İçeriğe geç

Darbe Davalarında Bir Gariplik Daha: Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Bulunamadı!..

15 Temmuz darbe teşebbüsünün başlangıcıyla ilgili bildiklerimiz özetle şöyle:

Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli pilot O.K. MİT’e gitti, o gece MİT’e operasyon düzenleneceğini ve Müsteşar Hakan Fidan’ın derdest edileceğini söyledi. Görevliler O.K.’nın üzerine dinleme cihazı koyup onu Kara Havacılık Komutanlığı’na gönderirken, önce MİT Müsteşar Yardımcısı ardından da Müsteşar Hakan Fidan Genelkurmay’a gidip ihbarı bildirdi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’ı, Kurmay Başkanı İhsan Uyar’la birlikte Kara Havacılık Komutanlığı’na gönderip orada bir hareketlilik olup olmadığına bakmasını isterken, Genelkurmay’dan ayrılan Hakan Fidan MİT’e dönüp dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve Suriye Ulusal Koalisyonu eski Başkanı Muaz Hatip’le yemek yedi. Bu arada şimdiki Genelkurmay Başkanı Metin Gürak’ın da sonradan katıldığı, Kara Havacılık Komutanlığı’na giden heyet herhangi bir anormallik olmadığını bildirip buradan ayrıldı. Ancak hemen sonrasında Kara Havacılık Komutanlığı’ndan kalkan helikopterler Ankara’yı ve MİT’i bombaladı.

Bugüne gelirsek; öğrendik ki, Kava Havacılık Komutanlığı davasına bakan 17. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkları cezalandırdıktan sonra MİT’e yönelik faaliyetlerle ilgili suç duyurusunda bulunmuş ve bunun üzerine 2019’da; “Hakan Fidan’ı hürriyetinden yoksun bırakma ve kamu malına zarar” suçlamasıyla 13 şüpheli hakkında ayrı bir iddianame düzenlenmiş. Dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan da şikâyetçi olmuş.

Sözkonusu iddianame önce Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş, ancak burası görevsizlik kararı verince davaya 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bakması kararlaştırılmış. Bugüne kadar hiç gündeme gelmeyen o iddianameden sonra da sessiz sedasız dava açılmış. Müştekilerinin Hakan Fidan ve MİT Müsteşarlığı olduğu dava ise 1 Aralık 2021’de başlamış ve bugüne kadar tam 7 celse yapılmış.

Sözkonusu celselerde de, sanıkların talebi üzerine, “saat 22.00 sıralarında Hakan Fidan ile görüşme yaptığı ve yapılan helikopter atışlarıyla ilgili bilgi sahibi olduğu” bildirilen Mehmet Görmez’in tanık olarak dinlenmesi kabul edilip adresine tebligat çıkarılması kararlaştırılmış.

İşte dün bu davanın 8. celsesini izledim. Sincan Cezaevi kampüsü içerisindeki duruşma salonunda görülen davada sanıkların ve avukatlarının yanı sıra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın avukatı da hazır bulundu.

Fidan Ailesini 14 Temmuz’da Ankara Dışına mı Gönderdi?

Mahkeme Başkanı, 15-16 Temmuz’da MİT bölgesinde yaşanan olayların görüntülerine ilişkin bilirkişi raporunun dosyaya geldiğini bildirdikten sonra sanıklara söz verdi.

Sanıklardan İlkay Ateş, raporda kamera görüntülerinin gerçeği ne kadar yansıttığına dair bir değerlendirme olmadığını belirterek, “Benim talep ettiğim görüntüler gelmemiş. İlk atışın 22.30’da yapıldığı ve sabaha kadar sürdüğü söyleniyorsa tüm görüntülerin gelmesi gerekir. MİT delil karartmış.” dedi.

Mahkeme Başkanı, görüntüleri bir pilotun incelediğini kaydedince de Ateş şöyle devam etti:

20 milimetre mühimmat atıldığından söz ediliyor. TSK’da bu mühimmatı atabilen helikopter var mı? Örneğin Cougar’lar yapabilir, ama buna ilişkin bir tespit yok. Taarruz helikopteri olarak Atak ve Cobra var. Görüntülerde silüet halinde bile görünmeyen helikopter üzerinden böyle bir değerlendirme yapılamaz. Bu raporun internet üzerinden alınmış bilgilerle hazırlandığını düşünüyorum. 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde de bir rapor vardı. İkisini birlikte değerlendirdiğimizde, en son atış saat 05.28’de yapılmış gözüküyor. Bunun MİT’le alakası yok. Uzaktan geçmiş. Sikorsky olduğu belli. 22.30’da başladı deniyor; ama burada 23.45’teki, 15-20 saniyelik bir görüntü var. Bu raporla çok bir yere ulaşabileceğimizi sanmıyorum. Bazı görüntülerde saat, tarih yok. Bunları kim niye kaldırdı?”

Sanıklardan Murat Bolat, Zafer Dolu ve Ümit Alper, Kara Havacılık ana davasında MİT’te yaşananlarla hiçbir ilgilerinin olmadığını ispatladıklarını öne sürerken, dönemin Kara Havacılık Okul Komutanı Ünsal Coşkun, MİT’in TBMM’ye gönderdiği raporda ilk ateşin 22.38’de açıldığının belirtildiği, Kara Havacılık iddianamesinde ise ilk helikopterin 22.52’de kalktığı bilgisinin yer aldığını söyledi. Özcan Karaca da şunları anlattı:

Bu dava baştan yanlış kurgulandı. Sizin bilgi seviyeniz bunu sonuçlandırmaya yetmez. Helikopterlerin tipini tanımıyorsunuz. Diyoruz ki, bilirkişi raporu var. İhtimalle, viski deyince birileri içki anlar. Viski iki motorlu helikopterdir, tanımlanması mümkün değildir. Atak deniyorsa sanıklar arasında Atak pilotu yok. Sikorsky’nin sadece silüeti var ve burada Sikorsky pilotu da yok. Hakan Fidan’ın hürriyetinden yoksun bırakılması için birlerinin havadan inip aralıksız ateş açması, birilerinin de tutması gerekir. Kim tutmuş olabilir? Hakan Fidan ve muhtemelen adresi yine bulunamayacak olan Mehmet Görmez hangi yolla özgürlüklerinden mahrum bırakılmış? Bu davada eksik insanlar var, varsa da yanlış insanlar var. Halatla inecek, eli silahlı, yüzü maskeli bir timin olması gerekir. Gelin, daha fazla uzatmadan bu işten vazgeçelim.”

Sanık avukatlarından Ayşe Süeda Ünal, görünenle ateş yaptığı değerlendirilen helikopterlerin farklı olduğuna ve hangi sanığın hangi helikopteri ne zaman kullandığının tespit edilmediğine dikkat çekerken Av. Ayten İzmirli şöyle konuştu:

Müşteki Hakan Fidan hangi sanığın hangi eyleminden zarar görmüş; o gelmeden dava bitirilemez. MİT Başkanı İbrahim Kalın da şikayetçi gözüküyor. Her iki isim mutlaka gelmeli. Hakan Fidan, ‘Benim özgürlüğümü bu sanık engelledi.’ diye göstermeli. Sorulacak çok soru var. Örneğin Hakan Fidan gelse, ‘Eşinizi ve çocuklarınızı 14 Temmuz’da neden Ankara dışına gönderdiniz? Bildiğiniz bir şey mi vardı?’ diye sorardım. Ayrıca görüntülerin oynanmamış orijinal hallerinin dosyaya kazandırılması gerekir.”

Fidan’ın avukatı ise bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini söylediğinde dosyaya baktıran Mahkeme Başkanı, sadece sanıklar ve avukatlarına gönderildiğini öğrenince, “Çıktı al, zaten az sayfa.” dedi.

Fidan’ın Çağrılmamasının İlginç Gerekçesi

Mahkeme Başkanı, Fidan’ın dinlenmesi talebinin reddiyle ilgili olarak da, “Sanıklarla doğrudan doğruya tanışmadıkları, karşılaşmadıkları için reddedilmişti.” açıklamasını yaptı.

Bunun üzerine bir sanık, “Birbirini görmeyen insanlar mı bu suçu işledi?” diye sordu. Başkan, “Onu karar aşamasında değerlendireceğiz. Savcı güzel bir gerekçe ortaya koyacaktır.” karşılığını verdi.

İhbarcı O.K. ve Gizli Tanık Abdullah Kod

Sanıkların beyanlarından sonra tamamı Kara Havacılık davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış olan tanıkların dinlenmesine geçildi.

O.K.’nın, kendisine MİT’e yönelik eylemi söylediğini iddia ettiği eski Binbaşı Deniz Aldemir, dinlenen ilk isim oldu. O.K.’nın ifadelerini basından öğrendiğini savunan Aldemir, “Benim personelimdi. Sıkıntılı birisiydi. Söyledikleri kesinlikle doğru değil. Öyle olsaydı zaten bu davada sanık olurdum.” dedi.

Sanıklardan İlkay Ateş de O.K.’nın dinlenmesini istediklerini, ama artık MİT’in hiçbir belgesinde isminin bile geçmediğini ve nerede olduğunun bilinmediğini öne sürerken Deniz Aldemir şunları anlattı:

Bir şeyler O.K.’nın ifadesi üzerinden yürüdü. Yargıtay’da tanık olarak dinlenmesini istedim, ama nedenini bilmediğim bir koruma altında. Hulusi Akar ve Salih Zeki Çolak’ı da getirtemedik. O.K.’nın bilmediğim bir odak tarafından kullanıldığını düşünüyorum. Eğer darbe olacak idiyse, onu ilk defa gören MİT neden üzerine cihaz takıp gönderdi? Salih Zeki Çolak, Kara Havacılık Komutanlığı’na geldiğinde O.K.’nın verdiği isimleri biliyordu. Neden engellemek için hiçbir şey yapmadı? O.K.’ya güvendiler, ama harekete geçmediler. Demek ki, birileri böyle olmasını istedi. O.K. sıkıştığı zaman çok rahat yalan söyleyen birisi olduğu için güvenmiyordum. Birlikte ABD’ye gittik. Özellikle ahlaki yönden, kadınlı erkekli ev kiralayarak… Açık açık söylemek istemiyorum. Bazı zaafları olan birisiydi. Karşıma alıp, ‘Evlisin, bizi devlet gönderdi, sorumluluklarımız var.’ diye konuştum. Havuç-sopa onda çok iyi çalışır.”

Tanıklardan eski Albay Oğuz Yalçın ise 15 Temmuz gecesi düğünde olduğunu, Salih Zeki Çolak’ın Kara Havacılık Komutanlığı’na gelip Hulusi Akar’ın İzmir uçuşu için uçak istediğinin bildirilmesi üzerine kışlaya gittiğini ve tüm personeli çağırdığını belirterek şöyle devam etti:

Bunun sahte bir emir olduğunu sonradan öğrendim. Bunu yapan da Hulusi Akar ve Salih Zeki Çolak’tır. Hiçbir zaman komutanlarımızın bizi aldattığına şahit olmadığımız, sahte emir verdiğini görmediğimiz için gittim. Olayı başlatan bu sahte uçuş emridir. Ne tesadüf, O.K. dahil hepsi saat 22.00’de kışlayı terk etti, sadece biz kaldık. Çağırın bu iki ismi, sahte emir verip vermediklerini sorun. O.K. uzun süredir MİT’le çalışan birisiydi. Buraya gelip söylediklerini tekrar etmedikçe beyanlarına itibar edilemez. Böyle bir iddiada bulunan insanın gelip anlatması lâzım. Siz de tanık olarak çağırmıyorsunuz.”

Mahkeme Başkanı buna cevaben de, “Savcılıktan gelen yazıya göre O.K. hakkında açılmış bir soruşturma ve dava yokmuş.” dedi.

Sanıklardan İlkay Ateş’in sorusu üzerine ise Oğuz Yalçın, gizli tanık Abdullah kodla ilgili şunları söyledi:

15 Temmuz’dan bir süre sonra Sincan’dan savcılığa götürüldüm. Savcı ve yetkisiz şekilde gizli tanık Abdullah oradaydı. İki de sivil polis vardı. Oturduk. Savcı ve Abdullah, hazırlanmış, ifadeye benzer bir söylemden bahsedip bunları anlatırsam benim ve ailemin yurtdışına çıkarılacağı teklifinde bulundu. Kabul etmedim. Savcı ve polisler kendi aralarında, ‘Oğuz işkenceye ne kadar dayanır?’ diye espri yaptılar. Bunu mahkemede de anlattım. Abdullah tanık olarak dinlendiğinde, ‘Evet, oradaydım.’ dedi, yalanlamadı. Benim için ‘FETÖ’cü diyenlerden biri Abdullah. Aynı Abdullah, Hulusi Akar için de ‘FETÖ’cü diyor; ama benimle ilgili söylediği kabul edilirken Akar için söylediği kabul edilmiyor. Bu davada O.K ve Abdullah’ın adının mutlaka geçmesi gerekiyor.”

Komutan O Gece Ne Sordu?

Son dinlenen tanık, taarruz helikopterlerinin bölük komutanı eski yüzbaşı Taha Fatih Çelik de yine İlkay Ateş’in, “Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak 15 Temmuz gecesi geldiğinde ne sordu?” şeklindeki sorusu üzerine şu iddialarda bulundu:

7 Şubat 2017’de Ankara götürüldüğümde savcının en merak ettiği konu buydu. Çolak’ın çelişkili ifadelerinden dolayı onlar da tereddüde düşmüştü. Çolak’ın yanında Metin Gürak, İhsan Uyar, Hakan Atınç ve Ünsal Coşkun vardı. Hangarı görecek şekilde oturup, ‘Bizim taarruz helikopterleri Cumhurbaşkanının helikopterini eskort yaparken yakalayabilir mi?’ diye sordu. Kara Havacılık Komutanı Hakan Atınç muhtemelen bilmediğinden cevap vermedi. Ben, ‘Yakıt ve mühimmat az olduğunda yakalayabilir.’ dedim, hatta yine Van’da Cumhurbaşkanının helikopterini nasıl yakaladığımıza ilişkin bir olayı anlattım. O zaman, ‘Şu taarruz helikopterlerinin meskûn mahalde nasıl atış yaptığını da ortaya koyalım.’ dedi. Buna hepsi şahit. Savcı da bunu merak etmişti, ama iddianameye girmedi.”

Görmez Bulunamadı ve Dinlenmesinden Vazgeçildi

Tanıkların beyanlarının tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı bir tanığa ulaşılamadığını, tebligatların iade olduğunu bildirirken, “Adı neydi, Mehmet mi?” dedi ve Savcı’dan mütalaasını sordu.

Savcı, Mehmet Görmez’in dinlenmesinden vazgeçilmesini ve dosyanın esas hakkındaki mütalaayı hazırlamak üzere kendisine verilmesini istedi.

Mahkeme Başkanı da davanın üzerinden 2.5 yıl geçmesi ve dosyanın geldiği aşama itibarıyla tanık dinlenmesi taleplerinin davayı uzatma amaçlı olduğunu söyledikten sonra dosyanın esas hakkındaki mütalaa için Savcı’ya tevdiine karar verdi. Başkan, Savcı’nın mütalaasını celse arasında sunacağını, bu nedenle 29-30 Nisan’a bırakılan duruşmada sanıkların son savunmalarının alınacağını kaydederken de, “İki günde bitirebilirsek karar açıklanabilir.” açıklamasını yaptı.

Müyesser YILDIZ
1 Mart 2024

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/darbe-davalarinda-bir-gariplik-daha-eski-diyanet-isleri-baskani-mehmet-gormez-bulunamadi-24417

Kategori:Uncategorized