17’si tutuklu 61 sanıklı Ayhan Bora Kaplan suç örgütü davasına devam edildi.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü celsesinde sanıklar ve avukatları esas hakkında mütalaaya karşı savunmalarını yaptı.
Sanıklardan örgüt davasında tutuksuz, kara para davasında tutuklu yargılanan Cemil Kumaşçıoğlu bu dava bitmediği için diğer davadan tahliye edilemediğini belirtip, “Savcı benimle ilgili talebini bir daha düşünsün. Sizden de tahliye isteyemeyeceğim için sadece adalet istiyorum.” dedi.
Gizli tanık Ü5’in, “Alaçatı Kafası’nı Bora Kaplan adına Cemil Kumaşçıoğlu işletir.” şeklindeki iddiası yüzünden bu davada yargılandığını kaydeden Kumaşçıolu şunları söyledi:
“Bu mekan kağıt üstünde de resmiyette de bana ait, ama anlatamıyorum. Bana değil Bora Kaplan’a ait olduğunu kabul ettiğimi varsayalım; işletmecilik suçsa, Bora Kaplan’a ait diğer mekanların işletmecilerinin de örgüt üyesi olması gerekmez mi? Bu mekanda yasadışı bir şey, bir suç var mı? Kaçak içki bile satmadım.”
Sanıklardan Ersoy Yahya da sadece Ü5’in dört satırlık “duydum” şeklindeki ifadesiyle; gözaltına alınmadan, bilgisine başvurulmadan iddianameye eklendiğini öne sürüp, “Ü5’in dört satırı hiç araştırılmadan iddianameye konuyor da Ü5’in ifadesini çekmesi niye dikkate alınmıyor?” diye sordu. Yahya şöyle devam etti:
“Keşke bu mekanların sahibi olmasaydım; başıma gelmeyen kalmadı. Dükkan aldığı için ceza aldı diye belki de tarihe geçeceğim. Bir çok şeyden, borçlardan, pandemiden kurtuldum; ama Emniyetin ‘Bora Kaplan’ın mekanları’ algısından kurtulamadım. Bora Kaplan’ın kendisiyle değil para alışverişi, sosyal birlikteliğim bile olmadı.”
Mahfuz Tatar cinayetinden sonra Semih Arslan’ın Bora Kaplan’ın talimatıyla öldürülmesinden sorumlu tutulan tutuklu sanıklardan eski avukat Mahmut Gökhan Çanga ise tüm raporlardan Arslan’ın intihar ettiğinin anlaşıldığını anlatıp, gözaltı sürecinde Savcının, Komiser Ufuk Gültekin’e WhatsApp’tan yazdığı, “Bilirkişi, ‘intihar olasılığı düşük’ derse tutuklama kolaylaşır” şeklindeki mesaja dikkat çekerek, “Ne tesadüf; bilirkişi de 24 saat sonra ‘intihar olasılığı düşük’ raporu veriyor.” dedi.
İki Dilekçe Bir Mektup
Semih Arslan’ın ölümünden sorumlu tutulan diğer sanık Sercan Keleş de özetle şu savunmayı yaptı:
“Bu dosyada olmamın sebebi kaza/kaderdir. Arkadaşımı öldürmekle suçlanıyorum. İşlemediğim bir suçtan ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorum. Kıldan ince kılıçtan keskin durumda olduğum için öyle bir mektup yazmak durumunda kaldım. Semih’in, Mahfuz Tatar’ın küfretmesini kendisini ispat etmek için fırsat gördüğünü, ama Tatar’ın öleceğini hesaplayamadığı için psikolojik sıkıntıya düştüğünü, cezaevine de girmek istemediği için intihar ettiğini düşünüyorum. Öldürme niyetimiz olsa orada öldürüp aşağı atmazdık. Vaktimiz vardı, götürüp başka yere gömebilirdik. Hem firariydi hem ailesi yerini yurdunu bilmiyordu. Biz geçmişte suça karısmış olabiliriz. Sütten çıkmış ak kaşık değilız; ama işlemediğimiz bir suçtan yargılanıyoruz. Biz arkadaşımızı niye öldürelim? Aslında söyleyecek çok şey var, ama buraya gelince dilimiz tutuluyor.”
Sercan Keleş savunmasını tamamlayıp yerine geçerken Mahkeme Başkanı, “Dur, gitme.” diyerek Keleş’in cezaevinden iki dilekçe ve bir mektup gönderdiğini açıklayıp şunları söyledi:
“21 Ekim’de gönderdiğin dilekçede ‘Duruşmada kendimi rahat hissetmiyorum. Beni huzura kabul edip dinleyin ve etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum.’ demişsin. 31 Ekim’deki dilekçede ise huzura çağrılmadığını belirtip yalan ve iftıra kapsamında hazırlanmış bir dosyadan yargılandığını yazmışsın. Geçen hafta 11 Kasım’daki duruşmadan sonra buradan Adliye’ye geçtik. Postadan gelen bır mektubun vardı. Bu sefer mektubun, duruşma gününe kadar dosyaya girmemesini istemişsin. Şimdi okuyor ve dosyaya koyuyorum. Demişsin ki; ‘Her şeyi anlatmak istiyorum. Eğer suçum varsa cezamı çekmek ve etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum. İkinci dilekçeyi aileme yapılan baskılar nedeniyle yazdım. O dikkate alınmasın. Bu insanlarla gidip gelmek ve aynı nezarethaneye konmak istemiyorum. Ben ve ailem için koruma tedbirlerinın alınmasını istiyorum.'”
Başkan bu açıklamaların ardından, “Etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunacak mısın? Anlatacakların var mı?” diye sordu.
Sercan Keleş de, “Hayır, yok” karşılığını verdi.
Mahkeme Başkanı daha önce de duruşmada sanıklardan Fethi Koyuncu’nun etkin pişmanlık için dilekçe verdiğini duyurmuş, sonrasında Bora Kaplan’ın nezarethanede Koyuncu’yu, “Anneni öldürürüm.” diye tehdit ettiğine yönelik jandarmanın tutanak tuttuğunu söylemişti.
Çeteler Boşuna Yatıyor
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde de Fethi Koyuncu savunmasını yaptı. Hakkındaki tüm suçlamaları reddeden Koyuncu şöyle konuştu:
“Tek bir delil yok ki, çürütmeye çalışayım. Tüm suçlamalardan örgüt yöneticisi olduğum için sorumlu tutulduğum belirtiliyor. Ben mekanların önünde valelik yaptım. Nasıl yöneticiyim ki, sabaha kadar araba çekiyorum, o mekanların sahipleri de benim üyem oluyor. Ben nasıl örgüt yöneticisiyim? Yöneticilik böyle bir şeyse bütün çeteler boşa yatıyor. Ben daha bir avukatın parasını ödeyemiyorum, nasıl yöneticiyim? Eğer yöneticiysem bu örgüte de bana da yazıklar olsun.”
Koyuncu’nun savunmasının ardından Mahkeme Başkanı, sanıklardan Muhammet Kaplan’ın, okunmayıp dosyaya konmak üzere bir dilekçe gönderdiğini bildirirken, “Bizde gizli saklı iş yok. Soruşturmadaki gibi gizlilik olmuyor. O yüzden okuyacağız.” dedi.
Fethi Koyuncu’nun avukatı Uğur Ulutaş da Savcının, firari gizli tanık M7 kod Serdar Sertçelik için, “gizli tanık olarak değerlendirilemese de etkin pişmanlıktan yararlandırılması” yönündeki mütalaasını eleştirerek, “M7’nin ifadesi yok hükmünde olduğu için etkin pişmanlık kapsamında da değerlendirilemez. Ü5’in beyanlarının da hükme esas alınmayacağına inanıyoruz.” dedi.
Bora Kaplan Süre İstedi
Saat 15.00 itibarıyla 11 sanık ve 6 avukat savunma yaptıktan sonra Mahkeme Başkanı, alfabetik sırayla sanıklara savunma yapıp yapmayacaklarını sordu. Barış Kurt, savunmasını bitiremediğini, Perşembe günü yapabıleceğini bildirdi. Bora Kaplan ise şunları söyledi:
“80 klasör var. Bu arada MASAK davam görüldü. Avukatlarım süre talebinde bulunacaktı, ama söz vermediniz.”
Araya giren Başkan, “Ne zaman hazırlanırsın?” sorusunu yöneltti. Kaplan şöyle devam etti:
“Savunmamı yetiştirme imkanım yok. Gördüğünüz gibi duruşmada da dosya çalışıyorum. Mahkeme ne kadar süre verirse o kadar süre hazırlanırım. Çünkü örgüt lideri olarak yargılanıyor, tüm suçlardan sorumlu tutuluyorum. Kolluk ve Savcının iftiralarla dolu dosyalarına en ince ayrıntısına kadar bakmam gerekiyor. Onun için de bir hukuk öğrencisi, hukukçu gibi çalışıyorum. Ek süre verilmesini talep ediyorum.”
Sanıklardan Tansel Aktan’ın avukatı İbrahim Kama da Savcının, gizli tanıklar M7 ve Ü5’in beyanlarının hükme esas alınmasını istemesine tepki gösterip bu beyanların yasak sorgu kapsamında alındığının ortaya çıktığını ve polisler hakkında dava açıldığını hatırlattı.
Sanıklar Cemil Kumaşçıoğlu, Mümin Ali Beldek ve Ferit Çelik’in avukatlarının da savunmalarını yapmasının ardından yarın devam etmek üzere bugünkü celse sonlandırıldı.
Müyesser YILDIZ
19 Kasım 2024