İçeriğe geç

Erdoğan’ın Bölgeye Gitmesinin Zamanı mı?..

Dünkü yazımda, Erdoğan’ın içeride ve dışarıda hangi liderlerle görüştüğünü aktarıp özellikle ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçaroğlu’nu aramamasını eleştirdim.

Erdoğan dün de, hakkında daha önce bozguncu, sinsi ifadelerini kullanıpYazıklar olsun dediği eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile, keza katil, darbeci, zalim diye suçlayıp asla görüşmeyeceğini açıkladığı Mısır Devlet Başkanı Sisi ile görüştü; ama Kılıçdaroğlu yine gündeminde yoktu.

Deprem bölgesinde incelemelerde bulunan Kılıçdaroğlu’nun dün gece yarısı Arzuz’dan yayımladığı video ile ne olduğunu bir nebze anlayabildik. Vahim tabloyu aktaran Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

Devlet nasıl yönetilir bilmiyorlar. Vallahi de bilmiyorlar, billahi de bilmiyorlar. Çok net söyleyeyim, bu sürecin başlıca bir sorumlusu varsa o da Erdoğan’dır. 20 yıldır ülkeyi depreme hazırlamayan bu iktidardır. Onun için kendisiyle görüşmeyi de asla düşünmüyorum. Bu meseleyi asla, ama asla siyaset üstü de görmüyorum. Bu duruma bizi onun siyaseti getirdi.”

Bu sözlerden Erdoğan’ın aradığı, ama Kılıçdaroğlu’nun görüşmeyi reddettiği sonucu çıkıyor.

Doğruysa, Erdoğan’la görüşmeme tavrının doğru olup olmadığını ele almadan önce Kılıçdaroğlu’nun şu ifadelerini de aktaralım:

İktidara buradan seslenmek istiyorum. Covid sırasında çıkarttığınız bürokratik engelleri bu kez kabul etmeyeceğiz. Gerekli yardımları en çok ihtiyaç duyulan yerlere olabildiğince hızlı taşıyacağız.”

Deprem vergilerini çetelere yedirdiler. Hani nerede o para, o paralar da yok. Ömrü boyunca devlete her biçimde vergi veren halk, ihtiyacı olduğunda devleti yanında göremedi. Varsa yoksa seçim. Varsa yoksa ‘Saray’. Bu ülkeyi ne zaman batırsa ‘Yanımda olun.’ çağrıları yapıyor. Hadi oradan, seninle işim olmaz, olamayacak da. İnsanlarımızın halini gördükçe öfkem artıyor. Birileri bu ülkenin kaynaklarının nereye harcandığının hesabını vermek zorundadır. Onun için birilerinin felaketi yumuşatma çabalarına destek vermeyi asla düşünmüyorum.”

Belediye başkanlarımıza söyledim. Kaynak sağlamak için ellerinden geleni yapacaklar. Bürokratik engel mi koyuyorlar? Yapın, dinlemeyin! Bu halka ekmek, battaniye bulmak için tutuklanmanız gerekirse tutuklanın!.. Benim Erdoğan ve ‘Sarayı’ ile dayanışmama gerek yoktur.”

Hesap Sormak Adına

Kılıçdaroğlu tespit ve tepkilerinde haklı mı; çok haklı. Ama unutulmaması gereken şöyle de bir gerçek var:

Ne yazık ki bu ülkede yangına bile onun talimatıyla müdahale ediliyor, her şey onun tek bir sözüne ve imzasına bakıyor!..

Kılıçdaroğlu belediye başkanlarına tutuklanmanız gerekirse tutuklanın demiş ya; kendisinin de -telefonla değil yüz yüze ve huzurdan kovulma pahasına Erdoğan’la görüşerek- hem kendisinden hesap sorması hem de bundan sonrası için alınması gereken tedbirlerle ilgili kendisine uyarılarda bulunması gerekir diye düşünüyorum.

Neleri sorabilir; birkaç örnek vereyim.

Dünkü açıklamasında olduğu gibi, deprem paralarının ve iletişim vergilerinin nerelere harcandığının kalem kalem bilançosunu ister…

Erdoğan’ın her fırsatta, Milli gelire göre dünyanın en fazla insanı ve kalkınma yardımı yapan ülkelerinden biriyiz.” diye övündüğünü hatırlatıp, “dünyaya yetişirken kendi şehirlerimize niye yetişemediğimizi” sorgular…

17 Ağustos Marmara depreminden sonra depremle ilgili çalışmaların bilim adamları tarafından koordine edilmesi amacıyla kurulan Ulusal Deprem Konseyi’ni 2007’de, kimseye sormadan, bir genelgeyle lağvetmesinin sebebini sorup böyle bir konseyin derhal yeniden kurulması için zorlar…

Yine Ulusal Deprem Konseyi lağvedildiğinde, dönemin CHP İzmir Milletvekili Erdal Karademir’in Erdoğan’a yönelttiği, ama cevabını alamadığı şu soruların cevabını ister:

Konseyin lağvedilmesinin Dünya Bankası başta olmak üzere yurt dışından sağlanan finansal kaynakların kullanılmasıyla bir ilgisi var mı?

– Ülkemizin borçlanarak sağladığı söz konusu finansmanla yürütülen projelerin, konularında yetkin olmayan firmalara verildiği ve ülke kaynaklarının heba edildiği iddiaları doğru mudur? Bu projeleri alan firmalar hangileridir?

En sıcak gelişme; Erdoğan’ın, depremin yaşandığı 10 ilimizde dün ilân ettiği OHAL uygulaması

Kararı açıklarken, arama-kurtarma faaliyetlerinin ve sonrasındaki çalışmaların süratle yürütülebilmesini temin için dedi; ama satır arasında şunu da kaydetti:

Devlet ve millet el ele vermiş, bu tarihi felaketin üstesinden gelmeye çalışırken yalan haberler ve çarpıtmalarla insanımızı birbirine düşürmeye niyetlenenleri yakından takip ediyoruz. Gün, onlarla tartışma günü değildir. Günü geldiğinde, şu anda tutuğumuz defteri de açacağız.”

İşte; özellikle OHAL’in ilân ediliş amaçları dışında, yeni bir baskı ve sansür aracı olarak kullanılmaması uyarısında bulunmak için de Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’la görüşmesi gerekir.

Bunu yapmak ise “Saray’la dayanışma” değil, Saray’ı süreci doğru yönetmeye, halka ve Meclis’e hesap vermeye zorlamak olur!..

Keşke Gitmese

Son bir not:

AKP Sözcüsü Ömer Çelik açıkladı; Cumhur İttifakı tam kadro sahada

Yine tüm bakanlar, tam kadro afet bölgesinde

Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu da dün gece yarısı, Kurtarma çalışmaları yavaş yavaş düzene girdi.” demişken, Erdoğan’ın bugün bölgeye giderek çalışmaları yakından takip edeceği bildirildi.

Birincisi; Erdoğan’ın nasıl bir koruma ordusuyla dolaştığı, onun güvenliğini sağlamak için alınacak tedbirlerin kurtarma ve yardım faaliyetlerini nasıl aksatacağı düşünüldüğünde,

İkincisi; dünkü basın toplantısında üzüntüden çok öfke dolu olduğu dikkate alındığında,

Soma benzeri vukuatların yaşanma tehlikesine karşı sözkonusu ziyaretin biraz ertelenmesi, afetzedelerin daha hayrına olmaz mı?!

Müyesser YILDIZ
8 Şubat 2023

Kategori:Uncategorized