçildi?” demişti.
Terkoğlu, AKP’nin bu hakarete tepki göstermemesine dikkat çektikten sonra Vehbi Kara’nın TSK’dan “Fetullah Gülen mensubu olduğu için” atıldığını anlattı. Beraberinde bu ismin, Atatürkçülüğün anayasadan çıkarılmasını ve ilk üç maddede değişiklik yapılmasını istediğini, Yunanistan ile savaşa “Kurtuluş Savaşı” denmesine karşı çıktığını, çalışan kadınlara sövdüğünü, SADAT’ın “sakallı ordu” projesini, “Mehmetçik’in erkek gibi görünmediği” gerekçesiyle savunduğunu; “Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yaklaşık 200 sene müddetince Sabetay tarikatı denilen Yahudi bir örgüt yönetmiştir”, “Rakı içen bir devlet görevlisi görürseniz bilin ki; bu kişi yüzde 50 ihtimal Yahudi’dir.” gibi iddialarda bulunduğunu vurguladı.
Vehbi Kara da Terkoğlu’na cevap verdi; özellikle TSK geçmişiyle ilgili bilgiler için “iftira” dedi.
Kara’nın cevaplarından, konumuzla ilgili olan bölümü aktarayım. “Mesai saatlerinde görevi aksatacak şekilde namaz vakitlerinde camiye gitmiş.” ifadesine şöyle karşılık verdi:
“Bu gülünç suçlama için şu kadarını söyleyeyim. Donanma Komutanlığında görev yaptığım garnizonlarda 1986-1997 yılları arasında cami yoktur. Camiye gidebilmek için gemiyi terk edip garnizon dışına çıkmak gerekiyordu. Eğer kasıt Cuma namazı ise şunu söyleyebilirim. Savaş gemilerinde hafta sonu tatili Cuma öğlen başlar. Nöbetçi olduğum zamanlarda Cuma namazlarına gitmem zaten mümkün değildir. Fakat nöbetçi olmadığım zamanlarda öğleden sonra izinli olduğum için Cuma namazlarına gidebilme imkânım vardı ve ben de bu hakkımı kullanıp camiye gidiyordum. Zaten bu konuda hiçbir komutan bana ceza verebilmiş değildir.”
Kara’nın bu açıklamasının altını çizmemin sebebi ne mi?
Geçtiğimiz 18 Kasım, Deniz Harp Okulu’nun 249’uncu kuruluş yıldönümüydü. Bu vesileyle Deniz Harp Okulu Komutanlığı’nun Tuzla yerleşkesinde bir tören düzenlendi. Törene Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Millî Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu ile emekli mezunlar ve Komutanlık mensupları katıldı.
Törende birisi daha vardı.
Kendi ifadesiyle “TSK’dan re’sen emekli edilmiş” Vehbi Kara da oradaydı. Ve şu paylaşımları yaptı:
“Dün Deniz Harp Okuluna kuruluş törenlerine gittim. Cuma namazı kıldım. Bazı öğrencilerle tanıştım. Tarih öğretmenleri ile konuşup kitaplarımı verdim. Güzel değişimlere şahit oldum. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun…”
“Deniz Harp Okulu Camii. Pek güzel görünüyor. 18 Kasım 2022 de Cuma namazını burada kılmak nasp oldu. 92 Yıldan beri Harp okulunun Camisi yoktu. Nihayet Osmanlı ecdadımızın kalan bu eser yeniden ihya edildi. Allah razı olsun.”
Birkaç gün sonra bir internet sitesinde yayımlanan “Deniz Harp Okulu Camii’nde Cumâ Namazı” başlıklı yazısında da, Deniz Harp Okulu kuruluş yıldönümüne 2019’da da katılma fırsatı bulduğunu, ancak bu yılkinin çok daha anlamlı olduğunu belirtip, “Çünkü yıllarca makale yazmış, yüzlerce insanla askeri okullara cami yapılması için konuşmuştum. İşte bu gayretin bir sonucunu ölmeden görmek nasip oldu.” dedi. Ardından okuldaki izlenimlerini, cami yapılması için verdiği mücadeleleri anlatıp, geleneksel olarak her yıl yapılan kuruluş yılı törenlerindeki karşılama ve uğurlama etkinliklerini överek, “göstermiş oldukları misafirperverlikten dolayı bütün okul yöneticilerine teşekkürü bir borç bildiğini” ifade etti.
Kara’ya Serbest Kimlere Yasak?
Barış Terkoğlu yazısında, Vehbi Kara’nın sadece geçmişini değil zihniyetini de aktarmış ve Kara cevabında bunlara hiç değinmemişti.
Böylece Deniz Harp Okulu’nun kuruluş yıldönümüne Atatürk karşıtı birisinin davet edilmiş olduğunu kaydedip geçtiğimiz Ağustos’ta alınan kararı hatırlatayım.
Malûm, Montrö’ye sahip çıkıp, “TSK’da yeni tarikat yapılanmalarına izin verilmesin” diyen emekli amiraller, “Anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma” iddiasıyla 12 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor.
İşte tesadüf bu ya; Milli Savunma Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) ve Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’ne (TEMAD) hizmete özel bir yazı gönderip Harp Okulları ile Astsubay Meslek Yüksekokulları’na mezunların gerçekleştirdiği “devre ziyaretleri” konusunda mevzuat çalışması yapıldığını, çalışma tamamlanana kadar da ziyaret talepleri için MSB Üniversitesi Rektörlüğü’ne müracaat edilmesi gerektiğini bildirdi.
Yazının can alıcı noktası; “orduevleri/sosyal tesislere girişi yasaklanan, disiplinsizlik veya yasadışı oluşumlarla iltisak vb. nedenlerle ilişkileri kesilenlerin ve sakıncalı-şüpheli personel statüsünde bulunan mezunların müracaatlarının kabul edilmeyeceğinin” vurgulanmasıydı.
Kısacası; örneğin emekli amirallerin açıklamasında ismi olan emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu, Eşref Uğur Yiğit ve Murat Bilgel başta olmak üzere yüzlerce emekli subay mezun oldukları okula bile giremeyecekti!..
Vehbi Kara’nın katıldığı kuruluş yıldönümü törenine dönersek;
Emekli Koramiral Atilla Kıyat da Montrö açıklamasına katılan isimlerdendi. Törendeki bir fotoğraf üzerine şu paylaşımı yaptı:
“İbretlik bir fotoğraf.. En sağda MSB Üniversitesi rektörü.. Yanında Deniz Harp Okulu’nun bu rektör emrinde olmasını içine sindirmiş Deniz Kuvvetleri Komutanı.. Onun yanında, yargısız infazla mezun oldukları okula alınmayan amirallere rağmen, okulun kuruluş yıldönümüne giden eski bir kuvvet komutanı.. Çok acı.. Daha acısı, forsundan istifade etmek uğruna, bu eski kuvvet komutanını onursal başkanları yapan bir sınıf..”
Acaba Vehbi Kara’nın da orada olduğunu bilse tepkisi ne olurdu?!
Kuruluş Yıldönümü Törenleri Kaldırılıyor mu?
Vehbi Kara’nın geleneksel kuruluş yıldönümü törenlerindeki karşılama ve uğurlama etkinliklerini övüp yetkililere teşekkür ettiğini belirtmiştik.
Ama, ne olduysa, yeni bir karar alındığını öğrendik.
İddialara göre, bu defa Milli Savunma Bakanlığı’ndan Kuvvet Komutanlıklarına bir yazı gönderilerek gerek okul ziyaretleri gerekse kuruluş yıldönümü törenleri konusunda kapsamlı bir yönerge hazırlandığı, standart bir uygulama belirlenene kadar da askeri okulların kuruluş yıldönümü törenlerinin kaldırıldığı bildirilip bu törenlerin şimdilik eğitim-öğretim açılış törenleriyle birlikte yapılması emri verilmiş.
Doğruysa; askeri okullarla ilgili bir gelenek daha tarihe karışıyor ve öğrencilerle mezunların bağı tümden koparılmak isteniyor demektir!..
Keşke şunlara kafa yordukları kadar, 1 yıllık Teğmen Duabey’in ve diğerlerinin taciz ateşiyle neden ve nasıl şehit olduğuna da baksalar!..
Vehbi Kara’nın iki gün önceki şu paylaşımıyla bitireyim:
“Putlar yıkılmaya devam ediyor. En son örnek Kanada dan geldi. Bundan önce de İspanya nin faşist liderinin putu yıkılmıştı. Darısı ülkemizin başına…”
Sözkonusu kişinin AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’le ilgili ifadelerine günler sonra bazı kadın milletvekilleri ile Abdülkadir Selvi tepki gösterdi.
Bakalım, “Putlar yıkılmaya devam ediyor… Darısı ülkemizin başına…” demesine ses çıkaran olacak mı?!
Müyesser YILDIZ
1 Aralık 2022