İçeriğe geç

Tek Kişilik Şirkette Bile Ana Sözleşme Var!..

Yaklaşık 9 yıl önce Erdoğan, Balıkesir’deki iş adamlarına şöyle hitap etti:

Sizler bir iş adamı gibi bu ülkenin yönetilmesini istemez misiniz? Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz… Yeni Türkiye yeni anayasa ile hayata geçecek. Yeni anayasayla başkanlık sisteminin de ülkede yerleşmesi gerekir. Bunun için de hedef 400 milletvekili. 400 milletvekili verdiğiniz zaman…”

Başkanlık sistemine de geçtiler, “Yeni Türkiye” rejimine de… Ama Türkiye’yi bir türlü sıçratamadılar. Sıçratamadıkları gibi, hemen her alanda adeta dibe çaktılar… Ve hâlâ “yeni anayasa” diyorlar… Bunun anlamı ise sanırım artık hepimizin malûmu; Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ruhuna el Fatiha!..

Anayasa Yoksa Kendileri de Yok

Erdoğan’ın sık sık kullandığı bir ifade daha vardı; “Meyveyi olgunlaşmadan koparmamak lâzım” derdi.

T.C.’nin ne çok meyvesini satarak, kapatarak veya itibarsızlaştırarak nasıl da “kopardılar”, değil mi?

İşte, sıra bizzat Anayasa’ya geldi. Pek çok hükmüne uymadılar; ama böylesi, tarihimizde ilk kez görülüyor.

Hatay Milletvekili Can Atalay üzerinden yürütülen savaştan söz ediyorum.

Bir ağır ceza mahkemesi ve Yargıtay, Anayasa’nın açık hükmüne rağmen Anayasa Mahkemesi’nin kararına ikinci kez uymadı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi bugün dehşetengiz bir karar daha verdi. “Yargıtay 3. Ceza Dairesi” dedim; ama 37 sayfalık kararda hakimlerin isim veya sicilleri ile imzaları yoktu!..

Ana başlıklarıyla karara gelirsek;

1- AYM’nin ikinci ihlâl kararının “hukuki değerinin olmadığı” bildirilmiş.

Beğenirsiniz beğenmezsiniz; AYM kararlarına uyulması Anayasa’nın hükmü. Buna rağmen AYM’nin kararının hukuki değerinin olmadığı söyleniyorsa, bu aynı zamanda, “Anayasa’nın hukuki değeri yok.” demektir. Şimdi, “Anayasa yoksa, burada sayılan kimi makamlar ve kurumlar da yok hükmündedir.” denmez mi?

2- Efendim, AYM’nin kararı için “juristokratik bir davranış” nitelendirmesi yapılmış. Beraberinde TBMM’ye yazı yazılarak Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi çağrısında bulunulmuş.

TBMM’ye ne yapacağını söylemek tavrı, bizatihi “jüristokratik bir davranış” değil midir?

3- Bir de, ne alâkâysa, 2022’de Pakistan’dan Başbakan İmran Han’ın başına gelenler hatırlatılıp iktidara adeta “AYM sizin için de tehdit” uyarısında bulunulmuş.

AYM’nin üyelerinin neredeyse tamamının bu iktidar tarafından atanmış ve Meclis’in işlevsizleştirilmiş olması bir yana; şunu sorarım:

Siz bugüne kadar herhangi bir iktidar mensubunun yargı önüne çıkarıldığını gördünüz mü?

Ve dahi şunu hatırlatırım: Erdoğan daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, dönemin Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, kendisinden hesap vermesini istediğinde, “Ben ancak Rabbime hesap veririm.” demedi mi?

A.Ş. Nasıl Kurulur?

Erdoğan’ın Türkiye’yi A.Ş. gibi yönetme arzusuna dönersek;

2012’de Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan değişiklikle limited ve anonim şirketlerin tek kişiyle kurulabilmesinin önü açıldı.

Ama tek kişiyle kurulan anonim şirketin bile bir ana sözleşmesinin olması, ayrıca -ekonomik faaliyetlerinin dünya standartlarında tanımlanmasına ve karşılaştırılmasına imkan sağlamak üzere- 6 haneli “NACE kodu” alması gerekiyor.

Görünen o ki; T.C. tek kişilik A.Ş.’nin bile gerisine düşürülüyor, ülkenin varlık kodları ortadan kaldırılıyor!..

Üniter ve milli yapımızın kodlarının anlatıldığı Anayasa’nın başlangıç bölümünün son cümlesinde yazdığı üzere; Anayasa’yı koruma, kollama görevi “demokrasiye aşık Türk evlâtlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi” edildiğine göre de çare biziz!..

Müyesser YILDIZ
3 Ocak 2024

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/tek-kisilik-sirkette-bile-ana-sozlesme-var-14284

Kategori:Uncategorized